
Sabah ilk işim Star’ın yayın akışına bakmak oldu. Sonuç hüsran. Programda Inter-Barça maçı 00:30’da yazıyordu(banttan). Resim olarak ekledim, yorum kısmına da bakın ne yazılmış. Tepkilere umut bağlayarak akşam tekrar baktım yayın akışına. Ne göreyim dersiniz. Star tepkilerle de dalga geçer olmuş. Tekrarı 01:30’a almışlar. Öyle de böyle de razı olduk kaderimize. Yana yana link ararken tesadüfen UEFA’nın sitesinde buldum kendimi. UEFA’da maçı Star’ın verdiği gösteriliyordu. “Lan yoksa..” dedim hemen açtım TV’yi. O malum diziyle karşılaştım: PAPATYAM... Zoraki düşüncelere daldım Metin Akpınar’ı izlerken. Geçen hafta yazdığım
Yaşama Dair yazısını kaldırmayı düşünmedim değil. Star TV, bir futbol ülkesinde Prime-Time sayılan bir saatte bir diziyi Şampiyonlar Ligi yarı final maçına nasıl tercih edebilir anlamakta güçlük çekiyorum. Yoksa; Metin Akpınar, Messi, Metin Akpınar, Messi, Metin Akpınaaaarr.
ÖNCESİ
SONRASI
UEFA RESMİ SİTESİ

Parayla saadet olmaz kilişesini futbolla bağdaştırırsak akla gelecek ilk kulüp, tartşmasız Real Madrid olur. Galaktikos döneminden bugüne... Bu yaz 300 milyon euro harcadılar transfere. Gördük ki parayla saadet olmuyor. Real Şampiyonlar Ligi’nde yok, Kral Kupası’nda yok. Ve ligde de zor duruma girdiler.
Real Mardid için kaçınılmaz oldu artık Barça mağlubiyetleri. Tarihe geçtiler bu mağlubiyetle. Bir çok ilkleri yaşadılar bu mağlubiyetle. Bu maça kadar evlerindeki tüm maçları kazanmışlardı. İlke kez kaybettiler Bernabau’da. İlk kez gol sevinci yaşatamadılar taraftarlarına bu sezon. En önemlisi tarihlerinde ilk kez 4 maç üst üste kaybediyorlar Barcelona’ya.
Ligde 27, toplamda 40. golüne ulaştı Messi. CR7’nin Premier Lig’deki 42 gollük başarısına çok az kaldı. Romario’nun 53 gollük rekoruna ulaşması çok zor değil. Bu sezon Messi’nin kaleye çekiği şutların %25’i gol oldu. Yani her 4 şuttan biri gol.
Real Madrid son yıllarda Barça’dan çektiği kadar kimseden çekmiyor. Bugün çifte üzüntü yaşadı başkent ekibi. Basketbol müsabakasında kazanan Regal Barcelona oldu. Aynı Regal Barcelona, Real Madrid basketbol takımını Euroleague’den de eledi. Madridliler için kötünün kötüsü, 22 Mayıs’taki Şampiyonlar Ligi Finali olabilir mi bekleyip göreceğiz.
BU YAZ TANGO VAR
10 Apr 2010 12:20 PM (15 years ago)


Letonya faciasının ardından Euro 2004'e katılamayınca Erman Toroğlu "Avrupa Şampiyonası'nı TV'den melül melül izleyeceğiz" sözü zihnimin hangi kuytu kısmına kazındıysa hiç aklımdan çıkmıyor. Daha sonraki süreçte 2006 Dünya Kupasını da tabir-i Ermansa "melül melül" izledik evimizden. Ve son olarak 2010 Dünya Kupası. Arada bir garip Euro 2008 var katılabildiğimiz. Katılıp da futbolun 90 dakikalık bir oyun olmadığını tüm Avrupa'ya gösterdiğimiz. Son Dünya Kupasına katılamayışımızı kura çekimimlerinde ve ülkelerin hazırlık maçlarında hatırlıyoruz. Ve Dünya Kupasının başlangıç maçı olan G.Afrika - Meksika maçından Johannesburg şehrindeki Soccer City stadında oynanacak final maçına kadar bu işkenceye katlanacağız. 2000'li yılların öncesinde olduğu gibi başka başka takımları tutacağız bu Dünya Kupası'nda. Yarım yamalak takip edebildiğim 1994 Dünya Kupası'nda gönlüm İtalya'dan yanaydı. Baggio ile dramatik son ile bitmişti turnuva. 98'de Brezilyalıydım ben de. Yine finalde kaybediyordu gönül verdiğim Cafu'lu Rivaldo'lu Brezilya. Zidane'lı Fransa'ya 3-0 kaybederek. Aynı Zidane'lı Fransa'yı 2006'da destekliyordum yalnızca Zidane'dan dolayı. Finalde Zidane penaltıyı gole çevirince bu sefer olacak dedim içimden. Ta ki Zidane'ın Matterraziye kafa armağanına kadar... Üç Dünya Kupası ve üçünde de finalde kaybediş. Arjantin ile birlikte Cezayirliyim bu turnuvada. Üç hazin finalden sonra Arjantin'i desteklemeye korkmuyor da değilim. Cezayir'in bu turnuvada ikinci tur olasılığı pek yok. Her ne kadar turnuvaya mucize ile katılsalar da Tangocular bu turnuvanın açıkara favorisi.
Her zaman Total Futbol oyun tarzını destekleyen biri olarak bu yaz Arjantin'i izleyecek olmam heyecanlandırıyor beni. Tangocuların dört forveti bu sezon harikalar yaratıyorlar. Messi'den bahsetmeye gerek yok. Higuain, Madrid'i sırtlıyor. Milito Inter'de kendisinden beklenenin fazlasını veriyor. Tevez City'de harikalar yaratıyor, Manchester United'a nazire yaparcasına. Bu dört oyuncunun yalnızca ligde attıkları gol sayılarına bakarsak Messi'nin 27, Higuain'in 24, Carlos Tevez'in 20, Gabriel Milito'nun 19 golü bulunuyor. Dört futbolcunun liglerinde attıkları toplam gol sayısı 90. Daha liglerin bitmesine 5-6 hafta var. Bu rakam sizi de heyecanlandırmıo mu?

"defansa yardım etmiyor" Hıncal Uluç
"bu çocuk televizyon bozuyor, bu çocuk ps bozuyor" ertem şener
"some big okazyon. samtaymssss:)" fatih terim
"topunu da al git burdan" tayyeap
"eğer maradona tanrının eli ise messi tanrıdır(töbe bismillah)" zekeriya beyaz
"havada gördüm şahitlerim var" sadri yıldır
"messi ile ilgilenmiyoruz" fenerbahçe spor klubü
"alırız" haldun üstünel
"Aha... hah aha h...ah" saba tümer
"bu kişiye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir" türk telekom

Colin Kazım Richards(Türkiye’deyken). Önce twitter’dan konuşuyor. “8jk haha”. Sonra derbide kırmızı kart görüyor. Yine konuşuyor. Yine twitter aracılığıyla… Özür diliyor taraftarından. Aracıyla takla atıyor. Yine konuşuyor. Twitter’dan. Daha sonra da yabancı basına (sky news) konuşuyor. Fatih Terim ve milli takım hakkında da konuşuyor. Konuşuyor konuşuyor konuşuyor. DU! Ta ki Fransa’ya gidene kadar…
Leo Franco, Atletico Madrid eşleşmesinin favorisini İspanyol radyosunda açıklıyor. Kewell Avusturalya basınına Türkiye’den ne kadar memnun olduğunu belirtiyor.
Tüm kamuoyu Roberto Carlos’un gidiş sürecini yabancı basın sayesinde öğreniyor. Özellikle Brezilya kanalları. Neyse ki medyamız bu haberleri tercüme edip sunuyor bizlere.
Yabancılar medyamıza açıklama yapmıyor. Ya da bizim medyanın ilgi alanına, Guiza’nın Nuria Bermundez’le arasının açık olması giriyordur. Ya da bizim medyamızın ilgi alanını hafta sonu verilen 16 sayfalık iddaa ekleri oluşturuyordur. Belki de emekli olmuş futbolcu, hakem, zerzevatçı takımını köşe yazarı yapmak ilgilendiriyordur basınımızı…

Birinci resim yaklaşık 19 yıl öncesine ait. Türkiye’de bir ikinci lig müsabakası. Yer İzmir Atatürk Stadı. Sezonun sondan bir önceki maçı olan Göztepe Karşıyaka maçına tam 80 bin futbolsever geliyor. Federasyonun kaynaklarına göre Türk topraklarındaki en fazla seyircinin bulunduğu maç Atatürk Olimpiyatı’ndaki Galatasaray Fenerbahçe derbisi. 73 bin futbolsever takip etmiş bu derbiyi. Resmi kaynaklara göre 1981’in Mayıs’ındaki Göztepe Karşıyaka maçını 60 bin kişi izlemiş. Fakat aradan kaynayanlarla birlikte bu rakam Guinness Rekorlar Kitabı’nca da 80 bin. Futbolun sadece futbol olduğu o dönemde bir ikinci lig maçını 80 bin kişi takip ediyor. Hem de geçen sezon Turkcell Süper Lig’in ortalaması 20 bin küsürken.
The Guardian’a göre birinci liglerde oynanmayan en popüler maç.
İkinci resim 9 gün öncesine ait. Yer Şanlıurfa. 17 yılda biten GAP Arena stadı, hınca hınç dolu. 19 yıl önceki o özlenen tablonun bir benzeri. Hem de Şanlıurfa’da. Resmi kaynaklara göre 25 binin üzerinde taraftar gelmiş maça. Burası Türkiye tabi, resmi kaynaklarla gerçek birebir örtüşmüyor. Bunu teyit eden PFDK oldu. Şanlıurfaspor’a 1.500 lira ceza kesildi. Nedeni ise kapasite aşımı. Cezanın ardından Şanlıurfaspor yönetimi, 30 binin üzerinde taraftarın stada gelmesini teyit eden bu cezaya cevap olarak teşekkür mektubu gönderecekler.
19 yıl önce 80 bin kişinin geldiği maç Guinness Rekorlar Kitabı’na giriyor, The Guardian’da haber oluyor. 19 yıl sonra da Urfa’da fazla seyirci nedeniyle ceza kesiliyor. Kesilen ceza sembolik de olsa futbolsever olarak PFDK’ya teşekkürlerimi sunuyorum.

Geçtiğimiz Cumartesi, Bülent Uygun’u ağırladı Doğu Kışla Park. Kocaeli Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumundaki korunmaya muhtaç çocuklar ile Kocaelispor’un efsane kadrosundan birkaç isim maç yaptılar. Maçta hakemliği Büyükşehir Belediye Başkanı Karaosmanoğlu yaptı. Skorun önemi yoktur bu tip maçlarda. Zaten gazeteye de yazarken de skor belirtmedim.
Efsane kadronun bir kısmı halen Kocaeli’nde yaşadığından ilgi, Bülent Uygun’un üzerindeydi. Bir yandan maça ısındı, bir yandan da sorularımızı yanıtlamaya çalıştı kendileri. Konu Milli Takım olunca açtı ağzını yumdu gözünü. Diğer sorularaysa kısa kısa cevaplar verdi
Bu anlamlı günde yardıma muhtaç çocukları yalnız bırakmadınız. Duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Öncelikle benim profesyonel olduğum kente hizmet etmek bununla birlikte de geleceğimiz olan o gençlerin daha güzel günler yaşayabilmesi ve onların daha mutlu olabilmesi için üretilen bu projede de destek olabilmek için buradayım. Mutluyum huzurluyum sonuna kadar onları kazanmak için varız. Zaten kazanılmaya değil onlara imkân verilmeye ihtiyaçları var. Bunlardan da bir tanesi genel anlamda futbol üzerine. Bu anlamda destek olmaya her zaman varız.
Milli Takım ile anılıyorsunuz, teklif gelmesi halinde çalışmayı düşünür müsünüz?
Milli Takımla adımızın anılması bizim adımıza mutluluk verici demek ki güzel şeyler başarmışız ki insanlar bizi oralara yakıştırıyor. Ama herhangi bir şekilde teklif gelmedi. Zaten Futbol Federasyonumuzun açıklamalarını biliyorsunuz bir yabancı hoca arayışı içerisindeler. Ve dolayısı ile biz onların bu düşüncesini saygıyla karşılıyoruz.
Yabancı hoca aranması hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Yabancı hocanın yanında yardımcı antrenör olarak çalışır mısınız?
Açıkçası benim beklentim onlardan kendi düşündüklerini hayal ettiklerini ve Avrupa Şampiyonası'nda onların hayalini gerçekleştirecek bir hocayı getiririz demelerini daha çok beklerdim ki, 14 bin antrenöre karşı rencide edici bir durum ortaya çıkmazdı.
Demek ki 14 bin antrenör buraya layık görülmüyor. Bu da bizim açımızdan çok üzüntü verici. Bugün Dünya 3.'sü olmuş Şenol Güneş gibi, Avrupa 3.'sü olmuş Fatih Terim gibi, Mustafa Denizli gibi hocalarımızla beraber, Ersun Yanal, Güvenç Kurtar, Samet Aybaba, Giray Bulak gibi çok kaliteli hocalarımızla yeni jenerasyondan ben olayım Ertuğrul Sağlam olsun Tolunay Kafkas, Ünal Karaman, Abdullah avcı veya aklıma gelmeyen bir sürü hocalar olsun bu ülkeye hizmet etmeye çalışıyoruz ve en güzel şekilde kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bu gün o Milli Takım herkesin her Türk insanının hayalidir. Dolayısıyla bir gün Allah bize orayı nasip ettiği zaman bizde alır o başarıyı yakalarız diye düşünüyorum.
Yabancı antrenörle başarının geleceğine inanıyor musunuz?
"Şu bir gerçek ki, Türkiye'ye Avrupa'da şampiyon olmuş birçok başarı kazanmış hocalar geldi. Ancak bekleneni veremediler, dolayısıyla Türk ekolünü tanımak Türk sistemini tanımak, Türk futbolcusunu tanımak çok daha bambaşka diye düşünüyorum. Türk futbolcusunun ekolü tamamen farklıdır. Gelebilecek bir yabancı hocanın da açıkçası ben çok fazla başarılı olabileceğini düşünmüyorum"
Şu aralar vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zamanımı kendi gelişimime harcıyorum. Sürekli yabancı maçları takip ediyorum. Oradaki sistemleri inceliyorum. Bunun yanında yabancı dilimi de geliştirmekteyim.
Kocaelispor’un durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kocaelispor, lig tarihi boyunca çeşitli başarılara imza atmış köklü bir kulüp. Şu anki bulunduğu konumu hak etmeyen bir takım Kocaelispor. Umarım kent el ele verip Kocaelispor’u bu durumdan kurtaracaktır.
Sivasspor’un durumu hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Sivasspor, sanırım henüz uyum sürecini atlatamadı. Kadro kalitesiyle en yakın zamanda bu süreci minimum kayıpla atlatacağını düşünüyorum.

Slogan, Osman Sınav’ın “Ekmek Teknesi” dizisinden. Kadir Çöpdemir(Kirli) tarafından “Napolyonun öbür yüzü” karakterini canlandıran Peker Açıkalın’a söylenmiş söz. “Para insanı değiştirir” deyiminin kişileştirilmişi.
Geçtiğimiz ay, Avrupa’nın en genç ve en değerli 20 futbolcu listesi açıklandı. Listedeki tek Türk, Alman Milli takımını tercih eden Karaelmas kökenli hemşerim Mesut Özil. Turkcell Süper Lig’den hiçbir oyuncu yer almıyor bu listede. Zirvede Maradona’nın damadı Kun Agüero var. Değeri 50 milyon euro. Son sıradaki isim 19 yaşındaki Alman Thomas Müller. Ederi 9 milyon euro. Süper Lig'deki en değerli genç oyuncu Sercan Yıldırım’ın değeri 4 milyon euro gözüküyor transfermrkt.de adresinde. En iyi 20 sıralamasının sonuncusunun 5 milyon euro aşağısında.
Son zamanlarda twitter mağduru ünlüler kervanına facebook mağduru olarak çıkıyor Sercan karşımıza. Günübirlik eğlenmeye geldiği İstanbul’dan dönüşte spor arabasıyla 260 km hız yapıyor. Videoda 5 bin dolarına yarıştan söz ediliyor. Transfer sezonu boyunca manşetlerden inmeyen genç yıldız, bu olayla birlikte magazine malzeme oluyor. “Arabayı deniyorduk” deyip sıyrılıyor işin içinden. Dün bir haber daha düşüyor Sercan ile ilgili. Ehliyetinin olmadığı öğrenilmiş. Daha önce ehliyetsiz araç kullanmaktan bir kez de cezalandırılmış.
Basınımızın gece eğlenmelerini abarttığı gün gibi aşikâr. Ancak Sercan’ın yaptıkları affedilecek gibi değil. Ortada Batuhan’ın maç öncesi bara kaçıp eğlenmesi gibi takım içi disiplinsizliğe neden olan bir durum yok. Sercan’ın yapmış olduğu davranış yasalara göre düpedüz suç. Geçtiğimiz sezon golleriyle, transfer haberleriyle gündemi meşgul eden Sercan artık yok. Para Sercan’ı bozdu mu ne?