ıslak zemin View RSS

ıslak
Hide details



AH ŞU PAPATYA FALLARI 20 Apr 2010 1:42 PM (14 years ago)

Sabah ilk işim Star’ın yayın akışına bakmak oldu. Sonuç hüsran. Programda Inter-Barça maçı 00:30’da yazıyordu(banttan). Resim olarak ekledim, yorum kısmına da bakın ne yazılmış. Tepkilere umut bağlayarak akşam tekrar baktım yayın akışına. Ne göreyim dersiniz. Star tepkilerle de dalga geçer olmuş. Tekrarı 01:30’a almışlar. Öyle de böyle de razı olduk kaderimize. Yana yana link ararken tesadüfen UEFA’nın sitesinde buldum kendimi. UEFA’da maçı Star’ın verdiği gösteriliyordu. “Lan yoksa..” dedim hemen açtım TV’yi. O malum diziyle karşılaştım: PAPATYAM... Zoraki düşüncelere daldım Metin Akpınar’ı izlerken. Geçen hafta yazdığım Yaşama Dair yazısını kaldırmayı düşünmedim değil. Star TV, bir futbol ülkesinde Prime-Time sayılan bir saatte bir diziyi Şampiyonlar Ligi yarı final maçına nasıl tercih edebilir anlamakta güçlük çekiyorum. Yoksa; Metin Akpınar, Messi, Metin Akpınar, Messi, Metin Akpınaaaarr.

ÖNCESİ

SONRASI

UEFA RESMİ SİTESİ


Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

ISLAK ZEMİN RADYODA 20 Apr 2010 12:16 PM (14 years ago)

Yaklaşık 3 yıldır gazete, 1 yılı aşkın süredir de blog yazılarımla sizlerle birlikteyim. Bundan böyle her Cumartesi saat 18:00’da Kocaeli Gazetesi Spor Müdürü Hakan Yağcıoğlu ile futbol, rock müzik, yaşam ve tecrübe konularının konuşulduğu “SPORİZM” programında 95.7 frekansında Radyo Şirin’deyiz.

ONLİNE DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

BİR YARIŞTAN DA FAZLASI 18 Apr 2010 6:34 AM (15 years ago)

Geçtiğimiz hafta, haftanın ilk günü ve ilk dersinin öncesinde bir haber aldım. Yüksek Lisans’tan sınıf arkadaşım, G.Ö. Master öğrencilerine Tubitak’in ayda 1200 euro burs verdiğini, ve de eğitim için İngiltere’ye gönderdiğini söyledi. Üstelik Tübitak’ın bu yurt dışı master programından sonra o kişiyi öğretim görevlisi olarak yerleştirdiğini de ekledi. Son ve öldürücü darbeyi sona bırakarak. O da lisansdaki not ortalamasının 70 olması şartıydı(100 üzerinden). Zaten Eylül’de yurt dışına çıkmayı düşünen birine bu haber, kaymaklı ekmek kadayıfı tadında gelmişti. Ortalamamı 70.75 olarak bildiğimden koşulların bana uygun olduğunu düşünüyordum. Ta ki laptop çantamdaki mezuniyet transkriptinin fotokopisini bulana kadar. Allah sevdiği kuluna önce eşşeğini kaybettirir, sonra buldururmuş. Ben de tam tersi oldu.

Ortalamam 69.75’miş. Yani 2 kredilik bir dersim B yerine A olsa ortalamam 70 olacak. Şimdi bunun resimle ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim. Bir kaç gün önce bir arkadaşımla Carting’e gittiğimizde ona Kocaeli Üniversitesi’ndeki son dersimin aynı zamanda uygulama sınavımın carting olduğunu söyledim. O anda beynimde şimşekler çaktı patlamalar oluştu. Evet, KOU’daki son dersim “Alternatif Sporlar” seçmeli dersiydi. Hocamız sınav yapmadığından dersteki performansa göre verecekti notlarımızı. Vize sonrası ders olmadığından son dersteki Carting yarışı notlarımızı belirleyecekti. Dersin tarihi 21 Mayıs’tı. Yani 20 Mayıs UEFA Kupası finalinden bir gün sonra. 20 Mayıs gecesini Ukraynalılar ile geçirmiş  biri olarak öğlen gelebildim İzmit’e(sakın yanlış anlamayın) (sizin içiniz fesat). 33 saattir uyumamış bir bünye olarak derse yetiştim. Hepimiz kaskları takıp başladık yarışmaya. Son tura kadar lider olarak götürdüğüm yarışı son turda kaybettim. Uykusuzluğa bir tur daha direnebilseydim o dersin kredi notu “B” yerine “A” gelecek ve benim ortalamam 70 olacaktı. Burdan beni son turda geçen Kübra arkadaşıma gözyaşlarımla birlikte sitemlerimi iletiyorum.

Şimdi kendi kendime düşünmüyor değilim. Dakikasına 1 euro verdiğim UEFA Kupası Finali’ni izlememiş olsaydım şu an o bursu alıyor olur muydum(bu arada kesinlikle pişman değilim). En azından bu yazı yerine başka şeyler yazıyor olurdum. Her şeyde bir hayır var mıdır bilmiyorum ama şu bir gerçek ki; o da bundan sonraki cartinglerimin hep bu olayı aklıma getircek olması...

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

17 YILLIK EVLİLİK SONA ERDİ: CARLSBERG - LIVERPOOL 13 Apr 2010 12:01 PM (15 years ago)

 Bazı forma sponsorları, o takımla özleştirebilmeyi başarbilmişlerdir kendilerini. Kuşkusuz bu duruma ilk örnek Anderlecht olarak gösterebilir. Tam 30 yıldır Fortis’in sponsorluğundalar. Anderlecht, 1970’lerin sonundaki performansından oldukça uzak bir görüntü çizdiğinden dolayı belki de bir çoğumuz farkında bile değilizdir bu 30 yıllık süregelen evliliğin. Fakat güzel oyunun az çok takipçisi olan bilir Ajax’ın formasındaki yatay duran ABN AMBRO yazısını. 17 yıl aynı sponsorluğun katkısıyla izledik Total Futbol’un fabrikasını. Formaların takımlarla özdeşleşmesini sağlayan unsur sadece zamanla sınırlı değil elbette. Belki başarı, belki de forma – sponsor uyumu; o forma reklamının zihinlerde yer edinme süresini uzatabiliyor. Elbette kişisine göre değişebilir ama futbolu az çok takip eden futbolseverlerin bazı formalarda ortak paydada buluşabileceğine inanıyorum. Mesela ben Opel’i Milan’la, Toyota’yı Valencia’yla, Sony’yi Juventus’la(çubuklu Zidane forması favorimdir), Pırelli’yi Inter’le özdeşleştiririm(aklıma ilk gelenler).


Forma sponsorluğunu hem forma reklam uyumuyla, hem zamanla ki 17 yıl, hem de başarıyla zihnimize kazıtan Liverpool, bundan sonra malesef Carlsberg giymeyecek. Beatles’in memleketinin takımının önünde artık “Standard Chartered” reklamı bulunacak 2010-2014 yılları arasında. Müşterilerinin çoğunlukla Uzakdoğulu olduğu bu İngiliz bankası dört yılda tam 80 milyon Pound verecek Liverpool’a. Yılda 20 milyon £. 17 yıllık vefakar Carlsberg’in ise yılda vermiş olduğu miktar 7.2 £’du. Mersey nehrinin iki takımından biri olan Liverpool’un yeni evliliği her ne kadar endüstriyel futbol karşıtlarını üzse de bu duruma en çok Adidas’ta 89 liraya satılan Carlsberg’li Liverpool formasını alamayanları sevindirecek sanırım.

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

YAŞAMA DAİR 12 Apr 2010 12:55 PM (15 years ago)

Yeni evime taşındığım Ekim ayından bu yana TV’ye bakmıyorum desem yeridir. Arasıra takip ettiğim NTV Spor ve Süper Lig için LİG TV haricinde izlediğim programlar İstanbul-İzmit seferlerinde izlemek zorunda kaldığım Kanal D ve Show TV dizileri oluyor. Akasya Durağı, Arka Sokaklar, Geniş Aile vs... Teknoloji o kadar çok gelişmiş ki Ereğli’ye giderken sollama yapan ÖZ bilmem ne turda araç içinde LİG TV yayınına şahit oldum. Dışında da logosu vardı.

İlkokul çağındayken “andımız sırası”nda önceki gecenin dizisi veya filmi (o zamanlar Parliament sinema günleri vardı) tartışılıyorsa ve bu sinema filmi veyahut dizi izlenmemişse mahçup bir ruh hali kaplardı o bünyeyi. Ödev yapılmadığında sınıfta öğretmen tarafından rezil edilmek bile bu kadar koymazdı adama. Nicedir otobüs seferlerinde TV izliyorum, ilk kez geçen gün uzun zamandır TV izlememenin getirdiği mahçup bir duygu büründü içime. Show TV’de Şafak Sezer’in başrolündeki Türk Malı dizisi yayımlanıyordu o anda. Nedir ne değildir diye bir bakayım dedim tüm yorgunluğuma rağmen. Yüzde olarak veremesem de büyük çoğunluğunun mizah anlayışının başkasının başına gelen olumsuz olayların(düşen birisine gülmek) oluşturduğu güzel ülkemde anladım ki Avrupa Yakası tarzında bir sit-com daha gelmeyecek...

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

BİR MAHSUN MOR MENEKŞE 10 Apr 2010 2:44 PM (15 years ago)


Parayla saadet olmaz kilişesini futbolla bağdaştırırsak akla gelecek ilk kulüp, tartşmasız Real Madrid olur. Galaktikos döneminden bugüne... Bu yaz 300 milyon euro harcadılar transfere. Gördük ki parayla saadet olmuyor. Real Şampiyonlar Ligi’nde yok, Kral Kupası’nda yok. Ve ligde de zor duruma girdiler.

Real Mardid için kaçınılmaz oldu artık Barça mağlubiyetleri. Tarihe geçtiler bu mağlubiyetle. Bir çok ilkleri yaşadılar bu mağlubiyetle. Bu maça kadar evlerindeki tüm maçları kazanmışlardı. İlke kez kaybettiler Bernabau’da. İlk kez gol sevinci yaşatamadılar taraftarlarına bu sezon. En önemlisi tarihlerinde ilk kez 4 maç üst üste kaybediyorlar Barcelona’ya.

Ligde 27, toplamda 40. golüne ulaştı Messi. CR7’nin Premier Lig’deki 42 gollük başarısına çok az kaldı. Romario’nun 53 gollük rekoruna ulaşması çok zor değil. Bu sezon Messi’nin kaleye çekiği şutların %25’i gol oldu. Yani her 4 şuttan biri gol.

Real Madrid son yıllarda Barça’dan çektiği kadar kimseden çekmiyor. Bugün çifte üzüntü yaşadı başkent ekibi. Basketbol müsabakasında kazanan Regal Barcelona oldu. Aynı Regal Barcelona, Real Madrid basketbol takımını Euroleague’den de eledi. Madridliler için kötünün kötüsü, 22 Mayıs’taki Şampiyonlar Ligi Finali olabilir mi bekleyip göreceğiz.

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

BU YAZ TANGO VAR 10 Apr 2010 12:20 PM (15 years ago)



Letonya faciasının ardından Euro 2004'e katılamayınca Erman Toroğlu "Avrupa Şampiyonası'nı TV'den melül melül izleyeceğiz" sözü zihnimin hangi kuytu kısmına kazındıysa hiç aklımdan çıkmıyor. Daha sonraki süreçte 2006 Dünya Kupasını  da tabir-i Ermansa "melül melül" izledik evimizden. Ve son olarak 2010 Dünya Kupası. Arada bir garip Euro 2008 var katılabildiğimiz. Katılıp da futbolun 90 dakikalık bir oyun olmadığını tüm Avrupa'ya gösterdiğimiz. Son Dünya Kupasına katılamayışımızı kura çekimimlerinde ve ülkelerin hazırlık maçlarında hatırlıyoruz. Ve Dünya Kupasının başlangıç maçı olan G.Afrika - Meksika maçından Johannesburg şehrindeki Soccer City stadında oynanacak final maçına kadar bu işkenceye katlanacağız. 2000'li yılların öncesinde olduğu gibi  başka başka takımları tutacağız bu Dünya Kupası'nda. Yarım yamalak takip edebildiğim 1994 Dünya Kupası'nda gönlüm İtalya'dan yanaydı. Baggio ile dramatik son ile bitmişti turnuva. 98'de Brezilyalıydım ben de. Yine finalde kaybediyordu gönül verdiğim Cafu'lu Rivaldo'lu Brezilya. Zidane'lı Fransa'ya 3-0 kaybederek. Aynı Zidane'lı Fransa'yı 2006'da destekliyordum yalnızca Zidane'dan dolayı. Finalde Zidane penaltıyı gole çevirince bu sefer olacak dedim içimden. Ta ki Zidane'ın Matterraziye kafa armağanına kadar... Üç Dünya Kupası ve üçünde de finalde kaybediş. Arjantin ile birlikte Cezayirliyim bu turnuvada. Üç hazin finalden sonra  Arjantin'i desteklemeye korkmuyor da değilim. Cezayir'in bu turnuvada ikinci tur olasılığı pek yok. Her ne kadar turnuvaya mucize ile katılsalar da Tangocular bu turnuvanın açıkara favorisi.

Her zaman Total Futbol oyun tarzını destekleyen biri olarak bu yaz Arjantin'i izleyecek olmam heyecanlandırıyor beni. Tangocuların dört forveti bu sezon harikalar yaratıyorlar. Messi'den bahsetmeye gerek yok. Higuain, Madrid'i sırtlıyor. Milito Inter'de kendisinden beklenenin fazlasını veriyor. Tevez City'de harikalar yaratıyor, Manchester United'a nazire yaparcasına. Bu dört oyuncunun yalnızca ligde attıkları gol sayılarına bakarsak Messi'nin 27, Higuain'in 24, Carlos Tevez'in 20, Gabriel Milito'nun 19 golü bulunuyor. Dört futbolcunun liglerinde attıkları toplam gol sayısı 90. Daha liglerin bitmesine 5-6 hafta var. Bu rakam sizi de heyecanlandırmıo mu?

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

ADAM OLACAK ÇOCUK 9 Apr 2010 1:31 AM (15 years ago)



Benim gibi “Susam Sokağı” neslinin Pazar günlerinin vazgeçilmeziydi Adam Olacak Çocuk programı. Barış (Manço) Abi sayesinde arka koltukta oturmayı, süt içmeyi öğrendik. Biz o yaşlardayken uzaydan gelip gelmediği tartışılan Messi ise bakın neler yapıyormuş(TIKLA). Adam olacak çocuk küçüklükten belli eder kendisini vesselam...

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

BİZ BİZE BENZERİZ 8 Apr 2010 12:54 PM (15 years ago)

İkiz gibi bir deyim vardır ya. Alın size dördüz gibi. FD ile Hakan Gerçek ayrıca, Yusuf Şimşek'le de U2'nin solisti Bono birbirlerine ayrıca benziyorlar. U2'nin sakallı versiyonu da FD'ye çok benziyor. FD, Hakan Gerçek'e benziyordu. Yusuf ikisine. Yani hepsi hepsine :)

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

MESSİ İÇİN NE DEDİLER? 7 Apr 2010 12:40 PM (15 years ago)

"defansa yardım etmiyor" Hıncal Uluç
"bu çocuk televizyon bozuyor, bu çocuk ps bozuyor" ertem şener
"some big okazyon. samtaymssss:)" fatih terim
"topunu da al git burdan" tayyeap
"eğer maradona tanrının eli ise messi tanrıdır(töbe bismillah)" zekeriya beyaz
"havada gördüm şahitlerim var" sadri yıldır
"messi ile ilgilenmiyoruz" fenerbahçe spor klubü
"alırız" haldun üstünel
"Aha... hah aha h...ah" saba tümer
"bu kişiye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir" türk telekom

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

TÜRK BASINI OFİSİNDEN BİLDİRİYOR 22 Mar 2010 1:22 PM (15 years ago)


Colin Kazım Richards(Türkiye’deyken). Önce twitter’dan konuşuyor. “8jk haha”. Sonra derbide kırmızı kart görüyor. Yine konuşuyor. Yine twitter aracılığıyla… Özür diliyor taraftarından. Aracıyla takla atıyor. Yine konuşuyor. Twitter’dan. Daha sonra da yabancı basına (sky news) konuşuyor. Fatih Terim ve milli takım hakkında da konuşuyor. Konuşuyor konuşuyor konuşuyor. DU! Ta ki Fransa’ya gidene kadar…

Leo Franco, Atletico Madrid eşleşmesinin favorisini İspanyol radyosunda açıklıyor. Kewell Avusturalya basınına Türkiye’den ne kadar memnun olduğunu belirtiyor.

Tüm kamuoyu Roberto Carlos’un gidiş sürecini yabancı basın sayesinde öğreniyor. Özellikle Brezilya kanalları. Neyse ki medyamız bu haberleri tercüme edip sunuyor bizlere.

Yabancılar medyamıza açıklama yapmıyor. Ya da bizim medyanın ilgi alanına, Guiza’nın Nuria Bermundez’le arasının açık olması giriyordur. Ya da bizim medyamızın ilgi alanını hafta sonu verilen 16 sayfalık iddaa ekleri oluşturuyordur. Belki de emekli olmuş futbolcu, hakem, zerzevatçı takımını köşe yazarı yapmak ilgilendiriyordur basınımızı…

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

19 YIL ÖNCE, 19 YIL SONRA 22 Dec 2009 11:38 AM (15 years ago)



Birinci resim yaklaşık 19 yıl öncesine ait. Türkiye’de bir ikinci lig müsabakası. Yer İzmir Atatürk Stadı. Sezonun sondan bir önceki maçı olan Göztepe Karşıyaka maçına tam 80 bin futbolsever geliyor. Federasyonun kaynaklarına göre Türk topraklarındaki en fazla seyircinin bulunduğu maç Atatürk Olimpiyatı’ndaki Galatasaray Fenerbahçe derbisi. 73 bin futbolsever takip etmiş bu derbiyi. Resmi kaynaklara göre 1981’in Mayıs’ındaki Göztepe Karşıyaka maçını 60 bin kişi izlemiş. Fakat aradan kaynayanlarla birlikte bu rakam Guinness Rekorlar Kitabı’nca da 80 bin. Futbolun sadece futbol olduğu o dönemde bir ikinci lig maçını 80 bin kişi takip ediyor. Hem de geçen sezon Turkcell Süper Lig’in ortalaması 20 bin küsürken. The Guardian’a göre birinci liglerde oynanmayan en popüler maç.


İkinci resim 9 gün öncesine ait. Yer Şanlıurfa. 17 yılda biten GAP Arena stadı, hınca hınç dolu. 19 yıl önceki o özlenen tablonun bir benzeri. Hem de Şanlıurfa’da. Resmi kaynaklara göre 25 binin üzerinde taraftar gelmiş maça. Burası Türkiye tabi, resmi kaynaklarla gerçek birebir örtüşmüyor. Bunu teyit eden PFDK oldu. Şanlıurfaspor’a 1.500 lira ceza kesildi. Nedeni ise kapasite aşımı. Cezanın ardından Şanlıurfaspor yönetimi, 30 binin üzerinde taraftarın stada gelmesini teyit eden bu cezaya cevap olarak teşekkür mektubu gönderecekler.

19 yıl önce 80 bin kişinin geldiği maç Guinness Rekorlar Kitabı’na giriyor, The Guardian’da haber oluyor. 19 yıl sonra da Urfa’da fazla seyirci nedeniyle ceza kesiliyor. Kesilen ceza sembolik de olsa futbolsever olarak PFDK’ya teşekkürlerimi sunuyorum.

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

KOPYALA YAPIŞTIR 20 Dec 2009 12:54 AM (15 years ago)




Geçtiğimiz haftalarda Bülent Timurlenk, acetobalsamico’da bomba patlatmış, HaberTürk Gazetesi muhabiri de tongaya düşmüştü. O olayda tam bir copy paste vardı. Şimdiki kopyala yapıştır haberini gerçekleştiren ise İhlas Haber Ajansı.

Geçen hafta, Kocaelisporlu eski futbolcularla Bülent Uygun’un Doğu Kışla Park’ta, yardıma muhtaç çocuklarla maç yaptıklarını duyurmuştuk. Daha önceden gelecekler arasında Hakan Şükür ve Erdoğan Arıkan da vardı. Fakat Erdoğan Arıkan’ın Güney Afrika’daki işi uzayınca, bu ikiliyi göremedik Doğu Kışla’da. Gelmesi düşünülen isimlerden bir tanesi de FIFA eski hakemlerinden ve de eski MHK Başkanı Mustafa Çulcu’ydu. Fakat onun da çeşitli sebeplerden dolayı gelemediğini öğrendik. Fakat Emniyet Müdürlüğü tarafından dağıtılan basın bülteninde ve de maç öncesi anonslarda Mustafa Çulcu’nun adı geçti. Ancak Çulcu, sahada yoktu. İHA’nın gönderdiği muhabir, spor muhabiri olmadığından Mustafa Çulcu’yu tanımıyordu. Dolayısıyla ortaya resimdeki tablo çıktı. Çulcu sahada yoktu ancak haberde yer aldı. Peki kim hatalı?

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

7 SORUDA BÜLENT UYGUN 18 Dec 2009 8:59 AM (15 years ago)


Geçtiğimiz Cumartesi, Bülent Uygun’u ağırladı Doğu Kışla Park. Kocaeli Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumundaki korunmaya muhtaç çocuklar ile Kocaelispor’un efsane kadrosundan birkaç isim maç yaptılar. Maçta hakemliği Büyükşehir Belediye Başkanı Karaosmanoğlu yaptı. Skorun önemi yoktur bu tip maçlarda. Zaten gazeteye de yazarken de skor belirtmedim.

Efsane kadronun bir kısmı halen Kocaeli’nde yaşadığından ilgi, Bülent Uygun’un üzerindeydi. Bir yandan maça ısındı, bir yandan da sorularımızı yanıtlamaya çalıştı kendileri. Konu Milli Takım olunca açtı ağzını yumdu gözünü. Diğer sorularaysa kısa kısa cevaplar verdi

Bu anlamlı günde yardıma muhtaç çocukları yalnız bırakmadınız. Duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Öncelikle benim profesyonel olduğum kente hizmet etmek bununla birlikte de geleceğimiz olan o gençlerin daha güzel günler yaşayabilmesi ve onların daha mutlu olabilmesi için üretilen bu projede de destek olabilmek için buradayım. Mutluyum huzurluyum sonuna kadar onları kazanmak için varız. Zaten kazanılmaya değil onlara imkân verilmeye ihtiyaçları var. Bunlardan da bir tanesi genel anlamda futbol üzerine. Bu anlamda destek olmaya her zaman varız.

Milli Takım ile anılıyorsunuz, teklif gelmesi halinde çalışmayı düşünür müsünüz?
Milli Takımla adımızın anılması bizim adımıza mutluluk verici demek ki güzel şeyler başarmışız ki insanlar bizi oralara yakıştırıyor. Ama herhangi bir şekilde teklif gelmedi. Zaten Futbol Federasyonumuzun açıklamalarını biliyorsunuz bir yabancı hoca arayışı içerisindeler. Ve dolayısı ile biz onların bu düşüncesini saygıyla karşılıyoruz.

Yabancı hoca aranması hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Yabancı hocanın yanında yardımcı antrenör olarak çalışır mısınız?
Açıkçası benim beklentim onlardan kendi düşündüklerini hayal ettiklerini ve Avrupa Şampiyonası'nda onların hayalini gerçekleştirecek bir hocayı getiririz demelerini daha çok beklerdim ki, 14 bin antrenöre karşı rencide edici bir durum ortaya çıkmazdı.

Demek ki 14 bin antrenör buraya layık görülmüyor. Bu da bizim açımızdan çok üzüntü verici. Bugün Dünya 3.'sü olmuş Şenol Güneş gibi, Avrupa 3.'sü olmuş Fatih Terim gibi, Mustafa Denizli gibi hocalarımızla beraber, Ersun Yanal, Güvenç Kurtar, Samet Aybaba, Giray Bulak gibi çok kaliteli hocalarımızla yeni jenerasyondan ben olayım Ertuğrul Sağlam olsun Tolunay Kafkas, Ünal Karaman, Abdullah avcı veya aklıma gelmeyen bir sürü hocalar olsun bu ülkeye hizmet etmeye çalışıyoruz ve en güzel şekilde kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bu gün o Milli Takım herkesin her Türk insanının hayalidir. Dolayısıyla bir gün Allah bize orayı nasip ettiği zaman bizde alır o başarıyı yakalarız diye düşünüyorum.

Yabancı antrenörle başarının geleceğine inanıyor musunuz?
"Şu bir gerçek ki, Türkiye'ye Avrupa'da şampiyon olmuş birçok başarı kazanmış hocalar geldi. Ancak bekleneni veremediler, dolayısıyla Türk ekolünü tanımak Türk sistemini tanımak, Türk futbolcusunu tanımak çok daha bambaşka diye düşünüyorum. Türk futbolcusunun ekolü tamamen farklıdır. Gelebilecek bir yabancı hocanın da açıkçası ben çok fazla başarılı olabileceğini düşünmüyorum"

Şu aralar vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zamanımı kendi gelişimime harcıyorum. Sürekli yabancı maçları takip ediyorum. Oradaki sistemleri inceliyorum. Bunun yanında yabancı dilimi de geliştirmekteyim.

Kocaelispor’un durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kocaelispor, lig tarihi boyunca çeşitli başarılara imza atmış köklü bir kulüp. Şu anki bulunduğu konumu hak etmeyen bir takım Kocaelispor. Umarım kent el ele verip Kocaelispor’u bu durumdan kurtaracaktır.

Sivasspor’un durumu hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Sivasspor, sanırım henüz uyum sürecini atlatamadı. Kadro kalitesiyle en yakın zamanda bu süreci minimum kayıpla atlatacağını düşünüyorum.

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

HEYKELİ DİKİLECEK ADAM 10 Dec 2009 9:12 AM (15 years ago)

http://video.milliyet.com.tr/Muhtesem-Sinan_1_34264.htm?auto=1

İki yıl önce Spor Pazarlaması dersine giren hocam “Avrupa’da adı sanı duyulmamış gelecek vadeden bir Türk kaleci var, araştırın.” demişti. Yaptığımız taramalar sonucunda genç kalecinin Sinan Bolat olduğunu öğrenmiştik. Genk'te oynuyordu o zamanlar. Fenerbahçe ile anılıyordu ismi. O, Belçika'da kalmayı tercih etti. Şimdi de Liege'in kahramanı, Liege’de heykeli dikilecek adam. Geçtiğimiz sezon son haftaya Anderlehct ile Standart Liege aynı puanda girerler. Son hafta iki takımın kazanması halinde şampiyonu play-off belirleyecektir. Anderlehct son hafta kazanır. Standard Liege 1–0 öndedir. 90+2’de penaltı kazanır Liege’in rakibi. Sinan penaltıyı kurtarır ve daha sonra play-off ile şampiyonluk gelir. Ve dün gece… Hollanda şampiyonu Az Alkmaar 90+5’e girilirken 1–0 öndeydi. Futbol sahalarında ender rastlanan bir vaka belirdi ve Sinan kafayla meşin yuvarlağı filelerle buluşturdu. Gol sonrası anonsör tam 23 kez Sinan diye bağırdı tribünlere.

Dün gece, Sinan’ın golüyle, Hollanda Şampiyonu’nun sonuncu olup elenmesine şahit olduk “Düşler Sahnesi”nde. Sezon başında, Şampiyonlar Ligi ön eleme maçlarında yine bir Hollanda takımı Twente, Lizbon’un kalecisinden gol yiyordu 90+5’te. Çöküşteki Hollanda futbolu çok çekiyor bu sezon kalecilerden.

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

“BU PARA BİZİ BOZMASIN BE CENGİZ” 9 Dec 2009 9:49 AM (15 years ago)



Slogan, Osman Sınav’ın “Ekmek Teknesi” dizisinden. Kadir Çöpdemir(Kirli) tarafından “Napolyonun öbür yüzü” karakterini canlandıran Peker Açıkalın’a söylenmiş söz. “Para insanı değiştirir” deyiminin kişileştirilmişi.

Geçtiğimiz ay, Avrupa’nın en genç ve en değerli 20 futbolcu listesi açıklandı. Listedeki tek Türk, Alman Milli takımını tercih eden Karaelmas kökenli hemşerim Mesut Özil. Turkcell Süper Lig’den hiçbir oyuncu yer almıyor bu listede. Zirvede Maradona’nın damadı Kun Agüero var. Değeri 50 milyon euro. Son sıradaki isim 19 yaşındaki Alman Thomas Müller. Ederi 9 milyon euro. Süper Lig'deki en değerli genç oyuncu Sercan Yıldırım’ın değeri 4 milyon euro gözüküyor transfermrkt.de adresinde. En iyi 20 sıralamasının sonuncusunun 5 milyon euro aşağısında.

Son zamanlarda twitter mağduru ünlüler kervanına facebook mağduru olarak çıkıyor Sercan karşımıza. Günübirlik eğlenmeye geldiği İstanbul’dan dönüşte spor arabasıyla 260 km hız yapıyor. Videoda 5 bin dolarına yarıştan söz ediliyor. Transfer sezonu boyunca manşetlerden inmeyen genç yıldız, bu olayla birlikte magazine malzeme oluyor. “Arabayı deniyorduk” deyip sıyrılıyor işin içinden. Dün bir haber daha düşüyor Sercan ile ilgili. Ehliyetinin olmadığı öğrenilmiş. Daha önce ehliyetsiz araç kullanmaktan bir kez de cezalandırılmış.

Basınımızın gece eğlenmelerini abarttığı gün gibi aşikâr. Ancak Sercan’ın yaptıkları affedilecek gibi değil. Ortada Batuhan’ın maç öncesi bara kaçıp eğlenmesi gibi takım içi disiplinsizliğe neden olan bir durum yok. Sercan’ın yapmış olduğu davranış yasalara göre düpedüz suç. Geçtiğimiz sezon golleriyle, transfer haberleriyle gündemi meşgul eden Sercan artık yok. Para Sercan’ı bozdu mu ne?

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

TOTAL FUTBOL'UN ALT YAPISI: SURİNAM 8 Dec 2009 7:12 AM (15 years ago)



Kluivert, Davids, Hasseilbank, Seedorf, Van Hooijdonk… Ve Galatasaray teknik direktörü Frank Rijkaard. Kısacası Hollanda’daki siyahî futbolcular. Hepsinin ortak özelliği Surinamlı olmaları. Peki, nerede bu Surinam?

10 kişiye sordum ve 10 popüler cevap aldım. Surinam nerde diye. Ve 10 cevap da yanlıştı. Tahmincilerin 9’u Afrika, 1’i Asya dedi. Güney Amerika’da yer alıyor bu küçük sömürge ülkesi. 500 bin nüfusa sahipler. İlginçtir, nüfusun % 20’si Müslüman. Bağımsızlıklarını 1975’te elde etmişler Hollanda’dan. Fakat futbolu halen Portakalların sömürgesinde. Futbolcu yetişiyor fakat zamanında kurulmuş sistem sayesinde bu futbolcular kendilerini Hollanda’da buluyorlar. Tıpkı 1975 öncesinin değerli madenleri gibi. Federasyonlarının kuruluş tarihi 1920. Arjantin, Brezilya, Uruguay gibi takımlarla başa çıkamayacaklarını bildikleri için Kuzey Amerika gruplarında yer alıyorlar Dünya Kupası elemelerinde. Buna rağmen Dünya Kupasına katılamayacaklarının farkında olan Federasyon başkanı şanslarını CONCACAF’da denediklerini belirtiyor. Ancak bir şikayeti var. Vefa’nın yalnızca boza markası olmadığını söylüyor Hollanda’da top koşturan Surinamlılar’a. Bir tek Seedorf’un ülkesine sahip çıktığını iletiyor. Onu biz de biliyoruz. Ertem Şener vasıtasıyla.

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

KAYIP ARANIYOR 7 Dec 2009 11:27 AM (15 years ago)




Tam 276 gündür kayıp. Son olarak 7 Mart 2009'da Hacettepe'ye attı golünü. 24 Nisan'da 3 yıllık sözleşme yeniledi. Üç sezon oynadığı Fenerbahçe'de 55 golü var. Üç buçuk yıllık Beşiktaş kariyerinde ise 38 golü bulunuyor.  9 ay uzun bir süre. Kimler gol atmadıki bu süreçte. Toraman, Ekrem, İsmail, Ernst... Uzun süredir sahalarda görmediğimiz Holosko'nun bile 8 golü var bu süreçte. Bobo'nun 11. Beşiktaş'a ilk geldiği sezon da gol orucundaydı. Bulgaristan'daki CSKA Sofya maçında bozdu orucunu. Yarın bir başka CSKA'nın maçı var. Bakalım geri dönebilecek mi? Tabi kadroda yerini alabilirse.

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

YAYIN HAKLARI VE SÜPER LİG 5 Dec 2009 3:53 AM (15 years ago)



Muhtemelen bu ayın sonunda yapılacak yeni ihale. Tam 10 yıldır Digitürk’ten izledik annemizin ligini. 10 yıl boyunca 1 milyar dolar verdi kulüplere Digitürk. Geçtiğimiz yıl İngiltere Premier Lig ekipleri yayın ücretlerinden dolayı kazan kaldırmışlardı . Yayın haklarını ellerinde bulunduran kanal, kulüplere yılda 1,4 milyar euro veriyor. Dolar değil euro. Yani Digitürk’ün 10 yılda verdiğinin neredeyse 2 katını 1 yılda veriyor İngiliz yayın kuruluşu. Çin’de 200 milyon kişinin Premier Lig izlediğini bilenler için rakamlar normal gelebilir. Ürün kaliteli olunca rağbet görüyor. TV8 kanalı, Premier Lig'i Türkiye’de yayınlamak için 10 haftasına 75.000 bin euro verdi 4 yıl önce. Yani sezonu 285 bin euro. Şimdiki yayıncı kuruluş Digitürk 5 milyon dolara yayınlıyor Premier Lig maçlarını. Yayın gelirleri Fransa’da da havuz sistemiyle oluşturuluyor. Oradaki yıllık gelir 660 milyon euro. Yayın haklarını elinde bulunduran kanal Canal Plus. İspanya ve İtalya’da ise havuz sistemleri mevcut değil. Ancak oradaki gelirler de Süper Lig’in kat kat üzerinde. Almanya’da 500 milyon euroya denk geliyor TV gelirleri. Ancak Panzerlerin en büyük kaynakları sponsorluklar.

Ay sonu yapılacak ihalede 10 yılda kazanılan parayı 4 yılda kazanmayı hedefliyor Futbol Federasyonu. Eski yayıncı Digitürk’ün yanı sıra D-Smart, NTV ve Türk Telekom’un girmesi bekleniyor ihaleye. Yeni sistem futbol severleri üzeceğe benziyor. Artık maç özetlerini maçtan 45 dakika sonra değil, haftanın son maçının bitiminden 12 saat sonra izleyebileceğiz. Maç görüntüleri ancak Pazartesi gündüz 12’de kanalların ellerine ulaşacak.

İhaleye girecekler arasında bir kurum dikkat çekiyor. Türk Telekom. Yayın haklarını almaları halinde TRT maçları şifresiz yayınlayacak. Bu sezon Arjantin Ligi’nde olduğu gibi. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de bu Güney Amerika ülkesini model aldıklarını söyledi. Ancak orada, şartların elverişsizliği ve de siyasetin futbola girmesi nedeniyle şifresiz yayınlanıyor maçlar. 7 Ağustos’ta başlaması gereken lig, takımların borçları nedeniyle başlayamıyor. Arjantin Futbol Federasyonu(AFA), tam 18 yıldır yayın haklarını elinde bulunduran kanala yılda verdiği 50 milyon euroyu arttırmasını talep ediyor. Yanıt olumsuz olunca, seçim arifesinde ülkenin kadın başkanı olaya müdahale ederek yayınları devlet televizyonu olan Kanal 7’ye veriyor. Maçların da şifresiz yayınlanacak olması da ülkemizdeki kömür dağıtma nedenleriyle birebir örtüşmekte. Yılda 110 milyon euro kazanacak kulüpler.

Ay sonundaki ihalelerde en zayıf halka NTV. Premier Lig’i kaybettikten sonra Almanya Bundesliga ile avunmaya çalıştılar. Fuat Akdağ ve spikerler Premier Ligi’ne özlemlerini saklayamadıklarını sık sık dile getirdiler. Kazanmalarını Ercan Taner’den dolayı isterim. Üst üste gelen vergi cezalarından dolayı Aydın Doğan’ın D-Smart’ının yayın ihalesinde ne yapacağını merak ediyorum. Kazanmalarını spikerlerinden dolayı ve de müşterilerine “keriz” yerine koyduklarından dolayı istemem. Türk Telekom ise kapalı kutu. Digitürk ise temennimiz.


Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

GRUPLAR BELİRLENDİ 4 Dec 2009 12:35 PM (15 years ago)







Nihayet gruplar belli oldu. 2006'daki Arjantin, Hollanda, Sırbistan ve Fildişi takımlarının bir araya gelmesi gibi ölüm grubu olarak nitelendirilebilecek grup yok. Ancak yine de G Grubundaki Brezilya, Portekiz ve Fildişi üçlüsünün mücedelesi izlenmeye değer. Kura çekimi öncesi Fransa ile eski sömürgelerinden Cezayir'in aynı gruba düşmesini istiyordum olmadı. 2002'de Senegal ile oynadıkları maçın benzeri oynanabilir mi diye düşündüm.  2010 Afrika'nın futbol kalitesi açısından en berbat grubuna düştü Fransızlar. Grubuna düştü demek yanlış olur, o grubun oluşumuna katkı sağladılar. Güney Afrika, Meksika ve Uruguay, Fransızların rakipleri. Meksika eski gücünden uzak. Uruguay'ın nasıl dünya kupasını katıldığını gördük. Umarım 2006'dan uzak bir Dünya Kupası izleriz. Favorim İspanya. Gönlüm Arjantin ve Cezayir'den yana.

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

KRALDAN ÇOK KRALCI 3 Dec 2009 2:25 PM (15 years ago)




Avusturya Vien-Athletic Bilbao UEFA Avrupa Ligi mücadelesinde ev sahibi takımın taraftarları 0-2’den sonra sahaya girdi. Tıpkı üç hafta önceki Hodri Meydan’ın yaptığı gibi. İkinci yarının başında tepkiler hakemeydi. Sahaya yağan meşalelere rağmen devam etti maç. Şiddetin boyutu ilerleyen dakikalarda değişti. Basklılara karşı Franco posterleri ve Franco lehine tezahüratlar… Taraftarların sahaya girmesi nedeniyle 20 dakika durdu oyun.

Gerek renkleriyle, gerek yönetim anlayışıyla, gerekse tarihiyle Avusturya’nın Real Madrid’ididir Viyana takımı. Federasyon, medyanın ve hükümetin destekçisi olduğu bu şımartılmış çocuklar, elbette sıkı Real Madridli olduğu için yapmadılar Franco tezahüratlarını. Amaç Basklı Bilbaolular’ı kızdırmaktı. Zamanında Naziler nedeniyle kapanma noktasına gelen, birçok yıldız oyuncularını kaybeden takımın taraftarları yaptı bunu…

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

YENİDEN FOURFOURTWO 2 Dec 2009 11:40 AM (15 years ago)



Daha önce 4 kez yer vermişlerdi yazıma. Şimdiki Aralık sayısı sayfa 8'de.1984'ten 2004'e kadar düzenlenen Avrupa Şampiyonaları toplarının koleksiyonunu gönderecekler. Evimin en güzel köşesinde sergileyeceğim.
İŞTE O YAZI:

“ÇOK”UZ AMA “YOK”UZ
Biz kimiz? Biz hemen her turnuvaya katılan Almanya, İngiltere, İspanya değiliz. Biz kimiz? Biz, Dünya Kupası’na yalnızca 2, Avrupa Kupası’na da 3 kez katılabilmiş bir ülkeyiz. Öncelikle kimliğimizi irdelemekte fayda var. Afrika’ya neden gidemediğimiz sorusu her Milli maç aralarında ve de turnuva başladığı zaman gündemde yer bulacaktır. Her problemin olduğu gibi bizi başarıya götürecek sorunun cevabı da “nasıl” sorusunu sorabilmektir. Lisanslı futbolcu sayımız 225 bin. Almanya’daki Türk Lisanslı futbolcu sayısı 250 bin. Almanların 3 Milyon Türk’ten çıkardığı futbolcu sayısı kadar biz, 70 milyondan çıkaramıyoruz. Süper Lig’de top koşturan futbolcularımızın %15’inin de Alman kökenli olması bu tablonun en somut örneği. Lisanslı futbolcu sayısı sıralamasında kendimize ancak 20. sırada yer bulabilmişiz. Listenin başını 6,5 milyon’la Almanlar çekiyor. Bugün 10 milyonluk Portekiz Dünya futbolunda söz sahibi olabiliyorsa, 16 milyonluk Hollanda dünyada “Total Futbol”un öncüsü olabiliyorsa yerli mi yabancı mı sorusunun pek bir anlamı kalmıyor. Peki, biz kimiz? Biz; çokuz ama yokuz...

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

MANCHESTER UNİTED, SIR ALEX FERGUSON VE TÜRK TAKIMLARI 1 Dec 2009 1:41 PM (15 years ago)



Manchester - Beşiktaş maçını izlemeyen birisine “Beşiktaş, Old Trafford’dan 5-0 mağlubiyetle ayrıldı” deseydiniz muhtemelen şaşırmazdı. Böyle bir olasılığın varlığına rağmen Old Trafford’dan galibiyetle dönmek başarıdır diğer büyük takım tafartarlarınca küçümsense de. Ağız ishalinden muzdarip birkaç internet sosyali, forumlarda “ne var bunda biz de yendik” gibi ucuz söylemler sarf ediyorlar.


Evet, Türk takımlarıyla her eşleşmeden illa ki bir zarar uğruyor Kırmızı Şeytanlar. Tarih 1993. Yer Old Trafford. Galatasaray erken yıkıma uğramaya başladığı maçı bırakmıyor ve 3–3 berabere kalıyor. Elbette beklenmedik bir beraberlikti bu. Türk yöneticiler arasında doruktaki adam Şenez Erzik bile Old Trafford yerine Camp Nou’yu tercih ediyordu Barcelona maçı için. O derece umutsuzdu ki Camp Nou’da kendisine maçın sonucu geldiğinde emin olamıyordu. 3-3’ün rövanşında Ali Sami Yen’deki maç 0–0 bitiyor, Galatasaray adını “rüyalar tiyatrosu”na yazdırıyordu. Dünya devi Manchester elenmişti. UEFA bile Kırmızı Şeytanların kış aylarına girmeden Avrupa Kupalarından elenmesini kabullenemiyordu ki formül üretti. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde elenen takımlara UEFA Kupası yolu açılmıştı. O dönemde takımın başında Sir Alex Ferguson vardı. Tarihler 1996’yı gösterdiğinde bu sefer sahneye Boliç çıkıyordu. O tarihi şutu değil Scmicheal, tüm Michealler gelseydi kurtaramazdı Ümit Aktan’a göre. O golle 40 yıl sonra evinde kaybediyordu Cantona ve arkadaşları. Takımın başındaki isim Sir Alex Ferguson’du. 2004 Aralık’ında Şampiyonlar Ligi’ndeki en ağır mağlubiyetlerinden birini Şükrü Saraçoğlu’nda alıyordu Kırmızılar. Bu sefer Ronaldo ve arkadaşları olarak. Kahramansa Avrupa’da ilk Hat-trick yapan Tuncay Şanlı’ydı. Takımın başındaki isim yine Sir Alex Ferguson’du. Tıpkı 23 yıldır olduğu gibi. Ve tarihler 25 Kasım 2009, yer yine Old Trafford. Kahraman ise Şampiyonlar Ligi tarihinde tek galibiyeti bulunan Beşiktaş. Ne ilginçtir ki o tek galibiyet de İngiltere’den geldi. Manchester United’ın başında yine ağzındaki sakızıyla Sir Alex Ferguson vardı.

Bu zaferlerin ortak özelliği, Manchester United'a karşı kazanılmış olmaları. Değişik teknik adamlarla ulaştık bu zaferlere. Ancak bu maçlarda değişmeyen tek şey vardı. O da Ferguson. Manchester’a geldiğinden bu yana 23 yılda toplam 92 teknik direktör değiştirmiş 4 büyükler. Şimdi hangi takımımızın Manchester zaferi daha iyi sorusunun bir anlamı var mı?

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

DELİ İBO 21 Nov 2009 1:29 PM (15 years ago)



Tarih 8 Aralık 2002. İbrahim Üzülmez Emre Aşık’ı bakkala gönderip sağ ayakla golünü atıyor. Beşiktaş, Sami Yen’den 1-0’la dönüyor. Tarih 21 Kasım 2009. Başrolde yine İbo’nun sağ ayağı var. Fink’e asist yapıyor. Maçın adamı Deli İbo. Nalga olayı aklıma geldi sisin de etkisiyle. Acaba dedim kendi kendime Joe Cole, Üzülmez’in formasını giyip derbide mi oynuyor dedim.

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?

II. HİDDİNK DÖNEMİ 18 Nov 2009 1:59 PM (15 years ago)



38 derece ile hasta yatağımda takip edebildim baraj maçlarını.  Cezayir ile sevindim. Bosna ile üzüldüm. Fransa-İrlanda maçıyla da sinirlendim. Rusya’nın elenmesini öğrendiğimde kamyon çarpmışa döndüm. Bu sonuca en fazla TFF yönetimi sevinse gerek. Teknik direktörlük için iki favorim vardı. Scolari ve Hiddink. Kazakistan’da lig bitmesine rağmen Scolari’den ses seda çıkmadı. Avrupa basınında adı Real Madrid ile anılıyor Brezilya’lının. Milli Takım için geriye tek seçenek kaldı Guus Hiddink. Ben demiştim demeyi sevmem ama galiba sevmediğim bir şey yapacağım…

Add post to Blinklist Add post to Blogmarks Add post to del.icio.us Digg this! Add post to My Web 2.0 Add post to Newsvine Add post to Reddit Add post to Simpy Who's linking to this post?