Elektrikli toplu taşıma araç teknolojisinde öncü Karsan, Avrupa’nın zorlu hava ve yol koşullarına meydan okuyarak, sürdürülebilir şehir içi ulaşım çözümlerini daha güvenli ve verimli hale getiriyor.
Bridgestone Duravis All Season lastikleri, teknolojik özellikleri ile e-JEST’in çevre dostu yapısını korurken, elektrikli araçlar için kritik olan düşük yuvarlanma direnci sunuyor. Bu sayede verimliliği artırarak operasyonel maliyetlere olumlu etki yapıyor ve çevresel etkiyi de en aza indirmeyi hedefliyor. Bridgestone Duravis All Season, güçlü taban tasarımı ve özel bileşenleri sayesinde Karsan e-JEST'in farklı yol koşullarında üstün yol tutuşu ve güvenli bir sürüş performansı sunmasına katkı sağlıyor.
Karsan ve Brisa arasındaki bu güçlü iş birliği, atılan stratejik adımlarla Avrupa pazarında önemli bir başarıya dönüştü. Yapılan iş birliği ile; İtalya, Fransa, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan ve Belçika gibi ülkelere 6 metrelik Karsan e-JEST minibüslerinin, Bridgestone Duravis All Season ile donatılarak ihraç edilmesi hem sürdürülebilir mobilite hedeflerini destekliyor hem de Türk otomotiv sektörünün uluslararası arenada gücünü pekiştiriyor.
Ziyaret vesilesiyle düzenlenen toplantıda, Özel Taşımacılık İşletim Sistemi (ÖTİS) güncellemeleri, aylık ödeme planı, saha operasyonlarında karşılaşılan sorunlar ve ilgili raporlar detaylı olarak değerlendirildi. Ayrıca, sektördeki hizmet kalitesini artırmaya yönelik çözüm önerileri ve uygulamalar masaya yatırıldı.
Yeni İstanbul Halk Otobüsleri yetkilileri, İETT yönetiminin ziyaretinden duydukları memnuniyeti dile getirerek, sektörün sürdürülebilir ve verimli bir yapıya kavuşması için iş birliğinin önemine vurgu yaptılar. Taraflar, yolcu memnuniyetini artırmak ve toplu taşıma hizmetlerini daha verimli hale getirmek amacıyla ortak çalışmaların devam edeceğini belirtti.
Bu verimli toplantının, İstanbul halkına daha iyi ulaşım hizmetleri sunulmasına katkı sağlayacağına inanıyor, İETT yönetimine nazik ziyaretleri için teşekkür ediyoruz.
Her biri oldukça hassas olan, yüksek emek ve maddi değer içeren sanat eserlerinin lojistiği titiz bir süreci gerektiriyor. Bu alanda yüksek deneyime sahip markalardan Batu Logistics, her eser için özel olarak tasarlanan koruyucu kasaları, çevresel faktörlerden koruyan ısı kontrollü araçları ve 7/24 takip edilebilen GPS izleme sistemleriyle sanat eserlerinin en iyi şartlarda taşınmasını sağlıyor.
Batu Logistics Genel Müdürü Efe Göktuna, sanat eserlerinin sadece maddi değerleri açısından değil, kültürel mirasın korunması açısından da önemli bir yeri olduğuna dikkati çekti. Göktuna, “Sanat eserlerinin yalnızca sergilerde veya galerilerde değil, taşıma süreçlerinde de korunması gerekiyor. Küreselleşmenin mesafeleri kısaltmasıyla birlikte, ülkeler ve kıtalararası sanat eserleri taşımacılığı trafiği de arttı. Her bir eseri, benzersiz bir hikâyesi olan değerli bir varlık olarak görüyoruz. Bu nedenle lojistik operasyonlarımızda sadece fiziksel güvenliği sağlamıyoruz, aynı zamanda eserlerin taşıdığı kültürel değeri de koruyoruz. Bu süreçte yaptığımız her taşıma, tarihin ve kültürün bir parçasını geleceğe güvenle taşımak anlamına da geliyor.” diye konuştu.
“Özel ambalajlama teknikleri kullanıyoruz”
Bu alandaki deneyimleri ve kaliteli çözümleri sayesinde müzeler, galeriler ve özel koleksiyonerlerin güvenle hizmet aldığı bir çözüm ortağı haline geldiklerini belirten Göktuna, “Sanat eserleri son derece hassas ve kırılgan olabilir. Bu yüzden lojistik planlamalarımızı titiz mühendislik hesaplamalarıyla gerçekleştiriyor, ısı kontrollü araçlar ve özel ambalajlama teknikleri kullanıyoruz. Süspansiyon, amortisör, askı sistemlerine sahip tır ve minivan araçlarımız ile ısı, nem, titreşim gibi dış faktörlere karşı koruyucu malzemeler tercih ediyoruz.” bilgilerini paylaştı.
Gelişmiş güvenlik ve sigorta çözümleri sunuyor
Göktuna, sanat eserlerinin kültürel miras olarak korunması için lojistik operasyonlardaki tüm olası riskleri tek tek hesapladıklarını da söyleyerek, şunları kaydetti:
“Kaza ve hırsızlık gibi risklere karşı, gelişmiş güvenlik sistemleri ve izleme teknolojileri kullanarak, sanat eserlerini her an takip ediyor ve önlem alıyoruz. Her taşıma işlemimizde, uzman sigorta şirketleriyle iş birliği yaparak 'tam kapsamlı' sigorta hizmeti sunuyoruz. Taşımacılık işini de bir bakıma sanat olarak görüyoruz. Bu nedenle sanat eserlerinin taşınması konusunda da adeta sanatçı titizliği ve hassasiyetiyle hareket ediyoruz.”
Gümrük süreçlerinde etkin rol oynuyor
Dünyanın her noktasında kapıdan kapıya hizmet verebildiklerini belirten Göktuna, sanat eseri taşımacılığında gümrük ve taşıma izin süreçlerinin oldukça karmaşık olabildiğini, uluslararası taşımalarda her ülkenin farklı prosedürlerinin süreci uzatabildiğini, kendilerinin ise bu alandaki tüm süreçleri tek elden, deneyimli ekipleriyle yönettiklerini ifade etti.
Tasarımı ve teknik özellikleriyle, son kilometre taşımacılığında artan talebi karşılamak için, Anadolu Isuzu Otomotiv Sanayi tarafından geliştirilen tam elektrikli BIG.e, test süreçlerini başarıyla tamamlayarak seri üretime başladı.
Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Elektrikli araçlara yönelik vizyonumuz, geleceğin taşımacılık ihtiyaçlarını karşılamada kritik bir rol oynuyor. Hızla büyüyen e-ticaret pazarı, lojistik ve mobilite alanlarında yeni çözümleri zorunlu hale getirirken, bu dönüşüm süreci şehir içi taşımacılıkta daha verimli ve çevreci alternatiflere olan ihtiyacı artırıyor. Anadolu Isuzu olarak, sektörde oluşan bu değişimi öngörerek yenilikçi çözümler geliştirmeye odaklandık.”
BIG.e’nin yerli üretimine dikkat çeken Arıkan, sözlerine şöyle devam etti: “AR-GE merkezimizde geliştirdiğimiz ve Anadolu Isuzu’nun Çayırova’daki akıllı fabrika özelliklerine sahip tesislerinde üretilen BIG.e, yerli üretimin gücünü ortaya koyarak ülkemizin teknolojik yetkinliğini uluslararası pazarda temsil edecek bir simge niteliğinde. Anadolu Isuzu’nun güçlü mühendislik altyapısını, tasarım yetkinliğini ve yenilikçi vizyonunu yansıtan BIG.e’nin, şehir içi mobiliteye yeni bir boyut kazandıracağına inanıyoruz. Seri üretime geçtiğimiz ve sipariş sürecini başlattığımız BIG.e, şehir içi taşımacılıkta verimli, ekonomik ve düşük işletme maliyetli bir alternatif sunarak pazarda fark yaratacak. BIG.e, Anadolu Isuzu’nun hafif ticari araç segmentinde genişleyecek olan ürün portföyünün önemli bir göstergesi.”
BIG.e’nin Anadolu Isuzu’nun sürdürülebilirlik vizyonundaki rolüne vurgu yapan Arıkan, “BIG.e, yeşil enerjiye geçişi destekleyen en önemli adımlarımızdan biri. Sıfır emisyon değerleriyle karbon ayak izimizi azaltarak sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunuyor.” dedi.
Geniş Kullanım Alanı ve Ekonomik Avantajlar
Şehir içi mobilitede yenilikçi bir yaklaşım sunan BIG.e, kamu hizmetlerinden özel sektöre, üniversite kampüslerinden belediyelere, e-ticaret firmalarından lojistik depolara kadar birçok alanda fark yaratmaya hazırlanıyor. Düşük enerji tüketimi ve bakım maliyetleriyle işletmelere büyük avantaj sağlayan BIG.e, özellikle esnaf, KOBİ’ler, havalimanları ve limanlar gibi çeşitli ölçekteki işletmeler için ideal bir çözüm sunuyor.
Teknik Özellikler ve Kullanıcı Dostu Şarj Altyapısı
AOS (Anadolu Otomotiv Sanayi) markası ile yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda satışa çıkan BIG.e; kompakt yapısı, yüksek manevra kabiliyeti ve yenilikçi elektrikli motoru ile öne çıkıyor. Yaklaşık 4 metreküp iç hacme ve 1000 kg taşıma kapasitesine sahip olan araç, 9.4 kW gücündeki
elektrikli motora sahip. BIG.e 10,5 kWh batarya ile 100 km, 15,7 kWh batarya ile 135 km ve 21 kWh batarya ile 170 km menzil sunuyor. Kullanıcı dostu şarj altyapısıyla tıpkı bir cep telefonu gibi standart prizden şarj edilebilmesi ve farklı şarj çözümleriyle kısa sürede tam kapasiteye ulaşabilmesi, BIG.e’yi segmentinde benzersiz kılan özelliklerden biri haline getiriyor.
Anadolu Isuzu, yerli mühendislik gücüyle geliştirdiği çevre dostu ve yenilikçi elektrikli taşımacılık çözümlerini genişleterek sürdürülebilir şehir içi mobilitenin geleceğini şekillendirmeye devam edecek.
Türkiye ağır ticari araç sanayisinin öncü firması Mercedes-Benz Türk, şehirler arası yolcu taşımacılığında faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda Mercedes-Benz Türk, sektörün önde gelen şirketlerinden Beydağı Turizm’e 5 adet Mercedes-Benz Travego 16 SHD 2+1’i Hasmer Otomotiv Düzce ev sahipliğinde teslim etti. Yeni araçların teslimatı için Hasmer Otomotiv Düzce’de gerçekleştirilen tören, aralarında Beydağı Turizm Yönetim Kurulu Üyeleri Sönmez İkde, Cevdet Kaya, Ömer Reşat Mutlu, Kemal Mutlu, Hasmer Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Bağcı, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zafer Sağlam, Otobüs Satış Müdürleri Yaşar Şahin ve Cezmi Ağırtaş, Satış ve SSH Koordinatörü Burak Ödül, Mercedes-Benz Türk Otobüs Satış ve Pazarlama Direktörü Osman Nuri Aksoy, Satış Sonrası Hizmetler Direktörü Tolga Bilgisu, 2. El Kamyon ve Otobüs Satış Direktörü Didem Özensel, Otobüs Filo Satış Grup Müdürü Ahmet Burak Batumlu, Pazarlama İletişimi ve Müşteri Yönetimi Grup Müdürü Serra Yeşilyurt, Mercedes-Benz Kamyon Finansman A.Ş. Otobüs ve Fuso Satış Pazarlama Müdürü Kemal Üşenmez’in de yer aldığı kapsamlı bir katılımla gerçekleştirildi.
Beydağı Turizm’in filosunun tamamı Mercedes-Benz!
İsmini, 1972 yılında gerçekleştirilen halk oylaması ile alan Beydağı Turizm, bugün teslim aldığı 5 adet Travego 16 SHD 2+1 ile filosundaki araç sayısını 30’a çıkarmış oldu. Mercedes-Benz Türk’ün Hoşdere fabrikasında üretilen otobüslerin çoğu Mercedes-Benz Kamyon Finansman aracılığı ile finanse edildi.
Her zaman müşterilerimizin yanındayız!
Törende konuşan Beydağı Turizm Yönetim Kurulu Üyesi Sönmez İkde, “Turizm ve taşımacılık sektöründe büyüme stratejimizin bir parçası olarak araç parkına yaptığımız yatırımları aralıksız sürdürüyor ve filomuzu büyütmeye devam ediyoruz. Müşterilerimize sunduğumuz hizmet kalitesinin en önemli unsurlarından biri olan otobüslerimize yatırım yaparken de daima çok seçici davranıyoruz. Bugün filomuza eklediğimiz 5 adet Mercedes-Benz Travego 16 2+1 ile toplamda 30 adet olan filomuzun tamamı Mercedes-Benz marka otobüslerden oluşuyor. Bu da Mercedes-Benz otobüslerine duyduğumuz güvenin altını bir kez daha çiziyor. Hoşdere Otobüs Fabrikası’nda üretilen araçlarımızda ve satışında emeği geçen tüm Mercedes-Benz Türk çalışanlarına, Hasmer Otomotiv Düzce’nin değerli ekibine, finansman desteği sağlayan Mercedes-Benz Kamyon Finansman’a teşekkür ediyorum” dedi.
Hasmer Otomotiv Yatırım ve Pazarlama A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zafer Sağlam ise, “Bugün burada teslimatını gerçekleştirdiğimiz 5 adet Mercedes-Benz Travego 16 SHD 2+1 otobüsün satış işlemlerini Mercedes-Benz Türk Hasmer Otomotiv Düzce bayisi olarak gerçekleştirmekten dolayı son derece gururluyuz. Türkiye’nin amiral gemisi Mercedes-Benz Travego 16 SHD 2+1 otobüsümüzün, Beydağı Turizm’e hizmet kalitesinde ve yolcu memnuniyeti anlamında olumlu katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Böylesine değerli ve köklü bir firma ile iş ortaklığımızın uzun yıllar devam edeceğine inancımız tam.” dedi.
Hizmet kalitesi ve memnuniyeti artıracak!
Mercedes-Benz Türk Otobüs Pazarlama ve Satış Direktörü Osman Nuri Aksoy ise şu değerlendirmeyi yaptı: “1972 yılında Malatya’da faaliyetlerine başlayan, Türkiye’de ulaşım sektörünün önde gelen firmalarından biri olan ve hemen hemen kurulduğu seneden beri iş ortaklığımızın devam ettiği Beydağı Turizm’e 5 adet Mercedes-Benz Travego 16 SHD 2+1 otobüslerimizin teslimatını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. Filosunu büyütürken Mercedes-Benz Türk’ün yıldızlı araçlarını tercih eden Beydağı Turizm’e markamıza duydukları güven nedeniyle teşekkür ediyor bugün teslim ettiğimiz araçların hayırlı olmasını diliyoruz.”
Mercedes-Benz Türk’ün, 1967 yılında kuruluşundan bu yana daima ilklerin ve yeniliklerin öncü markası olduğunu ifade eden Mercedes-Benz Türk Otobüs Filo Satış Grup Müdürü Burak Batumlu da, “Mercedes-Benz Türk olarak, yaptığımız işi sadece araç üretmek olarak görmüyoruz. Biz aynı zamanda şehirler arası yolcu taşımacılığı sektörünün gelişimine katkı sunmayı çok önemsiyoruz. Yenilikçi teknolojilerimizle, konfor ve güvenliği bir araya getirerek, yolculuk deneyiminde Mercedes-Benz Türk farkını ortaya koyuyoruz. Piyasa koşulları değişse dahi otobüslerimizin piyasa değerini koruması, uzun vadeli sürdürülebilir kazanç sağlaması ve kullanıldığı süre boyunca işletim giderlerinin minimumda seyretmesi iş ortaklarımızın bizi tercih etmelerinin en önemli sebebi. Biz de Mercedes-Benz Türk olarak gelecekte de müşterilerimizin bize duydukları güveni korumaya ve müşterilerimizin beklentilerini karşılamaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkan Ekrem İmamoğlu’nun önerisi ve İBB Meclisi’nin onayı ile Özel Taşımacılık İşletim Sistemi’ni (ÖTİS) başlattı. Bu sistem ile İstanbul’daki tüm özel halk otobüslerinin maliyetlerinin tamamı İBB tarafından karşılanmaya başlandı, sefer planlaması ve denetimi tamamen İETT yetkisine geçti. Sistem ile daha önce sadece bir bölgede çalışan özel halk otobüsleri, İstanbul’da ihtiyaç olan ve İETT tarafından belirlenen farklı bölgelerde çalışabilmeye başladı, seferlerde optimum fayda sağlanarak yolculara erişim önemli miktarda arttı. Özel halk otobüslerinin taşıdığı yolcu kadar ücret alma dönemi sona erdi, yapılan sefer ve kilometreye göre ücret alma sistemi başladı. Böylece zaman zaman sorun yaşanabilen; indirimli ve ücretsiz yolculuk hakkına sahip olan 65 yaş üstü ve öğrenci gibi tüm yolcuların, İETT araçlarını nasıl kullanıyorlarsa tüm özel halk otobüslerini de aynı şekilde kullanabilmeye başladı. 2023 yılı Mayıs ayı itibariyle de ÖTİS bünyesinde ilk kez yeni araç alımları için destek sistemi yürürlüğe girdi. Sadece 2023 ve 2024 yılında 191 adedi sıfır km olmak üzere, toplam 446 özel halk otobüsünün yenilenmesi sağlandı.
YENİ OTOBÜSLER İÇİN KAR ALTINDA TÖREN DÜZENLENDİ
İBB ve İETT, bu yıl için de 200 yeni Özel Halk Otobüsünün sağlanmasını gerçekleştirdi. “200 Yeni Özel Halk Otobüsü Hizmete Alım Töreni”, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun katılımıyla, İETT İkitelli Garajaı’nda düzenlendi. Kar yağışı altında yapılan törende, sırasıyla; Özel Halk Otobüsleri Odası Başkanı Göksel Ovacık, İETT Genel Müdürü İrfan Demet, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. İstanbul’un, benzeri nüfusa sahip dünya kentlerindeki metro hatlarının yarısı kadar kilometreye sahip olduğu bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Toplu taşımanın konforlu hale gelmesinin tek yöntemi, hele hele bir de her bir biçimde büyümüş bir İstanbul'un, bu kadar uzun bir satha uzamış bir İstanbul'un en önemli hattının raylı sistemleri olduğunun altını çiziyorum. Bunu şundan söylüyorum: Bugün aslında otobüslerimize çok ağır bir yük yüklenmekte. Bu yükün hafifleyerek daha az bir yüke evrilmesi ve o sistem içerisinde de çok kaliteli bir yolculuğun orada sağlanmasına ulaşmamız şart” dedi.
“RİSK ALDIK”
154 yıllık tecrübeye sahip İETT’nin İstanbul’da 832 farklı hatta hizmet verdiğini aktaran İmamoğlu, şunları söyledi:
“Böylesi bir nüfusun neredeyse otobüsler tarafından taşındığı bir noktada, 6 bin 786 adetlik toplam araç filosu, bu işin peşinde koşuyor ve 30 bin kişiye yakın toplu taşıma personeli, bu işin içindeki kocaman bir aile. Bir yandan da İETT hizmetlerini geliştiriyor. Yeni sistemler, yeni ulaşım araçları, metrobüste çok önemli bir araç modelini, 450 civarında yolcuyu aynı anda taşıyacak bir araç modelini deniyor. Hidrojen kaynaklı yakıt sistemiyle aracın, hayatımıza girmesiyle ilgili çalışmalar sürüyor. Niye? Daha çevreci, daha konforlu bir ulaşıma erişelim diye. Geçmişte İstanbul'da iki renk otobüs vardı. Yani tek başına sarı değildi. Bir de özel halk otobüslerinin kendi rengi vardı. Biz, bu konuyu çok tartıştık. Ve ne yazık ki ücretleme konusunda kar eden, zarar eden, baş başa olan ve bunun kavgasını yaşayan, bir birbiri arasında husumet besleyen işletmeciler dahi vardı. Bunu gidermemiz gerekiyordu ve bunu bir sistemde toplamak için arkadaşlarımla aylarca çalıştık. Adaletli bir sistem kurma çabası içerisinde olduk. Risk aldık.”
“MANŞETLERİ DE ‘EKREM’ DİYE ATIYORLAR…”
“Daha önce farklı renkte olunca, kaza yapılınca, ‘Özel halk otobüsleri yaptı’ diye manşet atan gazeteler, şimdi kaza olduğu zaman, ‘İETT şöyle İETT böyle…’ Bunu derken, arkadaş, özel halk otobüsü de bizim İETT'de bizim. Biz sorumluluktan kaçacak değiliz. Bizim böyle bir dünyamız yok. Özel halk otobüsünün şoförü de benim şoförüm, İETT'nin şoförü de benim şoförüm. Onun da sağlığı benim sağlığımı ilgilendiriyor, diğerinin de. O bakımdan meseleyi bütünleştirme çabası içerisindeyken, her gün yanlı basında İETT'yi, tabiri caizse yalan ve uydurma haberlerle, yalan ve uydurma istatistiklerle yerle bir etmeye çalışan bir akıl, aynı şeyi metroya yapıyor, aynı şeyi metrobüse yapıyor. Manşetleri de ‘Ekrem’ diye atıyorlar bu arada. ‘Ekrem.’ Ekrem bu arada çok güzel bir isimdir yani. Gururla taşıyorum. Büyük dedemin bana emaneti. Peygamberimizin çok özel isimlerinden birisi. Taşımaktan da onur duyuyorum. Ekrem'in anlamı mertliktir, cömertliktir. Bunu da taşımaya özenle gayret ediyorum. Benim ismimi anan bir kısım insanın bolca ismimi anmasını da diliyorum. Kulaklarında çınlasın gece- gündüz.”
“2025 YILINDA ULAŞIMI SÜBVANSE ETME RAKAMIMIZ 70 MİLYAR LİRA”
“Bu otobüslerimizin sarıya boyanmasını ben istedim. Gayet de memnunum. Niye memnunum? Birlikte hizmet ediyoruz. Özel halk otobüsünün eksiği varsa, kapatacak. Eksiği varsa, tamamlayacak. Hatası varsa, düzeltecek. Ne dedi Göksel Başkan; 100 yıl. Hep beraber çalışacağız. Birlikte ayağa kalkacağız. O bakımdan evet, bu riski aldık ama doğru bir iş yaptık. ‘Yahu bizi ilgilendirmez, orada bir kaza oldu ama o yüzden halk otobüslerinin işi, Göksel suçlu.’ Böyle bir şey denebilir mi? Suçlu diye bir şey yok. Hata hepimizin. Çalışacağız, onu aza indireceğiz. Sorumluluk aldık kardeşim. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları sorumluluk aldılar. Sağ olsun özel otobüsleri de bu sorumluluğun değerli bir parçası oldular. Kol kola, omuz omuza yürümeye devam edeceğiz. Bugün İstanbul'da 3 bin 20 adet özel halk otobüsü var. Bu uygulamalar ve bu çalışmalar da sürüyor. Ama toplu taşımanın en büyük sorunu otobüs kısmında, şu an itibariyle 2025 yılında ulaşımı sübvanse etme rakamımız, neredeyse 70 milyara doğru gidiyor. 70 milyar lira. Bu rakam öylesine verilmiş bir rakam değil yani, çılgın bir rakam.”
“YATA, KATA VERGİ MUAFİYETİ VAR, ULAŞIMA YOK”
“Peki niye? Biraz dönüp bunları sorgulayalım. Yani otobüs alıyorsunuz, bu bir toplu taşıma hizmeti, yani bu toplu taşıma hizmetini desteklemeli devletimiz. Devletimiz, bazı kararlar alarak, bunları yüreklendirmeli. Çünkü toplu taşıma, bir yaşamın ana damarı, can damarı. Öyle uydurup kaydırık işlerde muafiyetler var ki, gülersiniz. Yattan kata, her yere. Ama otobüse sıra gelince, ÖTV sonuna kadar alınıyor, KDV sonuna kadar alınıyor. Aynı şey akaryakıtta. Yıllardır söylüyoruz; bunu destekleyin. Bu böyle işlemiyor, yürümüyor. Bakın, birincisi; devletimizin kurum ve kuruluşları, bakanlıkları, bütün uyarılarımıza rağmen ama İBB olarak ama İETT olarak ama TBB üzerinden yaptığımız, ‘Bu mutlaka böyle olmalı’ uyarılarımıza rağmen, tek bir adım atılmamıştır. Ve daha zor bir şey var. Bu adım atılmazken, gerçekten bu tekeri döndürmek artık kolay değil. Bakın ne dedi Genel Müdürümüz? Ki bunu en iyi sizler biliyorsunuz, otobüs işinde olanlar. ‘100 bin Euro’luk bir araba, 300 bin Euro oldu. 6 senede. Yani 60 senede değil ha, 6 senede. Bakın; yakıta gelen zam, 6 senede yüzde 1200-1300 ama bilete yaptığınız zam yüzde 650. Niye?”
“HER AY 5-6 MİLYAR CİVARINDA SÜBVANSİYON RAKAMI ÖDÜYORUZ”
“Dönem dönem zam yapmadılar, ‘Siz çile çekin’ dediler. Enflasyon, maliyet artışları… 2 sene bize zam yaptırmadılar. Meclis’te çoğunluğumuz yoktu. Biliyorsunuz değil mi? UKOME'yi de biliyorsunuz. UKOME'yi de elimizden aldılar. Ben, zam yapmaktan mutlu olur muyum? Olmam. Ama ülkenin ekonomisini kötü yönetiyor, maliyetler tavan yapıyor. Yani şöyle diyelim; 100 liralık mazot, olmuş 1600 lira. Artışı ifade etmeye çalışıyorum. Bu kadar büyümüş bir fiyat farkı. Aynı şekilde bakım, aynı şekilde atölyede yaptırıyorsunuz işlerinizi, nasıl kat be kat arttığını şeyi ortada. Bu artışlara rağmen, bizim bilet rakamlarımız düştü. Peki ne oldu? Buradan vatandaşlarımıza da söyleyeyim; sevgili dostlarım, kıymetli hemşehrilerim, sizin ödediğiniz bilet… Bizim ulaşımdaki masrafımız 100 lira. Öyle kabul edelim. Ulaşımdaki masrafımız 100 lira. Siz, bunun bize 30 lirasını ödeyebiliyorsunuz, 70 lirasını İBB bütçesinden oraya aktarıyoruz. Her ay 5 milyar, 6 milyar civarında sübvansiyon rakamı ödüyoruz. Bütün ulaşımdan bahsediyorum. Bunun içinde özel halk otobüsü de var, İETT'de var, Şehir Hatları da var, Metro da var. Şimdi peki biz göreve geldiğimizde neydi? Maliyeti 100 liraydı. Biletlerden 70 lirası geliyordu. Yani bilet daha pahalı, ulaşım masrafları daha ucuzdu. Şimdi, 100 liranın 30 lirası geliyor, 70 lirası bütçeden gidiyor. Bu sürdürülebilir bir yöntem, sistem değil.”
İKTİDARA ÇAĞRI: “BU ZOR GÜNLERDE DAYANIŞMA MI? ÖTV'Yİ KALDIR”
“Onun için diyoruz ki; bu zor günlerde dayanışma mı? ÖTV'yi kaldır. Yahu mazottan indir, indirim yap. Bakın bunu Amerika Birleşik Devletleri bile yapıyor. Amerika Birleşik Devletleri bile, sübvansiyonu nasıl yapıyor? Devletin ana kasasından yapıyor. Hollanda'sından İngiltere'ye, birçok ülkede bu ve buna benzer desteklerle toplu taşımanın rehabilitasyonu ve iyileşmesi için bu tür hamleler yapılırken, Türkiye'ye gelince, bunlar duymazdan geliniyor. Bakın; Cumhurbaşkanlığı seçimi, 2023… Sadece o günden bugüne, mazotun litre fiyatı 19 lirayken, sadece 9 ay içinde 42 liraya ulaştı. Bugün ise, 46 lira. 2,5 kat arttı. Ne zamandan bugüne? 2023’ün mayısından bugüne. Yani daha iki yılı dolmadı; 2,5 kat. Efendim, enflasyon onlara göre yüzde 25-30’muş. Yahu enflasyon, özel halk otobüsünün işletmecisine göre, yüzde 100 kardeşim. Sen istediğin kadar yüzde 25 de, 30 de. Değil. Ben söylüyorum işte burada. Yüzde 142 arttı. Peki aynı oranda bilet fiyatını arttırabiliyor musun? Artıramıyorsun. Artıramazsın. Vatandaş zaten yoksulluktan beli bükülmüş. Peki nasıl dayanışma olacak? Hiçbir dayanışma yok.”
“İETT'NİN 1 LİTRE YAKIT ALIRKEN ÖDEDİĞİ VERGİ MİKTARI YÜZDE 40,
BİR YILDA SADECE AKARYAKIT ALIMI İÇİN ÖDEDİĞİ VERGİ 5 MİLYAR LİRA”
“Kamu kurumu olan İETT, 154 yıllık İETT; özel tüketim vergisini, katma değer vergisini tam ödüyor. Ama yatta, katta onların hiçbiri yok. Böyle bir şey olabilir mi? Milletimizi taşıyoruz. Kimi? 65 yaş üstündeki emeklimizi ücretsiz taşıyoruz. Öğrencilerimizi maksimum indirimli taşıyoruz. Birçok ücretsiz katkı sunduğumuz, şehit ailelerinden birçok insana kadar, katkı sunduğumuz insanlarımız var. Bu bağlamda bugün İETT'nin 1 litre yakıt alırken ödediği vergi miktarı yüzde 40. Yüzde 40’ı vergiye gidiyor. İETT’nin bir yılda sadece akaryakıt alımı için ödediği vergi 5 milyar lira. Ödediğimiz vergi. 5 milyar. İnsanları taşımak için 5 milyar lira sadece ödediğimiz vergi. Sadece ÖTV ve KDV'yle, yılda ödediğimiz vergiyle, biz 650 tane otobüs alırız. Yani 3 yılda, 4 yılda, otobüslerimizin tamamını neredeyse yeniler İETT. 3 yılda, 4 yılda. Yazık değil mi? Böyle kaliteli bir ulaşımı sağlamak, kamu hizmetidir. O bakımdan biz, her şeyi iyi yapmak için büyük gayret, büyük zorluk çekiyoruz. Bunu tarih yazacak. Bakın; sizin tekeriniz dönsün diye, gelirimizin yarı yarıya azaldığı pandemide bile, biz buradan, özel halk otobüsleri dahil, bütün ulaşımcılara kaynak aktardık, bütün Türkiye'den beni arayıp kızan arkadaşlarım oldu. ‘Yahu biz burada ödeyemiyoruz, sen nereden çıkardın bu işi?’ İstanbul farklı bir yer. Teker dönmeli. Bir başka yerde dönmeyebilir ama İstanbul'da dönmek zorunda.”
“6 YILDIR EKREM'LE YATIP, EKREM'LE KALKMAK; ALLAH YARDIMCISI OLSUN”
“6 senedir bize yapılan zulmü, sıkıntıyı, kötülüğü, engellemeleri kitaba döksek, saraydaki kitaplığının dolapları dolar. 6 yıldır Ekrem'le yatıp, Ekrem'le kalkmak; Allah yardımcısı olsun. Dolayısıyla değerli dostlarım, çözüm arayışımız devam ediyor. Özel halk otobüslerinin de yanındayız. Sıkıntılarınızı biliyorum. Ben, ticaret adamıyım. Çek nedir, senet nedir? Bana göre benden iyi bilen yok. Ben, 36 yıllık Bağ-Kurluyum. Doğduğum gün, babamın tezgahında mal alışverişinin içinde kendimi buldum. 77’den beri, 6 yaşından beri ticaret tezgahını bilirim. Okuma-yazma bilmeden para üstü alıp, para üstü vermeyi bilen birisiyim. Ekmeğin nasıl kazanıldığını bilen birisiyim. Terazide tartmayı bilen birisiyim. Terazinin eşit olmasını iyi bilen birisiyim. Hatta baba tavsiyesi, büyük amca tavsiyesi; ‘Terazide malının üstüne biraz daha koy, müşteriye biraz daha fazla gitsin’ diyen bir esnaf terbiyesiyle büyümüş birisiyim.”
“TEK BİR İMZAYI CUMHURBAŞKANLIĞINDAN ALAMAYALI TAM 5 YIL OLDU”
“Elbette sıkıntılarımız var. ‘Bizim kasamızda var da sizin cebinize gelmiyor’ diye bir şey hiç düşünmeyin özel halk otobüsçü dostlarım. Olduğu an paylaşıyoruz. Olduğu an veriyoruz. Koca İstanbul tekerini döndürmek kolay değil. Gerçekten öyle. Ve bugünün yaşatılan ve kamunun da en fazla sıkıntı çektiği, ekonomik sıkıntıların en fazla etkilediği kurumların başında da İBB geliyor. Uzun vadeli, 10-12 yıl vadeli 300 tane otobüs alalım’ diyoruz. Parasını bulduk, kaynağını bulduk. 3 yıl ödemesiz. O zamanki faiz oranları da düşük. 300 tane otobüs alalım… Tek bir imzayı biz Cumhurbaşkanlığından alamayalı tam 5 yıl oldu, biliyor musunuz? 5 yıl. Sefaköy- Beylikdüzü metrosuna başlayacağız… Yahu bir imza. Bir imza. Kaynağı hazır, her şey hazır. 4 milyon insana sadece metrobüs çalışıyor. Metro başlayacak; bir imza. Küçükçekmece'si ,Avcılar'ı, Beylikdüzü, Esenyurt, Büyükçekmece hepsi bundan faydalanacak. Bir imza 3 yıldır atılmıyor. Para istemiyoruz ha, imza istiyoruz; onay. Yani ne olacak? Yatırım planına alınacak. Bu ayıptır. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Ben bunları anlatıyorum ya, bunlar gerçek.”
“BU MEMLEKETİN YAŞADIĞI BÜTÜN ZORLUKLARIN, SIKINTILARIN, ANA KAYNAĞI; DERTLERDEN, VATANDAŞTAN UZAK KALMA SORUNUDUR”
“Bu memleketin yaşadığı bütün zorlukların, sıkıntıların, ana kaynağı; dertlerden, vatandaştan uzak kalma sorunudur. Dertlerden, vatandaştan, çocuktan, gençten, kadından, emekliden, işsizden uzak bir yönetim olur iseniz; dertlenmezseniz, imzayı da atmazsınız, her şeyi güllük gülistanlık görürsünüz. Tek derdiniz ne olur biliyor musunuz o saatten sonra? Koltuğunuzu korumak. Ama kötü olan bir şey var. O koltuk senin değil ki. O koltuk, milletin. Millet nasıl verdiyse, çekip altından almayı da bilir. Bu kadar net. O bakımdan ben diyorum ki; görevimin son gününe kadar beni Allah bu memleketin, bu güzel şehrini insanlarına mahcup etmesin. Özal halk otobüsü işletmecilerine de mahcup etmesin. Onların şoförlerine de. Onların ayağına taş değmesin. Otobüsleri hayırlı uğurlu olsun. İnşallah bütün araçları yepyeni, gıcır gıcır olur. Bu ‘gıcır gıcırın’ ne anlama geldiğini bile unutmuştur orada dura dura. Şimdi tam da böyle halkın içinde, halkın arasında gıcır gıcır günlere, güzel günlere yol yürümemiz şart. Zor günleri omuz omuza aşacağız. Siz, bizim yanımızdasınız, biliyoruz. Çünkü biz başından beri sizi düşündük. Minibüsçüyü de düşündük, otobüsçüyü de düşündük, taksiciyi de düşündük. Hiçbirini birbirinden ayırt etmedik. Bundan sonra da etmeyeceğiz. Siz bizim yanımızda oldunuz, biz de sizin yanınızda olmaya devam edeceğiz. Zorluklarımız olacak, bunları da aşacağız. Çaresizlik asla yok. Umut çok yüksek. Yolumuz açık olsun, yolunuz açık olsun, ayağınıza taş değmesin. İstanbullulara güler yüzünüzle, güzel yolculuklar sağlayın.”
Konuşmaların ardından İmamoğlu ve beraberindeki heyet, İstanbullulara kazandırılan yeni otobüslerden birini, garaj sahasında deneyimledi.
E-ticaretin hızla büyümesi, daha kısa teslimat süreleri, artan esneklik talebi ve daha sıkı çevre düzenlemeleri, şehir içinde faaliyet gösteren profesyoneller için önemli zorluklar yaratıyor. Renault Trucks, karbonsuz taşıma çözümleri ve özelleştirilmiş destek sunarak bu ihtiyaçları karşılamadaki kararlılığını gösteriyor. Şehir içi operasyonların gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlanan yeni, tamamen özelleştirilebilir hafif ticari araçların Renault Trucks’ın yelpazesine katılması, bu taahhüdü daha da güçlendiriyor.
Yeni tam elektrikli ve bağlantılı bir platforma dayanan bu üç modelin dağıtımı (bir panelvan, modüler şasi kabini ve bir step-in van) Renault Trucks tarafından gerçekleştirilecek. Bu modeller, Avrupa'daki en geniş elektrikli taşımacılık çözümleri yelpazesine sahip olan Renault Trucks E-Tech serisine entegre edilecek. Bu özel seri, Renault Trucks E-Tech Master ve Trafic hafif ticari araçların yanı sıra Renault Trucks E-Tech D, D Wide, T ve C (16 ila 50 ton arası Orta ve Ağır Hizmet Araçları) ve Kleuster kargo bisikletlerini de kapsıyor.
Flexis SAS’ın kurucu ortakları arasında yer alan Volvo Grup şirketlerinden Renault Trucks, böylece şehir içi dağıtım ve lojistik alanındaki konumunu daha da güçlendiriyor.
Kanıtlanmış uzmanlık ve güçlü bir yerel ağ
Renault Trucks, kırk yılı aşkın süredir kamyon uzmanlığını, geniş dağıtım ve servis ağını kullanarak hafif ticari araç sektörüne hizmet veriyor.
Renault Trucks, hem hafif ticari araç hem de ağır vasıta müşterileri için aynı yaklaşımı benimsiyor; Verimlilik ve çalışma süresine önem veren profesyonellere her sektörün gereksinimlerine göre tasarlanan özelleştirilmiş çözümler sunuyor.
Renault Trucks, 1.500 satış ve servis noktasından oluşan geniş ağıyla profesyonellerin ihtiyaçlarını karşılamak için kapsamlı bir destek sunuyor. Bu destek, tüm kamyon ve panelvan modellerinin bakım ve onarımı konusunda uzman teknisyenler, sürücülerin programlarına uyum sağlamak için uzatılmış saatlerle hızlı hizmet sunan Van Center’lar ve 7/24 yol yardım hizmetini de kapsıyor.
Flexis tarafından geliştirilen üç yeni elektrikli araç, bu uzmanlıktan faydalanacak ve 2026'dan itibaren Renault Trucks Avrupa ağında satışa sunulacak.
Özellikle pandemi döneminde dünya genelinde hızla büyüyen lojistik sektörü, Türkiye’de de ekonomiye önemli katkılar sunan bir faaliyet alanı olarak dikkat çekiyor. Ülkemizde en çok gelecek vadeden ikinci sektör olan lojistikte, dijitalleşme ve teknoloji bu büyümeye yön veren en kritik unsurlar arasında ön planda. Yıllık 100 milyar dolarlık ciroyu aşan Türkiye lojistik sektöründe teknoloji yatırımları, operasyonel verimlilik ve maliyet optimizasyonunda önemli avantajlar sağlıyor.
Dijital dönüşüm, rekabet gücünü de artırıyor
Lojistik sektöründe dijitalleşmenin yalnızca operasyonel süreçleri iyileştirmekle kalmayıp, küresel rekabet avantajı sağladığını belirten Akca Lojistik Genel Müdürü Enes Akça, "Büyük veri ve otomasyon çözümleri, sürdürülebilir ve akıllı lojistik anlayışının sektörde yaygınlaşmasını sağlıyor. Biz de teknolojiyi iş süreçlerimizin merkezine alarak, 2024 yılında birçok entegrasyon faaliyeti gerçekleştirdik. Günlük entegrasyon katmanlarımıza yaklaşık 300 bin kayıt aktarılıyor ve networkümüzde 1500’den fazla aktif cihaz bulunuyor. 2025’te de büyük veriyle operasyonel verimlilik üretmeye devam edeceğiz. Dijitalleşmeye ilişkin yenilikleri takip ederek süreçlerimize adapte etmeyi, verimli ve sürdürülebilir çözümler üretmeyi işlerimizin merkezine alıyoruz." dedi.
Lojistikte dijitalleşme verimliliğin anahtarı
Teknoloji kullanımının lojistik operasyonlardaki hayati önemine değinen Enes Akça; "Lojistik sektörü, teknolojik yeniliklerin hızla adapte edilebilmesi açısından büyük bir avantaja sahip. Depolarda elleçlenen milyonlarca ürün ve sahada gerçekleşen binlerce sevkiyatın veriye dayalı olarak takip edilmesi, işlenmesi ve analiz edilmesi, operasyonların doğru KPI’larla yönetilmesini sağlarken, aynı zamanda geleceğe yönelik stratejik öngörülerin oluşturulmasına da katkıda bulunuyor. Büyük veri analitiği ve yapay zeka destekli sistemler sayesinde rotalar optimize ediliyor, yakıt tüketimi azaltılıyor ve lojistik süreçlerdeki gecikmeler minimize ediliyor." diye konuştu.
“Lojistikte dijitalleşme artık bir tercih değil, zorunluluk”
Enes Akça, lojistik sektöründe dijitalleşmenin gereklilik haline geldiğini vurgulayarak, şunları söyledi: "Lojistikte dijitalleşme artık bir tercih değil, zorunluluk. Biz de Akca Lojistik olarak, teknolojiyi süreçlerimize entegre ederek sadece operasyonel verimliliğimizi artırmakla kalmıyor, iş ortaklarımızın yükünü hafifleterek hedeflerine ulaşabilmeleri için know-how’ımız ve operasyonel kabiliyetlerimizle destekçileri oluyoruz. 2025 yılında da dijital dönüşümde öncü rolümüzü sürdürerek, yenilikçi çözümlerimizle sektöre değer katmaya devam edeceğiz.”.
Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın öncülüğünde hayata geçirilen "Gittiğin Kadar Öde" Projesi, şehirdeki ulaşım sisteminde büyük bir dönüşüm olacak. Kayseri Ulaşım A.Ş. tarafından yürütülen bu projeyle, raylı sistem kullanıcıları, seyahat ettikleri istasyon sayısına göre ödeme yapacaklar.
“Şehirdeki Ulaşım Kültürüne Katkı Sağlayacak”
Bu projeyle birlikte Kayseri’nin, akıllı şehircilik alanında önemli bir adım daha atacağını vurgulayan Başkan Büyükkılıç, “Gittiğin kadar öde sistemiyle raylı sistemle ulaşımın daha çok tercih edilmesini amaçlıyoruz. Yeni modelin, Kayseri’de toplu taşıma kullanan hemşehrilerimizin beklentilerini karşılayacağını, şehirdeki ulaşım kültürüne katkı sağlayacak bir dönüşüm başlatacağını öngörüyoruz” diye konuştu.
Büyükkılıç, Kayseri’yi akıllı şehircilik anlamında bir adım daha ileriye taşıyacak olan bu çalışmayı en kısa sürede toplu taşıma kullanıcılarının takdirine ve kullanımına sunmayı hedeflediklerini kaydetti.
Altyapı Hazırlıkları Tüm Hızıyla Sürüyor
![]() |
Projeye ilişkin açıklama yapan Kayseri Ulaşım A.Ş. Akıllı Ulaşım Sistemleri Müdürü Muhammed Biçimveren ise sistemin 2025 yılı içinde tam anlamıyla devreye girmesi için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Kayseri'nin mevcut 75 istasyonlu raylı sistem ağında, 45 istasyona ait altyapı çalışmalarının tamamlandığını söyleyen Biçimveren, geri kalan 30 istasyon için de altyapı hazırlıklarının devam ettiğini söyledi.
Biçimveren, yeni ücretlendirme modelinin, akıllı kartlar ve mesafe bazlı ücret sistemiyle entegre edileceğini ifade ederek, bunun yanı sıra, ücret iade cihazlarında kullanılacak yazılımın test ve entegrasyon çalışmalarının da eş zamanlı olarak sürdürüldüğünü belirtti.
Kayserililerin bu yenilikçi sistemin faydalarından en kısa sürede yararlanacağını belirten Akıllı Ulaşım Sistemleri Müdürü Muhammed Biçimveren, “Kayseri Ulaşım A.Ş. ekiplerimiz, bu projeyi en kısa sürede tamamlamak ve Kayseri halkının kullanımına sunmak amacıyla yoğun bir şekilde çalışıyor” dedi.
İstanbul Taksiciler Otomobilciler Esnaf Odası, ihale sürecinin iptali ve yürütmenin durdurulması için mahkemeye başvurdu. Davacı taraf, İBB'nin taksi plakalarını 29 yıl süreyle ihale etme yetkisi bulunmadığını ve bu sürecin hukuka aykırı olduğunu öne sürdü. İstanbul 14. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma talebini önce reddetti. Ancak İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdari Dava Dairesi, yapılan itirazı değerlendirerek yürütmenin durdurulmasına karar verdi.
MAHKEMEDEN YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI
Mahkeme kararında, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında belediyelerin taksi plakalarını en fazla 10 yıl süreyle kiralayabileceği, ancak İBB’nin 29 yıl süreyle ihale yapmasının hukuka aykırı olduğu vurgulandı. Mevcut taksi plakalarının süresiz kullanım hakkı olduğu düşünüldüğünde verilen bu karar, uygulamadaki çelişkiyi bir kez daha gözler önüne serdi.
SÜREÇ NETLEŞTİĞİNDE İHALEYE ÇIKILACAK
İhale kapsamında her bir taksi plakasının muhammen bedeli 4 milyon 250 bin TL + KDV olarak belirlenmiş, geçici teminat bedeli ise 127 bin 500 TL olarak açıklanmıştı. Ancak mahkemenin kararı sonrası ihale süreci şimdilik askıya alındı. Dava konusu işlemin yargılanmasına ilgili İdare Mahkemesinde devam edilecek. İBB, mahkeme kararının ardından süreç netleştiğinde ihaleyi gerçekleştirecek.
Türkiye’nin en büyük kent içi raylı sistem işletmecisi Metro İstanbul, Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer), Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (European Foundation for Quality Management-EFQM) Mükemmellik Modeli doğrultusunda yaptığı yetkinlik değerlendirmesi sonucunda Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü ve 7 yıldız almaya hak kazandı. Böylece Metro İstanbul, Türkiye’de 7 yıldıza hak kazanan tek şirket olurken, dünyada ise 7 yıldız alan ilk ve tek raylı sistem işletmecisi oldu.
12 ve 13 Kasım tarihlerinde KalDer tarafından 33. Kalite Kongresi kapsamında düzenlenen 32. Türkiye Mükemmellik Ödül Töreni, Kocaeli Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Metro İstanbul’un ödülünü İBB Ulaşım Grubu Başkanı ve Metro İstanbul Yönetim Grubu Başkanı Dr. Özgür Soy aldı.
“Bu büyük ödülü ve 7 yıldızı İstanbullulara armağan ediyorum”
Ödülü İstanbullulara armağan eden Dr. Özgür Soy: “Bu ödülde, İstanbul’un ulaşım yükünün 3’te birinden fazlasını taşıyan 6.500 kişinin 5 yıllık emeği ve alın teri var. Her gün 3 milyonu aşkın yolcumuza ulaşım hizmeti vermekle sorumluyuz. Bir saat gibi çalışmak zorunda olan, saniyelerle gecikmelerin ölçüldüğü bir sisteme sahibiz ve gece gündüz hiç durmadan yolcularımız için çalışan bir ekibimiz var. Bu ödülü onlar adına alırken, güvenleriyle bize cesaret veren İstanbul halkına, bize vizyonuyla bu ufku açan Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na ve tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum” dedi.
Türkiye ağır ticari araç endüstrisinin öncü firması Mercedes-Benz Türk, yenilikçi ürünleri ve mükemmeliyetçi hizmet anlayışıyla yakaladığı başarıların yanı sıra uzun yıllardır sürdürdüğü “Çeşitliliklerin Yönetimi” çerçevesinde, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın istihdamı konusundaki kararlılığını somut bir şekilde yansıtmaya ve uygulamaya devam ediyor. Kadın istihdamı ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dair önemli adımlar atarak bu konuda programlarını aralıksız sürdüren şirket, son olarak bu kapsamda hayata geçirdiği “Kadın Kaynak Operatörlüğü Meslek Edindirme Programı”na da tam destek sağlıyor. Özellikle ağır sanayide kadınların tercih etmeyeceği "varsayılan" kaynak, robot, makine, forklift operatörlüğü gibi alanlarda kadınların mesleki yeterliliklerini sağlamak ve istihdama kazandırmak amacıyla, İŞKUR iş birliği ile başlatılan “Kadın Kaynak Operatörlüğü Meslek Edindirme Programı” kapsamındaki kadın kaynak operatörlüğü eğitimleri ile sektörel istihdama destek oluyor.
Mesleki yeterlilik belgesini alan 12 kadın kursiyer, Mercedes-Benz Türk’ün üretim sahasında kaynak operatörü olarak istihdam edildi
“Kadınların yapamayacağı iş yok” vizyonuyla hareket eden Mercedes-Benz Türk, 2023 yılına göre üretimdeki kadın çalışan oranını iki katına çıkardı. Üretimde her bölümde kadın çalışanları istihdam eden Mercedes-Benz Türk, fırsat eşitliği ve eğitimin daima yanında olmaya devam ediyor. Üretim sahasındaki kadın istihdamını artırmak ve mevcut istihdamın sürekliliğinin sağlanması adına, yenilikçi çalışmalara imza atıyor. Proje kapsamında, mesleki yeterlilik gerektiren alanlardan kaynak bölümünde istihdama katılmak isteyen adaylara İŞKUR aracılığı ile ulaşan şirket, yapılan değerlendirmelerin ardından ilk 12 kursiyer ile eğitimlere başladı. Mercedes-Benz Türk Hoşdere Otobüs Fabrikası yerleşkesinde yer alan Teknik Eğitim Merkezi’ndeki akredite teknik eğitmenler tarafından düzenlenen eğitim programı ile eğitimlerini tamamlayarak mesleki yeterlilik belgesini alan 12 kadın kursiyer, Mercedes-Benz Türk’ün üretim sahasında kaynak operatörü olarak istihdam edildi.
Kadınların mesleki yeterliliklerini sağlamak amacıyla çalışmalarına devam eden Mercedes-Benz Türk, gerçekleştirdiği projelerle yalnızca kadınları sektöre kazandırmayı değil, mevcut istihdamın da sürekliliğini, sürdürülebilir olmasını hedefliyor.
Üretimdeki kadın çalışan oranı iki katına çıktı
Konu hakkında değerlendirme yapan Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, 1967’den bu yana Türkiye’de ağır vasıta sektörünün öncüsü bir şirket olarak, kadın istihdamına büyük önem verdiklerini söyledi. Türkiye’de hizmet, bankacılık ve finans gibi alanlarda kadın çalışan oranının yüzde 35’lerde olduğunu hatırlatan Süer Sülün, “Bizde de durum paralel. Ancak üretim sahasında bu oran oldukça düşük. İstihdam programlarımız ve kadın çalışanlara yönelik projelerimizle, sahadaki kadın çalışan oranını 2 katına çıkardık ve daha gidecek çok yolumuz var. Bu sebeple, istihdama katılmayı özendirmemiz gerekiyor. Muhakkak eğitim seviyesine dokunmamız ve özellikle kadınların da mesleki eğitime ulaşmasını sağlamamız lazım. Bu anlamda fabrikalarımızda kadın istihdamı kapsamında yürüttüğümüz projeler çok kıymetli.” dedi. Bugün itibarıyla her bir otobüs ve kamyonun üretiminde montaj birimlerinden, boyahaneye, kaynak bölümünden kalite-kontrole, koltuk imalatından ambar-lojistik süreçlerine kadar üretimdeki tüm bölümlerde kadınların imzası olduğunu vurgulayan Süer Sülün, şöyle devam etti: “Kadınların yeteneklerinin ve potansiyellerinin ortaya çıkarılması, eşit fırsatlara ve haklara sahip olmaları için yapılan her bir çalışmanın önemi kritik. En son hayata geçirdiğimiz, üretim sahasındaki kadın çalışan adaylara yönelik “Meslek Edindirme Programı”mız da bu çalışmalardan biri ve bu bizim için de sektör için de çok kıymetli. Üretimden, operasyona, teknolojiden yönetime her alanda fırsat eşitliğini, kadınların varlığını ve istihdamını desteklemeye devam edeceğiz. Endüstride, ‘işin kaynağında’ kadınların imzasının olduğunu her zaman vurgulamaya, bu kapsamda kadınların istihdamı için çalışmaya devam edeceğiz. Uzun lafın kısası; işin cinsiyeti yok, “kadınların yapamayacağı iş yok” dedi.
Üretim sahasında istihdama katılan kadınların iz bırakan çalışmaları sosyal medyada
Mercedes-Benz Türk, sosyal medya hesaplarında yayınladığı kısa film serisi ile de “Kadın Kaynak Operatörlüğü Meslek Edindirme Programı”na katılan ve Mercedes-Benz Türk bünyesinde göreve başlayan kadın çalışanların bu yolculuktaki cesur adımlarını, kendilerinin, proje ekibinin ve yöneticilerin görüşleriyle aktarıyor. Şirket yayınladığı bu kampanya filmi ile, üretim sahasında istihdama katılan kadınların iz bırakan çalışmalarını örnekleriyle göstererek, tüm kadınlara ilham vermeyi amaçlıyor.
Volkswagen Ticari Araç, Volkswagen Doğuş Finans (vdf) iş birliğiyle yeni bir kampanyayı uygulamaya aldı. Yeni Caravelle, Yeni Transporter Panel Van, Yeni Crafter, Caddy ve Amarok modellerine özel olarak uygulanan kampanya Şubat ayı boyunca devam ediyor.
Kampanyada kredili alımlarda uygun faiz oranları sunuluyor:
Kampanya kapsamında Caddy modeli için; 300 bin TL’ye 12 ay yüzde “0” faiz, 500 bin TL’ye 6 ay yüzde “0” faiz veya 500 bin TL’de 12 ay yüzde 1,73 faiz oranı avantajıyla kredi kullanılabiliyor.
Yeni Caravelle, Yeni Tansporter Panel Van ve Yeni Crafter Panel Van modelleri için; 500 bin TL’ye 12 ay yüzde “0” faiz, 800 bin TL’ye 6 ay yüzde “0” faiz ve 900 bin TL’ye 12 ay yüzde 1,73 faiz oranıyla kredi seçeneklerinden yararlanılabiliyor.
Crafter Kombi ve Amarok modellerinde ise, 900 bin TL’ye 12 ay yüzde “0” faiz, 1.500.000 TL’ye 12 ay yüzde 1,49 faiz, 24 ay yüzde 2,39 faiz veya 36 ay yüzde 2,64 faiz oranları sunuluyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin köklü kuruluşlarından İETT, 2025 yılı itibarıyla 154. yılını kutluyor. Yeni yatırımlarına ve işletme faaliyetlerine hızla devam eden İETT, İstanbul’da her gün 832 farklı hatta 64 bin sefer gerçekleştirerek yaklaşık 5 milyon yolculuk sağlıyor. Bunun yanı sıra, İstanbul’un en önemli simgesel ulaşım araçlarını titizlikle koruyarak gelecek nesillere ulaştırmak için çalışmalarını sürdürüyor.
BEYOĞLU - KARAKÖY TÜNELİ VE NOSTALJİK TRAMVAY’IN KORUNMASI
Beyoğlu - Karaköy Tüneli, Türkiye’nin ilk, dünyanın ise ikinci en eski metrosu olma özelliğini taşıyor. İETT, bu tarihi ulaşım hattını titizlikle koruyarak düzenli bakım çalışmalarını sürdürüyor.
Benzer şekilde, İstiklal Caddesi’nde nostaljik bir atmosfer yaratan Nostaljik Tramvay da büyük bir özenle işletiliyor. Her gün binlerce yolcu taşıyan bu tarihi ulaşım araçları, İstanbul halkına kesintisiz hizmet vermeye devam ediyor.
İSTİKLAL CADDESİ’NDE COŞKULU KUTLAMA
Beyoğlu - Karaköy Tüneli ve Nostaljik Tramvay’ın yıl dönümleri vesilesiyle 14 Şubat Cuma günü İstiklal Caddesi’nde özel bir tören düzenlendi. İETT Genel Müdürü İrfan Demet, İETT yöneticileri ve çalışanlarının katıldığı törene İstanbullular da yoğun ilgi gösterdi.
Tören kapsamında, Nostaljik Tramvay’da müzik dinletisi sunulurken, Beyoğlu - Karaköy Tüneli’nde vatandaşlara sahlep ikram edildi.
Türkiye otomotiv sanayisine yön veren 13 üyesiyle sektörün çatı kuruluşu konumunda olan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), 2025 yılının ocak ayına ait üretim ve ihracat adetleri ile pazar verilerini açıkladı. Buna göre, ocak ayında toplam otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3 düşüşle 105 bin 397 adede geriledi. Otomobil üretimi ise ise yüzde 1 artış yaşadı ve 67 bin 795 adet olarak gerçekleşti. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 108 bin 21 adedi buldu. Yılın ilk ayında ticari araç üretimi ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9 oranında geriledi. Bu dönemde, ağır ticari araç grubunda üretim yüzde 51, hafif ticari araç grubunda ise yüzde 3 düşüş yaşandı. Bu dönemde, otomotiv sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 58 olarak gerçekleşti. Araç grubu bazında kapasite kullanım oranları ise hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araç) yüzde 60, kamyon grubunda yüzde 23, otobüs-midibüs grubunda yüzde 43 ve traktörde yüzde 42 seviyesinde gerçekleşti.
Ocak ayı ihracatı 2,95 milyar dolar!
Yılın ilk ayında otomotiv ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 4 artarak 78 bin 191 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde otomobil ihracatı da bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artarken, ticari araç ihracatı ise yüzde 1 oranında geriledi. Traktör ihracatı ise 2024 yılının aynı dönemine göre yüzde 54 azaldı ve 739 adet olarak gerçekleşti. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı, 2025’in ocak ayında yüzde 16 ile sektörel ihracat sıralamasında zirvedeki yerini korudu. Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, ocak ayında toplam otomotiv ihracatı, 2024 yılının aynı dönemine göre yüzde 5 artarak 2,95 milyar dolar oldu. Euro bazında ise yüzde 5 büyümeyle 2,7 milyar Euro olarak gerçekleşti. Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 2,8 oranında, tedarik sanayi ihracatı da yüzde 7,4 oranında arttı.
2025’in ocak ayında toplam pazar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 azalarak 70 bin 412 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, otomobil pazarı da yüzde 13 oranında gerileme yaşadı ve 55 bin 944 adet oldu. Ticari araç pazarına bakıldığında ise yılın ilk ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla toplam ticari araç pazarında yüzde 22, ağır ticari araç pazarında yüzde 38, hafif ticari araç pazarında ise yüzde 19 daralma yaşadı. 2025’in ocak ayında otomobil satışlarındaki yerli araç payı yüzde 33, hafif ticari araç pazarında yerli araç payı ise yüzde 25 olarak gerçekleşti.
Tiroid bezindeki fonksiyonel bozuklukların; guatr, tiroidit, hipotiroidi ve hipertiroidi gibi sağlık sorunlarına yol açabileceğini dile getiren Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, “İyot eksikliği sonucu ortaya çıkan nodüller her 3 kadından birini etkiler ve bu kişilerin deniz mahsulü tüketimini artırması önerilir. Bezin normalden fazla çalıştığı hipertiroidi durumunda ise tam tersi şekilde iyot kısıtlamasına ihtiyaç duyulur. Hastaların deniz ürünlerinden uzak durması ve iyotsuz tuz tercih etmesi, tiroidin normal çalışmasını destekler” dedi.
Tiroid nodüllerinin yüzde 95’i iyi huylu
Tiroid bezi içindeki yumru şeklindeki kitlelere nodül dendiğini paylaşan Prof. Dr. Fulya Akın, “Her nodülün kanser olmadığı ve tek ya da çok sayıda nodülün taşıdığı kanser riskinin aynı olduğu bilinmeli. Bu kitlelerin yüzde 95’i iyi huylu olmasına rağmen yüzde 5’inde kanserleşme riski bulunur. Genellikle belirti vermeyen bu nodüller, doktorun elle muayenesi veya ultrasonografik taramalarla tanı alabilir. Ancak büyük nodüllerde; boyunda şişlik, yutma güçlüğü, nefes darlığı ve ses kısıklığı gibi semptomlar karşımıza çıkabilir” dedi.
Graves hastalığı tiroidi fazla çalıştırıyor
Tiroid bezinin çok çalışmasının yani hipertiroidizmin en sık nedeninin Graves hastalığı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fulya Akın, “Vücudun tiroidi çok çalışmaya sevk etmesiyle oluşan ve nüks edebilen otoimmün rahatsızlık Graves’in nedenleri; genetik yatkınlık, iyot fazlalığı, sigara, stres, çeşitli ilaçlar, çevresel faktörler ve Yersinia Enterocolitica enfeksiyonudur. Düzenli kontrollerle takip altında tutulması gereken hastalığın en önemli belirtileri sinirlilik, hızlı veya düzensiz kalp atışı, aşırı terleme, ellerde titreme, açıklanamayan kilo kaybı ve sıcağa tahammülsüzlük olarak sıralanabilir” dedi.
Hormon fazlalığı çarpıntıya yol açabilir
Tiroid bezinin çok çalışması anlamına gelen hipertiroidin belirtilerinin; ellerde titreme, çarpıntı, nefes darlığı, terleme, kilo kaybı, hızlı bağırsak hareketleri, adet düzensizliği, halsizlik ve saç dökülmesi olduğunu ifade eden Akın, “Gözlerde büyüme, boyunda şişlik ve çeşitli cilt bulgularını da belirtiler arasına ekleyebiliriz ancak bu semptomların kişiden kişiye değişebileceği unutulmamalı.
Hipertiroidiyi düzeltmek için uzman doktor kontrolünde ilaç, cerrahi ve halk arasında atom tedavisi olarak da bilinen radyoaktif iyot yöntemine başvurulabilir” şeklinde konuştu.
Orijinal yedek parça ve uzman ekibiyle büyük başarılara imza atan ZFTE, otobüs şanzımanlarının adeta doktoru haline geldi. ZF Ecolife ve ZF Ecomat şanzımanlarının onarımında sektördeki öncü isimlerden biri olan firma, İstanbul’daki otobüs operatörleriyle iş birlikleri yaparak hizmet ağını genişletiyor. Şu ana kadar Yeni İstanbul Halk Otobüsleri, İstanbul Halk Ulaşım ve Mavi Marmara Ulaşım ile anlaşmalar imzalayan ZFTE, bu iş birlikleri kapsamında esnafa özel indirimler ve ödeme kolaylıkları sunuyor. Üstelik kredi kartı talep etmeden üç taksit imkânı sağlıyor. Belediye ödemelerine bağlı olarak üç aya kadar vade avantajı da sunan firma, maddi zorluk yaşayan otobüs esnafına finansal anlamda büyük destek veriyor.
ZFTE’nin sunduğu avantajlarla ilgili konuşan firma sahibi Fatih Kısa, şunları söyledi:
“İş birliği yaptığımız firmaların ortaklarına uygun ödeme koşulları sağlıyoruz. Anlaşmalarımız kapsamında esnafımıza üç taksit imkânı sunuyoruz. Ayrıca şanzıman onarımında hızlı ve kaliteli hizmet veriyoruz. Çünkü biliyoruz ki otobüsçü tekeri döndüğü sürece para kazanır. Bu anlayışla hareket ederek hem tamir hizmeti hem de yedek şanzıman desteği sunarak esnafın iş kaybını minimuma indiriyoruz. Diğer firmalarla da görüşmelerimiz devam ediyor. Bugün ise İstanbul Halk Ulaşım ile bir anlaşmaya imza attık. Artık ZFTE olarak bu firmamızında ortaklarına hizmet verecek olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.”
ZFTE, sektördeki yenilikçi yaklaşımı ve müşteri odaklı çözümleriyle otobüs esnafının yanında olmaya devam ediyor.
ZFTE iletişim Numarası: 0554 400 98 55
TürkTraktör, 2024 yılında yurt içi pazara 31 bin 974 adet traktör satışı yaparken, ihracatta ise 12 bin 516 adede ulaştı. Traktör pazarında New Holland ve Case IH olmak üzere iki markasıyla yüzde 46,2 payı olan TürkTraktör, pazar liderliğini kesintisiz olarak 18. yıla taşıdı. Traktör pazarındaki etkisini tarımsal ekipman üretimi alanına da taşımak isteyen TürkTraktör, 2024 yılında Kayhan Ertuğrul Makine Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve bağlı ortaklığı Kayhan Ertuğrul Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş ile Terramak Tarım Makinaları Dış Ticaret A.Ş.’nin paylarının tamamının devralınmasına ilişkin olarak Pay Alım Satım Sözleşmesi imzaladı. Sürecin tamamlanması için Rekabet Kurumu’nun onayı bekleniyor. Erenler fabrikasında yer alan kabin montaj hattını da bu süreçte güçlendiren TürkTraktör, yeni kabin iskelet üretim tesisini de 2024 yılı sonunda deneme üretimine başlattı.
2024 yılı finansal sonuçlarını değerlendiren TürkTraktör Şirket Lideri Matthieu Séjourné, “Kuruluşumuzun 70. yılı vesilesiyle bizim için ayrı bir önemi olan 2024 yılında liderliğimizi sürdürmemizdeki katkıları nedeniyle tüm TürkTraktör çalışanlarına teşekkür ediyorum. Pazarın 2023 yılındaki rekorun ardından bu yıl normalleşme eğilimiyle birlikte yüzde 18 daraldığı böylesine zorlu bir dönemde New Holland markamız ilk sırada, Case IH markamız ise ikinci sırada yer aldı. Ekibimizin bu yeni pazar koşullarına uyum sağlama konusundaki özverisi, bu sonuçları elde etmemizi ve geleceğe hazırlanmamızı sağlıyor. Türk tarımının uzun dönemli yüksek potansiyeline inanan bir kurum olarak yeni yatırımlarımız ile tarımı ve şehirleri geleceğe hazırlama amacımız doğrultusunda ilk günkü heyecan ve azimle yolumuzda kararlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyoruz. Bu başarılı sonuçlar vesilesiyle, markalarımıza olan sadakatini göstererek ürünlerimizi tercih eden çiftçilerimize ve tüm katkıları için bayi ve tedarikçilerimize de şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Lassa’nın kalite, güvenlik ve performanstan ödün vermeden sürdürülebilirliğe katkı sağlayan NextGen teknolojisi ile geliştirilen bu lastikler, elektrikli ve hibrit araçlarla da uyumluluğu sayesinde EV READY yanak markalamasına sahip. 16” ile 21” jant arasında toplam 31 farklı ebatta tasarlanan Competus H/P 3, artırılmış ömür performansı ve üstün kalite standartlarıyla dikkat çekiyor.
Islak zeminde A sınıfı etiket değerine sahip olan Competus H/P 3, yuvarlanma direncinde %10’a varan iyileşme sağlayarak yakıt ve enerji verimliliğini destekliyor. Özel karışım teknolojisi sayesinde hem ıslak hem de kuru zeminde fren mesafesini iyileştirirken, %20’ye kadar daha düşük ağırlığıyla verimliliği artırıyor. Geliştirilmiş gövde yapısı, sürüş konforunu önemli ölçüde artırıyor ve lastiğin ömrünü uzatıyor.
Lassa’nın Competus H/P 3 lastikleri, 4x4 ve SUV araç sahiplerine güvenli, konforlu ve sürdürülebilir bir sürüş deneyimi sunmayı hedefliyor.
Bu stratejik ortaklık, Bankalararası Kart Merkezi CEO’su Ozan Deniz ve Kentkart CEO’su N. Çınar Basmacı tarafından imzalanan anlaşma ile resmiyet kazandı. Anlaşma kapsamında, 20 milyondan fazla vatandaş, TROY kartlarını kullanarak toplu taşıma ödemelerinde kolaylık sağlayacak ve özel indirimlerden faydalanabilecek.
Kentkart, 2006 yılında Türkiye’de kredi kartı ile ödeme sistemini toplu taşımaya entegre ederek sektörde devrim niteliğinde bir adım atmıştı. Bugün ise, ücret toplama teknolojisini daha da ileriye taşıyarak ülkenin mobilite alanındaki dijital dönüşümüne öncülük etmeye devam ediyor. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) ve bu projede emeği geçen tüm ekipler, Türkiye’nin ulaşım ekosistemini daha erişilebilir, pratik ve yenilikçi hâle getirmek için önemli bir adım attılar. Bu iş birliği sayesinde, şehir içi ulaşımda modern ve güvenli ödeme çözümleri yaygınlaşacak.
Türkiye ağır ticari araç sanayisinin öncü markası Mercedes-Benz Türk, mükemmeliyetçi üretim yaklaşımı ile olduğu kadar geniş ve yetkin bayi ağıyla da müşterilerine üst düzey hizmet sunuyor. Kısa bir süre önce yeni Actros L modelini tanıtan şirket, yeni aracın özelliklerini içeren lansman eğitimlerini bayi ağına vermeye devam ediyor. Geniş bayi ağına stratejik hedefleri kapsamında sürekli eğitim veren Mercedes-Benz Türk, bayilerinin gelişimlerini ve mükemmelliyetçi hizmet kalitesinin sürdürülebilirliğini sağlıyor. Mercedes-Benz Yeni Actros L, devrim niteliğindeki yeni kabin tasarımı ProCabin ve yenilikçi donanımlarla dikkat çekiyor. Araç, önceki modele göre yüzde 3’e varan yakıt tasarrufu sağlıyor.
Mercedes-Benz Türk, 1 gün süren yeni Actros L lansman eğitimleriyle bayi ağını yeni ürün konusunda bilgilendiriyor. Her gün ortalama 50 katılımcıyla gerçekleştirilen eğitimlerde yeni Actros L’nin segmentinde çıtayı daha da yükselten özellikleri bayilere aktarılıyor. Yeni Actros L’nin özellikleri ve Genel Emniyet Yönetmeliği kapsamındaki yeni güvenlik sistemleri üzerine düzenlenen eğitimlerden 250 bayi çalışanı faydalandı. Mercedes-Benz Türk, şirketin stratejik hedefleri doğrultusunda 2025 yılında da eğitimlerine hız kesmeden devam ediyor.
Ford’un sıra dışı pick-up modeli Ranger, 2024 yılında 1 Avrupa'daki tüm pick-up satışlarının neredeyse yarısını oluşturdu ve yüzde 43,6 segment payını bir önceki yıla göre yüzde 1,3 artırarak yüzde 54,2'ye yükseltti. Bireysel pazarlarda ise yüzde 18,6 puana varan büyüme kaydetti. Ford, 2024 yılında önceki yıla göre yüzde 4 artışla bölge genelinde 60.400 Ranger satma başarısı gösterdi.
Ford Pro Avrupa Genel Müdürü Hans Schep, “Ranger’ın Avrupa’nın en çok tercih edilen pick-up modeli olarak üst üste 10 yıl boyunca liderliğini sürdürmesi, müşterilerimizin araçlarını nasıl kullandıklarını derinlemesine anlamamızın bir sonucu. Yeni Ranger, sunduğu teknolojiler ile pick-up deneyimini tamamen yeni bir seviyeye taşıyor. Hem yüksek tork değerine sahip olması, hem de kamp ve iş sahalarındaki güçlü ekipmanlar ile olan uyumluluğu sayesinde segmentinde devrim yaratıyor ” dedi.
Ford Ranger Türkiye’de de Pick-up Segmentinin Lideri
Ford Ranger'ın 2024 yılındaki küresel başarısı Türkiye pazarında da güçlü bir şekilde kendini gösterdi. 2024 yılında Türkiye’de toplam 16.806 adet pick-up satılırken, bunların 5.526 adedi Ford Ranger oldu. Bu da %33 ’lük etkileyici bir pazar payına denk geliyor.
Avrupa genelinde de Ford Ranger, pazar liderliğini pekiştirdi. İrlanda (%54,2), Almanya (%53,9 – rekor pazar payı), Birleşik Krallık (%52,4) ve Belçika (%50,1) gibi ülkelerde, toplam pick-up satışlarının yarısından fazlasını Ford Ranger oluşturdu. Ayrıca, Polonya (+18,6 puan), İspanya (+9,3 puan), Norveç (+6,1 puan), Birleşik Krallık (+5,3 puan) ve İtalya (+3,4 puan) gibi pazarlarda da segment payında önemli artışlar kaydedildi.
Yeni Ranger’ın teslimatları 2023 yılında başladı ve Ford Pro, dünya çapında müşterileriyle iş birliği yaparak ticari kullanım, aile yaşamı ve macera dolu yolculuklar için güvenilir bir pick-up modeli geliştirdi.
Koçdor, Brisa Aksaray Fabrikası'nın kuruluşuna liderlik etmiş, lastik işindeki büyümesine önemli katkılarda bulunmuş ve mobilite vizyonuna liderlik etmiştir. Yeni rolüyle birlikte Brisa’nın mobilite çözümleri ve pazarlama stratejilerini daha güçlü bir şekilde entegre ederek sürdürülebilir büyümeyi yönetecek.
Brisa, lastik iş kolundaki gücünü daha da pekiştirmek ve otomotiv üreticilerinin stratejik iş ortağı olma hedefiyle Satış Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonunu yeniden yapılandırdı. Bu göreve, Tedarik Zinciri ve OE Genel Müdür Yardımcısı Yakup Demir atandı. Demir, Brisa’da daha önce de satış fonksiyonunda üst düzey görevler üstlenmiş, şirketin küresel tedarik zinciri operasyonlarını başarıyla yönetmiş ve iş sonuçlarına önemli katkılar sağlamıştır.
Bu organizasyonel dönüşüm, Brisa’nın mobilite ekosistemine öncülük etme ve müşterilerine yenilikçi çözümler sunma hedefini destekleyerek şirketin sürdürülebilir büyümesini hızlandıracak.
Konvansiyonel ve elektrikli araç tahrik çözümlerinin önde gelen tasarımcısı ve üreticisi, orta ve ağır hizmet tipi ticari ve savunma araçları için tam otomatik şanzımanların en büyük global üreticisi olan Allison Transmission, İngiltere'deki gıda atığı toplama araçlarına yönelik olarak 2500 xFE™ ve 3000 xFE™ tam otomatik şanzıman modellerinde beş yıllık genişletilmiş garanti kapsamına sahip rekabetçi bir paket sunuyor.
Bu adım, İngiltere hükümetinin atık toplama uygulamalarına önemli değişiklikler getiren 'Simpler Recycling - Daha Basit Geri Dönüşüm' mevzuatına yönelik atılıyor. Bu mevzuat, işletmeler için 31 Mart 2025'e ve haneler için 31 Mart 2026'ya kadar haftalık olarak gıda atığının ayrı toplanması zorunluluğunu kapsıyor. İngiltere'deki yerel yönetimler ve atık yönetim şirketlerinin bu düzenlemeler doğrultusunda tahmini olarak 2,000 yeni aracı belirleyip temin etmesi ön görülüyor.
Allison tam otomatik şanzımanlar, gıda atıkları için tasarlanan araçlar da dahil olmak üzere, İngiltere’deki atık toplama araçları (RCV) pazarında yaygın olarak tercih ediliyor. Bu şanzımanlar, daha az miktarda atığı daha sık toplayan ve genellikle dar, sıkışık sokaklarda manevra yapmak durumunda olan daha küçük, hafif araçlara da mükemmel bir uyum sağlıyor. Gıda atığı toplamanın zorlu, sık dur-kalk gerektiren iş döngüsünü ideal çözümü getirmek üzere tasarlanırken daha sessiz çalışma sunuyor. Allison tam otomatik şanzımanlar, vites değiştirmeye gerek olmadan sürücülerin iki elle direksiyon hakimiyeti sağlaması ile sürücü konsantrasyonunu artırmaya ve yorgunluğunu azaltmaya da yardımcı oluyor.
Allison, 12 ila 16 ton brüt araç ağırlığına (GVW) sahip araçlarda en yaygın olarak tercih edilen 2500 xFE ve 3000 xFE şanzımanları için sunduğu Allison Genişletilmiş Garanti ile müşterilerin Allison tam otomatik şanzımanların avantajlarından yararlanmaya devam etmelerini sağlamayı hedefliyor. 2500 xFE ve 3000 xFE, Allison'ın xFE (Ekstra Yakıt Ekonomisi) teknolojisine sahip. Bu teknoloji, Biffa tarafından ticari atık toplama görevlerinde kullanılan iki Dennis Eagle Elite 26 tonluk kamyon üzerinde yapılan bir çalışmada, standart şanzımana göre yüzde 4,8 yakıt tasarrufu sağladığını kanıtlamıştı.
Allison Transmission Birleşik Krallık Pazar ve Bölge Satış Müdürü Nathan Wilson, konu ile ilgili açıklamasında; “Simpler Recycling mevzuatı, İngiltere’deki atık toplama ve geri dönüşüm filoları için ek sermaye yatırımı ve operasyonel maliyetler getirdi. Sonuç olarak filolar, araçlarını belirlerken maliyet verimliliği ve çevresel sorumluluğu dengelemeye çalışıyorlar. Allison olarak garantimizi uzatarak, Allison şanzımanların üstün dayanıklılığına, güvenilirliğine ve performansına olan güvenimizi gösterirken finansal teklifimizi de iyileştiriyoruz. Ayrıca xFE modellerimizle İngiltere’nin stratejik karbon azaltma planını destekliyoruz" şeklinde belirtti.
Allison'ın Genişletilmiş Garanti paketinde, araç yol yardım desteği de dahil olmak üzere %100 parça ve işçilik hizmeti sunuluyor. Ayrıca şanzımanlar, onaylı TES668 ve TES295 yağlar kullanılarak uzatılmış yağ değişim aralıklarından faydalanıyor.
Kâmil Koç, UEFA Avrupa Ligi ve UEFA Konferans Ligi'nin resmi küresel ortağı oldu. 2024- 2027 yılları arasındaki üç sezonunu kapsayan ortaklık kapsamında, Kâmil Koç otobüs ile şehirlerarası sürdürülebilir seyahati teşvik edecek ve taraftarlar için farklı deneyimler yaratacak.
2026 UEFA Avrupa Ligi Final maçı İstanbul’da oynanacak
1926 yılında Türkiye’nin ilk seyahat markası olarak kurulan ve 100. yılına güçlü projelerle ilerleyen Kâmil Koç, bu ortaklıkla birlikte UEFA Avrupa Ligi ve UEFA Konferans Ligi'nin organizasyonlarının paydaşı oldu. Anlaşma kapsamında, Kâmil Koç’un logosu ülkemizdeki stadyumlarda yapılacak maçlar sırasında banner reklam olarak sergilenecek. Ayrıca Kâmil Koç’un 100. yılını kutlayacağı 2026’daki UEFA Avrupa Ligi Final maçının da İstanbul’da yapılacak olması bu ortaklığı marka için çok daha anlamlı hale getiriyor.
“Türk seyircilerinin Avrupa’daki bu maçlara erişimlerini sağlayacağız”
Kâmil Koç Genel Müdürü Çağatay Kepek, bu ortaklığın spor ve sürdürülebilir seyahati birleştiren önemli bir adım olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Futbol, dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanı birleştiren, en popüler ve en yaygın spordur. Kâmil Koç olarak futbolun bu birleştirici gücünden ilhamla attığımız bu adım sayesinde böylesine önemli iki organizasyonun resmi ortağı olduk. Firma olarak faaliyet alanımız gereği insanları birleştiren ve buluşturan bir misyona sahibiz. İnsanları birbirlerine kavuşturmanın yanında, yine sosyal sorumluluk anlayışımız gereği öğrenci etkinliklerinden bilim, sanat ve spora kadar pek çok alanda organizasyonlara destek oluyoruz. 1926 yılından bu yana Türk halkına hizmet veren bir marka olarak spor ve sürdürülebilir seyahati birleştiren bu güzel adımın paydaşı olmaktan ve UEFA Avrupa Ligi ve UEFA Konferans Ligi sahnelerinde yer alacak olmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Bu organizasyonlar kapsamında biz de hediye biletlerimiz ve yurt dışı bağlantılı seferlerimiz ile Türk seyircilerinin Avrupa’daki maçlara erişimlerini sağlayacağız.
“100. yılımızda Final maçının paydaşı olacağımız için çok heyecanlıyız”
Bu önemli ortaklık anlaşmasında, heyecanımızı katlayan bir başka unsur ise 2026 yılındaki UEFA Avrupa Ligi Final maçının da ülkemizde, İstanbul’da yapılacak olmasıdır. 100. yılımızı kutlayacağımız bir yılda böylesine önemli bir maçın paydaşı olmak bizler için eşsiz bir deneyim olacak. Ayrıca, 2027 UEFA Konferans Ligi Finali’nin de yine ülkemizde yapılması bekleniyor. Tüm bu nedenlerden dolayı bu ortaklık anlaşmasının bizler için çok özel bir anlamı var. Bu fantastik anlaşmada emeği olan herkese teşekkür ediyor, ülkemizden bir takımın da bu Final maçında yer almasını umuyoruz.”
2015 yılından bu yana dünya genelinde 70’i aşkın ülkede aktif olarak birbirinden başarılı kadınları bir araya getiren She’s Mercedes platformu, Türkiye’de 2019 yılında faaliyete geçerek, kültür & sanat, müzik, spor, moda ve girişimcilik gibi farklı alanlarda sponsorluk ve sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriyor. Bu başarılı platform bir adım daha ileriye taşınarak 2024 yılında başlatılan ve büyük bir ilgi gören program, bu sene de genç kadınları desteklemeye devam ediyor. Katılımcıların liderlik becerilerini geliştirmek, profesyonel ağlarını genişletmek için ve kariyerlerinde cesur adımlar atmalarını sağlamak için ilham dolu bir platform sunan program, 2025 başvuru sürecini başlattı.
She’s Mentoring Programı, ilk yılında 47 şehir ve farklı ülkelerden 521 başvuru alarak genç kadınların bu tür bir destek platformuna duyduğu ihtiyacı gözler önüne serdi. Mentorlarla gerçekleştirilen172 oturum ve She’s Dreaming adlı eğitim serisi, mentilerin liderlik becerileri, kişisel gelişimleri ve iç motivasyonlarında çarpıcı ilerlemeler kaydetmesini sağladı.
Türkiye’de bir İLK
Programın değerli iş ortağı FoxHR tarafından gerçekleştirilen profesyonel değerlendirme süreçleri sonucunda menti gelişim oranı, ortalamanın yüzde on üzerinde başarıyla sonuçlandı. Program başında ve sonunda yapılan kişilik envanteri analizi, Türkiye’de mentörlük programlarında uygulanan metodlarda bir İLK olarak ön plana çıktı.
Mart ayında yeni dönemi başlayacak olan She’s Mentoring Programı, bu yıl da 3 kategori altında, “Sürdürülebilirlik”, ”Yaratıcı endüstriler” ve ”Teknoloji” alanlarında sektörün önde gelen isimleriyle mentorluk desteği sunacak. Program boyunca mentorların rehberliğinde fark yaratmak isteyen genç kadınlar, kişisel farkındalık kazanmaktan liderlik becerilerini güçlendirmeye kadar geniş bir yelpazede destek alacaklar.
Başvuru sonrası elemeleri geçen mentiler, kendi kategorilerinden bir mentor ile birebir çalışma fırsatı elde edecekler. Mentorlar, 7 ay sürecek program boyunca deneyimlerini ve bilgilerini mentilere aktaracaklar. Bu sayede mentilerin kariyer hedefleri için projelerini geliştirmelerine ve profesyonel ağ kurmalarına yardımcı olacaklar.
Menti olarak seçilemeyen ancak jüri seçimi öncesi son eleme aşamasına gelen adaylar, ilgili kategori öncüleri ile birlikte online eğitimlere ve She’s Dreaming online eğitimlerine katılma fırsatı yakalayacaklar.
Program sonunda jüri tarafından üç farklı kategoride birinci olarak seçilen mentilere paylaştırılacak toplamda 1.5 milyon TL’lik para ödülü, kazanan mentilerin hayallerini gerçeğe dönüştürmek için önemli bir kaynak olacak.
Mercedes-Benz Otomobil Satış ve Pazarlama Direktörü Dr. Nadine Adam; “Bir kadının gerçekleşmiş düşü, bir diğerinin en büyük gücü; söylemiyle başlattığımız She’s Mentoring, yalnızca bir mentorluk programı değil, kadınların birbirlerinden öğrenerek büyüdüğü, cesaretlendiği ve geleceğin liderleri olarak şekillendiği bir hareket. İlk yılında bu programın nasıl bir dönüşüm yarattığını gördük ve şimdi, ikinci yılında daha fazla genç kadının yolculuğuna eşlik etmekten büyük heyecan duyuyoruz.” diye konuştu.
Programın yeni dönem başvuruları, Mercedes-Benz’in resmi web sitesi üzerinden 08.03.2025 tarihine kadar alınacak. Detayları ve katılım koşullarını öğrenmek için https://www.mercedes-benz.com.tr/passengercars/brand/shes-mercedes/she-is-mentoring.html adresini ziyaret edebilirsiniz. Program, toplumsal fayda yaratma misyonuyla yola çıkarak güçlü bir topluluk oluşturmaya devam ediyor.
She’s Mentoring Programı, yeni nesil liderlere ilham vermeye ve genç kadınları gelecekteki başarıları için desteklemeye devam edecek.
2020 yılı sonunda Sabancı Holding-PPF Group ortaklığı çatısı altına giren TEMSA, 2024 yılındaki güçlü performansıyla otobüs satışlarında son 10 yılın en yüksek satış hacmini gerçekleştirdi. Türkiye’de daralan pazara rağmen satış adetlerini koruyan TEMSA, aynı dönemde Amerika, Fransa ve Batı Avrupa gibi öncelikli pazarlarında tüm zamanların en yüksek satış rakamlarına ulaştı. 2020-2024 arasını kapsayan 4 yıllık dönemde ise TEMSA TL bazında cirosunu 20 katına çıkarırken, aynı dönemde dolar bazlı cirosunu yüzde 320, ihracatını ise yüzde 655 artırarak Türk iş dünyasında son dönemin en dikkat çekici büyüme performanslarından birine imza attı.
“DÖVİZ BAZINDA ŞİRKET TARİHİNİN EN YÜKSEK CİROSUNA ULAŞTIK”
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TEMSA CEO’su Evren Güzel, ticari araç pazarının 2024 yılı performansını ve TEMSA’nın bu dönemdeki rakamsal gerçekleşmeleri hakkında bilgi verirken, şirketin gelecek yol haritası konusunda açıklamalarda bulundu.
Son dönemde dünyada ve Türkiye’de faaliyet ortamını zorlaştıran çok sayıda gelişme yaşandığının altını çizen Evren Güzel, “Tüm bunlar ticari araç pazarı üzerinde de önemli etkiler bıraktı. Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) verilerine göre, 2024 yılında Türkiye’de toplam ticari araç pazarı 305.291 adet olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl ise bu sayı 316.705’ti. Dolayısıyla yıllık bazda yaklaşık yüzde 5’lik bir küçülme söz konusu” dedi.
DÖVİZ BAZINDA ŞİRKET TARİHİNİN EN BÜYÜK CİROSU
Pazarın daraldığı, talebin ötelendiği bir konjonktürde TEMSA’nın toplam satışlarını geçtiğimiz yıl ile aynı seviyede tutmayı başardığının altını çizen Evren Güzel, “Şehirler arası taşımacılık segmentinde ise yurt içi trafik kayıtlarında geçtiğimiz yıla göre yüzde 15’lik bir büyüme ortaya koyduk. Rekabetin yoğun olduğu, küresel oyuncuların aktif olduğu şehirler arası segmentinde, bir önceki yıla göre büyüyen tek markayız. Yurt içinde olduğu gibi küresel ölçekte de son derece başarılı bir yıl geçirdik. 2024 yılında, Amerika pazarında yüzde 49, Fransa pazarında yüzde 32 ve Batı Avrupa pazarında yüzde 54 büyüyerek bu pazarlarda tüm zamanların en yüksek satış rakamlarını gerçekleştirdik. Fransa’da 6.000’inci aracımızı teslim ettik. Tüm bunların finansal sonuçlarımıza da büyük katkısı oldu. Ciromuzu TL bazında 15,2 milyar TL’ye, dolar bazında ise 462,1 milyona taşıdık. Böylece döviz bazında şirket tarihinin en yüksek cirosuna ulaştık. Bu dönemde gelirlerimizin yüzde 68’ini yurt dışından sağlarken, yüzde 32’sini ise Türkiye’deki operasyonlarımızdan elde ettik.” dedi.
2020 yılının TEMSA için tarihi öneme sahip bir yıl olduğunun altını çizen Evren Güzel, şöyle devam etti: “2020 yılı TEMSA’nın, hem Sabancı Holding-PPF Group ortaklığıyla yola devam ettiği hem de konkordatodan kendi rızasıyla çıktığı yıl. Dolayısıyla bazı rakamlarımızı 2020’den itibaren vermek buradaki ilerlemeyi görebilmek için de daha sağlıklı. Bu şekilde baktığımızda 2020-2024 arası dönemde ciro büyümemiz TL bazında yüzde 1871, USD bazında is yüzde 320. Aynı şekilde ihracattaki artış yüzde 655. Bunlar TEMSA’nın 2020 sonrası dönemde, ayaklarını ne kadar sağlam bastığının, geleceğe finansal olarak ne kadar güçlü hazırlandığının bir göstergesi.”
“TÜRKİYE ORTALAMASINDAN 13,6 KAT DAHA KATMA DEĞERLİ BİR İHRACAT YAPIYORUZ”
TEMSA’nın bugüne kadar yaklaşık 139 bin araç üretimi yaptığını, bunun da yaklaşık 17 bin adedinin dünyanın 70 ülkesine ihraç edildiğinin altını çizen Evren Güzel, “İhracat TEMSA’nın en güçlü kaslarından bir tanesi. 2024 yılında 296 milyon dolar ihracat ile şirket tarihimizin en yüksek ihracatını gerçekleştirdik. Araçlarımızda kendi teknolojilerimizin, tasarımlarımızın ağırlığının çok yüksek olması, net ihracat katkımızın da yüksek olmasını sağlıyor. 2024 yılında net ihracatçı pozisyonumuz da diğer rasyolarımıza benzer şekilde yine rekor seviyede gerçekleşti. Net ihracat katkımız 148 milyon dolar ile bir önceki yılı 5’e katlarken, önceki yıllardaki rekorumuzun da 3,5 katına ulaştı. Ülke ihracatına katkımızı kanıtlayan diğer bir veri de kilogram başı ihracatımız. Türkiye ihracat ortalamasında bu veri 2024 yılında 1,42 dolar olarak gerçekleşti. Bizim ise kilogram başı ihracatımız 19,26 dolar. Diğer bir ifadeyle, Türkiye ortalamasından 13,6 kat daha katma değerli bir ihracat yapıyoruz. Elektrikli araçlarda ise kilogram başı ihracatımız 31,15 dolar.” dedi.
“TEMSA, YENİ YATIRIM VE KÜRESEL BÜYÜME DÖNEMİNE HAZIR”
Tüm bu büyüme rakamlarının yanında, TEMSA’nın 2024 yılında imza attığı kulüp kredisinin de şirketin geleceği açısından tarihi bir öneme sahip olduğunu hatırlatan Evren Güzel, “Geçtiğimiz aylarda, 5 bankanın katılımıyla imzaladığımız yaklaşık 90 milyon Euro karşılığı TL tutarında kulüp kredisi ile 2020 yılında imzaladığımız yeniden yapılandırma anlaşmasından çıktık. Önümüzdeki dönemde, bu sözleşmenin de katkısıyla, uluslararası pazarlarda çok daha hızlı büyüyen, sıfır emisyonlu araçlardaki öncülüğünü pekiştiren, mobilite şirketine dönüşümünü hızlandıran bir TEMSA göreceğiz. Tabii bunu yapabilmenin çok önemli bir finansal manevra kabiliyeti gerektirdiğinin farkındayız. Bugün TEMSA, sektörde bu manevra kabiliyetine sahip ender şirketlerden biri. Türk ticari araç pazarında en düşük borçluluk oranına sahip şirketlerden biriyiz. Tüm bunlar TEMSA’nın küresel büyüme dönemine hazır olduğunu gösteriyor.”
“HEDEF, 1 MİLYAR DOLAR CİROLU MOBİLİTE MARKASI OLMAK”
TEMSA’nın bundan sonraki yol haritasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Evren Güzel, “Bizim hedefimiz, TEMSA’yı bir otobüs, midibüs, hafif kamyon üreticisinin ötesinde bir mobilite markası olarak konumlamak. TEMSA’nın küresel ölçekte güçlü ve tercih edilen bir mobilite markası olarak konumlanması için stratejimizi dört temel sütun üzerine inşa ettik. Bu dört sütun; ‘Odak pazarlarda Coach ve Intercity segmentlerinde tercih edilen marka olmak’, ‘Pazar ihtiyaçlarına uygun özgün ve yenilikçi ürünlerle niş segmentlerde fark yaratmak’, ‘Şehir içi segmentinde iş birlikleri kurmak ve ekosistem oyuncusu olmak’, ‘Üretim merkezi ve geleceğin mobilite çözümleri sağlayıcısı olmak’. Stratejimizin merkezine ise ‘Müşterimizi’ konumlandırarak her zaman ve her yolda müşterimizle birlikte olduğumuzu vurguluyoruz. Bu strateji ile birlikte vizyonumuz, sadece bir otobüs üreticisi olmak değil; müşterisinin her zaman ve her yolda yanında olan, ‘tercih edilen bir mobilite markası haline gelmek’; küresel ayak izini kuvvetlendirmiş, sürdürülebilirlikte güçlü bir oyuncu olarak 1 milyar dolarlık ciro seviyesine ulaşmak” şeklinde konuştu.
Mercedes-Benz Otomobil kampanyaları
Mercedes-Benz Otomotiv ve Finansal Hizmetler, Şubat ayına özel yeni otomobil alımlarında geçerli finansman seçeneklerini daha avantajlı olacak şekilde güncelledi.
Mercedes-Benz Kasko tercih edilmesi halinde kurumsal müşteriler E-Serisi Sedan modellerinde 5.000.000 TL’ye kadar krediye 36 ay vadede %3,25 faiz fırsatı ile araçlarını alabiliyor.
Kurumsal müşteriler, EQE 280 modelinde ayrıcalıklı finansman avantajlarından faydalanabiliyor. Araç fiyatının tamamına kadar kredi imkânı ve 36 ay vadede %3,25 faiz oranı sunuluyor.
Şubat ayında tüm müşteriler C200 4MATIC Sedan modelini ayrıcalıklı fiyat avantajları ile alabiliyor. Mercedes-Benz Kasko tercih edilmesi halinde kurumsal müşteriler 3.500.000 TL’ye kadar krediye 36 ay vadede %3,20 faiz fırsatından yararlanıyor.
EQS 450 modelinde kurumsal müşteriler Şubat ayına özel finansman avantajları ile araçlarına satış fiyatının tamamına kadar kredi imkanı ve 36 ay vadede %3,25 faiz oranından sahip olabiliyor.
A 200 modeli araç isteyen kurumsal müşteriler Şubat ayı boyunca araç fiyatının tamamına kadar kredi imkânı ve 36 ay vadede %3,25 faiz oranından yararlanıyor.
GLB 200 modelinde kurumsal müşterilere Şubat ayına özel araç fiyatının tamamına kadar kredi imkânı ve 36 ay vadede %3,25 faiz oranı sunuluyor.
Tüm müşteriler A 200, GLB 200, EQE 280, EQS 450 ve G 580 with EQ Technology First Edition modellerine uygulanan Şubat ayına özel fiyat avantajlarından yararlanabiliyor.
Mercedes-Benz Hafif Ticari Araç Kampanyaları
Vito, kendi sınıfına göre ilk satın alma maliyetinin düşüklüğü, sahip olduğu yüksek kalite standartları, ekonomik yakıt kullanımı, artırılan güvenlik donanımları gibi birçok farklı avantaja sahip. Satın alımlarda Mercedes-Benz Kasko tercih edildiğinde 500.000 TL kredi için, 10 ay vade ve %0 faiz avantajı sunuluyor.
%1,99 faiz oranı, Vito modellerinde Mercedes-Benz Kasko tercih edilmesi halinde 1.000.000 TL kredi kullanımında ve 12 ay vadede geçerlidir. Kredi tutarı ve vade değiştikçe faiz oranı da değişiklik gösterecektir.
Sprinter, far ve yağmur sensörü, rüzgâr savrulma asistanı ve şerit takip asistanı gibi standart güvenlik özellikleri ile farklılaşıyor. Satın alımlarda Mercedes-Benz Kasko tercih edildiğinde 500.000 TL kredi için, 12 ay vade ve %0 faiz avantajı sunuluyor.
%1,69 faiz oranı, tüm Sprinter modellerinde Mercedes-Benz Kasko tercih edilmesi halinde 1.000.000 TL kredi kullanımında ve 12 ay vadede geçerli. Kredi tutarı ve vadeye bağlı olarak faiz oranında da değişimler uygulanacaktır.
Mercedes-Benz Certified araçlar da çok avantajlı fiyatlarla tüm ticari işletmeleri ve ticari araç almak isteyenleri bekliyor. Mercedes-Benz Kasko’ya özel 500.000 TL kredi için, 6 ay vade ve %0 faizli kredi imkânı ile ikinci el alımlarında da fırsatlar devam ediyor.
Kampanya 28.02.2025’e kadar geçerli olup Mercedes-Benz Finansman Türk A.Ş., piyasa koşullarına göre faiz oranlarını değiştirme hakkına sahiptir. Kredi Mercedes-Benz Finansman Türk A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. Mercedes Benz Otomotiv Ticaret ve Hizmetler A.Ş. kredi başvuru ve değerlendirme sürecinde söz ve sorumluluk sahibi değildir.
Detaylar için www.mbfh.com.tr sayfasının yanı sıra en yakın Mercedes-Benz acentesine danışılabilir.
Aynı dönem içerisinde iki kampanya aynı anda kullanılamaz. Mercedes-Benz Finansman Türk A.Ş. ve Mercedes-Benz Otomotiv Ticaret ve Hizmetler A.Ş. kampanya içeriğini değiştirme hakkını saklı tutar.
Slovenya üzerinden Avusturya’ya ulaşan ve Akdeniz, Balkanlar ve Orta Avrupa’yı birbirine bağlayan karayolu ağındaki en önemli nokta kabul edilen Karavanke Tüneli projesinde önemli bir aşama daha geride bırakıldı. Cengiz Holding’in grup şirketi Cengiz İnşaat tarafından gerçekleştirilen Karavanke Tüneli’nde altyapı işleri başarıyla tamamlandı. Alp Dağları’nda stratejik bir geçiş noktası olan Karavanke Tüneli, mekanik ve asfalt tabakaları, beton yol imalatları, epoksi boya imalatları, tünel aydınlatma ve havalandırma sistemleri ve diğer elektromekanik sistemlerle ilgili çalışmaların tamamlanmasının ardından 2026’nın ilk çeyreğinde trafiğe açılacak.
Slovenya sınırları içinde inşa edilen en uzun karayolu tüneli olan ve Alp Dağları’ndaki Hrusica bölgesinde yer alan Karavanke Tüneli’nin toplam uzunluğu 7.822 metre olacak. Projede Cengiz İnşaat, Slovenya sınırları içinde kalan 3.446 metrelik kısmı inşa ederek; Slovenya'da bir Türk yüklenici firma tarafından hayata geçirilen ilk altyapı projesine imza atmış olacak. Karavanke Tüneli projesindeki elverişsiz koşulları, ileri mühendislik bilgileriyle bertaraf eden Cengiz İnşaat, Avrupa'nın bu önemli ulaşım projesinde Türk müteahhitlik sektörünü başarıyla temsil ediyor.
ULUSLARARASI TİCARETİ GELİŞTİRECEK
Geçen yıl nisan ayında yapılan ışık görme töreni sonrasında çok kısa sürede, tünel temel ve invert betonu, nihai kaplama betonu, tavan plakaları ve kablo kanallarını tamamladıklarını belirten Cengiz İnşaat Proje Müdürü Mert Çevik, “Karavanke Tüneli, 8 ülkenin ulaşımını etkilerken, aynı zamanda uluslararası ticaretin ve turizm akışlarının gelişmesine büyük katkı sağlayacak. Böylesine stratejik bir projede yer almaktan ve önemli kilometre taşlarını başarıyla geçmekten gurur duyuyoruz. Kasım ayında tüneli teslim ettiğimiz elektromekanik sistem yüklenicisi Avusturyalı şirketle işlerimizi eşzamanlı olarak ilerletiyoruz. Şimdi, üstyapı çalışmalarına odaklanarak Karavanke Tünel'ini 2026’nın ilk çeyreğinde kullanıma hazır hale getireceğiz. Tünel açıldığında; 1991 yılında tamamlanan ve halihazırda faaliyette olan diğer tünelin renovasyonu yapılacak ve bu süre içinde bizim tünelimiz tek tüp olarak gidiş geliş için kullanılacak. Eski tünelin renovasyonu tamamlandığında ise bizim tünelimiz sadece Slovenya – Avusturya yönü için trafiğe açılacak” diye konuştu.
Projenin 120,2 milyon Euro ihale bedeliyle alındığını ve Avrupa Birliği tarafından finanse edildiğini hatırlatan Çevik, şöyle devam etti: “Proje kapsamında gişelerden tünele kadar gelen yolun yanı sıra, 165,2 metre uzunluğunda ardgermeli bir köprü ile tünelin havalandırma, aydınlatma ve diğer elektromekanik sistemlerinin yönetiminin yapılacağı portal binasını ve 1.000 metrekarelik 3 katlı idare binasını da tamamladık. 175’i Türk 225 kişinin istihdam edildiği tünel trafiğe açıldığında, diğer tünelin renovasyon dönemi olan üç yılda toplam 15 milyon aracın geçmesi bekleniyor.”
Shell, bir ilke imza atarak Türkiye’de geliştirip yine dünyada ilk kez Türkiye’de 1996 yılında devreye aldığı Taşıt Tanıma Sistemi (TTS) ile filo yönetimini her zamankinden daha kolay ve verimli hale getiriyor.
Yaklaşık 30 yıllık TTS tecrübesiyle Shell, akaryakıt alım süreçlerini hızlandırırken, filo yöneticilerine yakıt tüketimini kontrol etme, maliyetleri düşürme ve operasyonel verimliliği artırma gibi önemli avantajlar sunuyor.
TTS sayesinde filo sürücüleri, Shell istasyonlarına misafir olarak yakıt alımı için bekleme sürelerini minimize ederken, Shell Select marketlerdeki temazssız tuvaletlerde ihtiyaçlarını hijyen içinde karşılayabiliyorlar.
Ayrıca deli2go’nun lezzetli ve çeşitli ürünleriyle keyifli bir mola verebiliyor ve araç bakım hizmetlerinden hızlıca faydalanabiliyorlar. Bu da filo çalışanlarının memnuniyetini artırarak daha verimli bir çalışma ortamı sunuyor.
TTS, filo yöneticilerine benzersiz avantajlar sunuyor
Shell TTS, gelişmiş online platformuyla filo yöneticilerine yakıt tüketimini kontrol altına almada önemli bir güç sağlıyor. Bu sistem sayesinde filo yöneticileri, araç ve filo bazında detaylı yakıt tüketim raporlarını inceleyerek performans analizi yapabiliyor ve maliyetlerini optimize edebiliyor.
Ayrıca, Shell TTS portalı üzerinden 7/24 araçlarını takip etmeleri, limit belirlemeleri ve yakıt alımını anlık olarak kontrol etmeleri de mümkün oluyor. Ay içerisinde düzenlenen toplu faturalar sayesinde muhasebe süreçleri de sadeleştirilerek zaman tasarrufu sağlanıyor.
Tüm bu özellikler, filo yöneticilerinin operasyonel verimliliği artırmalarına ve iş süreçlerini kolaylaştırmalarına yardımcı oluyor.
![]() |
“Çalışan memnuniyetinde ve verimlilikte artış sağlıyoruz”
Shell & Turcas CEO'su Emre Turanlı, Shell TTS ve sundukları diğer hizmetlerin yarattığı sinerjiyi şu sözlerle ifade ediyor:
“Shell olarak, sadece akaryakıt sağlayan bir şirket olmanın ötesine geçmeyi başardığımıza inanıyorum. Taşıt Tanıma Sistemimiz ve istasyonlarımızda sunduğumuz market, yiyecek-içecek ve araç bakım hizmetleri ile filo yöneticilerine ve sürücülere bütüncül bir deneyim sunuyoruz.
TTS sayesinde filo yöneticileri, yakıt tüketimini daha etkin bir şekilde yönetebilme, maliyetlerini düşürme ve operasyonel verimliliklerini artırma imkanlarına kavuşurken; sürücülerimiz ise zamandan tasarruf ederek aynı zamanda ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri ve keyifli bir mola verebilecekleri bir ortama kavuşuyorlar. Bu da çalışan memnuniyetini ve verimliliğini artırıyor.”
Shell, Araçtan İnmeye Gerek Olmasa da İnmek için Hep İyi Bir Sebep Sunuyor “
Öte yandan Shell, filo çözümlerinin ve sunduğu hizmetlerin avantajlarını “İnsanların Shell’i" iletişim stratejisiyle yine dikkat çekici bir şekilde vurguluyor.
Farklı beklentilerle istasyona gelen insanların ihtiyaçlarına sunduğu çözümlere odaklanmaya devam eden markanın yeni reklam kampanyası, Taşıt Tanıma Sistemi’nin sağladığı “araçtan inmeden ödeme” kolaylığını mizahi bir dille ele alırken, Shell Select ve deli2go gibi hizmetlerle “inmek için iyi bir sebep” yarattığının altını çiziyor.
Engin Akyürek'in rol aldığı filmde, TTS ile hızlı ve pratik bir şekilde yakıt alan bir sürücü, aynı zamanda kahvesinden de vazgeçmek istemiyor ve Shell Select'ten kahve almak için kendini ilginç bir mücadelenin içinde buluyor.
“İşi için yolda olan, buraya gelince inmek için hep iyi bir sebep bulan insanların Shell’i. Hep ileride.” sözleriyle, Shell’in sadece bir akaryakıt istasyonu olmanın ötesinde, işi için yolda olan insanların da tüm ihtiyaçlarına cevap veren bir mola noktası olduğu vurgulanıyor. İşte tam da bu farklı ihtiyaçları ve çözümleri göstermek ve bireysel hikayelerimizin aslında ne kadar kapsayıcı olduğunu görmek, İnsanların Shell’i platformunun gerçek gücünü de ortaya koyuyor.
İklim Değişikliği programındaki “A” notu alınabilecek en yüksek puanı temsil ediyor. Pirelli’nin karbonsuzlaştırma stratejisi, emisyonlarını ve iklim risklerini azaltma çalışmalarının yanı sıra düşük karbon ekonomisi geliştirme çabalarının etkinliği, ayrıca bilgilerini eksiksiz ve şeffaf bir şekilde raporlaması ve çevresel etki açısından en iyi uygulamaları benimsemesi bu notu almasına katkıda bulunan faktörler oldu. Pirelli’nin 2040 yılı itibarıyla Net Sıfıra ulaşmaya yönelik uzun vadeli hedefleri SBTi tarafından da onaylanmış bulunuyor. CDP’den bu önemli derecelendirmeyi almak, Pirelli’nin dünya çapındaki lastik üreticileri arasında en iddialısı olan bu hedeflere ulaşma taahhüdünü bir kez daha teyit ediyor.
Şirketlerin ve hükümetlerin sera gazı emisyonlarını azaltmalarına, ayrıca su kaynaklarını ve ormanları korumalarına yardımcı olmayı amaçlayan CDP, puanın hesaplandığı metodolojiyi dikkate alarak bağımsız bir değerlendirme yapabilmek için çevresel etkiler, riskler ve fırsatlarla ilgili verileri topluyor. Bu veriler, 140 trilyon doları aşan varlığa sahip olan 700’den fazla yatırımcının talebi doğrultusunda 2024 yılında raporlama yapan şirketler tarafından CDP platformu aracılığıyla iletildi.
Ağır ticari araç sanayisinin öncü markası Mercedes-Benz Türk, yaklaşık 30 yıldır Türk sporunu ve sporcusunu desteklemeye devam ediyor. 1996 yılında başlayan A Milli Futbol Takımı spor sponsorluğu ile Türkiye’de sporu destekleyen en uzun soluklu sponsorluklardan birine imza atan Mercedes-Benz Türk; futbol, hentbol, voleybol ve ampute futbol olmak üzere pek çok farklı alanda Türk sporuna desteğe devam ediyor. 2022 yılında başlatılan Ampute Futbol Milli Takımı resmi ulaşım sponsorluğunu yenileyen Mercedes-Benz Türk, millilere verdiği desteği 2026 yılına kadar uzattı.
2017, 2021 ve 2024 Avrupa Ampute Futbol Şampiyonlukları ile başarılarını taçlandıran Ampute Futbol Milli Takımı, 2022 yılında düzenlenen Ampute Futbol Dünya Kupası’nda şampiyon olarak adını sahaya altın harflerle yazdırdı. 2024 yılında ilk kez düzenlenen Balkan Şampiyonası’na katılan milli takım, buradan da şampiyon olarak ayrıldı.
Namağlup Şampiyon Yeni Zaferlerin Peşinde!
Yeni anlaşma ile Ampute Futbol Milli Takımı oyuncuları için özel olarak tasarlanıp giydirilen Mercedes-Benz Türk Travego 15 model otobüs yenilenerek federasyona teslim edildi.
Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Alpaslan Erkoç, “Türkiye Ampute Futbol Milli Takımımız, elde ettiği başarılarla yurt içinde olduğu kadar dünya çapında da büyük bir takdir topladı. 3 kez Avrupa Ampute Futbol Şampiyonu, 1 kez ise Balkan Şampiyonu olan Türkiye Ampute Futbol Milli Takımımız, 2022 yılında da İstanbul'da düzenlenen Ampute Futbol Dünya Kupası’nda elde ettiği birincilik ile adını sahalara altın harflerle yazdırmıştı. Amacımız bu başarıların artarak devam etmesini sağlamak. Bu yolda en büyük destekçilerimizden olan Mercedes-Benz Türk’e ayrıca teşekkür ediyoruz. Bizim için özel üretilen otobüsümüzle en zorlu müsabakalara bile konforlu ve güvenli şekilde gidiyoruz. Bu yeni sponsorluk anlaşmasının milli takımımız için hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi.
Türkiye Ampute Futbol Milli Takımı ile gurur duyduklarını söyleyen Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün ise, “Mercedes-Benz Türk olarak, 30 yıla yakın süredir farklı spor branşlarında milli takımlarımıza desteğimizi kesintisiz sürdürüyoruz. Sporun, toplumların gelişmesinde ve daha sağlıklı nesillerin yetişmesinde ne kadar önemli bir rolü olduğunu biliyor, her zaman sporun ve sporcunun yanında olmaya devam ediyoruz. 2022 yılından bu yana da, adını spor tarihine altın harflerle yazdırmış, Dünya, Avrupa ve Balkan Şampiyonu olmuş olan Ampute Futbol Milli Takımımızın yanında olmaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz. Sınır tanımayan milli takımımızın yepyeni zaferler kazanacağına yürekten inanıyor ve bu yolda kendilerine başarılar diliyoruz. Geçmişte olduğu gibi gelecek yıllarda da başarıya giden yollardan birlikte geçmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Norveç'in atık ve geri dönüşüm alanındaki en büyük oyuncusunun kuruluşu olan Nordisk Återvinning, İsveç genelindeki belediyelere ve belediyeler arası atık şirketlerine atık toplama hizmeti sunuyor. Nordisk Återvinning bünyesinde görevli bir sürücü, her gün kamyonda ortalama 6 ila 7 saat geçiriyor. Zor manevra yapılabilen dar dönüşlere ve yüzlerce dur-kalk noktasına sahip güzergahlardaki görev süreci, hem sürücüler hem de araçlar üzerinde yüksek talep yaratıyor. Bu nedenle Nordisk Återvinning, filosunda yer alan Allison 4000 Serisi™ tam otomatik şanzımanlı Scania kamyonlar da dahil olmak üzere araçlarının çoğunu Allison şanzımanlarla donatıyor.
![]() |
Nordisk Återvinning Ulaştırma Müdürü Anders Karlsson, açıklamasında; "Sürücülerimiz, genellikle küçük iyileştirmelerin büyük fark yaratabileceği ortamlarda çalışıyor. Bu nedenle, manevraları iyileştirmek ve sürücülerimiz için görevlerini kolaylaştırmak üzere belediyeler ve müşterilerimizle aktif olarak çalışıyoruz. Ancak dış çevrenin iyileştirilmesi mümkün olmadığında, kamyonun konfor ve güvenlik sunması hayati önem taşıyor ve Allison, bu konuda önemli katkı sağlıyor” diye belirtiyor.
Nordisk Återvinning sürücülerinin bir iş günü genellikle 600'e kadar dur-kalk gerektiriyor. Araçlar, zorlu ortamlarda kısa mesafeler katediyor ve bu da özellikle şanzımanda yüksek performans gerektiriyor. Allison tam otomatik şanzımanlar, aşınma ve yıpranmayı minimize eden ve vites değiştirirken güç kaybını engelleyen tam hidrolik tork konvertörü ve Kesintisiz Güç Teknolojisi™ ile sürücü ve ekip için son derece güvenli bir sürüş sağlıyor.
Anders Karlsson; “Atık yönetiminde, yüksek operasyonel güvenilirliği korumak önemli. Eğer operasyon düzgün çalışmazsa, büyük sorunlara yaşanabilir. Her gün tek araç, ortalama 600 dur-kalk yapıyor. Bu nedenle Allison tam otomatik şanzımanla sürüş yapmak büyük bir avantaj. Tüm dur-kalk süreçleri, sorunsuz bir şekilde ilerliyor. Otomatikleştirilmiş Manuel Şanzımanlar (AMT) gibi diğer sistemleri test ettik ancak maalesef atık yönetimi araçlarında yeterince performans gösteremiyorlar. Allison, kısa rotalarda sorunsuz ve sarsıntısız sürüş sağlama konusunda üstün bir performans sunuyor ve bu da atık toplama görevleri için mükemmel” şeklinde ekledi.
Nordisk Återvinning, yeni araç yatırımlarında sürücülerin görüşlerini de sürece dahil ediyor. Bu konuda açıklamada bulunan Anders Karlsson; “Yeni kamyonlar sipariş ederken sürücülerimizin geri bildirimlerini dikkate almaya çalışıyoruz. İş gününün sorunsuz geçmesi için doğru ekipmanı seçmek çok önemli. Her zaman sürücünün işini kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Bu, şanzıman da dahil olmak üzere araçlarımızın her parçası için geçerli. İstikrarlı ve güvenirliği kanıtlanmış şanzıman tercihine dikkat ediyoruz. Ayrıca vites kullanımı kolaysa, kamyon sürüşü daha kolay algılanıyor. Allison şanzımanlar, yüksek kalite sunmamıza ve sürücülerimiz için güvenli bir çalışma ortamı sağlamamıza yardımcı oluyor, bu hem bizim hem de onlar için olumlu bir durum” diyerek sözlerini tamamladı.
Türkiye’nin ilk seyahat firması olarak 1926 yılında çıktığı yolda bir asrı geride bırakmaya hazırlanan Kâmil Koç, yeni kampanyalarla yolcularına destek olmaya devam ediyor. 2025 yılında da yine yol arkadaşlarını düşünen firma, mobil uygulamaya özel indirim kampanyası başlattı.
Kâmil Koç ile Şubat ayı boyunca yurt içinde indirimli seyahat fırsatı
7-28 Şubat 2025 arasını kapsayan kampanyadan yararlanmak için bileti Kâmil Koç mobil uygulaması üzerinden almak yeterli oluyor. Yolcular, internetten ya da App Store veya Google Play üzerinden hızlı bir şekilde cep telefonlarına indirdikleri Kâmil Koç mobil uygulaması ile bu indirimden faydalanabiliyor. Uygulama üzerinde gerçekleştirilecek bilet alımları sırasında kampanya ilanındaki indirim kodunun (KKAPPXP) sisteme girilmesi ile fiyatta yüzde 10’luk bir indirim uygulanıyor.
İndirimli bilet ile konforlu seyahatin keyfini çıkarın
Şubat ayının sonuna kadar geçerli olan kampanya, mobil uygulamaya özel ve yalnızca yurt içi bilet alımlarını kapsıyor. Yolcular, 100 yıla aşkın süredir Türk halkının seyahatteki ilk tercihi olan Kâmil Koç’un geniş seyahat ağı ile Türkiye’nin diledikleri şehrine indirimli seyahat edebilme fırsatına sahip oluyor.
Siz de Kâmil Koç mobil uygulaması üzerinden indirimli biletlerinizi alarak Türkiye’nin en geniş seyahat ağına sahip firmasıyla konforlu seyahatin keyfini çıkarabilirsiniz.
Kayseri'de sabaha kadar yolcusuz gece boyu çalışan tramvayların sebebi öğrenildi. Yolcu almadan gece boyu seferini sürdüren tramvaylar için Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nden açıklama geldi. Yapılan açıklama ile olumsuz kış koşulları sebebi ile seferlerin zorunlu olarak yapıldığı anlaşıldı.
Hedef, Sistemin Donmasını Engellemek
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Kayseri'deki tramvay hattının da bu soğuk kış koşullarında sistemin donma tehlikesine karşı gece boyunca çalıştırılmasının önemli olduğunu ifade etti. Yalnızca yolcu taşımakla kalmayıp, seferlerin düzenli olarak yapılması, rayların üzerindeki buzlanmanın önlenmesine ve sistemin sağlıklı bir şekilde çalışmasına yardımcı oluyor.
Ayrıca, kış şartları nedeniyle tramvayların gece saatlerinde periyodik bir şekilde çalışmasının, sistemin her zaman aktif kalmasını ve sabah saatlerinde ani bir aksaklık yaşanmasının önüne geçilmesini sağladığı ifade ediliyor.
Kayseri'deki gece tramvay seferleri, halkın merakını cezbetmiş olsa da aslında bu durumun çok daha fonksiyonel ve güvenlik amaçlı olduğu ortaya çıktı. Kışın zorlu koşulları ve olumsuz hava şartları, toplu taşımada aksamalara neden olabilecekken, tramvayların gece boyunca çalıştırılması, bu tür sorunların önüne geçilmesini sağlıyor. Bu uygulamanın devam etmesi bekleniyor, ancak ilerleyen günlerde bu seferlerin daha verimli hale getirilmesi için yeni stratejiler geliştirilmesi de olası görünüyor.
Ekiplerimiz gece gündüz demeden konforunuz için sahada..???
— Kayseri Büyükşehir Belediyesi (@KayseriBSB) February 6, 2025
Katener hattımızın donmaması ve size gün içerisinde sağlıklı hizmet vermemiz için gece son seferlerin ardından sabah ilk sefere kadar teknik sefer düzenliyoruz.
Ulaşım A.Ş. ekiplerimiz tüm gücüyle çalışıyor. ? pic.twitter.com/e21Ts7VwQi
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Gebze OSB-Darıca Sahil Hattı tren entegrasyon test çalışmalarını yerinde inceledi. Bakan Uraloğlu, incelemenin ardından yaptığı açıklamada “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak özellikle metropol şehirlerde yaşayan vatandaşlarımızın trafik sorununun çözümü için çok önemli kent içi raylı sistem projelerini hayata geçirdik.” ifadelerini kullandı.
Kent İçi Raylı Sistem Uzunluğu 634,1 Kilometreye Çıkacak
Bakanlık tarafından tamamlanarak ülke genelinde vatandaşın hizmetine sunulan kent içi raylı sitem hattı uzunluğunun 434 kilometre olduğunu belirten Bakan Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Şu anda Gebze OSB-Darıca Sahil Hattı da dahil Kocaeli, İstanbul ve Bursa’da 73,4 kilometre kent içi raylı sistem hattının yapımını sürdürüyoruz. İkisi Ankara’da olmak üzere Sakarya ve Trabzon’da toplam 67 kilometre uzunluğunda 4 ayrı kent içi raylı sistem hattının projelerinin hazırlanmasına devam ediyoruz. İstanbul, Ankara, Samsun ve Konya olmak üzere 4 ilimizde 126,7 kilometre yeni hattın yapımını planlıyoruz. Yapımı devam eden ve planladığımız projelerimizi hayata geçirdiğimizde Bakanlık olarak bugüne kadar ülke genelinde inşa ettiğimiz 434 kilometre kent içi raylı sistem uzunluğunu 634,1 kilometreye çıkarmış olacağız. Yani Gebze’den çıktığınızda Sinop’a, Antalya’ya ya da sınırlarımızı aşarak Sofya’ya ulaşacak kadar bir uzunluktan bahsediyoruz.”
“Kocaeli Şehir Hastanesi’ne Ulaşım Süresi 15 Dakikaya Düştü”
Gebze OSB-Darıca Sahil Hattı Projesi’nin Kocaeli’de hayata geçirilen 3 önemli kent içi raylı sistem projesinden biri olduğunu vurgulayan Uraloğlu, “Hatırlayacağınız üzere geçen yıl 3,1 kilometre uzunluğunda olan Kocaeli Şehir Hastanesi Tramvay Hattımızı hizmete açmıştık. Söz konusu hattımızın yapım çalışmalarını bir buçuk yıldan kısa bir sürede tamamlayarak hızlıca halkımızın hizmetine sunmuştuk. Hattımız sayesinde Kocaeli Şehir Hastanesi’ne ulaşım süresi 15 dakikaya düştü.” dedi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kuzey HRS’de Çalışmalar Devam Ediyor
Diğer bir proje olan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kuzey HRS Hattı 1. etabı için de 27 Haziran 2024 tarihinde yükleniciye yer teslimi gerçekleştirdiklerini anımsatan Uraloğlu, “İlk etabı, Kocaeli'nin stratejik ulaşım ağında önemli bir yer tutacak şekilde planladık. Hat, Tüpraş Petkim'den başlayarak Derince ilçesi üzerinden geçecek ve ardından Millet Bahçesi ve Seka Park'ı kat ederek kent merkezine ulaşacak. Kent merkezine ulaştıktan sonra da Kocaeli Otogarı'na uğrayarak İzmit Doğu İstasyonu'nda sonlanacak.” diye konuştu.
Güzergâh üzerinde İstasyon, Şaft ve Depo Sahası yerleşimleri incelemeleri ile mevcut ve planlanan altyapı tesisleri ve sanat yapıları ile etkileşim araştırmaları ve altyapı deplase işlerinin devam ettiğini söyleyen Uraloğlu, “Yine güzergah boyunca inşaat çalışmaları dolayısıyla kapatılacak alanların trafik sirkülasyon onayları ile altyapı proje onay süreçleri de sürüyor. Diğer yandan ana hat tünel kazılarını yapacak olan TBM’lerin parça ve ekipmanlarını sahaya getirdik ve montaj çalışmalarına başladık.” dedi.
Bakan Uraloğlu, projenin ikinci etabında da Kuzey Hafif Raylı Sistem Hattı'nın kapsamını genişletmeyi ve Kocaeli'nin daha geniş bölgelerine hizmet vermesini hedeflediklerini kaydetti. Uraloğlu, ikinci etabı, bir uçtan Körfez ilçesi Atalar mevkiine diğer uçtan Kocaeli Fuar Merkezi ve Cengiz Topel Havalimanı'na erişimi sağlayacak şekilde planladıklarını anlattı.
Gebze OSB-Darıca Sahil Hattı Günde 330 Bin Yolcuya Hizmet Verecek
Yapım çalışmaları devam eden 15,4 kilometrelik Gebze OSB -Darıca Sahil Hattı’nı çift hat olarak inşa ettiklerini söyleyen Uraloğlu, “Tasarım hızı 90 kilometre olan hattımız 11 istasyonuyla günde 330 bin yolcuya hizmet verebilecek. Gebze Organize Sanayi Bölgesi ile Darıca Sahili arasındaki yerleşimin yoğun olduğu bölgeleri metro konforunda birbirine bağlayacak.” açıklamasında bulundu.
Gar İstasyonu ile Marmaray Hattı'na, Adliye istasyonunda da ileride yapılacak bir metro hattı ile Sabiha Gökçen Havalimanı’na erişimin mümkün olacağını dile getiren Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Ayrıca OSB İstasyonu’nun yaklaşık 1 kilometre kuzeyinde, yaklaşık 113 bin metrekare alan üzerinde 17 set kapasiteli depo ve bakım alanı da inşa ediyoruz. İnşallah hattımızdaki tüm çalışmaları 2026 yılının ikinci yarısında tamamlayacak ve hizmete açacağız. Hattın tamamlanmasıyla karayolu işletme ve bakım kazancı, hava kirliliği gibi dışsal faydalar ve zaman kazancı gibi etkenlerle 25 yıllık projeksiyonda ekonomik kazancı yaklaşık 2 milyar 734 milyon Avro üstünde olacaktır. Bu kazancı düşündüğümüzde bu projenin Kocaeli ve ülkemiz adına ne kadar önemli bir proje olduğu da ortaya çıkıyor.”
Projede Yüzde 86 İlerleme Sağlandı
Projedeki genel ilerleme oranının yüzde 86 olduğunu belirten Bakan Uraloğlu, “Toplamda 78 bin 922 metre olan ray miktarımızın 42 bin 14 metresinin montajını tamamladık. Darıca Sahil Portal – Darıca Cumhuriyet Meydanı İstasyonu arası Hat-2’de, Stadyum – Akse Sapağı İstasyonları arası Hat-1 ve Hat-2’de ve Mutlukent – Şaft-6 arası Hat-1 ve Hat-2’de toplam 2 bin 654 metre hat işlerine de en kısa sürede başlıyoruz.” şeklinde konuştu.
Hat Tamamlandığında Araçlar Sürücüsüz Olarak Hizmet Verecek
Uraloğlu, burada kullanılacak 28 adet aracın ihalesini 2020 yılında gerçekleştirdiklerini anımsatarak “Trenlerimizi yüzde 60 yerlilik şartıyla tam sürücüsüz olarak modern teknolojiye uygun olarak tasarladık ve 28 aracımızın tamamını da teslim aldık. Hatta bu araçlarımız yüzde 60’ın da üzerinde boji, yolcu bilgilendirme, anons, sinyalizasyon, aydınlatma, klima üniteleri, güvenlik kamera sistemleri gibi pek çok bileşeniyle yüzde 63 yerlilik oranı ile üretildi.” dedi.
Söz konusu hat tamamlandığında araçların 80 kilometre servis hızı, bin 150 yolcu kapasitesi ve 88 metre uzunluğu ile sürücüsüz olarak hizmet vereceğini anlatan Uraloğlu, “Yine metro inşaatı kapsamındaki yürüyen merdiven, asansör, fanlar, havalandırma, yangın önleme gibi sistemlerimizde de yerlilik oranımız yüzde 80’in üzerindedir. Şimdi bu araçlarımızın inşa ettiğimiz hattımızla entegrasyon test çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Gebze OSB-Darıca Metro Hattı Her Şeyi ile Türk Teknik ve Mühendisliğinin Ürünü”
Gebze OSB-Darıca Metro Hattı’nın her şeyi ile Türk teknik ve mühendisliğinin ürünü olduğunu vurgulayan Uraloğlu, “Gebze OSB-Darıca Metro Hattımız, inşasını yapan yüklenicisinden hat üzerinde çalışacak araçlarına ve sinyalizasyon sistemine kadar tamamen milli şirketlerimiz eliyle; her şeyi ile Türk teknik ve mühendisliğinin ürünü olarak inşa edilen ilk metro hattımız. Bu özelliğiyle Türkiye Yüzyılı’nda metro hattı inşaatlarında artık yeni bir dönem başladığının en güzel kanıtı. Artık metro hatlarımızın yapım aşamasından, elektrifikasyon ve sinyalizasyon aşamasına kadar üstünde çalışacak araçlarıyla birlikte her şeyimiz milli ve yerli olacak.” diye konuştu.
Yarın Sakarya’daki TÜRASAŞ tesislerinde 225 kilometre hıza sahip ilk yerli ve milli elektrikli hızlı tren setinin gövde kaynak törenini gerçekleştirerek üretimine başlayacakları müjdesini veren Bakan Uraloğlu, “Zaten 160 kilometre hıza sahip yerli ve milli elektrikli tren setlerimizi üretmiştik ve 3 setimiz şu an Adapazarı-Gebze arasında yolcu taşımacılığı yapıyor. Şimdi 225 kilometre hıza sahip olanlarını üretmeye başlayacağız.” açıklamasında bulundu.
Gebze OSB-Darıca Sahil Hattı’ndaki yerli metro araçları, ana hatlardaki yerli elektrikli tren setleri ve Gayrettepe-İstanbul Havalimanı Metro Hattı’nda kullanılan yerli ve milli elektrifikasyon ve sinyalizasyon sistemlerinin çok kıymetli kazanımlar olduğunu söyleyen Uraloğlu, “Bildiğiniz üzere ne kadar çok yerli üretim o kadar çok bağımsız ve güçlü bir ülke anlamı taşımaktadır. Hiç şüpheniz olmasın Türkiye’nin gelecek vizyonunu; teknolojiyi yakından takip ederek ve daima entegrasyonu merkeze koyarak şekillendireceğiz.” dedi.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç.Dr.Tahir Büyükakın, İzmit ile Sabiha Gökçen Havaalanı arasında kullanılmak üzere filoya dahil edilen 27 yeni otobüsün tanıtımını gerçekleştirdi. Büyükşehir, şehirlerarası ulaşım hizmetlerine değer katmaya devam ederek vatandaşların konforlu ve güvenli yolculuk yapabilmesi için yeni otobüsleri envanterine ekledi. Başkan Büyükakın’ın katılımı ile Kocaeli Kongre Merkezi otoparkında gerçekleşen programa ayrıca; Kocaeli Valisi İlhami Aktaş, AK Parti Kocaeli Milletvekili Prof.Dr.Sadettin Hülagü, AK Parti İl Başkanı Dr.Şahin Talus, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr.Hayri Baraçlı, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Berna Abiş, Büyük Birlik Partisi İl Koordinatörü Metehan Küpçü, FSM Demirbaş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Demirbaş, siyasi parti ve STK temsilcileri katıldı.
FİLONUN TOPLAM SAYISI 671’E ÇIKTI
Başkan Büyükakın, 27 yeni aracın ve 18 körüklü aracın da ilk kez törenle halkın kullanımına sunulduğunu duyurdu. Yeni araçların toplam yatırım bütçesinin 194 milyon TL olduğunu belirten Büyükakın, “Toplu taşımayla ulaşım sağlama oranı Avrupa'da yüzde 30 civarındayken, Kocaeli’de bu oran yüzde 7 idi. Biz bunu yüzde 16’ya çıkarmak için mücadele ediyorduk ve şu anda bu hedefe hızlı adımlarla ilerliyoruz” dedi. Kocaeli’deki toplu taşıma filo sayısının 671’e çıktığını belirten Başkan Büyükakın, 342 aracın 2021 yılından itibaren alındığını ve bu yatırımlar için 1 milyar 904 milyon lira harcandığını söyledi.
Sürdürülebilir Ulaşım İçin Teknolojik Yatırım
FSM Demirbaş Otomotiv, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ne 2023 model IVECO Crossway otobüsleri tedarik etti. Her biri 13 metrelik uzunlukları ve 76 yolcu taşıma kapasitesiyle, uzun ve kısa mesafe yolculuklar için ideal seçenekler sunuyor. Modern tasarımı ve ergonomik koltuk yapılarıyla, özellikle yoğun saatlerde yolculara konforlu bir seyahat imkanı sağlayacak olan bu araçlar, çevre dostu Euro 6 motor teknolojisi ile donatıldı. Euro 6 motor, egzoz emisyonlarını minimum seviyeye indirerek, hava kirliliğini azaltma hedefiyle tasarlandı.
Güvenli, Konforlu ve Çevre Dostu
FSM Demirbaş Otomotiv, araçlarında sadece yolcu konforunu değil, güvenliği de ön planda tutuyor. Yüksek güvenlik standartlarına sahip olan otobüsler, modern ikaz sistemleri ve sürücü destek teknolojileriyle yolcularına güvenli bir seyahat deneyimi sunuyor. Ayrıca, geniş iç hacmi ve ergonomik tasarımlı koltukları sayesinde uzun yolculuklar daha keyifli hale geliyor.
FSM Demirbaş Otomotiv’in Kocaeli'ye Katkıları Büyüyor
FSM Demirbaş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Demirbaş, "Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin toplu taşıma sistemine sunduğumuz bu yeni otobüslerle, şehrin ulaşım altyapısına önemli bir katkı sağladığımız için gururluyuz. Sürdürülebilir ulaşım çözümleri ve çevre dostu araçlarla, Kocaeli halkına daha konforlu ve güvenli bir seyahat deneyimi sunmayı hedefliyoruz. Bu yatırımlar, şehirdeki toplu taşıma kalitesini yükseltirken, çevre dostu çözümlerle de geleceğe katkı sağlıyor" dedi.
FSM Demirbaş Otomotiv: Geleceği Hedefleyen Yatırımlar
FSM Demirbaş Otomotiv, araç filosundaki yenilikçi ve çevre dostu çözümleriyle sektördeki liderliğini sürdürmeye devam ediyor. Kocaeli'nin ulaşım vizyonuna önemli katkılarda bulunan firma, teknolojik altyapısı ve sürdürülebilir projeleriyle sadece şehir içi ulaşımı değil, aynı zamanda çevresel etkileri de minimize etmeyi amaçlıyor.
Kocaeli’nin Ulaşım Filosunda Büyüme Devam Ediyor
Bu yeni alımlar, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin ulaşım filosunu toplamda 671 araca çıkarmış oldu. FSM Demirbaş Otomotiv'in katkılarıyla yapılan bu önemli yatırımlar, şehrin ulaşım altyapısının güçlenmesine ve çevre dostu ulaşım çözümlerinin yaygınlaşmasına büyük bir adım atılmasını sağladı.
Teslimat töreni, Mercedes-Benz Otomotiv Hafif Ticari AraçlarSatış Müdürü Serdar Yaprak, Mercedes-Benz Otomotiv Hafif Ticari Araçlar 2. El Satış Müdürü Faruk Özer, Mercedes-Benz Finansal Hizmetler Satış ve Pazarlama Direktörü Meltem Gürsoy, Mercedes-Benz Otomotiv Hafif Ticari Araçlar Satış Filo Satış Koordinatörü Coşkun Civan, Şennik Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Şennik, Şennik Turizm Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Uğur Şennik ve Şennik Turizm Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ümit Şennik’in katılımı ile İstanbul’da gerçekleşti.
Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar olarak premium segmentte lider olduklarını ve bu konumlarını daha da güçlendirmek istediklerini belirten Mercedes-Benz Otomotiv Hafif Ticari Araçlar Satış Müdürü Serdar Yaprak bu doğrultuda en büyük avantajlarından birinin de portföylerindeki araçların sektöre özel çeşitliliği olduğunu söyleyerek “Mercedes-Benz olarak, müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde araçlarımızı kullanılacakları sektörlere uyarlıyor, farklı şekillerde kişiselleştirilebilen araç içi düzenlemeler ve donanımlar sunuyoruz. Yüksek güvenlik ve konfor özelliklerinin yanı sıra premium algısıyla da yolcu taşımacılığında sürücü ve şirket sahipleri tarafından en çok aranan modelimiz Sprinter, orijinal minibüs olarak en çok tercih edilen aracımız. Vito da segmentinde yolcu taşımacılığında lider konumda. Şennik Turizm de filosuna kattığı 202 adet Sprinter ve Vito ile Mercedes-Benz araçlarının hem kendilerinin hem de müşterilerinin beklentilerini en iyi şekilde karşıladığını gösteriyor.” dedi.
Araçları teslim alan Şennik Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Şennik, geniş ve modern filo ağlarını sektördeki en donanımlı araçlarla güçlendirmeyi hedeflediklerini, müşterilerine konforlu ve güvenli bir taşıma deneyimi sunmayı amaçladıkları için uzun süredir Mercedes-Benz ile çalıştıklarını belirtti ve “Sektördeki güçlü duruşumuzu koruyarak, kaliteli hizmet anlayışımızla müşterilerimize değer katmak ve seyahat deneyimlerini unutulmaz kılmak istiyoruz. Bu doğrultuda da filomuzu sürekli yeniliyoruz. Üst düzey müşteri memnuniyeti sağlayacak hizmetlerimizi sürdürmek amacıyla bugün 197 adet Mercedes-Benz Sprinter ve 5 adet Vito’yu filomuza kattık.” diyerek uzun yıllara dayanan iş birliklerinin güçlenerek devam edeceğine inandıklarını vurguladı.
Bursa’da Türksat işbirliğiyle hayata geçirilen Akıllı Trafik Sistemi, dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor. ODTÜ Teknokent firması ISSD tarafından geliştirilen sisteme ilişkin açıklama yapan ISSD Yönetim Kurulu Başkanı Çağrı Yüzbaşıoğlu, sistemin yapay zeka ile sürekli gelişerek trafik sorunlarına yenilikçi çözümler sunduğunu belirtti. Yüzbaşıoğlu, “Akıllı kavşak yönetimiyle Bursa, yalnızca Türkiye’de değil, küresel ölçekte bir akıllı şehir modeli haline geliyor.
ATS Sitemi, trafik ışıklarını yapay zeka destekli analizlerle yöneterek araç akışını yönetiyor. Sistem, trafik yoğunluğunu azaltarak zaman kaybını önlüyor, yakıt tüketimini düşürüyor ve çevre kirliliğini en aza indiriyor
Akıllı Algoritmalarla Anlık Trafik Yönetimi
Akıllı Trafik Sisteminin, kavşaklara yerleştirilen akıllı kameralar, manyetik sensörler ve araç takip sistemlerinden elde edilen verilerle trafik akışını anlık olarak analiz ettiğini belirten Yüzbaşıoğlu, “Yapay zeka destekli algoritmalar, yoğunluk tespitine göre sinyal sürelerini ayarlayarak trafiğin en yoğun olduğu yönlere öncelik tanıyor. Böylece bekleme süreleri kısalırken, trafik akışı daha düzenli hale geliyor.” şeklinde konuştu.
Dünyada Bir İlk: Hareketli Araç Verisi (HAV) ile Trafik Yönetimi
Bursa’da Türksat işbirliğiyle hayata geçirilen bu proje, dünyada ilk kez Hareketli Araç Verisi (HAV) ile kavşak yönetimini mümkün kılıyor. HAV sayesinde şehir içindeki araçların hareketliliği gerçek zamanlı olarak takip edilerek trafik akışı düzenleniyor. Ayrıca, kaza veya araç arızaları gibi olumsuz durumlar anında tespit edilerek hızlı müdahale sağlanıyor.
35 Kavşakta Adaptif Trafik Yönetimi
Proje kapsamında Bursa’nın en yoğun 35 kavşağına adaptif trafik yönetim sistemlerinin kurulduğunu açıklayan Yüzbaşıoğlu, bu noktalara yerleştirilen 165 akıllı kameranın, trafik yoğunluğunu anlık olarak izlediğini söyledi. Yüzbaşıoğlu, “ 215 kavşak, Bursa Trafik Yönetim Merkezi’ne bağlanarak uzaktan kontrol edilebilir hale getirildi. Böylece kavşaklardaki olası sorunlara anında müdahale edilebiliyor.” Dedi.
36 Milyon TL’lik Yakıt Tasarrufu ve Çevresel Katkı
Akıllı Trafik Sistemi’nin devreye alınmasıyla Bursa’daki trafik yoğunluğunun azaldığını ve yakıt tüketiminin de önemli ölçüde düştüğünü ifade eden Yüzbaşıoğlu şöyle devam etti :”Günde 1.750.000 araç bu sistemin yönetimindeki kavşaklardan geçiyor. Yapılan hesaplamalara göre sistem sayesinde yıllık 36 milyon TL’lik yakıt tasarrufu sağlanırken, 390 bin ton karbondioksit salınımı azaltılacak.”
Seyahat Sürelerinde Yüzde 50’ye Varan Azalma
Sistemin pilot olarak uygulandığı Beşevler Giriş ve Orhaneli kavşaklarında, seyahat sürelerinde yüzde 10 ila yüzde 50 oranında azalma sağlandı. Bu başarı, akıllı trafik yönetiminin şehir içi ulaşımda büyük fark yarattığını gösteriyor.
Otowatt, Türkiye genelinde şarj ağını genişleterek elektrikli araç kullanıcılarına daha fazla noktada erişim imkanı sunarken, apartman ve site yönetimleri için de ek gelir fırsatları yaratıyor. Bu sayede hem kullanıcılar araçlarını evlerine yakın noktalarda şarj edebiliyor hem de işletmeler ve site yönetimleri için sürdürülebilir bir yatırım alanı oluşuyor.
YEK-G Sertifikası ve Şeffaflık
Otowatt’ın aldığı YEK-G Sertifikası, Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. (EPİAŞ) tarafından oluşturulan bir sistem üzerinden veriliyor. Bu sistem, enerjinin yenilenebilir kaynaklardan üretildiğini ve çevreye duyarlı bir şekilde tüketildiğini şeffaf bir şekilde belgeliyor. YEK-G Sertifikası ile Otowatt, karbon salınımını azaltmayı ve sürdürülebilir enerji kullanımı konusunda farkındalık yaratmayı hedefliyor.
İstasyon Ağı Genişliyor, Yatırım ve Gelir Fırsatları Artıyor
Otowatt, Türkiye'nin farklı bölgelerinde şarj istasyonları kurarak ağını genişletmeye devam ediyor. Şirket, apartman ve site yerleşimleri, restoranlar, oteller, alışveriş merkezleri, akaryakıt istasyonları, sağlık kuruluşları gibi birçok noktada geniş bir yelpazede hizmet veriyor. Şu anda 120’yi aşkın noktada hizmet veren Otowatt, bu sayıyı her geçen gün artırmayı hedefliyor. Özellikle sitelerde kurulan şarj istasyonları sayesinde kullanıcılar, araçlarını evlerine yakın noktalarda şarj etme imkanı buluyor. Bu girişim, site yönetimlerine de ek gelir yaratma fırsatı sunuyor ve bu alanlarda yapılan yatırımların karşılıklı fayda sağlamasına olanak tanıyor.
Mobil Uygulama ile Kolay Erişim
Elektrikli araç kullanıcıları, Otowatt’ın mobil uygulaması sayesinde şarj istasyonlarına hızlıca erişim sağlayabiliyor. Uygulama üzerinden istasyonların konumları görüntülenebiliyor, şarj işlemleri başlatılabiliyor ve ödemeler kolaylıkla yapılabiliyor. Gelişmiş altyapı ve kolay kullanım özellikleri sunan bu uygulama, elektrikli araç şarjını daha erişilebilir hale getirirken, kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun bir deneyim sağlıyor.
Avrupa’nın ticari araç üretim lideri ve 2 kıtada birden üretim hattından araç indirebilme kapasitesine sahip Türkiye’nin ilk ve tek otomotiv üreticisi Ford Otosan, Romanya Craiova fabrikasındaki yeni modellerin üretiminin devreye almasının ardından, Mars Logistics ile lojistik maliyetleri düşürecek öncü bir projeyi hayata geçiriyor. Proje kapsamında kurulan intermodal hat ile Ford Otosan’ın Avrupa’daki ilk yatırımı olan Romanya Craiova Fabrikası İstanbul Halkalı arasında karşılıklı haftada dörder sefer gerçekleştirilecek. Söz konusu operasyon ile Craiova Fabrikası’nda üretilen araçların Türkiye’ye taşınması planlanıyor.
Türkiye’den Romanya’ya Artan İhracat, Tedarik Zincirini Güçlendiriyor
Yeni kurulan intermodal hat, İstanbul Halkalı’ya haftada dört sefer düzenleyerek yılda yaklaşık 12.000 aracın Türkiye’ye taşınmasını sağlayacak. Aynı zamanda, üretim parçalarının Türkiye’den Craiova Fabrikası’na ulaştırılmasını kapsayan bu çevreci lojistik çözüm, Mars Logistics iş birliğiyle gerçekleştirilecek. Yeni hat sayesinde yıl sonuna kadar karayoluna kıyasla %63 oranında daha az emisyon salımı yapılması hedefleniyor.
2022 yılında Craiova Fabrikası’nı bünyesine katan Ford Otosan, Avrupa’daki üretim ağını güçlendirirken, Türkiye ile Romanya arasındaki ticari ilişkileri de pekiştiriyor. Craiova Fabrikası’nda üretimi yapılan modellerin artmasıyla birlikte, Türkiye’den Romanya’ya hem Ford Otosan hem de tedarikçileri aracılığıyla yapılan parça ihracatında önemli bir artış sağlandı.
Özyurt: “Üretimden lojistiğe, entegre ve sürdürülebilir bir ekosistem inşa ediyoruz”
Ford Otosan Lideri Güven Özyurt, bu projenin sürdürülebilirlik ve operasyonel verimlilik açısından önemine değinerek şunları söyledi:
"Yılda 270 bin adet araç üretim kapasitesine sahip Craiova Fabrikamızda üretilen Ford Puma ve Courier modellerinin bir bölümünü bu yeni lojistik modeliyle Türkiye’ye getiriyoruz. Karayolu ve denizyoluna kıyasla maliyet avantajı sağlayarak rekabetçiliğimizi artırırken, çevreye duyarlı bir lojistik modeliyle sürdürülebilirlik hedeflerimize de güçlü bir katkı sunuyoruz.
Ford Otosan olarak yalnızca kendi üretim süreçlerimizi değil, tedarik zincirimizle birlikte tüm ekosistemimizi de güçlendiriyoruz. Romanya’daki 10’a yakın Türk tedarikçimizden parça tedarik ediyor, ayrıca burada ürettiğimiz araçlar için Türkiye’den 60’tan fazla tedarikçiyle çalışıyoruz Daha da önemlisi, mühendislik ihracatı yapıyoruz, Sancaktepe AR&GE merkezimizde geliştirdiğimiz modellerin mühendisliğiyle, bilgi ve teknoloji ihracatında da güçlü bir aktör olmaya devam ediyoruz. Ford Otosan olarak sadece kendi operasyonlarımızı değil, tüm iş ortaklarımızla birlikte daha verimli, sürdürülebilir ve entegre bir üretim ve lojistik ağı oluşturmak için çalışıyoruz.”
Sahillioğlu: Demiryolu taşımacılığında sürdürülebilir çözümleri yaygınlaştırarak sektörde öncü adımlar atıyoruz
Mars Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Garip Sahillioğlu ise Ford Otosan’la imza atılan iş birliğini, “Uzun süredir fizibilite çalışmalarını yaptığımız projelerimizi hayata geçirmenin gururunu yaşıyoruz. Mars Logistics olarak Türkiye’de demiryolu taşımacılığı alanında tarihi adımlar atıyoruz. Romanya ve Türkiye arasında kurduğumuz intermodal hat ile Ford Otosan’ın Avrupa’daki ilk yatırımı olan Romanya Craiova fabrikasında üretilen araçlar için üretim parçalarını Ford Otosan’ın Türkiye’deki imalatçılarından toplayıp, özmal vagonlarımızla işletmesi bize ait olan Mars Halkalı Tren Terminali’ne taşıyoruz. Buradan yola çıkan yükleri Ford Otosan Craiova fabrikasının içinde yer alan ve işletmeciliği yine tarafımızdan yapılan terminale ulaştırıyoruz.” sözleriyle değerlendirdi.
Türkiye’nin ilk Demiryolu Taşımacılık İşletmeleri’nden biri olan Pars Demiryolu şirketine ait lokomotifler ile özel demiryolu taşımacılığı yapacaklarına dikkat çeken Sahillioğlu, ilkleri gerçekleştirmeye devam edeceklerini belirterek “Bu önemli adımlarla lojistik süreçlerdeki verimliliği artırmak ve çevre dostu taşımacılığı teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Hayata geçirdiğimiz projelerimizle demiryolu taşımacılığında sürdürülebilir çözümlerin daha da yaygınlaşmasını hedefliyoruz.” dedi.
Sürdürülebilirlik ve görev odaklı yaklaşımı ile müşterileri için gerçek bir çözüm ortağı olma hedefiyle hareket eden IVECO, devreye aldığı WhatsApp hattı ile müşterisine şimdi daha da yakın. 5 Şubat tarihinde devreye giren IVECO WhatsApp iletişim hattından 7/24 hizmet alınabilecek.
Yaygın ve güvenilir hizmet ağına sahip IVECO markası, satış sonrası süreçleri ile ve devreye aldığı 444 50 04 numaralı çağrı merkezine ait WhatsApp İletişim hattı ile de müşterilerinin ve filo sahiplerinin her daim yanında olduğunu kanıtlıyor.
Her ihtiyaca yönelik sürdürülebilir ve karlı çözümler sunmak için çok enerjili bir ürün yelpazesi ve ‘’Değişimin Kendisi Ol’’ mottosu ile faaliyetlerine devam eden IVECO, müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutmayı amaçlıyor. İş verimliliği, sürücü deneyimi, sürdürülebilirlik ve bağlantılı olmak yaklaşımı ile dört temel odaklı, çalışmalarını sürdüren IVECO, ülkemizde iletişime açtığı WhatsApp hattı ile her zaman müşterisinin yanında olma iddiasını tekrarlıyor.
IVECO’nun WhatsApp Hattı, satış ve satış sonrası süreçlerde her nerede olursanız olun, her zaman ulaşarak, tüm soru ve görüşlerinize anında cevap alabileceğiniz bir iletişim kanalı olarak hizmet sunacak. IVECO Türkiye, canlı destek aracılığı ve çağrı merkezi ile de iletişime izin veren WhatsApp hattını devreye sokarak, hizmet ve servis çeşitliliğini daha da güçlendiriyor.
Belediyelerin hizmet aracı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmalarına hız kesmeden devam eden Anadolu Isuzu, 28 Ocak 2025 tarihinde Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı bünyesinde, vektörle mücadelede kullanılmak üzere, 51 adet Isuzu D-Max V-Cross 4x4 ve V-Life 4x2 pick-up aracı teslim etti. Daha önce 20 adet otobüsle Muğla halkının şehir içi ulaşımına katkı sağlayan Anadolu Isuzu, şimdi de belediyeye dayanıklı ve yüksek performanslı pick-up araçları kazandırarak hizmet ağını genişletti.
Teslimat törenine; Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Genel Sekreter Tayfun Yılmaz, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Ünsal Paşalı’nın yanı sıra, Anadolu ‘dan Yurtiçi Satış Direktörü Yusuf Teoman ve Filo & Kilit Müşteri Yöneticisi Hamdi Toker katıldı.
Teslimat töreninde konuşan Anadolu Isuzu Yurtiçi Satış Direktörü Yusuf Teoman, konu hakkında şunları söyledi: “Anadolu Isuzu olarak, kamu hizmetlerinde verimliliği artıran, dayanıklı ve yenilikçi araçlar sunmaya devam ediyoruz. Muğla Büyükşehir Belediyesi ile gerçekleştirdiğimiz bu teslimat, uzun soluklu görüşmelerin bir devamı niteliğindedir.Isuzu
D-max pick-up’larımız sürüş esnasında sürücüsünü ve etrafı korumak için olası kazaları önleyici sistemlerle donatılmıştır. Binek araç konforunu sağlarken 950 kg’a kadarda ilave teçhizatla donatılabilir veya yük taşıma imkânı sunmaktadır. Isuzu D-max araçlar yolda sadece arkadan tahrikli olarak kullanılabilirken, hareket halinde, bir düğme yardımıyla 4x4 ‘e çevrilerek arazi şartları veya kaygan yollarda güvenli bir şekilde seyahat edilmesini sağlayabiliyor. Isuzu D-max tüm bunları yaparken uzun bakım aralıkları, dayanıklılığı, az yakıt harcamasıyla beraber işletme maliyetleri açısından sınıfının da en iyileri arasında yer almaktadır. Yetkin ve ülkemizin her yerine yayılmış servis ağıyla desteklediğimiz satış sonrası hizmetlerimiz, kesintisiz çalışma koşullarını sağlayarak müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutacaktır.”
Türkiye ağır ticari araç sanayisinin öncüsü Mercedes-Benz Türk, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ilk gününden bu yana dayanışmanın gücüyle bölgenin ve bölge halkının yanında olmayı sürdürüyor. Bu kapsamda; Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, Mercedes-Benz Türk Bayi Ağı ve İş Geliştirme Direktörü Can Balaban ve Mercedes-Benz Türk Kurumsal İletişim Müdürü Miray Demirel depremin 2’nci yılında, Mercedes-Benz Türk’ün Hatay’daki bayisi Hatay Has’ı, Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan ve kuruluşundan itibaren destek verdikleri İSO Yaşam Kenti’ni ve AÇEV’in (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) toplumun gelişimine katkı sağlamayı hedeflediği, 0-8 yaş çocuklara yönelik çeşitli atölyeler, okul öncesi eğitim ile çocuk ve ebeveyn destek programları düzenlediği Hatay’daki merkezini ziyaret ettiler.
Deprem bölgesine verilen desteklerde sürekliliğin önemini vurgulayan Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, “Depremlerin acısını ve üzüntüsünü hala derinden yaşıyoruz. Depremi öğrendiğimiz ilk andan itibaren tüm imkanlarımızla, çalışanlarımız, bayilerimiz ve yetkili servislerimizle adeta bir seferberlik başlatarak sahadaki yerimizi aldık. Öncelikli olarak barınma ve gıda gibi acil temel ihtiyaçları karşıladıktan sonra ise halen faaliyette olan destek fonumuzu kurduk. Bu fonla deprem bölgesindeki sosyal yaşamın yeniden başlaması, çocukların sosyal gelişimi, gençlerin eğitimi, kadınların sosyal hayata katılımı için çözümler üreten çalışmaları hayata geçirmeye başladık. Bölgede desteklerin sürekliliğini sağlamak büyük önem taşıyor. Düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerle, ihtiyaçların takibini yapıyor ve gereksinimlere daha çabuk yanıt veriyoruz. Aynı zamanda tüm Mercedes-Benz Türk ailesinin onların yanında olacağı mesajını paylaşıyoruz. Bölgeyi ve bölge insanını tekrar ayağa kaldırmanın uzun soluklu bir süreç olduğunu biliyoruz. Ülkemizin yüksek dayanışma gücüyle bunu başaracağımıza yürekten inanıyoruz. Deprem bölgesine uzun vadeli destek sağlamayı önceliklendiriyor, büyük bir sorumluluk bilinciyle çalışıyoruz. Mercedes-Benz Türk olarak, burada çocuklar ve gençler başta olmak üzere her yaştan bireyin toparlanma ve sosyal iyileşme sürecine odaklanarak onları güçlendirmek için destek vermeye devam edeceğiz. Unutmadık, depremin ilk gününden bu yana söylediğimiz gibi unutmayacağız.” dedi.
Deprem bölgesine uzun vadeli destek sağlayacağız
Mercedes-Benz Türk Bayi Ağı ve İş Geliştirme Direktörü Can Balaban ise “Bayimiz, depremin ilk gününden itibaren hizmet vermeye devam ederek bölge ekonomisinin yeniden canlanmasına katkı sağlıyor. Otobüs ve kamyonlara yönelik servis desteğini sürdüren bayimiz, bölgedeki ulaşım ve lojistik faaliyetlerinin aksamadan devam etmesine yardımcı oluyor. Mercedes-Benz Türk olarak, bayimizle birlikte bölgenin toparlanma sürecine uzun vadeli destek sağlamaya kararlılıkla devam edeceğiz.”
Merhaba Kamil Bey, öncelikle başarılarınızdan dolayı sizi tebrik ederim. Uygun Oto’nun başarısının ardında neler yatıyor?
Teşekkür ederim! Uygun Oto’nun başarısının arkasında, yıllarca bu sektörde kazandığımız tecrübe ve işimize olan bağlılığımız var. Başlangıçta küçük bir servis olarak başladık, fakat zamanla otobüs esnafının bizlere gösterdiği güven ve desteği arkamıza alarak adım adım büyüdük. Bugün Anadolu Isuzu'nun yetkili servisi olmamızda, müşterilerimize verdiğimiz kaliteli hizmetin büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Uygun Oto'nun ünü sadece İstanbul'da değil, çevre illerde de duyulmuş durumda. Bu genişlemede ne gibi faktörler etkili oldu?
Kesinlikle, çevre şehirlerden gelen talepler bizi çok mutlu ediyor. Biz her zaman kaliteli hizmet ve doğru iş yapmayı ön planda tuttuk. Servisimizde, sadece İstanbul'dan değil, Tekirdağ gibi şehirlerden de otobüsler gelmeye başladı. Kulaktan kulağa yayılan bu memnuniyet, müşteri sayımızın artmasına ve sektördeki bilinirliğimizin hızla yükselmesine yol açtı.
Anadolu Isuzu ile olan işbirliğinizin etkisi büyük. Isuzu'nun otobüsleri, markayı tercih edenler için gerçekten büyük bir fark yaratmış gibi görünüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Evet, Anadolu Isuzu'nun otobüsleri gerçekten kaliteli araçlar ve biz de bu araçlarla ilgili her türlü sorunu çözebilme yeteneğine sahibiz. Yetkili servis olmamız, Isuzu markasına olan güveni artırmış durumda. Özellikle servis sonrası hizmetlerimizle, müşteri memnuniyetini üst seviyelere taşımayı hedefliyoruz. Bize gelen her müşterinin, işlerinin aksamaması için elimizden geleni yapıyoruz.
Peki, Uygun Oto'nun bir diğer önemli yönü olan müşteri ilişkileri hakkında neler söylemek istersiniz?
Müşteri ilişkileri bizim için çok kıymetli. Esnafın her zaman bizimle yakın bir ilişki içinde olması, onların ihtiyaçlarını doğru bir şekilde anlamamız bizim işimizi daha iyi yapmamıza olanak sağlıyor. Biz, esnafı sadece bir müşteri olarak değil, sektördeki bir partnerimiz olarak görüyoruz. Onların kazanması bizim de kazanmamız demek. Bu yüzden 7/24 hizmet sunuyor, sorunları hızlıca çözmeye çalışıyoruz.
Son olarak, gelecekteki hedefleriniz neler?
Gelecekteki hedefimiz, büyümek ve sektördeki başarımızı daha da ileriye taşımak. Anadolu Isuzu markası ile olan işbirliğimizi derinleştirerek, daha fazla esnafa kaliteli hizmet sunmayı planlıyoruz. Ayrıca, teknoloji ve yenilikçi hizmetlerle sektörde fark yaratmaya devam edeceğiz. En önemli hedefimiz ise işimizi her zaman doğru ve dürüst bir şekilde yaparak, müşterilerimizin memnuniyetini sağlamaya devam etmek.
İçinde bulunduğumuz günlerde başta RSV ve influenza olmak üzere çeşitli virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarının daha sık görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Manolya Kara, “RSV özellikle 6 aydan küçük çocuklar için ciddi bir solunum yolu enfeksiyonu olarak karşımıza çıkarken, daha büyük ve okul çağındaki çocuklarda influenza, ateş, kas ağrısı, eklem ağrısı, burun tıkanıklığı, hatta zatürreye neden olarak solunum sıkıntısına neden olabiliyor” diye konuştu.
Üst solunum yolu enfeksiyonlarının çocuklar arasında en sık görülen hastalıkların başında geldiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, öksürük ve hafif ateş gibi belirtilerle kendini gösteren bu hastalıkların genellikle viral enfeksiyonlar olduğunu söyledi. Özellikle rinovirüs, mevsimsel grip ve parainfluenza gibi virüslerin, kış aylarında daha yoğun şekilde görüldüğünü anlattı.
ÇOCUĞUM NEDEN SÜREKLİ HASTA OLUYOR?
“Çocuklar için bir başka sorun da bir virüsün neden olduğu hastalığı atlatmadan diğeriyle enfekte olabilmesi” diyen Doç. Dr. Kara, okulların bunun için çok uygun bir ortam olduğuna işaret ederek sözlerine şöyle devam etti: “Okul çağındaki çocukların sık hastalanmasının birkaç nedeni vardır. Kreş veya okul ortamlarında, henüz bağışıklık sistemleri tam gelişmemiş olan çocuklar, bir enfeksiyonu atlattıktan hemen sonra yeni bir virüsle karşılaşabilirler. Bu durum, çocukların yılda 6-8 kez enfeksiyon geçirmelerine neden olabilir. Neyse ki çocuğumuzun yaşı büyüdükçe bağışıklık sistemi artık bu virüsleri daha kolay tanır ve buna bağlı olarak hastalık sıklığı ve süresi kısalır.”
HANGİ VİRÜS HANGİ BELİRTİLERİ GÖSTERİYOR
Bu virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonları sırasında bazı bulguların zaman zaman daha baskın hale gelebildiğini anlatan Doç. Dr. Manolya Kara, hangi virüslerin hangi belirtileri gösterdiğini şöyle özetledi: “Örneğin rinovirüs enfeksiyonlarında burun tıkanıklığı, burun akıntısı, geniz akıntısı gibi bulgular daha ön planda iken, parainfluenza virüs enfeksiyonları sırasında ses kısıklığı ve havlar tarzda öksürük atakları ile karakterize krup tablosu daha sık gözlenir. Benzer şekilde adenovirüs enfeksiyonları sırasında çocuklarda boğaz ağrısı, farenjite eşlik eden kusma ve ishal saptanabilir. Çocuklarda göz enfeksiyonu (konjuktivit) gelişebilir. Bununla birlikte COVID virüsünün varyantlarına bağlı olarak klinik bulgular çeşitlilik göstermekle birlikte, şuan için en sık karşılaştığımız klinik tablo diğer virüslerden çok da ayırt edilemeyen, boğaz ağrısı, ses kısıklığı, burun tıkanıklığı ve kas ağrısı ile kendini gösteren gribal semptomlar şeklindedir.”
TEDAVİDE AMAÇ SEMPTOMLARI AZALTMAK
Çocuklar için özellikle grip dışında, virüs kaynaklı enfeksiyonlara özgü bir tedavi bulunmadığını ve bu tür enfeksiyonların tedavisinde amaçların semptomları hafifletmek ve çocukların iyileşmesini hızlandırmak olduğunu anlatan Doç. Dr. Manolya Kara, tedavi konusunda şu bilgileri verdi: “Çocukluk döneminde rutin olarak grip (influenza) virüsü dışında diğer virüslere ilişkin özgül bir tedavi yoktur. Tedavi yaklaşımımız çocukların şikayetlerinin geçmesi ve klinik iyileşmeye yönelik olmaktadır. Ateş nedeniyle sıvı kaybı artan çocukların sıvı alımının sağlanması, ateş ve ağrıya yönelik uygun dozlarda ağrı kesici-ateş düşürücü ilaçların kullanılması, burun tıkanıklığının giderilmesi ve istirahat tedavinin ana unsurlarıdır.”
ÇOCUKLARIN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ DESTEKLEMEK İÇİN NELER YAPILMALI?
Güçlü bağışıklık sisteminin hem hastalıklardan korunmada hem de hastalıkları kısa sürede atlatmada çok önemli bir yeri olduğunun altını çizen Doç. Dr. Kara, çocukların bağışıklık sistemini güçlendirecek önerilerini sıraladı; “Çocuklarda bağışıklık sisteminin desteklenmesinde ana unsurlar dengeli beslenme, yeterli ve kaliteli bir uyku, eksiksiz aşılama ile düzenli fiziksel aktivite olarak düşünülebilir. Sağlıklı bir kahvaltı ile güne başlamak, gelişmiş bilişsel işlev ile ilişkili bulunmuştur. 6-17 yaş arası gençler her gün en az 60 dakika fiziksel aktiviteye katılmalıdır. Araştırmalar, fiziksel aktivitenin bilişsel becerilere, konsantrasyona, dikkate yardımcı olabileceğini ve bağışıklık sistemini desteklediğini göstermektedir. Çocuk hekimi tarafından okul öncesi dönemde ve sürecinde çocukların muayene edilerek, büyüme gelişmesinin değerlendirilmesi, gerekli olgulara destek tedavi ve çocukların aşı takvimine uygunluğunun kontrolü önemlidir.”
OKULLARDA DA ÖNLEM ALINMASI ŞART!
Enfeksiyonların özellikle okullarda çok daha hızlı yayılabildiğine işaret eden Doç. Dr. Kara, alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı: “Okul ortamında çocukların sağlığını korumak için öncelikle öğretmenlerin, çocukların yerleşim düzenini ve sınıfın havalandırmasını gözden geçirmeleri gerekli. El hijyeni enfeksiyonları önlemede çok önemlidir. Bu nedenle çocukların sık sık ellerini yıkamaları sağlanmalı. Tuvaletlerden önce ve sonra ellerin en az 40 saniye boyunca yıkanması, enfeksiyon riskini azaltır. Bunun için gerekli yönlendirme ve hatırlatmalar yapılmalı. Öğle yemeği, oyun saatleri gibi toplu aktivitelerin yapıldığı alanlarda çocuklar ekstra dikkatli olmalıdır. Ebeveynler de hasta ya da hasta hissettiklerini söylediklerinde çocukları okula göndermemeli. İnfluenza aşısı olunmadıysa sezonun ortası olmasına karşın aşışınızı olunmalı.”
Yol üstü ödemeler ve çözümler konusunda Avrupa’nın şirketten şirkete hizmet veren lider mobilite platformu DKV Mobility’nin müşterileri artık 3,5 tonun üzerindeki araçlarının Slovenya’daki ücretli otoyol geçiş ücretlerini DKV Box Europe ile otomatik olarak ödeyebiliyor. Ayrıca müşteriler Slovenya ücretli otoyol geçiş ödeme fonksiyonunu mevcut DKV Box Europe kutularına çevrimiçi ekleyerek bu hizmetten yararlanabiliyorlar. DKV Mobility müşterileri geçiş ücreti ödemeleri için DKV Box Europe kullanarak idari maliyetlerini azaltabilir ve daha verimli çalışabilir, tüm verileri tek faturada görebilirler.
Slovenya’nın da eklenmesiyle birlikte artık DKV Box Europe ile 15 Avrupa ülkesindeki 17 ücretli geçiş noktasında otomatik ödeme yapmak mümkün. Bu ülkeler arasında Macaristan, Bulgaristan, Almanya, İtalya, Avusturya, Belçika, Fransa, İspanya, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve İsviçre yer alıyor. Araca kurulumu yapılan bu kutu ile aynı zamanda Almanya’daki Warnow Geçidi ve Herren Tüneli, Belçika’daki Liefkenshoek tüneli, Danimarka’daki Storebælt ve İsveç’teki Øresund köprülerinde geçiş ücretleri ödenebiliyor.
Türkiye’nin en büyük ağır ticari araç üreticilerinden Mercedes-Benz Türk, yeni nesil kamyon ve çekici ailesiyle iş hayatının en büyük destekçisi olmaya devam ediyor. Markanın mükemmeliyetçi üretim prensibiyle geliştirdiği, kendini kanıtlamış modelleri Actros ve Atego araçlar, lojistik şirketlerinin bir numaralı tercihi olmayı sürdürüyor. Bu kapsamda; 1993 yılından bu yana Türkiye’nin her yerine 15 farklı hizmet noktasından taşımacılık hizmeti veren Sertel Grup Lojistik, filosunu Mercedes-Benz kamyon ve çekicilerle güçlendirdi. Toplam 255 adet aracı filosuna ekleyen Sertel Grup Lojistik, yeni araçlarını yurt içi ve uluslararası pazarda soğuk zincir, tenteli ve silobas taşımacılığı alanlarında kullanacak.
İş ortaklığımız gelecekte de güçlenerek büyüyecek!
İzmir’de teslimatı gerçekleştirilen törene Sertel Grup Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kemal Sert, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdullah Sert, Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Sert, Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, Kamyon Filo Satış Müdürü Yusuf Adıgüzel, Pazarlama İletişimi ve Müşteri Yönetimi Grup Müdürü Serra Yeşilyurt, Müşteri Hizmetleri - Kamyon Teknik Grup Müdürü Mehmet Karal, Kamyon Büyük Müşteri Satış Koordinatörü Mehmet Arda Erdemir, Has Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Latif Karaali, İcra Kurulu Üyesi Kerem Karaali, Genel Müdür Turan Dik, Kamyon Satış Müdürü Okan Gül ile Has Otomotiv’in üst düzey yöneticileri katıldı.
Teslimat töreninde konuşan Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, “Türkiye’nin her yerine 15 farklı hizmet noktasından 6 farklı taşıma çeşidinde hizmet sunan Sertel Grup Lojistik ile satış organizasyonumuzdaki 15 yılı aşan iş ortaklığımızı bugün teslim ettiğimiz araçlarımızla büyütüyoruz. Bugün, Sertel Grup Lojistik’in 2023 ve 2024 yıllarında alım işlemini gerçekleştirdiği 255 adet Mercedes-Benz Actros ve Atego aracımızın teslimatını gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Her yıl ortalama 300 bin sefer gerçekleştiren Sertel Grup Lojistik’in 514 araçlık genç bir filosu bulunuyor. Bu filonun tamamına yakınının Mercedes-Benz kamyon ve çekiciden oluşuyor olması 15 yılı aşkın kıymetli iş ortaklığımızın ve memnuniyetin altını bir kez daha çiziyor. Geçtiğimiz sene Kasım ayında Sertel Grup Lojistik ‘Yıldızı Olan Kazanır’ video serimizde yer almıştı. O videoda yer alan Sayın Mustafa Sert’in şu ifadesini tekrar dile getirmek istiyorum, ‘Biz Mercedes-Benz ile, yıldızla kazanmaya devam edeceğiz.’ Bu ifade tüm bu 15 yılı aşkın iş ortaklığımızın özeti niteliğinde” diye konuştu.
Bize duyulan güveni pekiştirmeye devam edeceğiz!
Müşterilerin beklentilerini karşılayacak çözümlerle, her zaman en üst düzeyde performans, güvenlik ve verimlilik sunmaya devam edeceklerini ifade eden Alper Kurt, “Bu güveni pekiştirmeye devam edeceğiz. Bu anlamda, araçlarımıza güvenip, uzun yıllardır bu kıymetli iş ortaklığında markamızla beraber olan değerli Sertel Grup Lojistik ailesine, bayimiz Has Otomotiv’e, Mercedes-Benz Kamyon Finansman’a ve çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Gelecek dönemde de iş birliğimizin güçlenerek devam edeceğine ve birlikte daha birçok başarıya imza atacağımıza inancımız tam” diye konuştu.
Sertel Grup Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kemal Sert, “Grup olarak yurt içi ve uluslararası nakliye alanında 1993 yılından bu yana önemli başarılara imza atıyoruz. Bu başarıların devamı için filomuzun genç olmasına, verimli performansına ve araç kalitesine dikkat ediyoruz. Teslim aldığımız 255 araç ile Türkiye’nin en genç ve en büyük filolarından birisi olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 500 aracın üzerindeki geniş filomuzun tamamı Mercedes-Benz Türk üretimi araçlardan oluşmaktadır. İkinci el değeri, yaygın servis ağı ve avantajlı finansal çözümleriyle Mercedes-Benz Türk ile çalışmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Yeni araçlarımızın Sertel Grup Lojistik ailesine hayırlı olmasını diyorum” dedi.
Sertel Grup Lojistik ile uzun yıllardır büyük bir uyum içinde çalıştıklarını ifade eden Has Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Latif Karaali de, şu değerlendirmeyi yaptı: “Satışını gerçekleştirdiğimiz 255 adet Mercedes-Benz kamyon ve çekicilerin Sertel Grup Lojistik’e hizmet kalitesi ve ekonomik kullanımıyla olumlu katkıları olacağına inanıyoruz. Sektörün en güçlü ve köklü firmalarından Sertel Grup Lojistik ile uzun yıllardır gerçekleştirdiğimiz iş ortaklığımızın daha da güçlenerek devam edeceğini düşünüyoruz.”
Global Pazarlama Müdürü Volkan Şen, bu önemli başarıyla ilgili görüşlerini şu şekilde aktardı: "Toplu ulaşım sektöründe elektronik ücret toplama sistemlerinin yazılım kalitesi, güvenlik ve süreç olgunluğu büyük önem taşımaktadır. ISO/IEC 15504 – SPICE sertifikası, yazılım süreçlerimizin uluslararası standartlara uygun olduğunu belgelemektedir. Bu da hizmet sunduğumuz yurt içindeki ve yurt dışındaki toplu taşıma operatörleri için önemli bir güven unsurudur.
ISO/IEC 15504 – SPICE Sertifikası nedir?
SPICE (Software Process Improvement and Capability dEtermination), Yazılım Süreç İyileştirme ve Yetenek Düzeyinin Belirlenmesi olarak bilinen ve süreç değerlendirmesi için genel bir çerçeve sunan uluslararası bir standarttır. Yazılım süreçlerinin doğru, etkin ve verimli bir şekilde planlanmasını ve kullanılmasını hedefler. Bu standart, projelerin tüm aşamalar boyunca izlenebilir ve ölçülebilir nitelikte olmasını sağlar.
Global Pazarlama Müdürü Dr. Volkan Şen, SPICE’ın kurum içerisindeki önemine dikkat çekerek şunları ekledi:
Kentkart olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın, yazılım geliştirme, yazılım entegrasyon ve yazılım bakım hizmetlerini sağlayan firmalardan talep ettiği ISO/IEC 15504 SPICE Level2 sertifikası, şirketimizin bu alandaki bilgi ve tecrübesini belgelemiş oldu. TURKAK akrediteli bağımsız bir denetçi kuruluş tarafından 2 gün boyunca yazılım süreçleri adımlarımız, zorunlu süreçler kapsamında denetlendi. Standart gerekliliklerinin yerine getirilmesi ile Level 2 seviye yetkinliğimiz onaylandı.
Bu belge ile Kentkart’ın uluslararası yazılım yapan, tüm yazılım süreçlerini bu standarda uygun yöneten yetkinlikte bir firma olduğu kanıtlanmış oldu. Bu başarının arkasında konusunda uzman Ar-Ge, yazılım ve sistem geliştirme ekiplerimiz var. Üstün bir özveri ve emek göstererek şirketimizin bu belgeyi almasına vesile olan tüm çalışma arkadaşlarımıza ve yöneticilerimize teşekkür ediyoruz.
Geleceğe yönelik planlarınız neler?
"Amacımız, akıllı ulaşım çözümlerimizi daha fazla şehirde uygulamaya geçirerek, hem çevresel sürdürülebilirliği desteklemek hem de vatandaşların yaşam kalitesini artırmak. SPICE sertifikamız, bu yolda güçlü bir adım oldu. Şimdi daha fazla projede yenilikçi çözümlerimizi hayata geçirmeye odaklanıyoruz."
Kentkart’ın bu başarısı, şirketin toplu taşımada teknoloji liderliği yolculuğundaki önemli kilometre taşlarından biri olarak öne çıkıyor. Yazılım süreçlerindeki bu uluslararası kalite belgesi, şirketin müşteri odaklı yaklaşımını ve sektördeki lider konumunu daha da sağlamlaştıracak gibi görünüyor.
Yeni Nissan Qashqai’de nakit alım desteği ve sıfır faiz avantajı
C-SUV segmentinin yaratıcısı Nissan Qashqai’nin yılın en cazip kampanyasında farklı donanım seviyelerine göre nakit alım desteği ve sıfır faiz avantajı sunuluyor.
Yeni Nissan Qashqai’nin Mild Hybrid modellerinde; 4x2 Designpack donanım seviyesinde 200.000TL nakit alım desteği ve 120.000TL’ye 12 ay yüzde 0 faiz imkânı sunuluyor. Diğer donanım seviyelerinde (Platinum, Skypack, N-Design, Platinum Premium) ise 100.000TL nakit alım desteği anahtar teslim fiyatı üzerinden sağlanıyor.
Dışarıdan şarj etmeye gerek kalmadan benzersiz bir elektrikli sürüş deneyimi ile 1018 km’ye kadar menzil sunan e-POWER Qashqai modelinin N-Design donanım seviyelerinde ise 250.000 TL, diğer donanım seviyelerinde ise (Skypack, Platinum, Platinum Premium) 200.000 TL nakit alım desteği Şubat kampanyası kapsamında sunuluyor.
Nakit alım desteği Yeni Nissan Juke’ta
Şehir hayatının dikkat çeken oyuncusu Nissan Juke ikonik sarı rengi ile geri döndü. Konforu ve teknolojiyi ön planda tutan yeni iç tasarımıyla dikkat çeken yeni Nissan Juke, yepyeni bir donanım paketi olan N-Sport’ta aracın dikkat çekici tasarımında çarpıcı detaylar yer alıyor.
Yeni Nissan Juke, Şubat ayına özel kampanyasında, Platinum Premium donanım seviyesinde 200.000TL nakit alım desteği, Platinum, N-Design ve N-Sport donanım seviyelerinde ise 170.000 TL nakit alım desteği ile sahiplerini bekliyor.
Üstün performansı ve verimliliği ile dikkat çeken Nissan X-Trail'in tüm donanım seviyelerinde ise 100.000TL nakit alım desteği Şubat kampanyasında dikkat çekiyor.
Süper otomobiller süper yağa ihtiyaç duyar: LIQUI MOLY, Liberty Walk'un resmi yağ ve katkı maddesi ortağıdır. İki şirket geçmişte birlikte çalıştı ve bu yıldan itibaren karşılıklı bağlılık büyüyecek. Amaç: Dünya çapında daha fazla otomobil tutkununa ulaşmak.
Alman pragmatizmi ve Japon yaratıcılığı zıt olmak zorunda değil. LIQUI MOLY ve Liberty Walk arasındaki yenilenen işbirliği bunu gösteriyor: Yağlama maddesi uzmanı, ünlü otomobil modifiyecisinin resmi yağlama maddesi ve katkı maddesi ortağıdır. İster videolarda ister fuarlarda veya diğer etkinliklerde olsun, ürünlerin kullanılması ve önerilmesi, teknik destek ve dünya çapında görünürlük bu ortaklığın önemli noktalarıdır.
LIQUI MOLY Pazarlama Müdürü Marco Esser şöyle diyor: “Mükemmel bir çift oluşturuyoruz. Heyecanımız, teknik uzmanlığımız ve kalite ve performansa olan bağlılığımız bizi birleştiriyor. Ve elbette otomobillere olan sevgimiz.”
Liberty Walk, dünyanın en inanılmaz Japon performans makinelerinden bazılarını üretiyor. Popüler modifiyecinin kurucusu Wataru Kato: “Güçlü spor otomobillerimiz güçlü ürünlere ihtiyaç duyar. LIQUI MOLY yağlarının ve katkı maddelerinin motorlarımızda maksimum performans sağladığına güvenebiliriz. Hiçbir şey onları yenemez!”
Ortaklık özellikle ABD pazarını hedef alıyor. “Özellikle kendilerini adamış ve tutkulu bir hayran kitlesine sahip oldukları ABD'de Liberty Walk ile olan ortaklığımızı güçlendirmekten gurur duyuyoruz. Birinci sınıf ürünlerimizi çarpıcı, özel yapım otomobilleriyle eşleştirmek doğal bir uyumdur. Bu iş birliğini fuarlarda ve etkinliklerde sergilemek, otomobil tutkunları ile bağlantı kurmak ve performans ve kaliteye olan bağlılığımızı paylaşmak için harika bir fırsat sağlayacak”, diyor LIQUI MOLY ABD Pazarlama Müdürü Eva Brendle Tran. Şirketler, ABD'deki ve dünya çapındaki tüm hayranlara özel bir hediye sunuyor: Şık şapkalar, tişörtler ve kapşonlulardan oluşan ortak bir kapsül koleksiyon. Koleksiyon, işbirliğinin genel amacını yansıtıyor: İki ikonik markayı bir araya getiriyoruz.
Keyou-Inside-Technology, Paul Nutzfahrzeuge GmbH ile iş birliği içinde Actros serisi konvansiyonel dizel aracın bir hidrojen yanmalı kamyona dönüştürülmesini sağladı. 18 tonluk kamyon, Mercedes Benz Actros şasisi (4x2) temel alınarak üretildi ve hidrojen sistemine dönüştürülmesinden sonra 210 kW (281 bg) güç ve 1.000 Nm maksimum tork üreten 7,8 litrelik altı silindirli Deutz sıralı bir motorla donatıldı. Allison 3000 SerisiTM tam otomatik şanzıman, mevcut dizel araçlara kolayca ve hızlı bir şekilde entegre edilebilmesinin yanı sıra alternatif enerjilerde sunduğu güvenilirlik ve dayanıklılığı bu özel araçta da sergileyecek.
Keyou GmbH Pazarlama Müdürü Jürgen Nadler, açıklamasında; “İlk Keyou hidrojen kamyonunun lider filolarımızdan EP-Trans'a teslim edilmesi, emisyonsuz lojistik için önemli bir adım. Teknolojimiz, sadece dizel kamyonlara çevre dostu bir alternatif sunmakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomik bir çözüm oluyor. Allison tam otomatik şanzımanın entegrasyonu sayesinde ise optimum performansa ulaşıyoruz” diye belirtti.
EP-Trans Genel Müdürü Markus Pumpf ise; “Elektrikli kamyonların amaçlarımıza uygun bir seçenek olmadığını düşündüğümüzden başlangıçtan itibaren Keyou'nun teknolojisi ve konsepti ile ilgileniyorduk” şeklinde açıkladı.
EP-Trans'ın diğer Genel Müdürü Georg Ehrlinger; "Müşterilerimize emisyonsuz teslimatlar yapmamızı sağlayacak, menzil veya verimlilikten ödün vermeden, uzun şarj sürelerine gerek olmayan bir çözüm arıyorduk ve bulduk. Dönüştürülmüş H2 motoru, bir dizel motor platformu üzerine geliştirildiğinden dizel motorla aynı yüksek güvenilirliğe ve dayanıklılığa sahip" diye ekledi.
Keyou'nun 18 tonluk kamyonu, sürdürülebilir kamyon teknolojisi için yeni bir ölçüt belirliyor. Keyou hidrojen motor, güçlü Allison 3000 R şanzıman ve sıfır emisyon teknolojisini bir araya getiren araç, taşımacılık sektörünün karbon salınımının azaltılmasına katkıda bulunuyor. Lojistik şirketlerinin CO2 emisyonlarını azaltmalarını sağlarken işletme maliyetlerini ve gürültü emisyonlarını da minimize eden uygun maliyetli ve güçlü bir çözüm sunuyor.
Allison tam otomatik şanzımanlar, yakıttan bağımsız olarak dizelden doğal gaza ve hidrojene kadar çeşitli enerji kaynaklarıyla optimum entegrasyon sağlıyor. Filo üretkenliğinden ve verimliliğinden ödün vermeden sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemek için dayanıklılık ve güçlü performans sunuyor. Allison'ın kesintisiz vites değişimleri teknolojisi ve tork konvertörü, alternatif yakıtlarla sıklıkla ilişkilendirilen daha düşük güç ve yavaş motor tepkisini telafi ederek, aracın kalkış yeteneğini, sürüş kolaylığını ve genel üretkenliğini önemli ölçüde arttırıyor.
Allison Transmission Bölge Satış Müdürü Christian Bock, konu ile ilgili olarak; "Allison şanzımanlar, olağanüstü esneklik sunuyor ve farklı yakıt tipleriyle kusursuz bir şekilde entegrasyon sağlamak üzere tasarlanıyor. 3000 R şanzıman, teknolojilerimizin uyum sağlama kapasitesinin mükemmel bir örneği; sadece hidrojenli kamyonun sürüş kabiliyetini ve ivmelenmesini geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda aracın enerji verimliliğini ve menzilini de artırıyor. Bu entegrasyon, şanzıman seçiminin hidrojen yanmalı motorların performansı için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor" diyor.
Keyou'ya göre, yüzde 45'e varan bir verimlilikle hidrojen yanmalı motor (H2-ICE), araç emisyonlarını azaltırken en son dizel motorlardan daha iyi performans gösteriyor. Verimlilik açısından, hidrojenli kamyon, modern bir LNG kamyonuyla yaklaşık olarak aynı seviyede performans gösteriyor. Konvansiyonel dizel motorlarla karşılaştırıldığında, H2-ICE motorlu araçlar, CO2 emisyonlarını yüzde 99,7 oranında azaltıyor. Sonuç olarak, hem ABD'de hem de Avrupa'da sıfır emisyonlu araçlar olarak kabul ediliyor ve bu nedenle yol vergilerinden muaf tutuluyorlar.
Türkiye'nin öncü otomotiv üreticisi Otokar, ticari araçta kullanıcılarının öncelikli tercihi olmaya devam ediyor. 6 metreden 21 metreye kadar farklı uzunluklardaki otobüsleri, çevre dostu, alternatif yakıtlı ve otonom araçlarıyla Türkiye'nin en geniş otobüs ürün gamına sahip olan Otokar, 2024 yılında başarısını devam ettirdi. Şirket, otobüs pazarındaki toplam satışlarıyla üst üste 16'ncı kez Türkiye'nin lider markası unvanını korudu. Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) verilerine göre Türkiye’de satılan her 3 otobüsten 1’i Otokar oldu.
Otokar Ticari Araçlar Lideri Kerem Erman, "16 yıldır sürdürdüğümüz pazar liderliği bizim için büyük gurur kaynağı. Geniş ürün gamımız ve çözümlerimizle her yıl daha fazla kullanıcıya ulaşıyoruz. Bu başarıda payı olan çalışanlarımıza iş ortaklarımıza, paydaşlarımıza ve bize güvenen ve Otokar ürünlerini tercih eden müşterilerimize teşekkür ediyoruz" dedi.
“HEDEFİMİZ TOPLU ULAŞIMIN DÖNÜŞÜMÜNE ÖNCÜLÜK ETMEK”
Otokar'ın iç pazardaki başarısını, hedef pazarı olan Avrupa'da da sürdürdüğüne dikkat çeken Kerem Erman şunları söyledi; "Türkiye’de liderliğimizi pekiştirirken ülkemize sunduğumuz katma değeri artırmak için ihracatta da hız kesmiyoruz. Fransa, Romanya ve İtalya'daki iştirak şirketlerimizin ardından Avrupa'daki varlığımızı Almanya şubemizi açarak güçlendirdik. 2024 yılında Avrupa otobüs satışlarını adet bazında önceki yıla kıyasla yüzde 20 arttırdık; İtalya, İspanya, Fransa başta olmak üzere Avrupa’da 1000’in üzerinde otobüs teslimatı gerçekleştirdik.” Sultan’ın pazarda açık ara en çok satılan araç olduğunu belirten Erman, “2025 yılında elektronik alt yapılı GSR’lı yeni nesil Sultan aracını pazara sunacağız” müjdesini verdi.
Otokar'ın sadece günümüzü değil, geleceği de düşünerek hareket ettiğini belirten Erman; “Toplu ulaşımda hedefimiz hem ülkemizde hem de Avrupa'da toplu ulaşımın dönüşümüne öncülük etmek" açıklamasını yaptı. Sürdürülebilir ulaşım teknolojilerine odaklanan Otokar, 2024 yılında elektrikli ve otonom araç çalışmalarını hız kesmeden sürdürdü. Elektrikli şehir içi otobüsü e-Kent'in yeni versiyonunu ürün ailesine ekleyen şirket, aracın ilk tanıtımını Belçika’da yaptı. Elektrikli araçlarla Avrupa’daki dönüşümde rol alan Otokar, 2024 yılı içinde başta İtalya olmak üzere önemli elektrikli otobüs teslimatları gerçekleştirdi.
OTOKAR, AVRUPA’NIN DÖRDÜNCÜ BÜYÜK ÜRETİCİSİ
Kurulduğu 1963'ten günümüze Türkiye'nin ilklerine imza atan Otokar, 2024 yılında üretimdeki gücünü bir kez daha ortaya koydu. Üretim adetleriyle Avrupa’nın otobüs üretimi yapan şirketleri arasında dördüncü konuma ulaşan Şirket, 2024 yılında Sakarya'daki üretim tesislerinde 30 bininci Sultan otobüsü ve 5 bininci Atlas kamyonunu üretim bandından indirdi. Uzun yıllardır Türkiye'nin en çok satan küçük otobüs markası olan Otokar Sultan, üstün konforu ve özellikleriyle 2024 yılında da turizm ve servis taşımacılığının öncelikli tercihi olmaya devam etti.
HAFİF KAMYONDA SATIŞINI EN ÇOK ARTIRAN MARKA OLDU
Hafif kamyon segmentinde Atlas ile güçlü bir konum elde eden Otokar, hedef büyüttü. 2024 yılında 11 ve 15 tonluk Atlas kamyon üretimlerine başlayan Otokar, geçtiğimiz yıl satışını en çok artıran hafif kamyon markası oldu. Otokar ayrıca sıfır emisyon, sessiz sürüş, konfor ve güvenliği bir arada sunan elektrikli hafif kamyonu e-Atlas'ı ürün gamına ekledi. Aracın kısa süre içinde yapılan satışı ile de Otokar, Türkiye’deki ilk elektrikli hafif kamyon satışını gerçekleştirmiş oldu.
FOTON TUNLAND İLE PICK-UP SEGMENTİNE GİRİŞ
Otokar, 2024 yılı sonunda, 10 yılı aşkın süredir iş ortaklığı yaptığı Foton markasının pick-up’larını iç pazara sundu, araç ilgi ve beğeniyle karşılandı. Foton Tunland G7 4x4 pick-up’lar üstün arazi ve yol kabiliyetini, eşsiz konforla birleştiriyor.
Madeni ve sentetik yağ sektöründe en öncü teknolojileri kullanan Mobil Oil Türk A.Ş., sektörün gelişimini sağlamak ve hizmet kalitesini artırmak için çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Mobil ürün ailesinden gerek otomotiv gerekse de endüstriyel kategorilerdeki en yeni ürünlerini Türkiye pazarıyla buluşturmayı sürdüren Mobil Oil Türk A.Ş, Türkiye’deki 120’nci yılında dünyanın ilk sentetik motor yağı Mobil 1™’in 50’nci üretim yılına özel olarak geçtiğimiz yıl başlatılan etkinlikler gerçekleştirdi. Bu kapsamda şirket, uzun yıllardır gerçekleştirdiği seminer serilerinden birini daha tamamladı.
23 şehirde 25 seminer gerçekleştirdi!
Edirne’den İstanbul’a, Gaziantep’ten Kütahya’ya, İzmir’den Samsun ve Elazığ’a kadar toplam 23 şehirde 25 seminer gerçekleştiren Mobil Oil Türk A.Ş., serinin son etkinliğini de Balıkesir’de düzenlediği organizasyonla yaptı. Mobil Oil Türk A.Ş., bölgelerdeki distribütörleri ile birlikte organize ettiği seminerlerle, 150 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren şirketin köklü geçmişini ve 120 yıldır Türkiye’de sürdürdükleri faaliyetleri iş ortaklarına aktarırken, dünyanın ilk sentetik motor yağı Mobil 1™’in de 50’nci yaşını kutladı. Ekim 2024’te İstanbul’da gerçekleştirilen ilk seminer ile başlayan organizasyonla günümüze kadar toplamda 6 bini aşkın ustaya ulaştı. Yoğun katılımla gerçekleştirilen seminerler aynı zamanda ustaların gelişimine de destek oldu. İstanbul’da kurulu Serviburnu fabrikasında üretim faaliyetlerini sürdüren Mobil Oil Türk A.Ş.; Mobil 1™, Mobil Super, Mobil Delvac Hafif Ticari ve şanzıman yağı serileriyle her araca uygun yağ sunuyor.
Son yıllarda yeme bozuklukları dışında alkol/ madde kullanım bozukluğu tanı ölçütlerini karşılayıp yeme bağımlılığı olarak tanı alan bireyler bağımlılık alanında tedavi edilmeye başlamıştır. Yeme bağımlılığının madde bağımlılığı tanı ölçütlerini karşılamasının önemli sebeplerinden birisi, bazı yiyeceklerin santral sinir sisteminde tıpkı maddeler gibi etki göstermesidir. Yağlı, şekerli, çikolata gibi karbonhidrat ve yağ oranı yüksek bazı yiyeceklerin santral sinir sistemindeki mezolimbik yolakta (ödül yolağı) dopamin salınımını arttırdığı gösterilmiştir. Ayrıca, bu tür yiyeceklerin insula, orbitofrontal korteks ve singulat korteks gibi alkol /madde bağımlılığında önemli olan nöroanatomik bölgeleri aktive ettiği saptanmıştır.
Yeme bağımlılığında çikolata, şeker ve karbonhidrattan zengin yiyeceklere aşırı istek duyma yani aşerme klinik araştırmalarda özellikle bu yiyeceklerin tüketiminin doğrudan psikoaktif etkisinin olduğunu, içeriğindeki kakao ve şekerin de bu aşermede doğrudan etkili olduğunu gösterilmiştir.
Obezitede Bir Yeme Bağımlılığımı?
Bazı çalışmalarda; tıkınırca yeme bozukluğu olan obez kişilerde bu davranışın bağımlılıkta da görülen kompülsif yeme (kompülsif madde kullanımı) ile benzer olduğundan yola çıkarak obez bireylerin bir bölümünün bir tür yeme bağımlılığı olduğu ileri sürülmektedir.
Homeostatik Yemeden Hedonik Yemeye Evrimleşen Yeme Alışkanlıkları
Yeme davranışı homeostatik ve hedonik olmak üzere iki farklı sistem üzerinden düzenlenmektedir. Bunlardan; homeostatik sistem bizim hayatta kalmamızı sağlar ve yememiz daha çok bu sistem tarafindan kontrol edilirse sağlıklı kiloda kalınır. Eğer yememiz daha çok hedonik sistem tarafından düzenlenirse, beyin ödül sisteminin doyumsuz dopamin istemi nedeniyle aşırı, tıkınırca kalorisi yüksek, yağlı ve şekerli gıdalar tüketilebilir.
Bağımlılık gelişmesinde Opioid ve dopaminerjik sistem yemekten haz almada da etkili.
Seker ve yağdan zengin yiyeceklerin tüketilmesi singulat, hipokampus, nucleus akkumbens ve locus seruleustan dopamin salınımını ve endojen bir opioid olan dinorfininin gen ekspresyonunuartırdığı bildirilmiştir.
Sonuç olarak alkol / madde bağımlılığı ve diğer davranışsal bağımlılıklarda görülen aşerme, kontrolsüz tüketme ve tolerans (aynı hazzı alabilmek için giderek daha fazla tüketme) yeme bağılılığında da görülmektedir. Dolayısıyla yeme bağımlılığı tanısı alan bireylerin gerek ilaç gerekse terapi planlanırken biyo-psiko-sosyal alanları da içeren bütüncül bir tedavinin uygulanması durumunda güzel sonuçlar alınabilir.
Erken teşhis ve teknolojik gelişmeler çocukluk çağı kanserlerinde tedavi başarı oranını oldukça artırıyor. Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Hematolojisi-Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Atila Tanyeli, 4 Şubat Dünya Kanser Günü öncesi çocukluk çağı kanserleri hakkında bilgi verdi.
Çocukluk çağında görülen 6 kansere dikkat!
Çocukluk çağı kanserleri klinik, biyolojik ve genetik olarak erişkinlerde görülen kanserlerden farklıdır. Bu nedenle çocuklarda kanser teşhisi konulması erişkinlere göre biraz daha zordur. Klasik olarak erken teşhis ve erken dönemde tedavi başarıyı oldukça artırmaktadır. Çocuklarda sıklıkla görülen kanser türleri yetişkinlerde görülenlerden farklıdır. En sık görülen çocukluk çağı kanser türleri aşağıdaki gibidir.
Çocuğunuzda bu belirtiler varsa…
Çocukluk çağı kanserlerinin belirtileri genellikle diğer, daha yaygın sağlık sorunlarıyla da ilişkilendirilebilir ancak yine de ciddi bir şekilde değerlendirilmelidir. Yaygın olarak görülen belirtilerden bazıları şunlardır;
1. Ciltte özellikle gövdede, bacakların üst kısmında herhangi bir travma olmaksızın morlukların oluşması,
2. Diş eti büyümesi (diş eti hipertrofisi) ve/veya sık tekrarlayan burun kanamaları,
3. Nedeni bulunamayan ve açıklanamayan uzun süren ateş,
4. Son altı ayda istemsiz olarak vücut ağırlığının %10’dan fazlasının kaybı,
5. Özellikle sabah kusmaları, baş ağrısı ve bulantı olmaksızın kusma birlikteliği,
6. Boyun, gövde, karın veya vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkan bezeler, özellikle 2 cm’den büyük lenfadenopati varlığı,
7. Özellikle kemiklerde, eklemlerde, sırtta veya bacaklarda geçmeyen ve geceleri daha kötü olabilen ağrı, açıklanamayan topallama,
8. Nedeni bulunamayan uzun süren halsizlik, yorgunluk, bitkinlik,
9. Küçük bebeklerde kedigözü parlaması gibi gözün içinde beyazlık ortaya çıkması, (Flaşlı fotoğraf çekildiğinde bebeğin göz bebeği beyaz renkte ise bu mutlaka araştırılmalıdır)
10. Geceleri iç çamaşırı değiştirecek kadar gece terlemesinin bu şikayetlere eşlik etmesi,
11. Karın şişliği ile birlikte özellikle idrar ve gaita çıkarımında zorlanma, kanlı idrar birlikteliği, (özellikle çocuklar banyo yaptırılırken, giydirilirken karın bölgesinde ele sertlik gelmesi)
12. Yüzde felç, yürüme bozukluğu,
13. Kansızlık, özellikle demir tedavisine cevap vermeyen anemi,
14. İyileşmeyen veya tekrarlayan enfeksiyonlar,
15. Küçük çocuklarda sürekli ağlama, huzursuzluk, çok uyuma, yemek yememe gibi davranış değişiklikleridir.
Yaygın görülen genel belirtilerin yanı sıra kanser türüne bağlı olarak değişen belirtiler de görülebilmektedir Örneğin, beyin tümörleri baş ağrısı ve denge bozukluklarına neden olabilirken, lösemi gibi kan kanserleri halsizlik, kansızlık, tekrarlayan enfeksiyonlar ve vücutta travma olmaksızın kolay morarma gibi belirtiler gösterebilir.
Modern yöntemler tedavi başarısını artırıyor
Çocukluk çağı kanserleri genellikle tanı konulması ve tedavi edilmesi açısından uzmanlık gerektirir. Teşhis, kan testleri, görüntüleme testleri (MR, BT taramaları), kemik iliği biyopsisi ve diğer yöntemleri içerebilir. Tedavi yöntemleri cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik ilaç tedavisi gibi çeşitli olabilir. Tıptaki ilerlemeler sayesinde çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde başarı oranları oldukça yüksektir. 1960’lardan önce başarı oranı %50’lerin altında iken günümüzde Genel ortalama %80’lerin üzerindedir. Akut lenfoblastik lösemi B hücre tipinde %90’lara varan iyi sonuçlar alınmaktadır. Ancak bazı kemik tümörlerinde, AML’de ve nöroblastomada hala istenen başarılar elde edilememektedir. Yine de erken teşhis ve uygun tedavi ile birçok çocukluk çağı kanseri başarı ile tedavi edilebilmektedir. Günümüzde dirençli vakalarda kemoterapi yanında immünoterapi ve uygun vakalarda kök hücre nakli yapılması önemli bir tedavi seçeneğidir.
Çocukluk çağı kanseri riskine karşı 9 önlem
Çocukluk çağı kanserleri hem çevresel hem de genetik etkilerin bir kombinasyonu nedeniyle ortaya çıkabilir. Bu yüzden, çocuğunuzun kanser olmasını engellemenin kesin bir yolu yoktur. Ancak bazı risk faktörlerine dikkat edilerek çocuklarda kanser riski azaltılabilir.
Duravis All Season EVO, ağırlığı azaltılmış yapısı, enerji verimliliğini artırırken, lastik ömrünü %15 oranında uzatıyor ve yuvarlanma direncini düşürerek yakıt tasarrufu sağlıyor. Elektrikli ve hibrit araç kullanıcılarının yüksek beklentilerini karşılayan bu yenilik, günlük operasyonlarda çevreci ve ekonomik bir alternatif sunuyor.
Yeni nesil Duravis All Season EVO, etkili kar performansını belgeleyen 3PMSF sertifikası ve ıslak zemin yol tutuşunda A etiketi ile sınıfının en iyi performansını sunuyor. Lastiğin bileşiminde, aşınmaya karşı direnci artıran ve karda performanstan ödün vermeyen özel polimerler ve dolgu maddeleri bulunuyor. Bu tasarım, karlı ve ıslak zeminde maksimum tutuş sağlarken, optimize edilmiş temas basıncı dağılımı ile eşit aşınma profili sunuyor.
Ayrıca, karda üstün hareket kabiliyeti sağlayan V-şekilli desen tasarımı, lastiğin omuz kısmındaki yüksek hacimli kanallar sayesinde su tahliyesini iyileştirerek ıslak zeminde güvenli sürüş deneyimi sunuyor. Azaltılmış kenar bileşeni ve boşluklar, daha yüksek desen sertliği elde edilmesini sağlarken, bu özellikler lastiğin aşınma performansını artırıyor. Yanak koruma bölgesi ise kaldırım çarpmalarına karşı ekstra dayanıklılık sunarak güvenliği en üst seviyeye çıkarıyor.
Duravis All Season EVO, tüm araçlarla uyumlu yapısı, artırılmış yakıt ve enerji verimliliği ile yalnızca sürüş güvenliği değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik ve maliyet tasarrufu da sağlıyor.
Yeni Duravis All Season EVO hakkında daha fazla bilgi için https://www.bridgestone.com.tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz ya da 0850 210 43 00 numaralı hattan Müşteri İletişim Merkezini arayabilirsiniz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), “Genç Üniversiteli Eğitim Desteği” projesiyle, 100 bin üniversite öğrencisine 15 bin TL eğitim desteğini sürdürüyor. Kendisi veya ailesi İstanbul'da ikamet eden ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin muhtaçlık durumu değerlendirilerek nakdi destek sağlanıyor.
22 BİN 522 ÜNİVERSİTELİYE AYDA 381 TL ABONMAN DESTEĞİ
Bunun yanı sıra, Genç Üniversiteli Eğitim Desteği’ne başvuran ancak ilk 100 bin öğrenci arasına giremeyen 22 bin 522 öğrenciye ulaşım desteği verilecek. Genç Üniversiteli Ulaşım (mavi abonman) Desteği için ayrı bir başvuru açılmayacak; değerlendirmeler, Genç Üniversiteli başvuruları arasından yapılacak.
İLK ÖDEME ŞUBAT AYI İÇİNDE YAPILACAK
İstanbul’da ikamet eden üniversite öğrencilerinin ulaşım masraflarına destek olmak amacıyla başlatılan bu uygulama kapsamında, 2025 yılı sonuna kadar 22 bin 522 öğrenciye aylık 381 TL tutarında öğrenci abonman desteği sağlanacak. Destek gençlerin İstanbulkartlarına aylık abonman olarak yüklenecek. İlk ödemeler Şubat ayı içerisinde yapılacak.
154 yıllık köklü geçmişiyle İstanbul’un simgelerinden biri olan İETT, Neşet Ertaş, Ferdi Tayfur, Hulusi Kentmen ve Adile Naşit gibi sanat ve kültür dünyamızda derin izler bırakan isimleri anma geleneğini sürdürüyor. Bu kapsamda, Barış Manço için özel olarak tasarlanan vefa otobüsü, İstanbulluların ziyaretine açıldı.
Türk müziğine “Gülpembe”, “Arkadaşım Eşek”, “Aynalı Kemer”, “Halhal”, “Kara Sevda”, “Dağlar Dağlar” ve “Nane Limon Kabuğu” gibi unutulmaz eserler kazandıran, hazırladığı televizyon programlarıyla 7’den 77’ye herkesin sevgisini kazanan Barış Manço’nun anısına hazırlanan otobüs, sanatçının fotoğrafları, eserleri ve hayatından kesitlerle donatıldı.
Kadıköy Meydanı’nda halkla buluşan otobüsün tanıtım programına, Barış Manço’nun oğlu Doğukan Manço ve eski eşi Lale Manço Ahıskalı’nın yanı sıra çok sayıda İstanbullu da katıldı. Program kapsamında Manço’nun şarkıları eşliğinde Kanlıca Mezarlığı’na gidilerek, mezarı ziyaret edildi.
İETT’nin özel olarak tasarladığı Barış Manço vefa otobüsü, 16 numaralı Kadıköy - Pendik hattında, sanatçının ismini taşıyan duraktan da geçerek 15 gün boyunca hizmet verecek. Daha sonra İstanbul’un farklı bölgelerinde sefer yaparak vatandaşlarla buluşmaya devam edecek.
Dünyada toplu ulaşımın elektrikli ve otonom dönüşümünde öncü rol üstlenen Karsan, geliştirdiği yeni nesil modellerle global araç parkını her geçen gün daha da büyütmeye devam ediyor. ABD’den Japonya’ya kadar çok geniş bir coğrafyada faaliyetlerini sürdüren Karsan, ana hedef pazarlarında yeni iş birlikleri ve anlaşmalarla gücünü artırıyor. Bu kapsamda şirket, ülkenin en önemli turizm şehirlerinden Köstence’de 12 metrelik yüzde 100 elektrikli Karsan e-ATA otobüslerle hizmet vermeye hazırlanıyor. Romanya’nın turizmde en etkili şehirlerinden biri olan Köstence Belediyesi ile 22 adet e-ATA 12 metre için anlaşmaya imza atan Karsan, böylece ülkenin 49 farklı noktasında hizmet vermeye başlayacak.
Romanya’daki Karsan parkı 525 araca ulaşacak!
Daha önce yakın dönemde Romanya’nın Craiova şehri için 22 adet e-ATA 12m teslimatı için imza atan Karsan, ardından Buzau şehrine 20 adet e-JEST, Sibiu’ya 30 adet e-ATA 12m, Șimleu Silvaniei şehrine 3 adet e-ATA 18m, Buzau şehrine 16 adet e-ATA 10m ile Alba Iulia ve Ciugud belediyelerine 6 adet e-JEST teslimatı için anlaşmalara imzasını atmıştı. Bunlara ilave olarak şimdi de, Köstence Belediyesi ile imzaladığı anlaşmaya göre 2025 yılı içerisinde teslim edilecek olan doğuştan elektrikli 12 metrelik Karsan e-ATA otobüsler, bölgede çevreci ulaşımına büyük katkı sağlayacak. Karsan olarak ana hedef pazarlarla büyümeye devam ettiklerini söyleyen Karsan CEO’su Okan Baş, “Elektrikli toplu ulaşım alanındaki büyümemizin en önemli kilometre taşlarından biri olan ve aynı zamanda ilk yüzde 100 elektrikli e-JEST’in ihraç edildiği ülke olarak Romanya bizler için ayrı bir öneme sahip. Bugün itibarıyla 285 aracımızla hizmet verdiğimiz Romanya’da kısa sürede bu rakam hızla artacak, neredeyse ikiye katlanacak. Bu başarıda, Romanya distribütörümüz Anadolu Automobile Rom ile sürdürdüğümüz güçlü iş birliğinin payı büyük. Romanya ile Türkiye arasındaki dostluk ilişkilerinin en önemli sembollerinden olan Köstence ile imza attığımız bu anlaşma ve yakın dönemdeki çalışmalarımızın teslim edilmesiyle birlikte ülkedeki toplam elektrikli araç sayımız bu sene sonunda 525 adede ulaşacak” dedi. Romanya pazarında büyümeye devam edeceklerini vurgulayan Okan Baş, “Karsan olarak ‘Mobilitenin Geleceğinde Bir Adım Önde’ olma vizyonuyla bugüne kadar yaptığımız gibi önümüzdeki dönemde de yeni iş birliği ve anlaşmalarla Romanya’daki elektrikli araç parkımızı genişletmeyi sürdüreceğiz. Hedefimiz 2025 yılında Romanya’nın en büyük elektrikli toplu taşıma filosuna sahip olmak ve bu yolda büyük adımlar atmaya devam ediyoruz” diye konuştu.
450 kilometreye varan menziliyle dikkat çekiyor!
Adını Türkçe’deki “ailenin büyükleri” anlamına gelen Ata’dan alan Karsan e-ATA, markanın en büyük otobüsü olarak dikkat çekiyor. Doğuştan elektrikli yapısıyla e-ATA, sunduğu yüksek performans ve geniş batarya seçenekleriyle toplu taşıma çözümlerinde fark yaratıyor. 150 kWh’tan 600 kWh’a kadar uzanan batarya seçenekleri, e-ATA’nın 450 kilometreye kadar menzil sunmasını sağlıyor. Sıfır emisyon hedefiyle üretilen bu araçlar, çevreci bir alternatif sunarken, hızlı şarj teknolojisi sayesinde 1 ile 4 saat arasında şarj edilebiliyor.
Ford Otosan’ın ağır ticari araç endüstrisinde 60 yılı aşkın deneyimiyle faaliyet gösteren markası Ford Trucks, 300 bininci aracını Eskişehir Fabrikası’nda düzenlediği bir törenle üretim hattından indirdi. Törene, Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt, Ford Trucks’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emrah Duman, Ford Otosan Eskişehir Fabrikası Lideri Namık Kemal Keskin ve fabrika çalışanları katıldı. 300 bininci kamyon, Ford Trucks’ın global pazarda büyük beğeni toplayan ve uluslararası ödüllerle taçlandırılan F-MAX’in müşteriye özel opsiyonlu araçlar tasarlayan Özel Araç Merkezi’nde kişiselleştirilen modeli oldu.
Türkiye’de araç, dizel motor ve güç aktarma organlarını aynı merkezde üretebilen tek tesis olma özelliği taşıyan Eskişehir Fabrikası’ndaki üretimin büyük bir kısmı ihraç ediliyor. Ford Trucks’ın toplam ihracatındaki en büyük payı ise %69’luk oranla Avrupa Birliği ülkeleri alıyor.
Ford Trucks’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emrah Duman: “Gururla kutladığımız 300 bininci kilometre taşı”
Törende konuşan Ford Trucks Lideri Emrah Duman, markanın “En verimli taşıma çözümleri ile değer yaratmak” vizyonuyla Eskişehir’de doğduğunu söyledi. Duman “Ford Trucks olarak 300 bininci kamyonumuzu Eskişehir fabrikamızda üretim hattından indirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu başarı, yalnızca üretim kapasitemizin değil, aynı zamanda yenilikçi mühendislik anlayışımızın ve müşteri odaklı vizyonumuzun bir sonucudur. Eskişehir’de başlayan hikayemiz, küresel pazarlarda müşterilerimize değer katmaya devam ederek büyüdü. Bu noktaya ulaşmamızı sağlayan en önemli unsur ise, her zaman birlikte çalıştığımız ekiplerimiz oldu. Çalışma arkadaşlarımızın emeği, iş ortaklarımızın desteği ve müşterilerimizin güveniyle daha güçlü adımlarla geleceğe yürüyoruz.” dedi.
Yüzde 100 elektrikli kamyon bu yıl yollara çıkacak
İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak amacıyla 2040 yılına kadar ağır ticari araç üretiminde sıfır emisyona ulaşmayı taahhüt eden Ford Trucks, “Generation F hareketi” ile sıfır emisyonlu, bağlantılı ve otonom teknolojilere yönelik büyük bir dönüşüm yolculuğu başlattı. Bu kapsamda şirket, 2024 yılında düzenlenen Hannover Uluslararası Ticari Araç Fuarı’nda sergilediği “Yüzde 100 elektrikli” ilk kamyonun üretimine Eskişehir Fabrikası’nda bu yıl başlayacak. Tamamen Ford Trucks mühendisleri tarafından tasarlanıp üretilen aracın 2025’te yollarda olması planlanıyor. Elektrifikasyonun yanı sıra alternatif yakıt teknolojilerine de odaklanan marka, geleceğin taşımacılık çözümlerine değer katma vizyonuyla Avrupa Birliği’nin ‘Sıfır Emisyonlu Taşımacılık Ekosistemi’ projesi çerçevesinde hidrojenle çalışacak ilk yakıt hücreli elektrikli (FCEV) F-MAX üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, beslenme alışkanlıkları ve ruh sağlığı ilişkisi hakkında açıklamalarda bulundu.
Vitamin ve mineraller beyin sağlığı için hayati öneme sahip!
Beslenme ve ruh sağlığının birbiri üzerinde önemli etkileri olabileceğini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Beslenme açısından ele aldığımızda, vitamin ve minerallerin yeterli düzeyde alınmasının beyin sağlığı için hayati öneme sahip olduğunu vurgulamalıyız.” dedi.
Vücudumuzdaki besinlerin beyin fonksiyonları için gereken enerji ve yapı taşlarını sağladığını aktaran Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Bu enerjiyi sağlayacak kaynak yeterli olmadığında serotonin, dopamin gibi mutluluk ve motivasyonla ilişkili nörotransmitterlerin üretimi olumsuz etkilenir. Dolayısıyla yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda depresyon ve anksiyete gibi psikiyatrik hastalık riskleri artabilir.” uyarısını yaptı.
Öte yandan psikiyatrik hastalıkların beslenme alışkanlıklarını ve iştahı etkileyebileceğinin de altını çizen Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, yalnızca yeme bozukluğunda değil, duygudurum bozuklukları, psikotik bozukluklar, bağımlılık ve çeşitli psikopatolojilerde yeme davranışında kontrolsüz bir artış veya azalma görülebileceğini aktardı.
Beslenme bozuklukları farklı psikolojik sorunlara neden olabilir!
Beslenme bozukluklarının, hem fiziksel hem de psikolojik sorunlarla yakından ilişkili olduğuna dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, şunları söyledi:
“Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi durumlar, genellikle düşük benlik saygısı, özgüven sorunu, depresyon ve anksiyete ile birlikte görülür. Bu bozukluklar, özellikle yeme atakları sonrasında bireyde yoğun suçluluk, kontrol kaybı hisleri ve sosyal izolasyona yol açabilir. Bireyin bu durumu kendi yöntemleriyle kontrol altına alma çabası sonucunda ortaya çıkan yetersiz beslenme de beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyerek konsantrasyon sorunları, ruhsal dalgalanmalar ve enerji eksikliğine neden olabilir.”
Yeme alışkanlıklarımızı değiştirerek ruh sağlığımızı iyileştirebilir miyiz?
Yeme alışkanlıklarımızı değiştirerek ruh sağlığımızı iyileştirmenin mümkün olabileceğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal “Ancak ilk adım normalin dışına çıkan yeme davranışının nedenlerini anlamak olmalı. Her psikolojik sorunda olduğu gibi değişim için öncelikle farkındalık gerekir.” dedi.
Omega-3 yağ asitleri açısından zengin olan balık tüketiminin, depresyon riskini azaltabileceğini de sözlerine ekleyen Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Tam tahıllar ve baklagiller gibi kompleks karbonhidratlar, enerji seviyelerini ve ruh halini dengede tutar. Yeşil yapraklı sebzeler, beyin sağlığı için gerekli olan folik asit açısından zengindir. Şekerli ve işlenmiş gıdaların azaltılması, ani ruhsal iniş çıkışları önleyebilir. Ayrıca, düzenli öğünler ve sağlıklı atıştırmalıklar kan şekeri dalgalanmalarını önleyerek enerjiyi ve ruh halini dengede tutabilir.” şeklinde konuştu.
Beslenme düzenindeki değişikliklerin etkisi uzun vadeli…
Psikolojik sorunları olan bireylerin beslenme düzeninde dikkat etmesi gerekenlere de değinen Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Bireyin duygusal açıdan tetiklendiği durumları fark etmesi ve o anlarda değişen davranışlarını özellikle de yemekle ilişkisini gözlemlemesi söz konusu davranışı üzerindeki kontrolünü arttırabilir.” dedi.
Hayatında birçok anlamda dengeyi sağlamaya çalışan bir bireyin öğün atlamamaya özen göstererek düzenli beslenmesinin önemli olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kan şekerini kontrol etmek üzere şeker tüketimini azaltmak da enerji seviyesinde dengeyi sağlayacaktır. Mikrobiyota dostu beslenme yani beyin-bağırsak ilişkisinde hem bağışıklığı hem ruh sağlığını korumak üzere probiyotikler ve lifli gıdalar açısından zengin yiyecekler tüketmek bağırsak sağlığını destekleyerek psikolojik durumu iyileştirebilir. B12 ve D vitamini seviyelerinin düşüklüğü de ruhsal hastalıklar üzerinde etken olabileceği için düzenli kontroller yaptırarak gerektiğinde doktor eşliğinde takviye alınabilir. Konsantrasyon sorunları ve ruh hali değişimlerinde etkisi olduğu bilinen dehidrasyondan kaçınmak için ise yeterli su tüketimi de ihmal edilmemeli.
Beslenme düzenindeki değişikliklerin uzun vadeli bir etkisi olduğunu unutmamak gerekir. Yalnızca belirtileri gidermek yerine davranışın ardındaki etmenleri anlamaya çalışmak için profesyonel psikolojik destek almak da önemli.”
Ford Otosan’ın ağır ticari araç endüstrisinde 60 yılı aşkın deneyimiyle faaliyet gösteren markası Ford Trucks, 300 bininci aracını Eskişehir Fabrikası’nda düzenlediği bir törenle üretim hattından indirdi. Törene, Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt, Ford Trucks’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emrah Duman, Ford Otosan Eskişehir Fabrikası Lideri Namık Kemal Keskin ve fabrika çalışanları katıldı. 300 bininci kamyon, Ford Trucks’ın global pazarda büyük beğeni toplayan ve uluslararası ödüllerle taçlandırılan F-MAX’in müşteriye özel opsiyonlu araçlar tasarlayan Özel Araç Merkezi’nde kişiselleştirilen modeli oldu.
Türkiye’de araç, dizel motor ve güç aktarma organlarını aynı merkezde üretebilen tek tesis olma özelliği taşıyan Eskişehir Fabrikası’ndaki üretimin büyük bir kısmı ihraç ediliyor. Ford Trucks’ın toplam ihracatındaki en büyük payı ise %69’luk oranla Avrupa Birliği ülkeleri alıyor.
Ford Trucks’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emrah Duman: “Gururla kutladığımız 300 bininci kilometre taşı”
Törende konuşan Ford Trucks Lideri Emrah Duman, markanın “En verimli taşıma çözümleri ile değer yaratmak” vizyonuyla Eskişehir’de doğduğunu söyledi. Duman “Ford Trucks olarak 300 bininci kamyonumuzu Eskişehir fabrikamızda üretim hattından indirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu başarı, yalnızca üretim kapasitemizin değil, aynı zamanda yenilikçi mühendislik anlayışımızın ve müşteri odaklı vizyonumuzun bir sonucudur. Eskişehir’de başlayan hikayemiz, küresel pazarlarda müşterilerimize değer katmaya devam ederek büyüdü. Bu noktaya ulaşmamızı sağlayan en önemli unsur ise, her zaman birlikte çalıştığımız ekiplerimiz oldu. Çalışma arkadaşlarımızın emeği, iş ortaklarımızın desteği ve müşterilerimizin güveniyle daha güçlü adımlarla geleceğe yürüyoruz.” dedi.
Yüzde 100 elektrikli kamyon bu yıl yollara çıkacak
İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak amacıyla 2040 yılına kadar ağır ticari araç üretiminde sıfır emisyona ulaşmayı taahhüt eden Ford Trucks, “Generation F hareketi” ile sıfır emisyonlu, bağlantılı ve otonom teknolojilere yönelik büyük bir dönüşüm yolculuğu başlattı. Bu kapsamda şirket, 2024 yılında düzenlenen Hannover Uluslararası Ticari Araç Fuarı’nda sergilediği “Yüzde 100 elektrikli” ilk kamyonun üretimine Eskişehir Fabrikası’nda bu yıl başlayacak. Tamamen Ford Trucks mühendisleri tarafından tasarlanıp üretilen aracın 2025’te yollarda olması planlanıyor. Elektrifikasyonun yanı sıra alternatif yakıt teknolojilerine de odaklanan marka, geleceğin taşımacılık çözümlerine değer katma vizyonuyla Avrupa Birliği’nin ‘Sıfır Emisyonlu Taşımacılık Ekosistemi’ projesi çerçevesinde hidrojenle çalışacak ilk yakıt hücreli elektrikli (FCEV) F-MAX üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
İHALE 18 ŞUBAT’TA YAPILACAK
İhale, 18 Şubat 2025 tarihinde saat 10:00’da Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenecek. Son teklif verme süresi ise 17 Şubat 2025 saat 12:00 olarak belirlendi. İhaleye kapalı teklif usulüyle katılım sağlanacak.
İBB, ihale kapsamında her bir taksi plakasının muhammen bedelini 4 milyon 250 bin TL + KDV olarak belirledi. Geçici teminat bedeli ise 127 bin 500 TL olacak.
İHALEYE KATILIM ŞARTLARI
İhaleye katılmak isteyenlerin, belirlenen evrakları tamamlayarak başvurularını belirtilen süresi içinde teslim etmeleri gerekiyor. Başvuru yapacak kişilerin;
• İstanbul’da oturduğunu gösterir İkametgah belgesi,
• Geçerli sürücü belgesi,
• Adli sicil kaydı,
• Geçici teminatın yatırıldığını gösteren makbuz
gibi evrakları sunmaları gerekiyor.
İhaleye yalnızca bireysel başvuru yapılabilecek ve her katılımcı yalnızca bir plaka hakkı alabilecek.
İlgili ihale şartnamesi, İBB Toplu Ulaşım Hizmetleri Şube Müdürlüğü’nde 1.000 TL karşılığında temin edilebilecek. Başvurular, İBB Encümen Şube Müdürlüğü’ne elden teslim edilecek ve telgraf, faks veya posta yoluyla yapılan başvurular kabul edilmeyecek.
29 YILLA SINIRLI OLACAK
İstanbul’da toplu taşımanın en önemli unsurlarından biri olan taksilerle ilgili düzenleme, uzun süredir kamuoyunda tartışma konusu olmuştu. Yeni plakaların hizmete girmesiyle birlikte, İstanbul’daki taksi hizmetlerinde daha fazla seçenek sunulması hedefleniyor. Önceki dönemlerde verilen taksi plakaların süresiz kullanım hakkı bulunurken bu yeni taksilerin kullanım hakkı 29 yılla sınırlı olacak.
YENİ TASARIMLA YOLLARDA OLACAKLAR
Yeni taksiler, İstanbulluların verdiği oylarla belirlenen yeni tasarımla yollarda olacak.
Gemlik Aktaş-1 Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Faik Aktaş, Genel Müdürü Nuray Eryiğit, araçlarını Renault Trucks adına Koçaslanlar Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Koçaslan ve Genel Müdürü Mesut Süzer’den teslim aldılar. Teslimat sırasında açıklamalarda bulunan Faik Aktaş, şunları söyledi; “Yeni yatırımımız ile filomuzdaki 100 araç, Renault Trucks çekicilerden oluşuyor. Renault Trucks’ın araç performansından memnuniyetimizin yanı sıra, satış sonrası hizmetlerinin verimliliğimize katkısı alım kararımızda önemli bir rol oynuyor. Her zaman Renault Trucks ve Koçaslanlar Otomotiv ile olan yakın iş birliğimiz, yatırım ve operasyonel süreçlerimize değer katıyor.”
Rekabetçi lojistik sektöründe fark yaratmak
Gemlik Aktaş-1 Lojistik, karayolu genel taşımacılığından, gabari yük, açık yük, rulo-saç ve proje taşımacılığına kadar tüm alanlarda yurt içi ve uluslararası lojistik hizmeti sunuyor. Taşımacılık kavramının artık lojistiğe dönüştüğünü belirten Nuray Eryiğit, sürdürülebilir ve verimli lojistik hizmetlerinin önemini vurguluyor; “Sektörümüzde rekabet oldukça zorlu hale geliyor ancak şunu da unutmamak gerek, ne olursa olsun lojistik hizmetleri artarak devam edecek. Tüm sektörlerde en önemli tasarruf kalemleri maliyet ve zaman olsa da lojistik hizmeti alan firmaların, maliyetlerini korumak adına kaliteden taviz verdikleri bir dönem artık geride kalıyor. Kaliteyi sabit tutarak, maliyetleri korumak, ön görülemeyen ek maliyetlerden kaçınmanın anahtarı oluyor. Ayrıca, zamanın çok değerli olduğu günümüzde, daha az zamanda daha fazla işi başarmak önemli bir kriter haline geldi. İşte bu noktada bizim gibi güçlü lojistik firmalarının farkı ortaya çıkıyor. Biz de rekabet gücümüzün sürdürülebilirliği adına sundukları toplam sahip olma avantajlarına güvenerek Renault Trucks ile iş birliğimize devam ediyoruz.”
Satış sonrası hizmetler ile kısa ve uzun vadede yüksek verimlilik
Gemlik Aktaş-1 Lojistik, daha önceki araçlarında olduğu gibi yeni yatırımlarında da Renault Trucks’ın servis sözleşmesi avantajlarından faydalanacak. Renault Trucks Excellence Servis Sözleşmesi kapsamında tüm araçlarının bakım ve onarım işlemleri, Koçaslanlar Otomotiv tarafından gerçekleştirilecek.
Koçaslanlar Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Koçaslan; “Excellence Servis Sözleşmesi, Renault Trucks sahiplerine uzun vadeli maliyet yönetimi, yüksek performans ve güvenilirlik sağlayarak operasyonlarını daha da verimli hale getiriyor. Filo işletme maliyetlerinin daha öngörülebilir ve yönetilebilir olmasını sağlıyor. Sabit maliyetler sayesinde filolar, bakım giderlerini kolayca planlayabiliyor. Düzenli bakım ve kontrol ile olası arızaların erken tespiti yapılarak araçlarda aksama riskini en aza indiriyor. Sözleşme kapsamında yapılan bakımlar, özellikle uzun vadede yüksek maliyetli onarımların önüne geçiyor. Yalnızca orijinal yedek parçaların kullanılması sayesinde de araçların performansı yüksek tutuluyor. Bu doğrultuda Gemlik Aktaş-1 ile yıllardır devam eden verimli iş birliğimizi sürdürüyoruz ve Renault Trucks’tan aldıkları satış sonrası hizmetlerden memnuniyetleri, her zaman yatırım tercihlerinde belirleyici oluyor” diye açıkladı.
Türkiye'nin öncü otomotiv sanayi şirketlerinden Otokar, başarılarına yenilerini eklemeye devam ediyor. 107 yıllık köklü bir geçmişe sahip Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SATSO) tarafından düzenlenen "Sakarya'nın Yıldızları Ödül Töreni"nde Otokar 3 ödüle birden layık görüldü. Otokar, “İhracat”, “İstihdam” ve "Sürdürülebilirlik” kategorilerinde ödül aldı.
Sakarya Valisi Rahmi Doğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, SATSO Başkanı A. Akgün Altuğ katılımıyla SATSO Hizmet Binası'nda gerçekleştirilen ödül töreninde 7 farklı kategoride ödüller takdim edildi.
Kullanıcılarının ihtiyaç ve beklentilerine göre ürünler tasarlayıp üreten Otokar, Türkiye’nin yanı sıra yurt dışında da büyük başarılara imza atıyor. Gerçekleşen organizasyonda Otokar, 2023 verilerini baz alarak bir önceki yıla göre ihracatını en fazla artıran firmalar arasında yer alarak “İhracat Ödülü” nün sahibi oldu.
Çalışanlarını en büyük sermayesi olarak değerlendiren, kurumsal politika ve uygulamalarını insanı merkeze alan bir yaklaşımla geliştiren Otokar, ikinci ödülünü ise İnsan Kaynakları alanında aldı. Sakarya Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü 2023 yılı verilerini baz alarak Sakarya'da en fazla istihdam artışı sağlayan işletmeler arasında yer alan Otokar, törende "İstihdam Ödülü"nün sahibi oldu.
Gelecek nesillerin yaşam standartlarını yükseltmeyi amaçlayan Otokar, ekonomik, çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim konularında sürdürülebilirlik faaliyetleri yürütüyor. Çevresel etkiyi azaltma ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çalışmalarını artıran Otokar, ürün ve faaliyetleriyle karbon ayak izini azaltırken enerji verimliliği çalışmaları sayesinde önemli tasarruflar elde ediyor. Yürüttüğü projelerle Otokar, "Sürdürülebilir Sanayi için Atık Azaltım Uygulamaları Yarışması"nda Büyük İşletmeler kategorisinde "Sürdürülebilirlik Ödülü" nün sahibi oldu.
Türkiye madeni yağ pazarının geleneksel lideri Petrol Ofisi Grubu, Volvo iş makinaları Türkiye Distribütörü Ascendum ile stratejik bir iş birliği gerçekleştirdi. İmzalanan 3 yıllık anlaşma kapsamında Volvo iş makinalarına özel olarak formüle edilmiş madeni yağlar Texaco teknolojisi ile Kocaeli'ndeki Derince tesisinde üretilecek.
Konuyla ilgili açıklama yapan Petrol Ofisi Grubu Madeni Yağlar Direktörü Sezgin Gürsu, “Müşterilerimizin ihtiyaçlarına özel çözümler geliştirebilme kabiliyetimiz ve teknoloji odaklı yenilikçi üretim altyapımız sayesinde güçlü iş birliklerimize her geçen gün bir yenisini ekliyoruz. Bu bağlamda Ascendum ile yaptığımız anlaşmayla Derince'deki fabrikamızda Volvo markalı madeni yağların üretimine başlıyoruz. Volvo iş makinaları için hem yüksek performans hem de verim sağlayacak bu özel formüllü madeni yağlar Texaco teknolojisi ile hazırlanacak. Texaco'nun üstün teknolojisini geniş dağıtım ağımız sayesinde Ascendum ve Volvo müşterileri ile buluşturacak olmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi.
Ascendum Makina Satış Sonrası Hizmetler Direktörü Mustafa Mümtaz Civan da açıklamasında şunları söyledi: “Sektörümüz için bu stratejik iş birliğine imza atmaktan mutluluk duyuyoruz. İş makinalarının zor şartlardaki çalışma performansını desteklemek ve iyileştirmek için özel olarak geliştirilen orijinal Volvo yağları, artık Texaco'nun üstün teknoloji ve kalite anlayışıyla üretilecek. Bu değerli iş birliğine katkı sağlayan tüm ekip üyelerine teşekkür eder, bu ortaklığın her iki taraf için de yeni başarılar getirmesini dilerim.”
162 bin metrekare üzerine kurulu Derince'deki madeni yağ fabrikası ile Türkiye'nin hem madeni yağ ihtiyacının yarısını karşılayan hem de yakın coğrafyanın en kapsamlı AR-GE merkezlerinden POTEM sayesinde 4 kıtada 33 ülkeye ihracat yapan Petrol Ofisi Grubu, yılda ortalama 50 milyon dolarlık döviz girdisi sağlıyor.
2021 yılında Chevron ile yapılan anlaşmayla Texaco markalı madeni yağların Türkiye'de üretimine başlayan Petrol Ofisi Grubu, müşterilerinin ihtiyaçlarına yönelik özel ürünler tasarlıyor ve iş birliklerinin sayısını artırıyor.
FSM Demirbaş Otomotiv’in Sancaktepe yerleşkesinde gerçekleşen büyük teslimat töreni, İstanbul toplu ulaşım sektöründe dikkat çeken bir gün olarak kayıtlara geçti. Törene İETT Genel Müdürü İrfan Demet, Genel Müdür Yardımcıları, İstanbul Özel Halk Otobüsleri Esnaf Odası, Yeni İstanbul Halk Otobüsleri, İstanbul Halk Ulaşım, Özulaş, Mavi Marmara Ulaşım, Öztaş ve Elit Taşıma şirketlerinin yönetim kurulu başkanları ile yönetimleri katıldı.
Törenin dikkat çeken isimlerinden biri, filosuna 100 otobüs birden alım yapan Seyfettin Savaş oldu. Konuşmasında Mustafa Demirbaş ile yıllara dayanan dostluğuna vurgu yapan Savaş, şu ifadeleri kullandı: “Mustafa Demirbaş ile geçmişe dayanan bir dostluğumuz var. 2013 yılında da kendisinden temin ettiğimiz otobüslerle bu sektöre giriş yapmıştık. Bugün ise filomuzu BMC marka otobüslerle tamamen yeniliyoruz. FSM Demirbaş Otomotiv’in desteği, yaptığımız bu yatırım kararında çok değerli bir rol oynadı. Filomuzun yenilenme ihtiyacı artmıştı ve bu nedenle harekete geçtik.” dedi.
Elit Taşıma Şirketi Başkanı Bekir Dindar ise tören sırasında kendi şirketlerinin yaptığı büyük yenilikten bahsetti. Dindar, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugün 7 aracımı yeniledim. Şirket olarak toplamda 130 aracımız yenilenmiş oldu. Filomuzu daima yeni ve teknolojik açıdan önde tutmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Mustafa Demirbaş’ın sunduğu imkanlar, bu dönüşümü sağlamak için bizlere büyük bir fırsat sundu. Kendilerine şirketim adına teşekkür ediyorum. Amacımız, İstanbul halkına daha konforlu ve güvenilir ulaşım hizmeti sunmaktır ve bu yolda tüm imkanlarımızı zorlamaya devam edeceğiz.”
Mustafa Demirbaş: "Sektörün Gelişimine Katkı Sağlamaktan Gurur Duyuyoruz"
FSM Demirbaş Otomotiv’in Sancaktepe yerleşkesinde gerçekleşen teslimat töreninde konuşan Mustafa Demirbaş, ulaşım sektörüne sağladıkları katkılar ve şirketin vizyonu hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Demirbaş, sektörde güven ve kaliteyi esas alarak hareket ettiklerini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“FSM Demirbaş Otomotiv olarak, yalnızca araç tedarik eden bir firma olmanın ötesinde, sektöre değer katan bir çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz. Yıllardır süregelen iş birliklerimiz ve müşterilerimizle kurduğumuz güvene dayalı ilişkiler, bizi bugün bulunduğumuz konuma taşıdı. Ulaşım sektörünün gelişimine katkı sağlamaktan büyük bir gurur duyuyoruz.”
Teslimat töreninde, yeni nesil BMC otobüslerin sektöre kazandırılmasının önemine dikkat çeken Demirbaş, şunları ekledi:
“Bugün, burada gerçekleştirdiğimiz teslimatlar, sadece birer araç teslimatı değil, aynı zamanda İstanbul halkının daha güvenli, daha konforlu ve daha modern bir ulaşım deneyimine kavuşmasının bir adımıdır. İşletmelerin filolarını yenilemeleri, toplu taşıma hizmetinin kalitesini doğrudan etkiliyor. Biz de bu süreçte üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz.”
Mustafa Demirbaş, ayrıca sektördeki iş ortaklarına teşekkür ederek, şunları söyledi:
“Bugün burada bulunan ve bize güvenerek iş birliği yapan tüm şirketlere ve temsilcilerine teşekkür ediyorum. Birlikte çalışarak, İstanbul ulaşımını daha ileriye taşıyacağız. FSM Demirbaş Otomotiv olarak, her zaman sektörün yanında olmayı sürdüreceğiz.”
Türkiye ağır ticari araç sanayisinin öncü markası Mercedes-Benz Türk, geliştirdiği yeni nesil, güvenli ve konforlu araçlarının yanı sıra gerçekleştirdiği iş birliği ve sponsorluklarla da dikkat çekmeye devam ediyor. Türk sporunun ve sporcuların en büyük destekçilerinden olan Mercedes-Benz Türk, Kadın ve Erkek A Milli Hentbol Takımları’nın resmi ulaşım sponsorluğunu 2 yıl daha uzattı. Mercedes-Benz Türk’ün 2022 yılında başlattığı Kadın ve Erkek A Milli Hentbol Takımları’nın resmi ulaşım sponsorluğu yenilenen anlaşma ile 2026 yılının sonuna kadar uzatılmış oldu.
Hedefimiz Avrupa ve dünyada zirvede yer almak!
Anlaşma kapsamında federasyonun kullanımındaki takım otobüsü de yenilendi. Bu kapsamda Mercedes-Benz Türk, milli sporcuların konforunu ve güvenliğini en üst düzeyde sağlayacak şekilde tasarlanan ve giydirmesi yenilenen Mercedes-Benz Tourismo 16 otobüsü Türkiye Hentbol Federasyonu’na teslim etti. Türkiye Hentbol Federasyonu Başkanı Mesut Çebi, “Tüm gücümüzü ve konsantrasyonumuzu Türk hentbolunu Avrupa ve dünyada zirveye taşıyabilmek için kullanıyoruz. Biliyorsunuz 2024 yılında hentbol tarihinde ilk kez Kadın A Milli Takımımız Avrupa Hentbol Şampiyonası’nda bizleri temsil etti. Bu başarıların gelecekte katlanarak devam etmesini umuyoruz. Zafere giden yolda en büyük destekçilerimizden biri de kuşkusuz Mercedes-Benz Türk. 2022 yılından bu yana desteğini her zaman hissettiğimiz Mercedes-Benz Türk ile sponsorluk anlaşmamızı 2026 yılı sonuna kadar uzatmış olmaktan büyük mutluluk duyduk. Türkiye’nin önde gelen firmalarından biri olan Mercedes-Benz Türk ile iş birliğimizin uzun yıllar boyunca güçlenerek devam edeceğine inanıyorum. Kadın ve Erkek A Milli Takımlarımıza sunulan bu çok değerli katkıdan ötürü Mercedes-Benz Türk ailesine teşekkür ediyorum. Devam eden sponsorluk anlaşmasının Türk sporu için hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi.
Türk sporuna desteğimiz devam edecek!
Türk sporunu daha ileriye taşıma hedefi ile sponsorluk desteklerine devam edeceklerini söyleyen Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Mercedes-Benz Türk olarak uzun yıllardır sporun birçok branşına destek verdik; vermeye de devam edeceğiz. 2022 yılında başlattığımız bu sponsorluğun, uzun yıllar hentbol oynamış biri olarak benim için de ayrı bir yeri var. Sporcularımızın ihtiyaçları doğrultusunda tasarladığımız ve teslim ettiğimiz yeni Mercedes-Benz Tourismo 16 model otobüs ile Kadın ve Erkek A Milli Hentbol Takımı oyuncularımızın, yeni zaferlere ilerlerken güvenli ve konforlu yolculuklar geçirmelerini hedefledik. Biliyoruz ki zaferler sadece sahada değil, sahaya çıkan her bir adımda yavaş yavaş kazanılır. Resmi ulaşım sponsoru olarak zafere giden her yolda milli takımlarımızın yanındayız. Sponsorluğumuzun Kadın ve Erkek A Milli Hentbol Takımlarımıza hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Mercedes-Benz Türk olarak spora olan desteğimizi sürdürmeye devam edeceğiz.”
Blainville-sur-Orne'da bulunan Renault Trucks üretim tesisi, Avrupa’da seri elektrikli kamyon üretimi yapan ilk fabrika olarak sürdürülebilir mobilitenin endüstriyelleşmesinde önemli bir rol oynuyor. Tesis, Mart 2020'den bu yana şehir içi ve çevre bölgelerde kullanım için tasarlanan, elektrikli Renault Trucks E-Tech D ve D Wide orta hizmet tipi kamyon modellerini üretiyor.
Bu fabrikada üretilen 2.000'inci elektrikli kamyonun Bidfood Netherlands'a teslim edilmesi ise lojistik profesyonellerinin karbonsuz mobilite çözümlerine artan talebini gösteriyor.
Ölçümlenebilir Sonuçlarla Sürdürülebilir Bir Taahhüt
Bidfood Netherlands, 2021'den bu yana operasyonlarında 25 adet Renault Trucks E-Tech kamyonu kullanıyor. Bu elektrikli araçlar, şimdiye kadar 230 ton CO2 emisyonunu önleyerek lojistiğin dekarbonizasyon için kilit öneme sahip bir alan olduğunu gösteriyor.
Bidfood Netherlands Genel Müdürü Dick Slootweg, bu dönüşümü çevresel zorluklara somut bir çözüm olarak tanımlıyor; "Bu sonuçlar, elektromobilitenin uzak bir hedef değil, operasyonel ve etkili bir gerçeklik olduğunu gösteriyor. Böylece müşterilerimizin sürdürülebilirlik konusundaki artan beklentilerini karşılarken çevresel ayak izimizi de azaltıyoruz."
Renault Trucks ve Bidfood Netherlands, iş birliklerinin başlangıcından itibaren şirketin özel ihtiyaçlarını karşılamak için kesintisiz iletişim ve özel çözümlere dayalı güçlü bir ortaklık kurdu. Renault Trucks Hollanda Genel Müdürü Jérôme Berthelet; "Üç yıldır, Bidfood ile filolarına elektrikli araçları entegre etmek ve lojistik operasyonlarının zorluklarını çözmek için yakın bir şekilde çalıştık. Bu güçlü iş birliği, onların koşulları ve dekarbonizasyon hedefleriyle uyumlu özelleştirilmiş çözümler geliştirmemizi sağladı" şeklinde açıklıyor.
2025 yılı ilk çeyreğinin sonuna kadar 25 adet yeni Renault Trucks E-Tech, Bidfood Netherlands filosuna katılacak.
Lojistik sektöründe uzun süreli kontratlar, hizmet alan şirketlere hem maliyet hem de operasyonel verimlilik sağlasa da akaryakıt, otoyol, vize ve personel giderlerindeki artışlar, sektörde maliyetlerin öngörülmesini zorlaştırıyor. Lojistik sektörünün yarım asırlık öncü markası Boltas, piyasadaki maliyet artışlarını müşterilerine aynı oranda yansıtmayan, doğru kontrat yönetimi politikasına 2025’te de devam ediyor.
Boltas Satış, Pazarlama ve Müşteri Deneyimi Direktörü Alper Eryılmaz, piyasa koşullarının belirsiz olduğu dönemlerde, lojistikle ilgili anlaşmalara daha dikkatli ve stratejik bir şekilde yaklaşılması gerektiğini söyledi.
Bu dönemlerde tedarik zinciri aksaklıkları yaratabilecek sözleşmelerden kaçınmak için maliyet yanında hizmet standartlarına da dikkat edilmesi gerektiğini belirten Eryılmaz, “İhracatçı ve ithalatçı firmalar, düşük fiyatlama üzerinden kontrat imzalayabilir ancak sözleşmelerde gelecekteki kur değişimleri ve maliyet artışları için ne tür düzenlemelere yer verildiği de çok önemli. Satın alma ekipleri, tekliflerde fiyat endeksleme mekanizmalarına yer vermeli ve risk yönetiminde tüm taraflar aktif rol oynamalı. Kontratlarda, fiyatlandırma karşılaştırması yapılırken, temelde firmaların sunduğu müşteri merkezli çözümler, teknolojik altyapı imkanları, uluslararası standartlara uyum ve uçtan uca sağlanan ve sürdürülebilir bir lojistik yönetimi imkanı gibi kritik konular da gözetiliyor olmalı.” diye konuştu.
Daha esnek ve kısa vadeli sözleşmeler öne çıktı
Eryılmaz, akaryakıt başta olmak üzere genel giderlerdeki artışın, lojistik firmalarını uzun süreli hizmet kontratlarında fiyat güncellemeleri yapmaya zorladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Maliyetlerdeki artışları telafi edebilmek için yeni kontratlar veya mevcut sözleşmelerde fiyat revizyonları, geçtiğimiz dönemde sıkça gündeme geldi. Uzun süreli hizmet kontratları, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı duyarlı hale geldiği için daha esnek ve kısa vadeli sözleşmeler öne çıktı. Biz de müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun sözleşmeleri hazırlıyoruz.”
“Maliyetleri en aza indiriyoruz”
Boltas olarak yarım asra dayanan bir deneyime sahip olduklarını vurgulayan Eryılmaz, “Almanya ve İtalya’daki şirketlerimiz, Avrupa çapındaki yaygın ofis ağımız ve bu bölgedeki özmal araçlarımızla farklı servis seçenekleri sunuyoruz. Özellikle kara yolu, Ro-Ro+kara yolu, Ro-Ro+tren, blok tren taşımacılığı ve minivan gibi seçeneklerimizin yanı sıra YYS (Yetkilendirilmiş Yükümlülük Sertifikası) gibi yetkinliklerimizle maliyetleri en aza indiriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Eryılmaz, yatırımlarına devam ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Filomuzu yeni DAF marka çekiciler ile güçlendirdik. Bu yatırım ile ekipman yaşımızı 2 yaşın altına indirerek filomuzu güçlendirdik. İtalya’da hizmete aldığımız yeni 5.500 m2 depolama alanına sahip öz mal depomuzun yanı sıra intermodal ve multimodal taşımalara ağırlık veriyoruz. Doğu Avrupa hattındaki, hizmet kalitemizin oldukça yüksek olduğu parsiyel taşımacılık ağımız günden güne gelişiyor. Yine 2025 yılında Mersin, Adana, Ankara ve İzmir Bölge ofislerimizde gerçekleştirmekte olduğumuz operasyonlarımızda ciddi oranda artış hedefliyoruz. Aynı zamanda tüm bu hedeflerimizle paralel olarak organizasyonel yapımızı ve kadromuzu da güçlendirmeye devam ediyoruz. İşimizin en önemli parçası haline gelen teknolojik altyapımızı da sürekli güncel tutuyor, müşterilerimize yüklerini tam izleme için gerekli altyapıyı sağlıyoruz.”
Ford Otosan, inovasyon yolunda attığı stratejik adımlarla Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Quantum Application Hub’a kabul edilen ilk otomotiv üretim şirketi oldu. Quantum Computing teknolojisini otomotiv sektöründe üretim planlama sürecine entegre etme hedefiyle, sektöre yenilikçi bir yaklaşım getirdi. Bu önemli adım, Ford Otosan’ın inovasyon yolundaki kararlılığını ve küresel liderlik hedeflerini bir kez daha ortaya koydu. Şirketin bu projedeki başarısı, 20-24 Ocak 2025 tarihlerinde Davos’ta düzenlenen WEF yıllık toplantısında dünyaya tanıtılan en iyi 13 uygulama örneğinden biri olarak uluslararası düzeyde takdir edildi.
Üretim Sırasının Optimize Edilmesiyle Artan Saatlik Kapasite
Ford Otosan, dünyada tek üretim üssü olduğu Ford Transit’in 1.500’den fazla varyantıyla artan üretim karmaşıklığını yönetmek için Gölcük Fabrikası’ndaki gövde üretim hattına Quantum Computing teknolojisini entegre etti. Bu yenilikçi teknoloji, farklı özelliklere sahip araçların üretim sırasını optimize ederek, geçiş sürelerini azaltıyor ve iş yükü dengesini sağlıyor.
Yoğun talep dönemlerinde saatte 0,1 araç daha fazla üretim kapasitesine ulaşmayı mümkün kılan bu uygulamanın, yalnızca üretim hattında değil, fabrikanın diğer alanlarında da önemli verimlilik artışlarına olanak tanıyacak şekilde genişletilmesi hedefleniyor. Teknolojinin, tedarik zinciri yönetimi ve lojistik gibi süreçlerde de uygulanmasıyla, tedarikçi sevkiyatlarıyla ilgili belirsizliklerin daha iyi yönetilmesi, varyantlar arası üretim geçiş sürelerinin daha da kısaltılması, iş gücünün daha dengeli kullanılması ve ekipman arıza sürelerinin azaltılması hedefleniyor. Bu uygulama, Ford Otosan’ın operasyonel verimliliği artırma ve dijital dönüşümde lider olma vizyonunun bir parçası olarak, üretim süreçlerinde devrim niteliğinde bir değişim sağlıyor.
Ford Otosan Lideri Güven Özyurt: “Quantum hesaplama teknolojisinin üretim süreçlerimize entegrasyonu, Ford Otosan’ın inovasyon yolunda ne kadar kararlı ve ileriye dönük bir vizyona sahip olduğunun güçlü bir kanıtı”
Ford Otosan Lideri Güven Özyurt, inovasyonun Ford Otosan’da bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Quantum hesaplama teknolojisinin üretim süreçlerimize entegrasyonu, Ford Otosan’ın inovasyon yolunda ne kadar kararlı ve yenilikçi teknolojilere odaklanan bir yaklaşım benimsediğimizin güçlü bir kanıtıdır. Bu adım, binlerce değişkeni analiz ederek klasik bilgisayarların çok uzun zamanda üreteceği çözümlerini dakikalar içinde sunmamızı sağlıyor. Bu sayede üretim çizelgelerimizi daha verimli hale getirirken, operasyonlarımızı da daha esnek bir yapıya kavuşturuyoruz. Küresel otomotiv sektöründe bu düzeyde bir uygulamanın başka bir örneğinin olmaması, ileriye dönük vizyonumuzu bir kez daha kanıtlıyor.” dedi.
Ford Otosan’ın Global Lighthouse Network Vizyonu Yeniköy’e Taşınıyor
Ford Otosan, 2019 yılında Endüstri 4.0 uygulamalarıyla WEF tarafından "Global Lighthouse Network"e dahil edilen Gölcük Fabrikası’ndaki öncü başarısını, şimdi Yeniköy Fabrikası’na taşıyor. Bu global prestije sahip fabrika, üretimde dijitalleşme ve yenilikçilikte bir referans noktası olmayı sürdürürken, Yeniköy’de de Quantum çizelgeleme sistemiyle yeni bir döneme imza atılması hedefleniyor.
Gölcük Fabrikası’nda gövde üretim hattında uygulanmak için planlanan Quantum çizelgeleme sistemi, Yeniköy Fabrikası’nda da ilerleyen dönemde Ford Custom araçlarının üretim süreçlerini optimize etmek için devreye alınacak. Bu ileri teknoloji sayesinde, sadece gövde üretim hattının çizelgelemesini iyileştirmek hedefiyle yetinilmeyecek; pres, gövde üretim, boyahane, montaj ve tampon stok bölgeleri gibi tüm üretim aşamalarını uçtan uca ele alarak optimize etme hedefiyle çalışmalar genişletilerek çok daha fazla verimlilik elde edilebilecek.
Quantum Çözümleri İçin Küresel Bir Platform: WEF Quantum Application Hub
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Quantum Application Hub, quantum teknolojilerini benimseyen öncü projeleri ve bu projelerin sektörlere sunduğu yenilikçi çözümleri sergilemeyi amaçlayan bir platform olarak öne çıkıyor. Platform, kuantum teknolojilerinin pratik uygulamalarını sergileyen projelere ev sahipliği yapıyor. Bu projeler, kuantum hesaplama, kuantum iletişimi ve kuantum sensörleri gibi alanlarda yenilikçi çözümler sunarak, endüstrilerde verimliliği artırmayı ve yeni fırsatlar yaratmayı amaçlıyor.
Volvo tarafından Türkiye’de her yıl sadece bir bayiye verilen “2024 Volvo Başkanlık Ödülü”nü Otokoç Volvo Çukurova şubesi kazanırken, “En İyi Yetkili Servis Birincisi Ödülü”nü diğer kategorilerde de öne çıkan Taşdelen ve Samsun şubeleri paylaştı. Ödül programı kapsamında ayrıca Otokoç Volvo Taşdelen şubesi “Teknik Seviye Gelişim Ödülü”ne, Çukurova şubesi ise “En İyi Yetkili Satıcı Üçüncüsü Ödülü”ne layık görüldü. Otokoç Volvo Çukurova şubesinden Ömer Furkan Pınarbaşı ve Burak Yılmaz Üstüner de “2024 Volvo En İyi Satış Danışmanı Ödülü”nü kazandı.
Sürekli yenilenerek ve hep daha iyisini hedefleyerek otomotiv sektörüne değer katan Otokoç’un, her tür ihtiyaca uygun araç seçenekleri ve kapsamlı hizmet ağıyla 52 noktada otomotiv perakendeciliğinin lideri konumunda olduğunu belirten Otokoç Otomotiv Şirket Lideri İnan Ekici, konuyla ilgili olarak şu görüşleri dile getirdi: “Volvo Dealer Excellence Awards 2024’te elde ettiğimiz başarılar sektördeki liderliğimizi bir kez daha ortaya koyarken, emeğimiz, inancımız ve özverimizle birden fazla ödülle layık görülmenin gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Aldığımız her bir ödül, üstün hizmet kalitesi ve müşteri deneyimine odaklı hizmet anlayışımız doğrultusunda hep birlikte yazdığımız hikâyenin önemini temsil ediyor. Bu kıymetli ödüllerin kazanılmasında emeği geçen tüm ekiplerimize teşekkür ediyor, hep birlikte daha da büyük hedeflere koşacağımıza ve bu çabaların yeni ödüllerle taçlanacağına yürekten inanıyorum.”
“2009’dan bu yana süren yol arkadaşlığı”
Otokoç’un Volvo ile yol arkadaşlığının 2009 yılında Otokoç Taşdelen tesisi ile başladığını ve kısa süre önce açılışı gerçekleşen Tarsus tesisi ile 9. noktaya ulaşıldığını ekleyen Ekici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürekli gelişen bu iş ve güç birliği kapsamında, Volvo’nun Türkiye’deki satış adetlerine, pazar payına ve müşteri adedine ulaşma oranının artmasında önemli rol oynadığımızı düşünüyoruz. Volvo ise bizim bugünkü başarımıza ulaşmamızda önemli mihenk taşlarından biri durumunda. Yaptığımızın her yönüyle bir ‘hizmet işi’ olduğunun bilincindeyiz. Volvo severlere Otokoç çatısı altında Koç güvencesiyle hizmet veriyor olmaktan mutluluk duyuyoruz.”
Otokoç Volvo’nun Volvo Dealer Excellence Awards 2024’te aldığı ödüller:
Başkanlık Ödülü |
Otokoç Volvo Çukurova |
En İyi Yetkili Servis Birincisi |
Otokoç Volvo İstanbul Taşdelen ve Otokoç Volvo Samsun |
En İyi Yetkili Satıcı Üçüncüsü |
Otokoç Volvo Çukurova |
Teknik Seviye Gelişim Ödülü |
Otokoç Volvo İstanbul Taşdelen |
En İyi Satış Danışmanı Ödülü |
Ömer Furkan Pınarbaşı ve Burak Yılmaz Üstüner (Otokoç Volvo Çukurova) |
![]() |
Konu ile ilgili açıklama yapan İSSD Yönetim Kurulu Başkanı Çağrı Yüzbaşıoğlu, Taurus Kavşağı’nda hayata geçirilmekte olan yeni uygulama sayesinde araç kuyruklarının ve bekleme sürelerinin minimum seviyeye ineceğini söyledi.
Metrelerce Araç Kuyruğu Son Bulacak
Taurus Kavşağı’nda gerçekleştirilen yeni düzenleme, düz geçişlerin alt ve üst geçitlerden yapılmasını, sol ve sağ dönüşlerin ise kavşak içinde eş zamanlı olarak gerçekleşmesini sağladığını belirten Çağrı Yüzbaşıoğlu, “Bu sayede, özellikle sabah ve akşam saatlerindeki yoğun trafik akışı büyük ölçüde rahatlatılacak, metrelerce uzayan araç kuyrukları sona erecektir.” Dedi.
Taurus Kavşağı’nda Trafik Bilimi Konuşuyor
Literatürde “tek noktalı kavşak” olarak bilinen bu uygulamanın, dünya genelinde birçok başarılı örneği bulunduğunu belirten Yüzbaşıoğlu, az sayıdaki düz geçişleri alternatif rotalara yönlendirmenin ve yoğun sola dönüşlerin bekleme sürelerini azaltmanın, kavşakta toplam fayda açısından etkili bir çözüm sunduğunu dile getirdi.
Trafikte Kalıcı Çözüm: Uzun Vadeli Fayda Hedefleniyor
Yeni uygulamanın hayata geçirilmeden önce, trafik simülasyon ortamında detaylı analizler yapıldığını vurgulayan Yüzbaşıoğlu, “Bu yenilikçi model, sağladığı iyileşmeler ile Ankara trafiğine uzun vadede kalıcı bir çözüm sunacaktır. Bekleme sürelerini azaltmak ve trafik akışını hızlandırmak için yapılan çalışmalar, bilimsel bir altyapıya dayanmaktadır.” Şeklinde konuştu. Taurus Kavşağı’nda yürütülen bu modern düzenlemenin, şehrin trafik yoğunluğunu azaltmanın ötesinde, sürücüler için daha güvenli ve verimli bir sürüş deneyimi sağlamayı hedeflediğini kaydeden Yüzbaşıoğlu şöyle devam etti ; “Kavşakta uygulanan bu model, sadece bugünkü sorunları çözmekle kalmayacak, aynı zamanda gelecekte artan trafik yüküne karşı da güçlü bir altyapı sunacaktır.”
Taurus Kavşağı’nda Bekleme Süresi Yüzde 44 Azalıyor
Ankara'nın önemli trafik noktalarından biri olan Taurus Kavşağı’nda yapılan düzenlemeler, bekleme sürelerinde yüzde 44'e varan iyileşme sağlayacak. Yeni sistemin, trafik akışını optimize ederek hem yoğun saatlerdeki kuyruklanmaları azaltacağını hem de araçların daha hızlı hareket etmesini mümkün kılacağını belirten Yüzbaşıoğlu, "Bu düzenleme, kapasitenin üzerinde araç geldiği durumlarda bile kuyruklanmayı minimuma indiriyor ve araçların yeşil ışıkta akışını hızlandırıyor. Yeni model, trafik sıkışıklığını önleyerek toplam verimliliği artıracak" şeklinde konuştu.
Kavşakta gerçekleştirilen bu düzenlemenin bekleme sürelerini önemli ölçüde azaltacağına dikkat çeken Yüzbaşıoğlu, "Yeni düzenleme, araçların birinci yeşil ışık döngüsünde kavşaktan çıkış oranını artırıyor. Bu da kuyrukların önemli ölçüde azalmasına ve sürücülerin zamandan tasarruf etmesine olanak tanıyor." dedi. Yüzbaşıoğlu şöyle devam etti; “Taurus Kavşağı’nın mevcut kapasitesi, özellikle sabah ve akşam saatlerinde aşırı yüklenme nedeniyle uzun kuyruklara neden oluyor. Yeni sistem sayesinde, hemzemin trafiğin yükü optimize edilerek üst ve alt geçitlerle trafik akışı yeniden düzenleniyor ve bu düzenleme, kapasite üzerindeki baskıyı hafifleterek bekleme sürelerinde ciddi bir azalma sağlayacak”
Düzenleme öncesi yapılan trafik simülasyonlarının, önerilen sistemin bekleme sürelerini yaklaşık yüzde 44 oranında azalttığını ve kavşak kapasitesini daha verimli hale getirdiğini ortaya koyduğunu açıklayan Yüzbaşıoğlu, “Bu düzenleme sadece bugünkü yoğunluğu yönetmekle kalmayacak, aynı zamanda gelecekte artan trafik yüküne de hazırlıklı bir altyapı sunacak.” Dedi.
Taurus Kavşağı’nda yüzde 92 Memnuniyet Hedefleniyor
Taurus Kavşağı’ndaki yeni düzenleme, düz geçiş yapmak isteyen araçların yalnızca yüzde 8’ini alternatif rotalara yönlendirirken, kalan yüzde 92’lik büyük çoğunluk için trafikte akıcılığı ve bekleme süresinde iyileşmeyi beraberinde getiriyor.
Yerli ödeme sistemi Troy ile ödeme Nevşehir Belediyesine bağlı olarak faaliyet gösteren özel halk otobüslerinde kullanılmaya başladı.
Şehrimizde yerli ödeme yönteminin özel halk otobüslerinde kullanılmaya başlanmasıyla birlikte Türkiye genelinde toplu taşıma da Troy Kart kullanılan sayılı şehirlerden birisi de Nevşehir oldu.
Toplu Taşımada Troy Kart kullanan yolcular, kolay, hızlı ve güvenli bir şekilde Troy kartlarıyla ödemelerini yapabiliyor. Troy özelliği olan kartların kullanılmaya başlanmasıyla birlikte ulaşım hizmetlerinde ödeme çeşitliliğini artırılarak vatandaşlarımıza ödeme kolaylığı sağlanıyor.
Türkiye’nin ticari araç markası Anadolu Isuzu; Türkiye’nin en prestijli müşteri deneyimi ödülleri olan CX AWARDS TURKEY 2024 Otomotiv kategorisinde, ödüle layık görülerek, “En İyi Dijital Müşteri Deneyimi” sunan markalar arasında yer aldı.
Yenilikçi çözümleri, etkin teknoloji kullanımı ve müşteri odaklı yaklaşımıyla; ayrıcalıklı hizmetler sunan Anadolu Isuzu, müşteri deneyimini iyileştiren öncü projelerle sektöre değer katıyor. Anadolu Isuzu; “Isuzu Müşteri Deneyimini Yeniden Tasarlıyor” adlı projesiyle; müşteri geri bildirimlerini hızlı bir şekilde toplayarak, markanın müşterisiyle olan bağını güçlendirmeyi, sadakati artırmayı ve satış sonrası hizmetlerde kusursuz bir deneyim sunmayı hedefliyor. Anadolu Isuzu, bu hedeflere ulaşmak için müşteri temas noktalarını artırarak yeniden şekillendirdi.
Proje kapsamında oluşturulan müşteri yolculuğu haritası ile müşteri deneyimini sürekli iyileştirmeyi hedefleyen Anadolu Isuzu, sürekli iletişim ve geri bildirim sistemleriyle müşteri ihtiyaçlarına hızlı çözümler sunuyor. Ayrıca, kesintisiz destek yapısı geliştirerek satış sonrası hizmetlerde de fark yaratıyor.
Anadolu Isuzu; bu ödülle, ticari araç sektöründe yalnızca teknolojik yenilikleriyle değil, aynı zamanda müşteri odaklı yaklaşımı ve sürdürülebilir müşteri deneyimi anlayışıyla da öncü bir konumda yer aldığını bir kez daha gösterdi.
Lassa ve Bridgestone, “Lastik Güvencesi Kampanyası” ile 1 yıl boyunca delinme, kesilme ve darbe sonucu tamiri mümkün olmayan yol hasarlarında, hiçbir ücret ödemeden, hasarlı lastiğin bire bir aynı veya muadil ebat ve desende yenisiyle değişimini sağlıyor.
Kampanya Koşulları ve Katılım Şartları
Kampanya Katılım Süreci
Kampanya, 31 Aralık 2025 tarihine kadar devam ediyor. Aynı zamanda farklı taksit seçenekleriyle de tüketicilere kolaylık sağlanıyor. Lassa ve Bridgestone’un sunduğu bu avantajlı kampanya ile araç sahipleri tüm zorlu sürüş koşullarına karşı hazırlıklı olarak güvenli bir şekilde seyahat edebilecek.
Kampanya ile ilgili daha detaylı bilgiye ulaşmak için www.lassa.com.tr ve www.bridgestone.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. Hasar durumunda, en yakın yetkili satış noktasının bilgisine 0850 210 13 00 ve 0850 210 43 00 numaralı Müşteri İletişim Merkezi'nden ulaşabilirsiniz.
Otomotiv dünyasının sportif sürüşle yüksek teknolojiyi bir arada sunabilen göz alıcı markası PEUGEOT, birer birer pazara sunduğu yeni nesil modelleriyle pazarın en dinamik markası haline geldi. Türkiye pazarındaki güçlü performansını aralık ayında da koruyan PEUGEOT, başarılarla dolu bir yılı daha geride bıraktı. Aralık ayında gerçekleştirdiği 10 bin 629 adetlik satışla toplam pazarda 5’inci sırada yer alan PEUGEOT, yüzde 6,2 paya ulaştı. Marka, 2024 yılını ise toplam pazarda 73 bin 542 adetlik satışla tamamladı. Yüzde 5,9’luk pazar payıyla yılı 5’inci sırada geride bırakan PEUGEOT, 2023 yılındaki pazar sıralamasını da korumuş oldu. Marka, 2024 yılında gerçekleştirdiği 53 bin 886 adetlik otomobil satışıyla yüzde 5,5, 19 bin 656 adetlik ticari araç satışıyla da yüzde 7,6 pazar payı elde etti. PEUGEOT, böylece 2024 yılında tamamen yenilediği hafif ticari araç modelleri ile 2023 yılındaki pazar payını koruyarak Türkiye hafif ticari araç pazarını da toplamda 4’üncü sırada tamamlamış oldu.
PEUGEOT Rifter hafif ticari araç pazarında segmentinin lideri!
PEUGEOT’nun B-SUV segmentindeki iddialı oyuncusu 2008, aralık ayında gerçekleştirdiği 3 bin 446 adetlik satışla segmentinde yüzde 16,7 payla lider oldu. PEUGEOT 2008, ulaştığı 18 bin 612 adetlik satışla 2024 yılı toplamında da B-SUV’un açık ara lideri oldu. Aracın elektrikli versiyonu da BEV (bataryalı elektrikli araç) pazarında segmentinin önde gelen modelleri arasında yerini aldı. Aralık ayında yüzde 13,9 pazar payıyla segmentinde 4’üncü sırada yer alan PEUGEOT E-2008, 2024 yılı toplamında ise 1523 adetlik satışa ulaştı ve yüzde 26,6 payla segmentinin lideri oldu. Markanın C-SUV modeli PEUGEOT 3008, yılı 16 bin 221 adetlik satış ile tamamladı. Yenilenen modelleriyle birlikte SUV segmentindeki gücünü koruyan PEUGEOT, aralık ayında toplam SUV segmentinde 7 bin 228 adetlik satışa ulaştı. Yüzde 9,2 segment payı elde eden marka, pazarda ikinci sırada yer aldı. PEUGEOT SUV’ların 2024 yılı toplam satışı ise 48 bin 622 adetle yüzde 8,7 paya ulaştı. Marka, yılı SUV segmentinde podyumda tamamladı. PEUGEOT Türkiye’nin 2024 yılındaki başarısında, hafif ticari araç pazarındaki gücü de etkili oldu. 2024 yılı toplamında 11 bin 930 adetlik satış rakamına ulaşan PEUGEOT Rifter, bir önceki yıl olduğu gibi 2024’ü de segmentinin lideri olarak tamamladı. Araç, bu performansıyla yüzde 18,6’lık güçlü bir paya ulaştı. Marka, 19 bin 656 adetlik toplam hafif ticari araç satışıyla da 2024 yılını 4’üncü sırada tamamladı.
Güçlü bir elektrikli ürün gamına sahibiz!
2024’ün kendileri için iyi bir yıl olduğunu söyleyen PEUGEOT Türkiye Genel Müdürü Gupse Kaplan, “PEUGEOT olarak Türkiye pazarındaki büyümemiz devam ediyor. Geçtiğimiz yıl ulaştığımız 73 bin 542 adetlik satışla toplam pazarda 5’inci sırada yer aldık. Global tarafta da yükselişimiz sürdü. Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz 10 bin 629 adetlik toplam satışla Fransa’dan sonra en fazla PEUGEOT’nun satıldığı ikinci ülke olduk. 2024 yılını da dünyada 5’inci ülke olarak tamamladık” dedi. Türkiye pazarında en fazla satılan PEUGEOT modelinin 2008 olduğunu ifade eden Gupse Kaplan, “PEUGEOT 2008, 18 bin 612 adetlik toplam satışa ulaştı. B-SUV segmentini de lider olarak tamamlayan 2008, elektrikli versiyonuyla da çok iddialı bir yılı geride bıraktı. E-2008 ile segmentinde satılan her 4 elektrikli araçtan birinin satışına imzamızı attık ve yılı lider olarak tamamladık. Ayrıca C-SUV segmentindeki yenilikçi modelimiz PEUGEOT 408, Türkiye pazarı için özel bir araç olduğunu bir kere daha kanıtladı. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz 11 bin 986 adetlik satışla bir kez daha dünyanın en fazla PEUGEOT 408 satılan ülkesi olduk. 2024, BEV modellerimiz için de hareketlenme yılı oldu. Geçtiğimiz yıl binek otomobil BEV pazarında yüzde 4,5 pazar payına ulaşsak da model bazında bakıldığında başarımız çok daha dikkat çekici bir boyuta ulaşıyor. PEUGEOT E-208 segmentinde yüzde 38,2’lik payla ikinci sırada yer alırken E-308, yüzde 10,7 pazar payına ulaşarak 3’üncü sıraya yerleşti. Sene başından itibaren 208, 2008 ve 308 modellerimizin elektrikli versiyonlarını satışa sunmaya başladık. Ve devamında da ikinci yarıda önce yeni 3008 ve kasım ayından itibaren yeni 5008’in elektrikli versiyonlarını satışa sunduk. Bu anlamda artık çok güçlü bir ürün gamına, ürün ailesine sahibiz. 2025 yılında tamamlanmış elektrikli araç ailemizle çok daha güçlü olacağız” diye konuştu.
“Alırken de satarken de güvende” sloganıyla TSE belgeli oto ekspertiz hizmeti sunan D Expert, 1999 yılından bu yana Taşıt Tanıma Sistemi montajlarına öncülük eden Turpak ile önemli bir iş birliğine imza attı. Bu kapsamda, Turpak ile gerçekleştirilen iş birliği sayesinde, Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS), D Expert noktalarında kullanıcılarla buluşuyor.
D Expert’in Türkiye genelindeki noktalarında, Turpak güvencesiyle UTTS’nin montajı yapılabiliyor. Bu iş birliği, Türkiye’de UTTS teknolojisinin yaygınlaşmasını hızlandırmayı hedeflerken hem bireysel hem de kurumsal kullanıcılar için yenilikçi, güvenilir ve hızlı çözümler sunmayı amaçlıyor.
UTTS, araçların yakıt alımı sırasında plakalarının otomatik olarak tanınmsını sağlayan bir teknoloji ve manuel işlem gerekliliğini ortadan kaldırarak hem hız hem de güvenlik avantajı sunuyor. Sistem, araç plakalarının otomatik olarak doğrulanmasıyla, yakıt istasyonlarında alışveriş süreçlerini daha verimli hale getiriyor.
Sektördeki yenilikçi teknolojileri araç sahipleriyle buluşturmaya devam ettiklerini ifade eden D Expert Genel Müdür Yardımcısı Ozan Ayözger, “UTTS, özellikle ticari araç kullanıcılarına sağladığı hız, güvenlik ve operasyonel kolaylıklarla iş süreçlerini daha verimli hale getiriyor. 8 milyon aracı ilgilendiren bu sistemin, vergi kayıplarının önüne geçerken, araç kiralama ve filo yönetimi gibi alanlarda önemli bir dönüşüm sağlayacağına inanıyoruz. Bu teknolojiyi güven ilkemiz ve hizmet kalitemizle tüm D Expert noktalarında araç sahipleriyle buluşturuyoruz” dedi.
Turpak Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Etiz de “Taşıt tanıma sistemlerinde 25 yıllık deneyimimizle Turpak olarak sektörün lider firması konumundayız. Bugüne kadar 15 milyon araçta sıfır kaza ile Taşıt Tanıma Sistemi montajını başarıyla gerçekleştirdik. Türkiye genelinde 81 ilde, 300’ü aşkın konusunda uzman yetkili taşıt montaj noktası ve 200 mobil ekip ile taşıt sahibi müşterilerimize destek vermeye başladık. 0850 474 8887 no’lu UTTS çağrı merkezimiz veya utts.org üzerinden gelen tüm taleplere hızlı bir şekilde cevap veriyoruz.” şeklinde konuştu.
UTTS için son tarih 31 Ocak
5 Ekim 2023 tarih 32330 Sayılı Resmi Gazete’de; yayımlanan “Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği” ile; kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dâhil olan ve işte kullanılan taşıtlara 31/01/2025 tarihine kadar kayıtlarını tamamlamak şartıyla, 30/04/2025’e kadar Taşıt Tanıma Birimi, TTB takılması zorunluluğu getirilmişti. Uygulama trafikte yer alan 8 milyon aracı etkileyecek.
Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede önemli bir adım
T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı UTTS ile , sadece kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmekle kalmıyor, aynı zamanda sektördeki rekabet koşullarını eşitleyerek ekonomik şeffaflık sağlamayı hedeflediğini bildiriyor. Sistemin tam anlamıyla uygulanmaya başlamasıyla birlikte, hem kamu gelirlerinde hem de sektörel verimlilikte ciddi bir artış bekleniyor. Detaylı bilgi almak ve UTTS montaj talebi oluşturmak için araç sahipleri, utts.org web sitesi veya 0850 474 8887 UTTS Çağrı Merkezini arayarak destek alabiliyor.
DKV Mobility müşterileri artık DKV Card’ı Azerbaycan’da da yakıt ikmali için kullanabiliyor. Uygulama Azpetrol benzin istasyonlarında başladı. Hem TIR’ların hem de binek araçlarının kullanabildiği Azpetrol istasyonları otoyolların uygun noktalarında yer alıyor. Müşteriler bu istasyonlarda dizel veya AdBlue almak için DKV Card kullanabiliyorlar.
Avrupa ve Asya arasında bir geçiş kapısı işlevi gören Azerbaycan, düşük yakıt fiyatları ve gelişmiş altyapısıyla uluslararası taşımacılık sektörü için önemli bir merkez üs konumuna sahip.
DKV Mobility Azerbaycan’daki hizmet ağını yeni istasyonlar ve iş ortaklarıyla daha da genişletmeyi planlıyor. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan DKV Mobility Ülke Müdürü Deniz Çokcoş Sezer şunları söyledi: “Azerbaycan, müşterilerimizin birçoğu için çok önemli bir taşımacılık üssü. Hizmet ağımızı genişleterek buradaki yerel mobilite talebini karşılayabildiğimiz için mutluyuz. Azpetrol istasyonlarının ağımıza katılması Azerbaycan’da mobilite hizmetlerimizi daha da geliştirmek yönünde atacağımız adımların ilki.”
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Ulaşım A.Ş., toplu taşıma alanında yenilikçi adımlar atmaya devam ediyor. Özellikle 2024 yılı itibariyle, Troy kart kullanıcı sayısının oldukça artması sebebiyle, Ulaşım A.Ş. mevcut sistemine bu kartları entegre etmek amacıyla çalışma yaptı.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, artan Troy kart kullanıcı sayısını göz önünde bulundurarak, bu kartları mevcut sistemlerine entegre etmek için gerekli çalışmaları tamamladı. Sisteme entegre olan yerli ve milli ödeme uygulaması olan Troy, toplu ulaşımda sunduğu avantajlarla vatandaşlara kolaylık sağlayacak. Bu sayede, Kayseri’de toplu taşıma araçlarında ödeme yapmak için daha fazla seçenek sunulmuş olacak. Kayseri’de günlük olarak ortalama 35 bin kişi, bankacılık kartlarıyla toplu ulaşımı kullanıyor. Troy kartlarının sisteme dâhil edilmesiyle, bu sayının daha da artması bekleniyor. Ulusal düzeyde geçerliliği bulunan Troy kartları, Kayserililere hızlı ve pratik ödeme imkânı sunarak ulaşımı daha da erişilebilir kılacak.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, bu adımla toplu ulaşımda modernleşmeye devam ederken, vatandaşlara daha fazla kolaylık sağlamayı hedefliyor.
Anadolu Isuzu, modern şehir içi ulaşımın ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirdiği otobüs modellerini Trabzon Büyükşehir Belediyesi’ne teslim etti. 5 adet Citiport, 4 adet Novociti Life ve 10 adet Novociti model otobüs, düzenlenen geniş katılımlı bir törenle TULAŞ Trabzon Ulaşım A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün park alanında teslim edildi. Teslimat, Trabzon yetkili satıcısı Yılköy Otomotiv aracılığıyla gerçekleştirildi.
Törene; Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Başkan Danışmanları Coşkun Şahin ve Mustafa Yaylalı, TULAŞ Genel Müdürü Hakan Öztel, Ulaşım ve Planlama Müdürü Ersin Bal, Anadolu Isuzu Yurtiçi Satış Direktörü Yusuf Teoman, Otobüs Satış Müdürü Murat Küçük, Bayi Kanalı Yöneticisi Emin Günışık, Bayi Kanalı Sorumlusu Hasan Aydın, Pazarlama İletişim Uzmanı Enes Gülcan ve Yılköy Otomotiv Firma Sahipleri Ahmet Yılmaz ile Veysel Köybaşı katıldı.
Teslimat töreninde konuşan Anadolu Isuzu Otobüs Satış Müdürü Murat Küçük, bu iş birliğinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek şunları söyledi: “Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Citiport, Novociti Life, Novociti otobüslerinin alımı gerçekleştirdi. Bu, bizim için büyük bir gurur kaynağıdır. Bu modellerimiz, ergonomik tasarımı, geniş iç hacmi, yolcu konforunu artıran özellikleri ve düşük işletme maliyetleriyle öne çıkmaktadır. Anadolu Isuzu fabrikasında üretilen ve dünya genelinde tercih edilen bu otobüslerin, Trabzon halkına güvenli, konforlu ve çevre dostu bir toplu taşıma deneyimi sunacaktır.”
İstanbul’da gerçekleşen teslimat törenine, Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar Türkiye Satış Müdürü Serdar Yaprak, Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar 2. El Satış Müdürü Faruk Özer, Mercedes-Benz Finansal Hizmetler Satış ve Pazarlama Direktörü Meltem Gürsoy, Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar Satış Filo Satış Koordinatörü Coşkun Civan, Transay Taşımacılık Yönetim Kurulu Başkanı Halim Aydın ve Gelecek Otomotiv Genel Müdürü Bekir Koman katıldılar.
Mercedes-Benz Sprinter’in birçok sektöre yönelik geniş kapsamlı çözümleriyle hafif ticari araç segmentini baştan tanımlayarak yıllardır öncü konumunu sürdürdüğünü söyleyen Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar Türkiye Satış Müdürü Serdar Yaprak “Ağırlıklı olarak servis aracı olarak kullanılan, Türkiye'de Türk mühendisliğiyle minibüs haline çevrilip Almanya’da sertifikalandırıldıktan sonra pazara çıkan Mercedes-Benz Sprinter’in premium algısı yüksek. Dolayısıyla yolcu taşımacılığında Sprinter, güvenlik ve konfor gibi unsurlarıyla tercih edilen bir araç olarak öne çıkıyor. Ayrıca büyük hafif ticari segmentinde özellikle müşteri ve endüstriye özgü ihtiyaçlara da kolaylıkla uyum sağlıyor. Birçok farklı varyasyona ulaşabilen Sprinter, segmentinin çok yönlü modellerinden. Uzun süredir iş birliği yaptığımız Transay Taşımacılık’ın 131 adet Mercedes-Benz Sprinter ile filosunu genişletmesi de doğru ürünlerle doğru çözümler sunduğumuzu gösteriyor.” dedi.
Katıldığı teslimat töreninde araçları teslim alan Transay Taşımacılık Yönetim Kurulu Başkanı Halim Aydın, filolarını genişletmek için bir kez daha uzun yıllardır iş birliklerinin devam ettiği Mercedes-Benz’i tercih ettiklerini belirterek, “Filomuzu güçlendirirken Mercedes-Benz marka araçların doğru yatırım olduğuna inanıyoruz. 1989 yılından beri yer aldığımız ve öncülerinden biri olduğumuz sektörümüzde insan taşımanın önemi ve zorluğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Bu doğrultuda da sürekli kendimizi geliştiriyor ve yeni yatırımlar yapıyoruz. Bu yatırımlarla da taşıdığımız insanların güvenli ve huzurlu bir şekilde ulaşımlarını sağlıyoruz. Bunun için güvenlik ve konforu önceliğimiz hâline getirerek filomuzu sürekli yeniliyoruz. Mercedes-Benz de sunduğu en son teknolojiye sahip araçlar ve üst düzey güvelik önlemleriyle müşterilerimizin bizden talep ettiklerini en iyi şekilde karşılıyor.” dedi.
İtalyan ticaret dergisi Vado e Torno tarafından 2016 yılından bu yana verilen "Yılın Sürdürülebilir Kamyonu" ödülleri, her yıl sektörde uzman bağımsız gazeteciler jürisi tarafından veriliyor. Bu yıl ki "Yılın Sürdürülebilir Dağıtım Kamyonu" ödülüne çok yönlü ve sürdürülebilir özellikleri sayesinde Eurocargo CNG layık görüldü. Jüri, sürdürülebilirlik, emisyon azaltma açısından verimlilik, güvenlik ve sürücü konforu gibi çeşitli faktörleri dikkate alarak değerlendirme yapıyor.
Bu yılki jüri, ödülün verilmesine ilişkin değerlendirmede şu ifadeleri kullandı: "Eurocargo, son otuz yılda kamyon tarihinde yer almış, temel yaklaşımını ve felsefesini hiçbir zaman değiştirmeden çekiciliğini ve rekabet gücünü korumuştur. En yeni versiyonu dahil Eurocargo, çok çeşitli kullanımları başarıyla üstlenmesine olanak tanıyan çok yönlülüğünü, dikkat çekici tasarımını ve genişletilmiş özelliklerini sürdürüyor.
KÖKLÜ GEÇMİŞ VE EN İLERİ TEKNOLOJİ
Orta ağırlık segmentinde IVECO'nun amiral gemisi olan Eurocargo, 1991 yılından bu yana üretilmektedir. Şimdiye kadar tasarlanmış en yenilikçi endüstriyel araçlardan biri olduğunu başarılı satış grafiği de kanıtlamıştır. Eurocargo oldukça kapsamlı özelleştirmeye olanak tanıyan modüler bir kabin platformu üzerinde geliştirilmiştir. "Tüm Eurocargo modelleri, en yeni teknolojilerle Brescia'daki fabrikada üretilmektedir. Köklü geçmişiyle öne çıkan ikonik marka en son teknolojik gelişmelerle sürekli güncellenerek bugünlere gelmiştir.”
Uzun süredir üretimi devam eden Eurocargo’ların yeni modeli serinin en gelişmiş versiyonudur. Yeniden tasarlanmış dijital kokpit, yeni ADAS, gelişmiş bağlantı tarafından desteklenen dijital hizmetler ve genişletilmiş CNG menzili sayesinde daha fazla sürdürülebilirlik, Eurocargo’yu herkesin tercih ettiği kamyon haline getirmektedir.
YENİ NESİL TECTOR 7 CNG MOTOR
Özellikle Eurocargo, tüm ürün yelpazesi için mevcut olan yeni nesil Tector 7 CNG motorları ile donatılmıştır. Emisyon azaltıcı çözümler arayan taşımacılara 12-18 ton aralığında doğal gaz alternatifi sunan tek araçtır. Ayrıca, 6,7 litrelik CNG motor üç farklı versiyonda mevcuttur: 220 hp, 250 hp ve 280 hp. Daha fazla kapasite ve güç sunmanın yanı sıra Eurocargo, sınıfının en iyi yakıt tüketimiyle birlikte CO2 emisyonlarında %10'a varan tasarruf sağlamaktadır. Bu durum, Eurocargo'nun biyometan kullanımına bağlı olarak çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğe ulaşmada değerli bir ortak olduğunu ve mükemmel bir döngüsel ekonomi elçisi olarak hareket ettiğini göstermektedir."
Eurocargo’nun çok yönlülüğü, tüm ürün yelpazesinde yeni teknolojilerin ve çoklu enerji yaklaşımının kullanılmasına dönüşür ve onu tıpkı marka vaadinde olduğu gibi "her görev için doğru seçim" haline getirir.
Volkswagen Ticari Araç, Türkiye’de geçtiğimiz yılın Eylül ayında satışa sunduğu ID. Buzz ailesine GTX versiyonunu ekledi. Pro versiyonuna kıyasla 25 cm daha uzun olan ID. Buzz ailesinin en sportif modeli GTX; 4MOTION teknolojisi, 340 PS motor gücü, 5+1 ve 6+1 koltuk seçenekleri ve sunduğu gelişmiş sürüş destek sistemleriyle öne çıkıyor.
Yüksek performanslı çift motorlu dört tekerlekten çekiş sistemine sahip olan ve 250 kW (340 PS) gücündeki ID. Buzz GTX, 3 milyon 750 bin TL’den başlayan fiyatlarla satın alınabiliyor.
ID. Buzz GTX’in eşsiz özelliklerinden biri sahip olduğu 4MOTION dört tekerlekten çekiş sistemi. Üstün çekiş avantajı sunan 4MOTION sistemi; ıslak ve kaygan zeminlerde dahi hem ön hem de arka akslara yerleştirilen elektrik motorları sayesinde güvenli sürüşleri destekliyor.
ID. Buzz GTX 1.600 kg’ya varan çekme kapasitesi sunarken, 4MOTION dört tekerlekten çekiş sistemi sayesinde, özellikle ıslak veya kaygan zeminler de dahil olmak üzere, tekne ve römork gibi yükleri çekmek için de ideal bir çözüm ortağı.
ID. Buzz GTX’in dikkat çekici ön ve arka tamponları ona sportif ve dinamik bir görünüm sağlıyor. Parlak siyah yan aynalar, ızgara, yan hava menfezleri, sağ ve sol kapı üzerindeki GTX yazısı ve parlak siyah çerçeveli gündüz sürüş farları son derece şık bir tasarım ortaya koyuyor. 21 inç alüminyum alaşımlı Townsville jantlar ve IQ.LIGHT LED matrix farlar ID. Buzz GTX’te standart olarak sunuluyor.
Yalnızca ID. Buzz GTX modeline özel vişne kırmızısı veya çift renk vişne kırmızısı - mono gümüş gövde rengi seçenekleri diğer renk seçeneklerine ek olarak sunuluyor.
İç Mekanda Şık Detaylar
ID. Buzz GTX’in iç mekanı da dış tasarımında olduğu gibi özel şık detaylar barındırıyor. İç mekanda kullanılan koyu tonlar, en güçlü ID. Buzz’ın sportif karakterini vurguluyor. Ailenin siyah tavan döşemesine sahip tek versiyonu olan ID. Buzz GTX’te koltuklar özel GTX tasarımına sahip. Ön tarafta hafıza fonksiyonlu, elektrikli ayarlanabilen, bel destek ayarlı ve masaj özellikli konforlu sürücü ve yolcu koltukları yer alıyor. Kırmızı kontrast dikişlerle zenginleştirilmiş siyah renkli “GTX Premium” konforlu koltuk döşemesi, çok fonksiyonlu direksiyon simidi üzerindeki kırmızı çapraz dikişler ile GTX yazısı ID. Buzz GTX ‘in sportif görünümünü tamamlıyor.
Konfor ve Teknoloji Bir Arada
ID. Buzz GTX’te standart olarak sunulan Headup display, 12,9 inç "Ready 2 Discover" radyo, Harman Kardon premium ses sistemi (12+1 hoparlör, 700W çıkış gücü ve subwoofer), çevresel görüş sistemi "Area view", yarı otonom sürüş asistanı “Travel Assist”, kör nokta algılama ile şerit değiştirme asistanı "Side Assist" ve arka yolcu bölümünde bulunan klimatronik klima gibi teknolojik özellikler konfor unsurları olarak öne çıkıyor.
ID. Buzz GTX, bir dönemin sembolü olan Samba minibüslerin modern bir yorumu olarak, elektrokromatik panoramik "Smart Glass" akıllı cam tavan opsiyonel olarak satın alınabiliyor.
5+1 koltuklu ID. Buzz GTX’te ikinci sırada sırt ayarlı katlanabilir iki koltuk, üçüncü sırada ise yine sırt ayarlı, katlanabilir ve çıkarılabilir iki koltuk yer alıyor. İkinci sıradaki koltuklar öne doğru 200 mm hareket ettirilebiliyor.
ID. Buzz GTX uzun şasi seçeneğiyle geniş bir yükleme kapasitesi sunuyor. İkinci sıra koltuklar katlanmış ve üçüncü sıra koltuklar çıkarılmış halde 2.469 litreye varan yükleme hacmine ulaşılıyor.
111.000 ton yağ, 24 milyon katkı maddesi kutusu ve 36 milyon yağ bidonu: Ulm merkezli yağlama maddesi uzmanı LIQUI MOLY için 2024, sayısız zorluğa rağmen birçok şirket alanında rekorlarla ve güçlü gelişmelerle dolu bir yıl oldu.
Geçen yılın bilançosu LIQUI MOLY için birçok düzeyde çok olumlu. “2024 yılının başında tedarik sıkıntıları ve aynı zamanda yüksek talep bize sorun yaratıyordu. LIQUI MOLY'nin Ticari Genel Müdürü Dr. Uli Weller, "Ancak çözüm odaklı ve sıkı çalışan iş ortaklarımız sayesinde tüm dünyada çok iyi bir ilerleme kaydettik,” diye özetliyor.
1,03 milyar Euro'luk yeni rekor ciro ile önceki yıla kıyasla ciroda yüzde 12,1 artış elde edildi. Şirket, en büyük cirosunu kendi ülkesi Almanya'da, ardından ABD'de elde etti.
Eylül 2024'ten beri yönetim kurulunun bir parçası olan Salvatore Coniglio, LIQUI MOLY için milyarın “sihirli” bir performans markası olduğunu vurguluyor: “Bu olağanüstü başarının şu anda dünya çapında yaklaşık 1.200 çalışanımıza borçlu olduğumuzu biliyoruz. Bu nedenle tüm inancımızla WÜRTH Grubu ile birlikte çalışanlarımız için 7.000 Euro'ya varan bir başarı primi vermeye karar verdik. Herkes bunu hak etti,” diye ekliyor Coniglio.
Genel Müdür Günter Hiermaier de bu performans rakamlarının ve olumlu ruh halinin şu anda tabi bir durum olmadığını biliyor:
“Ulm ve Saarlouis'teki iki tesisimizde kapasiteyi genişletmek için kapsamlı yatırımlar yaptık. Bu, 1.200 çalışanımızın rekor düzeydeki istihdam oranında görüldüğü gibi herkes için faydalı oldu. İyi bir yolda olmaya devam ettiğimiz ve çok iyi ve güvenli bir işveren olarak devam ettiğimiz için mutlu ve minnettarız”.
Milyar Euro ciro markası, LIQUI MOLY için önemli, stratejik bir kilometre taşı ve aynı zamanda büyük bir teşvik. Küresel olarak faaliyet gösteren tam kapsamlı otomotiv kimyası tedarikçisi, uluslararası başarıya yönelik tutkularını tutarlı bir şekilde takip edecek.
Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS), otomotiv satış sonrası pazarı özelinde 2024 yılının son çeyreğini, üyelerinin katılımıyla düzenlediği bir anket çalışmasıyla değerlendirdi. OSS Derneğinin 2024 Yıl Sonu Sektörel Değerlendirme Anketi’ne göre; otomotiv satış sonrası pazarı 2024’ün son çeyreğinde durgun seyrine devam etti. Ankete göre; 2024’ün son çeyreğinde, 2023 yılının son çeyreğine göre yurt içi satışlar dolar bazında ortalama yüzde 3,69 artış gösterdi. Bu dönemde dağıtıcı üyelerin satışlarında dolar bazında yüzde 4,71 artış görülürken, üretici üyelerde ise dolar bazında yüzde 2,41 seviyesinde artış yaşandı.
Çinli markaların yatırımları 2025’in öne çıkan konularından olacak!
2024 yılının otomotiv satış sonrası sektörü için çok fazla iniş ve çıkışların olmadığı hafif, durağan seyreden bir yıl olduğunu söyleyen OSS Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete, “Bunun temel nedenleri hem elektrikli araç sürecindeki dönüşüm sancıları hem de global ölçekte devam eden ekonomik kriz diyebiliriz. Satış rakamlarının geriye gitmesinde krediye erişim zorluklarının yaşanması, nakit akışı dengesizliklerinin artması, enerji ve hammadde maliyetlerindeki artışlar, özellikle dağıtıcı olarak hizmet veren firmalardaki talebin geriye çekilmesi ve kullanıcılar özelinde araç bakım periyodlarının ileri tarihlere ötelenmesi sektör üzerindeki baskıları önemli ölçüde artırdı. Otomotiv satış sonrası sektörü olarak 2025 yılı için 2024’te yakalamış olduğumuz satış rakamlarını ve üstünü hedeflesek de önümüzdeki 5 yıl içerisinde geçmiş dönemlerde yakalamış olduğumuz hızlı büyümeleri öngörmüyoruz. 2025 yılı satış rakamlarını etkileyecek en belirleyici faktörlerin başında ise faiz indirimleri konusu yer alıyor. 2025 yılı itibarıyla faizlerin geriye gitmesi yurt içi piyasada arz – talep dengesini yeniden canlandıracaktır. İhracat kapsamında ise Afrika ülkeleri başta olmak üzere açılacak yeni pazarlar ile birlikte sektörde büyümenin sağlanması önemli hedefler arasında yer alıyor” dedi. Sektörü 2025 yılında en çok ilgilendiren konulardan birinin de özellikle Çinli yatırımcıların Türkiye’ye yapacağı üretime dayalı yatırımların olacağını vurgulayan Ali Özçete, şöyle devam etti: “Bu durum hem istihdama doğrudan katkı sağlayacak aynı zamanda yine durağan geçmesini beklediğimiz 2025 yılı için bize ek bir güvence sağlayacaktır. Bununla birlikte orijinal yedek parça fiyatlarının ciddi derecede yükselmesi kullanıcıları aftermarket pazarına yönlendirerek otomotiv satış sonrası sektörünü ciddi anlamda hareketlendirdi. Yıl içerisinde bu durum sektöre oldukça pozitif yönde katkı sağladı. Ülke olarak küresel ölçekte otomotiv ve otomotiv satış sonrası sektörlerine en çok katkı sağlayan ülkelerden biriyiz. 2025 yılı içinde yeni trendlerin en yakın takipçisi ve öğreticisi olarak aftermarket pazarına yön vermek en büyük hedeflerimiz arasında yer alıyor. Güçlü ve organize şekilde hareket eden üretici ve dağıtıcı firmalarımızdan aldığımız bu güçle birlikte yeni yıla dair umudumuz ve inancımız her zaman yüksek.”
İlk çeyrekte satışlarda artış bekleniyor!
OSS 2024 Yıl Sonu Sektörel Değerlendirme Anketi’nde, 2025 yılının ilk çeyreğiyle ilgili beklentilere de yer verildi. Buna göre sektörde 2025 yılının ilk çeyreğinde 2024 yılının ilk çeyreğine kıyasla yurt içi satışlarda dolar bazında yüzde 1,48 oranında artış beklendiği gözlemlendi. OSS üyeleri, 2024 yılına kıyasla, 2025 yılında dolar bazında yurt içi satışlarında ortalama yüzde 9,67 oranında artış bekliyor. 2023’ün son çeyreğinde yüzde 52,7 olan tahsilat süreçlerinin 2024’ün son çeyreğinde yüzde 45,1 seviyesine gerilediğini ifade eden OSS Derneği üyelerinden yüzde 18’i tahsilat sürecinin daha iyi hale geldiğini, yüzde 36,1’i ise daha kötüye gittiğini belirtti.
Üretici istihdamda yükseliş sürdü!
Ankete katılan üyelerin yüzde 42,6’sı 2023 yılına göre istihdamını artırdı. Üyelerin yüzde 36,1’i söz konusu dönemde istihdamını korudu. 2023 yılına kıyasla istihdamının azaldığını belirten üye oranı ise yüzde 21,3 seviyesinde kaldı. Dağıtıcı üyelerin istihdamları üretici üyelere göre daha fazla artış kaydetti.
Maliyetlerdeki artış büyük problemlerin başında yer aldı!
Anketin en dikkat çekici bölümlerinden birini de sektördeki problemler oluşturdu. Üyelerin, 2024’ün son çeyreğinde gözlemlediği problemlerin başında yüzde 86,9 ile “Maliyetlerdeki aşırı artış” gelirken, “Nakit akışında yaşanan problemler” yüzde 50,8 ile ikinci sırada yer aldı. Üyelerin yüzde 41’i “İş ve ciro kaybı”, yüzde 37,7’si ise “Kargo maliyeti ile teslimat problemleri”ni sektör için en büyük dördüncü sıkıntı olarak nitelendirdi. Ankete katılanların yüzde 27,9’u “İstihdamda yaşanan problemler”i ve “Gümrüklerde yaşanan problemleri” işaret etti. İş ve ciro kaybı, 2023’teki yüzde 14’lük orandan 2024’te yüzde 41 seviyesine çıkarak dikkat çekti.
Gelecek 3 ayda yatırım planlayanların oranı yüzde 26,2!
Anket ile birlikte sektörün yatırım planları da mercek altına alındı. Ankete göre önümüzdeki üç ayda yeni yatırım yapmayı düşünen üyelerin oranı yüzde 26,2 ile bir önceki döneme paralel seyretti. Bir önceki ankette üretici üyelerin yüzde 30,8’i yatırım planlarken, yeni ankette bu oran yüzde 22,2’ye geriledi. Dağıtıcı üyelerde ise bu oran yüzde 25,6’dan yüzde 29,4’e çıktı. Ankete katılan üyelerin yüzde 57,4’ü önümüzdeki üç ayda sektörün aynı kalacağı, yüzde 14,8’i daha iyiye gideceği, yüzde 27,9’u ise daha kötüye gideceği yönünde görüş bildirdi.
Üretimde kapasite kullanım oranı yüzde 78,15!
Üreticilerin 2024 yılı kapasite kullanım oranı ortalaması yüzde 78,15 olarak gerçekleşti. Bu oran 2023’te yüzde 81,62 idi. 2024’ün son çeyreğinde üyelerin üretimi 2023’ün aynı çeyreğine göre yüzde 4,44 artış göstermiştir. 2024 yılının son çeyreğinde üyelerin ihracatı, 2023 yılının son çeyreğine göre dolar bazında yüzde 1,3 artış gösterdi.
Diyabet, insülinin yeterli üretilememesi, etkisinin zayıf olması ya da her iki durumun bir arada bulunması nedeniyle vücutta kan şekeri dengesinin bozulduğu bir metabolik bozukluktur. Bu süreç, genetik yatkınlık, yaşam tarzı faktörleri, obezite ve çevresel etkenlerle birleşerek hastalığın gelişimini etkiler.
Tip 1 Diyabet
Tip 1 Diyabetin Belirtileri;
Tip I diyabetin semptomları hemen her zaman birdenbire ortaya çıkar.
Tip II Diyabet
Tip II Diyabetin Belirtileri
Tip II Diyabetin Nedenleri
Tıp II Diyabette Risk Faktörleri
Gestasyonel Diyabet
Gestasyonel diyabet (GD), diyabeti olmayan ancak hamilelik sırasında diyabet gelişen kadınlarda görülen bir durumdur. Genellikle gebelik sonrasında düzelir, ancak sonraki gebeliklerde yeniden ortaya çıkma riski bulunur.
Diyabetin Teşhisi
Diyetisyenin Diyabetteki Rolü Nedir?
Diyetisyenler, diyabetin yönetiminde önemli bir rol oynar ve kişiye özel beslenme planları oluşturarak kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur.
Bireylerin beslenme ihtiyaçlarını değerlendirir, onlara uygun yemek planları sunar ve yaşam tarzı değişikliklerini benimsemelerine rehberlik eder.
Danışanı ile birlikte çalışarak diyet alışkanlıklarını iyileştirir, kilo kontrolünü destekler ve yeterli beslenmeyi sağlar. Bu süreç, karbonhidrat, yağ ve protein gibi makro besinlerin doğru miktarda ve zamanında tüketilmesiyle kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesini hedefler.
Diyabetli bireylerin sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkı sağlamak için beslenme düzeninin yanı sıra düzenli egzersiz yapmaları için de önerilerde bulunur.
Hangi Yiyecekler Tüketilmelidir?
Herhangi bir yiyeceği aşırı miktarda tüketmekten kaçının; sağlıklı beslenmenin temelinde denge vardır. Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu besinleri doğru miktarda ve zamanında almak, hiperglisemi ve hipoglisemi risklerini azaltarak kan şekerini kontrol altında tutmaya yardımcı olur. Ayrıca, bu denge hem kısa vadede hem de uzun vadede olası komplikasyonların önlenmesine veya ertelenmesine katkı sağlar.
Yağsız süt, düşük yağ içeriğine sahip olsa da kalorisi bulunmaktadır. Diyet ürünleri şekersiz olabilir, ancak bunların içinde bulunan un, yağ ya da meyve şekeri, kan şekeri ve yağ seviyelerinin kontrolü için ideal olmayabilir. Eğer porsiyonlarınızı düzgün bir şekilde kontrol edebiliyorsanız, sevdiğiniz pek çok farklı yiyeceği, dengeli bir şekilde tüketebilirsiniz.
Beslenme Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmelidir?
Diyabetin beslenme tedavisinin amacı, diyabetli birey için yaşam boyu sürdürülebilir ve ideal bir beslenme planı oluşturmaktır. Bu planın hedefleri şunlardır:
Menopozun bir hastalık olmamasına karşın bazı rahatsızlıklara yol açabildiğini hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Dr. Cem Yalçınkaya, “Kadınlarda menopoz şikayetleri; diyet planları, egzersiz programları ve çeşitli ilaçlar gibi destek tedavilerle ortadan kaldırılabiliyor. Tüm dünyada kadınlar arasında en sık görülen meme, akciğer ve kolon kanserlerine bu süreçte daha sık rastlanıyor. Bu nedenle düzenli doktor kontrollerine menopoz döneminde de devam edilmesi erken tanı ve tedavi için çok önemli” şeklinde konuştu.
Düzenli muayene için belirtiye ihtiyaç yok
Kadınların herhangi bir belirtiyi beklemeden düzenli olarak yılda bir kez jinekolojik muayenelerini yaptırmalarının hayati olduğunun altını çizen Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Dr. Cem Yalçınkaya, “Erken evrede tespit edilmiş jinekolojik kanserlerin neredeyse hepsinde kanserden tamamen kurtulmak mümkün. Hem kadınlarda hem de erkeklerde ilerleyen yaşa bağlı olarak kanser riskinin arttığı biliniyor. Menopoz sürecinin de 48 ve 50’li yaşlarda başlaması göz önüne alındığında özellikle bu dönem ve sonrasında sık görülen kanser türlerine karşı dikkatli olmakta fayda var. Hiçbir şikâyet olmasa da gerekli taramaların yapılması erken tanı için hayat kurtarıcı” uyarısında bulundu.
Menopozda inatçı kaşıntılar kanser alarmı olabilir
Vajinal ya da rektal kanama, bölgesel inatçı kaşıntılar, geçmeyen şişkinlik, hazımsızlık, kabızlık ve ishal gibi belirtilerde zaman kaybetmeden jinekolojik muayene yaptırılması gerekir diyen Uzm. Dr. Cem Yalçınkaya, "Vajinanın dış tabakası olan vulvada görülen inatçı kaşıntıların altından nadiren de olsa kanser çıkabiliyor. Cinsel ilişki sonrası kanama ya da anormal akıntılar rahim ağzı kanserinin bir belirtisi olabilir. Şişkinlik, hazımsızlık, kilo kaybı, çabuk doyma gibi şikayetler ise, daha az görülen yumurtalık kanserine işaret edebilir. Kolon kanseri de kabızlık, ishal ve rektal kanama gibi şikayetlerle kendini gösterebilen bir kanser türü” dedi.
HPV aşısı hayat kurtarıyor
HPV pozitif kişilerin sık taramalarla yakından takip edilmesi gerektiğini dile getiren Dr. Yalçınkaya, “Bilindiği gibi HPV taşıyıcısı olmak, serviks yani rahim ağzı kanseri için başlı başına yüksek bir risk bu yüzden 30 yaşından sonra her kadının, herhangi bir şikâyeti olmasa bile 3-5 yıllık periyotlarla HPV testi yaptırması öneriliyor. Tüm dünyada 150’den fazla ülkede ulusal aşı programında yer alan HPV aşısı, ülkemizde isteğe bağlı olarak yaptırılabiliyor” diye konuştu.
Aşının, virüsün sebep olduğu rahim ağzı kanseri riskini azalttığının bilimsel olarak kanıtlandığını vurgulayan Dr. Cem Yalçınkaya, “Herhangi bir ciddi yan etkisi olmayan aşının, 9 yaşından sonra cinsel aktivite dönemine girilmeden yapılması öneriliyor ve bu sayede ömür boyu koruma sağlıyor. Cinsel aktif olanların ise 45 yaşından önce yaptırmaları tavsiye ediliyor. 15 yaşa kadar 2 doz uygulanan aşı, 15 yaşından sonra yaptıranlar için 3 doz olarak düzenleniyor. Erkekler ve kadınlar arasında doz farkı bulunmuyor. Aşının 45’ten sonra bir yaş sınırı yok ancak koruma etkisi, yaş ilerledikçe azalıyor. Bu nedenle 9 yaş itibariyle ne kadar erken yaptırılırsa o kadar faydalı” dedi.
Menopoz dönemi kanser tedavi sürecini zorlaştırabilir
Adetin kesilmesiyle oluşan bazı şikayetlerin kanser tedavisi gören kadınları zorlayabildiğini söyleyen Dr. Yalçınkaya, “Sıcak basmaları, gece terlemeleri, duygu durum değişiklikleri, vajinal kuruluk ve buna bağlı ilişkide ağrı duyma gibi bazı semptomlar, kanser tedavileriyle birleştiğinde daha şiddetli hissedilebilir. Bu şikayetleri hafifletmek için hormon ya da hormon dışı ilaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri, akupunktur veya meditasyon gibi tedavi seçeneklerine başvurulabilir. Her bireyin durumu farklı olduğu için tedavi yöntemleri konusunda doktorların hastalarıyla konuşarak kişiye özel tedavi planı oluşturması önemli” şeklinde konuştu.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Çocuk-Ergen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, empatinin önemi hakkında açıklamalarda bulundu ve çocuklara empati kazandırmak için ipuçları paylaştı.
Empati kritik bir değer…
Bir kişinin kendini başkasının yerine koyarak onun duygularını, düşüncelerini ve deneyimlerini anlaması durumunun empati olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Empati kurmak bireylerin karşısındakinin hislerine uygun bir şekilde yanıt verebilmesini de sağlayacağı için insanları birbirine yaklaştırır, çatışmaları önler ve yardımlaşmayı teşvik eder.” dedi.
Karşımızdakinin yaşadığı zorluğu ya da sevinci kavrayabildiğimizde sosyal ilişkilerin derin ve anlamlı hale geleceğini, toplumsal uyumun da artacağını aktaran Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Empati, çocukların da sosyal becerilerini geliştirmeleri açısından kritik bir değerdir. Çocuklara empati kazandırmak, onların daha sağduyulu ve anlayışlı bireyler olmalarına yardımcı olur.” şeklinde konuştu.
Çocuklar empatiyi gözlem yoluyla öğreniyor…
Çocuklarda empatinin bebeklik döneminde başladığını ve zamanla geliştiğini hatırlatan Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Bebekler 2 yaşında başkalarının duygularını fark edebilirler, okul öncesi dönemde ise bu beceri daha belirgin hale gelir. Okul çağında empati daha karmaşık hale gelir ve çocuklar başkalarının duygularını daha iyi anlamaya başlarlar.” dedi.
Çocukların empatiyi gözlem yoluyla öğrendiklerine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, şunları söyledi:
“Bu sebeple bakım verenlerin empatik davranışlar sergileyerek model olmaları ve de çocuklara duygu farkındalığı konusunda destek sağlıyor olmaları empati becerisi gelişimini sağlayacaktır. Çocuklarla duygular hakkında konuşmak, hem kendi duygularını fark etmelerine hem de başkalarının hislerini anlamalarına destek olacaktır. Empati, zamanla geliştirilen bir beceridir ve çocukları sosyal ve duygusal anlamda daha güçlü bireyler yapar.”
Empati, çocukların hem sosyal hem de duygusal olarak başarılı ve mutlu olmalarına yardımcı olur
Empati becerisinin, çocuğun sosyal ve duygusal gelişimine birçok açıdan olumlu katkı sağladığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Empati, çocukların başkalarının duygularını anlamalarını ve onlara uygun tepki verebilmelerini sağlayarak sağlıklı ilişkiler kurmalarına destek olur. Sağlıklı ilişkiler, çocukların özgüvenini artırır ve duygusal olarak daha dayanıklı olmalarını sağlar. Bunun yanı sıra empati çocukların duygusal farkındalık aracılığıyla etkili iletişim becerileri geliştirmelerine ve çatışmaları çözmelerine de yardımcı olur. Özetle; empati becerisi çocukların hem sosyal çevrelerinde hem de duygusal dünyalarında daha başarılı ve mutlu bireyler olmalarına yardımcı olur.” açıklamasını yaptı.
Çocuklarla duygular hakkında konuşulmalı
Çocuklara empati kazandırmak için yapılabileceklere değinen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle duygular hakkında bol konuşma yapmak, duyguları adlandırmak çocuğun hem kendi hem de başkalarının duygularını tanımalarına yardımcı olacaktır. Duygu farkındalığı için duygu kartları, kutu oyunları ve de kitaplar hem eğlenceli hem de öğretici kaynaklar olarak kullanılabilir. Bunların yanı sıra ebeveynlerin empatik davranışlar sergilemeleri, çocukların duygu ve düşüncelerini dikkatle dinlemeleri ve de paylaşmayı desteklemeleri oldukça önemlidir. Ayrıca, olaylara başkalarının bakış açısıyla bakmayı öğretmek ve duygusal olaylar üzerine birlikte düşünmek empati gelişimini destekler.”
Drama, çocuklara empati becerisi kazandırmak için kıymetli bir araç
Okullarda ise empati eğitiminin, sosyal ve duygusal becerileri geliştiren müfredat ve programlar aracılığıyla uygulanabileceğini belirten Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Bu programlarla öğrencilerin duyguları tanımasını, başkalarının bakış açılarını anlamasını ve empati geliştirmesini desteklemek mümkün olacaktır. Örneğin drama, çocuklara beceri kazandırma açısında oldukça kıymetlidir; öğrenciler bu sayede farklı karakterlerin yerlerine geçerek başkalarının duygu ve düşüncelerini kolaylıkla anlayabilirler. Drama gibi etkinliklere ek olarak okullarda yardımlaşma projeleri düzenleyerek de öğrencilerin başkalarına yardım etmelerini ve ihtiyaç sahiplerinin hislerini anlamaları desteklenerek, empatiyi uygulamalı olarak öğrenmeleri sağlanabilir. Bu gibi yöntemler, öğrencilerin empatiyi öğrenmelerine ve sosyal ilişkilerde başarılı olmalarına yardımcı olur.” diyerek sözlerini tamamladı.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Serdar Nurmedov, üst üste yaşanan olumsuz olayların kişiler ve toplum üzerindeki etkilerinden bahsetti.
Yaşadığımız felaketler ve travmalar, dünyaya ve insana dair bazı temel inançlarımızı sarsıyor
İnsanların robot olmadığını, karmaşık düşüncelerimiz, duygularımız ve hislerimiz olduğunu ifade eden Prof. Dr. Serdar Nurmedov, “İster doğal afet olsun, ister insan eli ile gerçekleşsin felaketlere karşı tepki veririz ve bu gayet normal.” dedi.
Dünyaya geldiğimizde hayat yolculuğumuza sevgi ve güven dolu insanlar olarak başladığımızı aktaran Prof. Dr. Serdar Nurmedov, ancak zaman içerisinde yaşadığımız felaketler ve travmaların, dünyaya ve insana dair bazı temel inançlarımızı sarstığını söyledi.
Karmaşık duygularla mücadele etmenin en iyi yolu bu duyguların varlığını kabul etmek…
Yaşanan son yangın felaketinden sonra, birçok insanın bir noktada dünyanın öngörülebilir olduğuna veya iyi insanlara kötü şeyler olmayacağına dair inançlarının yerle bir olduğunu dile getiren Prof. Dr. Serdar Nurmedov, “Bir yanda feryat-figan eden acı ve kedere gark olan aileler ve sevenleri, diğer bir yanda tatillerine ve eğlenmeye kaldığı yerden devam eden kişiler, süreci dışarıdan takip eden bizlerde karışık duygulara sebep oluyor. Bir yanda acı ve keder, öte yanda öfke ve kızgınlık gibi duygulara kapılıyoruz.” dedi.
Her ne kadar bu karmaşık duygularla mücadele etmenin birden fazla yolu olsa da en kestirme yolunun bu duyguları anlamak, anlamlandırmak ve bu duyguların varlığını kabul etmek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Serdar Nurmedov, şöyle devam etti:
“Kabul etmek ile kabullenmek bir değildir. Kabul etmek demek, kaçınmamak demek, yok saymamak demek, varlığına müsaade etmek demektir. Çünkü bizi insan yapan duygularımızdır. Duygularımızı ifade etmek, paylaşmak olumsuz olanları hafiflettiği gibi, olumlu olanları da arttırır. Duygularımızı bastırmak ve onları yok sayarak ‘normal’ davranmaya çalışmak bizi kötü etkiler. Çünkü anormal bir durumda normal tepki vermenin kendisi anormaldir.”
İnsan eli ile ortaya çıkan felaketler öfkeyi tetikliyor
İnsan eli ile ortaya çıkan felaketlerin çoğu zaman öfkeyi tetiklediğinin altını çizen Prof. Dr. Serdar Nurmedov, “Kabullenmeyi zorlaştırır. Anlamayı ve anlamlandırmayı zorlaştırır. Bireyin adalet ve güven hissini sarsar. Güvensizlik kişiyi ‘düzenin asla düzelmeyeceği’ fikrine sürükleyebilir. Kuralların adil bir şekilde işlemediği algısı bireyde endişe ve huzursuzluğa sebep olur. Haksızlığa uğrayan insanlarda yoğun bir öfke hasıl olur. İçinde bulunduğu toplumun ve sistemin kendisini koruyamayacağını düşünür, kendine olan güveni azalır ve dünyaya olan güveni sarsılabilir. Tüm bunların neticesinde eğer bu süreci iyi yönetemezlerse travma sonrası stres bozukluğu gelişebilir.” uyarısında bulundu.
Çocukların bu tür olaylara verdikleri tepkiler normal kabul edilmeli…
Yangında arkadaşlarını kaybeden, hayatını kaybedenler için üzülen ve haberlere maruz kalan çocukların duygusal gelişimi ve ruh sağlığının derinden etkilenebileceğini aktaran Prof. Dr. Serdar Nurmedov, “Bu çocuklar böyle durumlarda hiç olmadığı kadar ebeveyn desteğine ve rehberliğine ihtiyaç duyarlar.” dedi.
Çocukların duygularını, hislerini ve düşüncelerini açıkça ve detaylı bir şekilde ifade etmelerine müsaade edilmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Serdar Nurmedov, “Verdikleri tepkilerin mevcut bağlamda normal olduğunu, bu tür felaketlerin anlaşılması ve kabullenmesinin herkes için zor olduğunu vurgulamak gerekir. Kayıp ve ölümü anlatırken yaşına uygun ifadeler ve açıklamalar kullanılmalı. Sosyal medya ve haber izleme süreleri azaltılmalı. Kaygılarını arttıracak konuşmalardan ziyade güvende hissedebilecekleri ortam yaratılmalı ve rahatlatıcı etkinliklere yönlendirilmeliler. Rutinlerini sürdürmelerine özen gösterilmeli. En önemlisi, tutum ve davranışlarımız ile biz büyüklerin onlara örnek olmamız gerekir.” önerilerinde bulundu.
Sosyal medya kullanımını sınırlandırmak gerekir…
Sosyal medyada paylaşılan haberler bazen faydalı bilgi içerse de uzun süre buna maruz kalmanın bizleri olumsuz etkileyeceğini aktaran Prof. Dr. Serdar Nurmedov, “Çünkü bir yerden sonra bilgi kirliliğine maruz kalırız. Bu sebeple yangının sosyal medyada yarattığı etkilerden kendimizi korumamız için sosyal medya kullanımını sınırlandırmamızda fayda var. Doğrulanmamış kaynaklara itibar etmemeliyiz. Spekülasyonlara ve yalan haberlere karşı uyanık olmamız gerekir. Gruplaşma, ötekileştirme ve tartışma içeren ortamlardan olabildiğince uzak durmakta fayda var.” dedi.
Toplumsal travmalar toplumsal bunalıma sebep olabilir!
Travmaya maruz kalmanın bireyin ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediği gibi, toplumun da ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Serdar Nurmedov, “Toplumun ruh sağlığı iki şekilde olumsuz etkilenir. Birincisi, büyük travmaların toplumun neredeyse tamamını etkilemesiyle oluşan afetler, savaş, göç gibi olaylar sonucu. İkincisi ise bir toplumun travmalarla sarsılmış bireylerden oluşması sonucu.” dedi.
Öte yandan üst üste yaşanan olumsuz olayların sonucu gelişen travmaların sadece bireysel psikolojik sağlık üzerinde değil, aynı zamanda sosyal bağlar, güven duygusu ve toplumsal dayanışma üzerinde de olumsuz etkiler yaratabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Serdar Nurmedov, şunları söyledi:
“Nasıl ki, bireysel travmalar kişilerde bunalıma sebep olabiliyor ise, toplumsal travmalar da toplumsal bunalıma sebep olabilir ve toplumsal hafızayı etkiler. Eğer toplumsal hafızayı olumsuz yönde etkileyen bu toplumsal bunalım sağlıklı bir şekilde ele alınmazsa, nesilden nesle aktarılabilir ve o toplumu oluşturan bireylerin kimlik oluşumunda temel rol oynar.”
Toplumun sosyal norm ve etik anlayışı bozulabilir!
Toplumsal travmaların belirtilerine değinen Prof. Dr. Serdar Nurmedov, sosyal ve kurumsal güvenin azalabileceğini yani insanların toplumsal kurumlara ve diğer bireylere güven duymakta zorlanabileceğini söyledi.
Toplumun travmaya maruz kalan kesimlerinin, olaylar karşısında kendilerini yalnız ve çaresiz hissedebileceklerinin de altını çizen Prof. Dr. Serdar Nurmedov, şöyle devam etti:
“Benzer travmalardan etkilenen bireyler travmanın sebep olduğu yoğun stres ve tehdit algısı sebebi ile içine kapanır ve benzer hislere sahip insanlara yakınlaşma eğiliminde olurlar. Toplum içinde bir nevi gruplaşmalar hasıl olur. Söz konusu toplumda depresyon, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve anksiyete gibi ruh sağlığı sorunlarında artış gözlenebilir. Toplumun sosyal norm ve etik anlayışı bozulabilir. Geleneksel yapı, yaşam biçimi ve aile kurumu erozyona uğrayabilir. Toplum bağımlı, pasif, sessiz, güvensiz ve kuşkucu hal alabilir.”
Toplumsal travmanın panzehri toplumsal dayanışma ve eğitim!
Psikolojik iyi oluşun sağlanması için toplumun bilinçlendirilmesinin ve eğitimin de önemli rol oynadığına vurgu yapan Prof. Dr. Serdar Nurmedov, “Travmaların normal bir tepki olduğunu ve bunlarla başa çıkmanın yollarını anlatan eğitim programları düzenlemek, bireylerin farkındalığını artırır. Psikolojik dayanıklılığı güçlendirme yollarını öğretmek de bu süreçte etkilidir. Tüm bunlara ek olarak, toplumda psikolojik destek ve terapi hizmetlerine erişimi artırmak, bireylerin travmalarıyla başa çıkma sürecine yardımcı olur. Toplumsal travmanın en büyük panzehri toplumsal dayanışma ve eğitim diyebiliriz.”
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kemal Paksoy, tedavi edilmeyen boyun ağrısının neden olabileceği sağlık sorunlarından bahsetti.
Fiziksel ve fonksiyonel problemlerin nedeni boyun ağrısı olabilir!
Tedavi edilmeyen boyun ağrısının birçok sağlık sorununa yol açabileceğini dile getiren Op. Dr. Kemal Paksoy, “Uzun süreli veya kronik boyun ağrısı, birçok fiziksel ve fonksiyonel problem oluşturabilir. Bunların başında da kas ve iskelet sistemi sorunları gelir.” dedi.
Uzun süreli boyun ağrısının, omurga disklerinin zayıflamasına veya fıtıklaşmasına neden olabileceğine dikkat çeken Op. Dr. Kemal Paksoy, “Bu durum, sinir köklerine baskı yaparak ağrı ve uyuşmaya yol açabilir. Boyun ağrısı ayrıca, boyun omurlarında osteoartrit gelişimine katkıda bulunabilir. Bu, eklem ağrılarına ve hareket kısıtlılığına yol açabilir.” şeklinde konuştu.
Kas zayıflıklarından uyku bozukluklarına kadar farklı sorunlar ortaya çıkabilir!
Boyun ağrısı tedavi edilmezse, ilgili kasların zayıflayabileceğini, bu durumun da genel fiziksel zayıflığa ve hareket kısıtlılığına neden olabileceğini aktaran Op. Dr. Kemal Paksoy, “Kronik boyun ağrısı, kas disfonksiyonuna yol açabilir. Bu, boyun kaslarının düzgün çalışmaması ve ek ağrılara yol açabilir.” dedi.
Sinir sıkışması ve sinir problemleri de görülebileceğini dile getiren Op. Dr. Kemal Paksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Boyun bölgesindeki sinir köklerinin sıkışması, boyundan kollara veya ellere yayılan ağrılara ve uyuşmalara neden olabilir. Uzun süreli ağrı ve sinir baskısı, sinir hasarına ve nöropatiye yol açabilir. Bu durum, duyu kaybı, uyuşma ve karıncalanma hissi gibi semptomlara neden olabilir. Boyun ağrısı, boynun hareket aralığını kısıtlayabilir ve günlük aktiviteleri zorlaştırabilir. Bu, kişinin yaşam kalitesini etkileyebilir.
Kronik boyun ağrısı, duruş bozukluklarına yol açabilir. Kötü duruş alışkanlıkları, boyun ağrısını daha da kötüleştirebilir ve omurga sorunlarına yol açabilir. Boyun ağrısı, gerilim tipi baş ağrılarına yol açabilir. Bu baş ağrıları, stres ve kas gerginliği ile ilişkili olabilir. Kronik ağrı, uyku kalitesini bozabilir ve genel yorgunluğa neden olabilir. Rahat bir uyku uyumayı zorlaştırabileceği için uyku bozukluklarına da yol açabilir.”
Kronikleşen ağrı depresyon riskini artırıyor!
Boyun ağrısının sadece fiziksel değil ruhsal etkileri de olabileceğine vurgu yapan Op. Dr. Kemal Paksoy, “Kronik ağrı, stres ve anksiyeteyi artırabilir. Bu da kişinin genel ruh hali ve mental sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.” dedi.
Sürekli ağrının, depresyon riskini de artırabileceğini ifade eden Op. Dr. Kemal Paksoy, “Kronik ağrı çeken kişiler, yaşam kalitesinin düştüğünü hissedebilir ve bu, depresyon riskini artırabilir. Boyun ağrısı, günlük aktiviteleri, iş ve sosyal yaşamı kısıtlayabilir. Bu da yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilir.” şeklinde konuştu.
Erken teşhisle, diğer sağlık sorunları önlenebilir…
Boyun ağrısı oluşumunu önlemek ve etkilerini en aza düşürmek için erken müdahalenin önemli olduğunu aktaran Op. Dr. Kemal Paksoy, “Boyun ağrısının erken dönemde tedavi edilmesi, neden olabileceği sağlık sorunlarının önlenmesine yardımcı olabilir.” dedi.
Boyun ağrısı tedavisi için kullanılan yöntemlere de değinen Op. Dr. Kemal Paksoy, sözlerini şöyle tamamladı:
“Egzersiz ve fizik tedavi, boyun ağrısını yönetmek ve uzun vadeli komplikasyonları önlemek için etkili olabilir. İyi duruş alışkanlıklarının benimsenmesi ve ergonomik düzenlemeler yapılması, ağrı ve ilgili sorunları azaltabilir.
Kronik boyun ağrısının sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek ve tedavi etmek için bir sağlık profesyoneline danışmak önemli bir nokta. Ağrının nedenlerini belirlemek ve etkili bir tedavi planı oluşturmak için gerekir.”
Memorial Bahçelievler Hastanesi Klinik Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Psk. Deniz Mutlu, mevsimsel depresyon ile ilgili bilgi verdi.
Kışın yaşanan halsizlik depresyon belirtisi olabilir
Mevsimsel depresyonda olan kişide bazı belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu belirtiler kişinin depresyonda olduğunu belli eden, kendisiyle ve çevresiyle bağını zayıflatan belirtiler olmaktadır.
gibi belirtilerin görülmesiyle, kişinin mevsimsel depresyonda olabileceği düşünülebilmektedir.
Eğer bütün bunlar her sonbahar döneminde kendini gösteriyorsa kronik anlamda mevsimsel duygu durum bozukluğu yaşandığı ifade edilebilmektedir.
Mevsimsel depresyon, kalıcı depresyondan farklı olarak mevsim şartlarının getirdiği kısıtlamalar geçtiğinde ortadan kalkmaktadır. Ancak yine de yılın 6 ayı sürecek bir depresyon kişinin günlük enerjisini düşürmekte ve genel olarak hayat akışını olumsuz etkilemekle birlikte psikoterapi ve psikiyatri desteği alması önerilir.
Bilişsel davranışçı terapi ile mevsimsel depresyon tedavi edilebilir
Mevsimsel depresyonun tedavisinde antidepresanlar, D vitamini takviyesi, ışık (fototerapi) ve bilişsel davranışçı terapiye başvurulmaktadır.
Klinik psikolojinin ilgilendiği alanlardan biri olan bilişsel davranışçı terapi, mevsimsel depresyonun tedavisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu yöntemde bireyin işlevsellik düzeyini düşüren olumsuz düşünce kanalları azaltılarak düşünce süreçlerini gerçekçi ve işlevsel bir düzeye ulaştırarak düşünce değişimi sağlanmaktır. Bilimsel araştırmalar sonucunda, kişilerin farkındalığı arttıkça depresyon ile mücadele etme mekanizmalarının güçlendiği ve bununla paralel olarak günlük işlevsellik düzeyinin yükseldiği kanıtlanmıştır.
Tüm psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi mevsimsel depresyonun tedavisinde de bireyin yaşamında birçok alana müdahale gerekmektedir. Bu nedenle mevsimsel depresyonda da bütüncül yaklaşım önemlidir. Bu durum insan doğasının biricik ve karmaşık yapısıyla ilişkili olmaktadır.
Bridgestone’un Enliten teknolojisi ile geliştirilmiş olan Blizzak 6, sürdürülebilirlik yaklaşımını ve kusursuz performansı bir arada sunuyor. Bu teknoloji ile lastiğin daha hafif olmasını sağlarken, aynı zamanda çevresel etkisini de azaltıyor. Karlı zeminde mükemmel yol tutuşu sağlayan Blizzak 6, özel sırt deseni ve bileşimi sayesinde karlı ve buzlu yollarda üstün frenleme ve tutunma performansı sunuyor. Sınıfının en iyi ıslak zemin performasını göstererek, geliştirilmiş fren mesafesi ile güvenliği artırıyor.
Bir önceki nesil Blizzak LM005’e kıyasla %32 iyileştirilmiş ömür performansı ile daha uzun kullanım ömrü sunan Blizzak 6, bu sayede kullanıcılarına daha fazla değer sağlıyor. Elektrikli araçların artan ağırlığını dengelemek için yüksek aşınma direnci ve iyileştirilmiş yuvarlanma direnci ile her şarj sonrası üstün batarya performansı sağlıyor. Elektrikli araç sürücülerinin menzil, lastik ömrü, kontrol ve gürültü beklentilerini etkin şekilde karşılayan Blizzak 6, kullanıcı deneyimini en üst düzeye çıkartıyor. Tüm özellikleriyle daha uzun menzil, daha az enerji tüketimi ve azaltılmış gürültü seviyesiyle konforlu ve güvenli bir sürüş sağlıyor.
Sıcaklıkların 7 derecenin altına düştüğü zorlu hava koşullarında güvenle ilerleyebilmek için mutlaka kış lastiği kullanımına geçmenin önemini vurgulayan Brisa, Enliten teknolojisiyle geliştirilen Bridgestone Blizzak 6 lastikleri ile bu zorlu şartlarda konfor, güvenlik ve yol kontrolünü bir arada sunarak geleceğin mobilitesine yön veriyor.
DHL Express Türkiye, “insanları birbirine bağlamak, yaşamları iyileştirmek” misyonu doğrultusunda toplumsal faydayı merkeze alan projelerine bir yenisini daha ekleyerek, WeWALK ile iş birliğine imza attı. Küresel ağı ve tedarik zinciri ile WeWALK Akıllı Baston’un sivil toplum kuruluşları ve görme engellilere destek sağlayan kurumlara ulaşmasında ana lojistik sağlayıcı olarak kilit bir rol üstlenen DHL Express Türkiye, iş birliği kapsamında üç yıllık süreçte 25 bin akıllı bastonun gönderimini sağlayacak.
Her bireyin toplumda eşit haklara ve fırsatlara sahip olmasının önemini dile getiren DHL Express Türkiye Genel Müdürü Volkan Demiroğlu, "DHL Express Türkiye olarak, “insanları birbirine bağlamak, yaşamları iyileştirmek” misyonumuz doğrultusunda önemli bir projeye imza atıyoruz. WeWalk Akıllı Baston’un yurt dışına gönderiminin taşıma sponsoru olarak görme engelli bireylerin daha bağımsız ve güvenli olmalarını sağlamak için harekete geçiyor, WeWALK Akıllı Baston’ların yurt dışında sivil toplum kuruluşları veya görme engelli insanlara destek sağlayan kuruluşlara gönderimini üstlenerek, sosyal fayda yaratma amacımızı sürdürüyoruz. WeWALK tarafından teknolojinin gücüyle Türkiye’de geliştirip üretilen bu ürünlerin ihtiyaç sahibi kişilere ulaştırılmasında önemli bir rol oynamaktan ve bu iş birliğinden gurur duyuyoruz. Heyecanla çıktığımız bu yolda sadece taşıma sponsorluğuyla kalmıyor, çalışanlarımızdan oluşan DHL Gönüllüleri’ni de projeye dahil ederek konuyla ilgili farkındalığı artıracak pek çok çalışmaya imza atıyoruz” dedi.
DHL Express Küresel Sponsorluklar Başkanı Elliott Santon ise bu önemli iş birliğinin DHL Group’un 220'den fazla ülke ve bölgeyi kapsayan pazar lideri lojistik ağını kullanarak dünya genelinde görme engelli bireyleri çığır açan teknolojiyle güçlendirmeyi amaçladığını söyledi. Santon, " WeWALK iş birliğimiz sadece lojistikle ilgili değil; hizmet sunduğumuz kişilerin yaşam kalitesini kökten iyileştirmekle ilgili. Biz bugün sadece bir ortaklık gerçekleştirmiyoruz. Bu aslında ortaklığın ötesine geçen görme engelli bireylerin bağımsız hareketlerini desteklemek için bir iş birliği, ortak bir taahhüt. “İnsanları birbirine bağlamak, yaşamları iyileştirmek” misyonumuz doğrultusunda dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye yönelik bir sorumluluk üstleniyoruz. Birçok küresel girişimde sosyal sorumluluk sahibi olmak, bizim çok ciddiye aldığımız önemli bir odak alanı. WeWALK'u da yerel ve küresel iş birliklerimiz arasında görmekten gurur duyuyoruz. Birlikte, akıllı bastonun görme engelli bireylerin sosyal hayata katılımlarını nasıl artırabileceği konusunda farkındalık yaratacak ve bu yenilikçi cihazların dünya çapındaki topluluklarda binlerce kişiye ulaşmasını sağlayacağız. Bu sayede daha kapsayıcı bir dünya için yol alacağız” dedi.
WeWALK Kurucu Üyesi Murat Ugiş, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: "WeWALK olarak herkes için erişilebilir bir dünya yaratma vizyonuyla hareket ediyoruz. Bu kapsamda, Türkiye’de geliştirip ürettiğimiz yapay zeka destekli yeni nesil Akıllı Baston ile İngiltere Kraliyet İnovasyon Ödülü gibi dünya çapında ödülleri ülkemize getirmeye devam ediyoruz. DHL Express Türkiye ile global kapsamdaki iş birliğimizin, tüm dünyada görme engelli bireylerin bağımsızlığını artırma yolunda önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyoruz. DHL Express’in küresel ölçekteki güçlü lojistik altyapısı sayesinde, WeWALK akıllı bastonları güvenle dünyanın dört bir yanına ulaştıracağız. Birlikte, bireylerin yaşamlarını iyileştirecek ve kapsayıcılığı artıracak projelere imza atmaya devam edeceğiz."
WeWALK Ürün Yöneticisi Gamze Sofuoğlu ise, "Yıllardır görme engelliler için erişilebilir ve kapsayıcı teknolojiler geliştirmek için çalışan bir görme engelli olarak, teknolojinin hayatımızı pratikleştirmenin ötesine geçip, toplumsal hayatta daha görünür ve aktif olmamızı sağlayan bir dönüşüm yaratabileceğine inanıyorum. WeWALK olarak, yalnızca görme engelliler için çözümler üretmekle kalmıyor, görme engellilerle birlikte bu dönüşüm hareketine öncülük ediyoruz. DHL Express'e, Türkiye'de geliştirdiğimiz WeWALK Akıllı Baston 2'nin taşıma sponsoru olarak bu yolda bizimle birlikte yürüdüğü için teşekkürlerimi sunuyorum." dedi.
Renault Grubu 2024 yılı finansal sonuçlarını açıkladı. Açıklanan finansal sonuçlarla birlikte Dacia markasının birçok başarısı da tescillenmiş oldu. 2024 yılında elde edilen satış rakamları ile birden fazla başarıya imza atan Dacia, bu sayede 2025 yılına da iddialı bir giriş yaparak Avrupa podyumundaki konumunu güçlendirdi.
2004 YILINDAN BERİ 9 MİLYONDAN FAZLA SATIŞ
Yıllardır Avrupa’nın en sevilen markaları arasında yer alan Dacia; yıldan yıla artan satış hacmi, sektörün en sevilen otomobillerinden oluşan ürün gamı ve farklı alanlarda kazandığı başarılarıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Dacia markası, 2024 yılında elde ettiği toplam 676.340 satış adediyle yüzde 2,7 büyüme kaydetti. Marka ayrıca 2004 yılından bu yana 9 milyondan fazla otomobil satarak önemli bir başarı elde etti. Bu başarı, Dacia’nın tüketicilerin nezdindeki konumunu ve beğeni algısını bir kez daha gözler önüne serdi.
AVRUPA’NIN TERCİHİ DACIA SANDERO
Markanın en önemli başarılarından biri ise Sandero modeliyle geldi. Dacia Sandero, 2024 yılında Avrupa’da en çok satılan model olarak rakiplerini geride bıraktı ve en çok tercih edilen model olmayı başardı. Toplam 309.392 adet satılan ve bu satış rakamıyla 2023 yılına göre %14,5 büyüme sağlayan Sandero, tüm kanallarda Avrupa’nın en çok satan modeli olurken aynı zamanda 2017 yılından beri Avrupa perakende pazarında en çok satan model olarak kayıtlara geçti.
Sandero, elde ettiği satış adediyle markanın toplam satışlarının neredeyse yarısını meydana getirdi.
Sandero ayrıca, tek bir yılda 300.000 adetten fazla satan ilk Dacia modeli olarak marka içerisindeki konumunu daha da güçlendirirken, kalitesini de bir kez daha kanıtlamış oldu.
Sömestr Tatilinde Aile Bağlarını Güçlendirecek Öneriler
Birlikte yemek tarifleri deneyin, el işi projeleri yapın ya da eski fotoğraflardan bir aile albümü hazırlayın. Bu tür etkinlikler, hem yaratıcılığı teşvik eder hem de ortak bir başarı duygusu yaratır.
‘’Sevgi ve İlgi En Güçlü Bağdır”
Uzman Klinik Psikolog Nadide Demiral, ebeveynlerin çocuklarına gösterdiği sevgi ve ilginin, uzun vadede aile ilişkilerine büyük katkı sağladığını belirtiyor: “Bir çocuğun en büyük ihtiyacı, kendini sevildiğini ve değerli hissettiğini bilmektir. Tatil dönemlerinde aile bireyleri arasında kurulan bu bağ, yalnızca bugün değil, gelecekte de güçlü ilişkilerin temelini oluşturur.”
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, 2024-2025 eğitim-öğretim yılının ilk yarısının sona ermesiyle ebeveynlerin, çocukların notlarına yaklaşımları ve tatil boyunca verimli vakit geçirmeleri hakkında önerilerde bulundu.
Notlara odaklanmak yerine süreci anlamaya çalışmak önemli!
Yorucu bir dönemin ardından çocuklar için dinlenme ve yenilenme zamanının geldiğini aktaran Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Sömestr tatili, sadece dinlenmek için değil, aynı zamanda bireysel gelişim, aile içi bağları güçlendirme ve öğrenme fırsatlarını keşfetmek için de değerlendirilebilir.” dedi.
Bu süreçte ebeveynlerin dikkat etmesi gereken noktalara değinen Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü “Karne dönemi, çocukların çabalarının sonuçlarını gördüğü bir zaman olsa da, yalnızca notlara odaklanmak yerine süreci anlamaya çalışmak daha önemlidir. Çocuğunuzun karnesi beklentilerinizin altında olabilir. Bu durumda onu yargılamak ya da cezalandırmak yerine, nedenlerini anlamaya yönelik bir yaklaşım benimseyin.” önerisinde bulundu.
Ebeveynler, notlar karşısında destekleyici ve yapıcı olmalı…
Çocuğun çabalarının aile bireyleri tarafından takdir edilmesi ve güçlü yönlerinin ön plana çıkarılması gerektiğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Karnesiyle ilgili onun düşüncelerini ve duygularını ifade etmesine fırsat tanıyın.” dedi.
Çocukla konuşurken onu yargılamadan düşük notların nedenini bulmasına yardımcı olunmasının önemli olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Matematik dersinde düşük not alan çocuğunuza ‘Türkçe notların konuyu anladığını gösteriyor ancak Matematik dersinde biraz zorlandığını düşünüyorum. Sen ne düşünüyorsun? Çalışma sistemini gözden geçirmek ister misin?’ diye sorabilirsiniz. ‘Daha iyi anlaman için nasıl bir yol izleyebiliriz?’ gibi cümlelerle yapıcı bir diyalog başlatabilirsiniz. Böylece çocuğunuzu yargılamak, eleştirmek yerine anladığınızı ve desteklemek istediğinizi göstermiş olursunuz.
Kardeşler ya da çevredeki diğer çocuklarla kıyaslamaktan kaçının. Her çocuğun kendi hızında ve farklı alanlarda başarılı olabileceğini unutmayın.”
Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü ayrıca, çocuğun başarılı olduğu alanları ödüllendirmek isteyen ebeveynlere, bu ödüllerin maddi değerinden çok, çocuğun kişisel gelişimini destekleyecek etkinliklere yönelik olmasına özen göstermelerini önerdi.
Sömestr tatili, aile içi iletişim ve bağları güçlendirmek için ideal bir fırsat
Ara tatil boyunca çocuklarla evde öğretici etkinler yapılabileceğini dile getiren Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Evde basit malzemelerle yapılan bilim deneyleri, çocukların öğrenmeye olan ilgisini artırabilir. Eğlenceli ve eğitici aktivitelerle öğrenme sürecini destekleyin.” dedi.
Ailece belirlenen bir saatte kitap okumanın, hem bir rutin oluşturacağına hem de okuma alışkanlığını pekiştireceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, diğer önerilerini şöyle sıraladı:
“Çocuklarla birlikte yemek yapmak, hem eğlenceli bir aktivite hem de pratik bir öğrenme fırsatıdır. Resim yapmak ya da el işi projeleri gibi faaliyetlerle çocukların yaratıcılığını geliştirebilirsiniz. Tatil boyunca çocuğunuzun eksik olduğu dersleri belirli saatlerde çalışmasını teşvik edin. Çocuğunuzun ilgi alanlarına yönelik aktiviteler planlayın. Spor, sanat ya da müzik gibi alanlar, hem özgüvenlerini artırır hem de yeni beceriler kazanmalarını sağlar.
Sömestr tatili, yoğun okul döneminde ihmal edilen aile içi iletişim ve bağları güçlendirmek için ideal bir zamandır. Çocuğunuzla açık havada vakit geçirin. Doğa yürüyüşleri, tarihi yer gezileri ya da birlikte yapılacak spor aktiviteleri hem fiziksel hem de duygusal olarak fayda sağlar. Sinema ve tiyatro gibi etkinlikler, çocukların yaratıcılıklarını geliştirmelerine yardımcı olabilir.”
Tatilde uyku saatleri ve ekran süresi dengeli bir şekilde yönetilmeli!
Tatil boyunca çocukların televizyon, tablet ve bilgisayar kullanımının artabileceği uyarısını yapan Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Ancak, bu süreyi sınırlandırmak ve dengeli bir şekilde yönetmek önemlidir. Teknoloji kullanım süresini çocuklarınızla birlikte belirleyin. Tatiller, çocuklar için kurallardan tamamen uzaklaşma dönemi gibi algılanabilir. Ancak belli sınırların korunması, hem çocukların güven duygusunu artırır hem de tatilin daha verimli geçmesini sağlar.” dedi.
Uyku saatleri ve ekran süresi gibi konularda esneklik sağlanabileceğini ancak tamamen kuralsızlığın çocuğun günlük düzenini bozabileceğini hatırlatan Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, bu kuralları çocuklarla birlikte belirlemenin, onların da sürece katılımını sağlayacağını söyledi.
DEHB’li çocuklar, düzenli bir programa ihtiyaç duyar…
Dikkat eksikliği be hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan çocuklar için tatilin, rutinlerini kaybetmeleri nedeniyle zorlayıcı bir dönem olabileceğinin altını çizen Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Ancak bu süreç, onların ihtiyaçlarına göre düzenlenirse oldukça verimli hale getirilebilir.” dedi.
DEHB’li çocukların, düzenli bir programa ihtiyaç duyduklarını yineleyen Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, sözlerini şöyle tamamladı:
“Tatil boyunca yapacakları aktivitelerin sıralandığı bir plan oluşturabilirsiniz. Bu plan, eğlenceli ve öğretici etkinlikler arasında dengeli bir geçiş sunmalı. Uzun süreli etkinlikler yerine, daha kısa ve ilgi çekici etkinlikler tercih edilmeli. DEHB’li çocukların enerjilerini atabilecekleri spor aktiviteleri veya açık hava oyunları, hem fiziksel hem de zihinsel sağlıkları için faydalıdır.”
Tiroid hastalığının türüne göre belirtilerin de farklılaştığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Tiroid bezinin fazla çalışması; çarpıntı, aşırı terleme, sıcak basması, anksiyete, uyku sorunları, titreme, adet düzensizlikleri ve hızlı bağırsak hareketleri yani ishale yol açabiliyor. Buna karşın bu bezin daha az çalışması ise kilo artışı, halsizlik, depresyon, cilt kuruluğu, kabızlık ve ses kısıklığıyla kendini gösterebiliyor. Tiroid bezinin iltihaplanması boyun ağrısı veya boyun hassasiyetine yol açarken, nodül veya guatr varlığında ise boyunda şişlik, nefes darlığı, yutma güçlüğü, ses değişimi ve ağrı görülebiliyor” diye konuştu.
Kanser ve guatr tedavisinde cerrahi önemli
Tiroid bezi rahatsızlıklarının büyük bir bölümünde cerrahiye ihtiyaç duyulmadığını paylaşan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Ancak biyopsi ile kanıtlanmış tiroid kanseri varlığı veya şüphesi durumunda tiroid bezinin tamamı veya bir kısmı alınır. Kanser dışında büyük ve semptomatik guatrlarda, Graves hastalığı veya toksik nodüler hastalık gibi hipertiroidi yaratan durumlarda da cerrahiye başvurulabilir. Cerrahi tedavinin boyutu; tiroid bezi hastalığının ne olduğuna, tipine ve yaygınlığına göre değişkenlik gösterebilir” açıklamasında bulundu.
Geçici ses kısıklığı 6 ay sürebilir
Tiroid cerrahisi sonrasında geçici ses kısıklığının yüzde 1-10, kalıcı ses kısıklığının ise yüzde 1 civarında görülüğünü paylaşan Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Tecrübeli bir cerrah ve kullanılan sinir mönitörizasyon sistemleri, cerrahi sırasında ses kısıklığına yol açacak sinir hasarı riskini azaltmada etkili faktörlerdir. Tabii daha önce tiroid ameliyatı olmuş hastalara ilk operasyondan sonra tekrar cerrahi yapılması durumunda ses kısıklığı ihtimalinin daha yüksek olduğu bilinmeli. Bunun dışında cerrahiden sonra oluşan ve kalsiyum düşüklüğüne bağlı çoğu şikâyet normale döner ancak bazı durumlarda kalsiyum içeren ilaçlar ve aktif D vitamini ile takviye gerekebilir” dedi.
Tiroid ameliyatı esnasında ve sonrasında meydana gelebilecek en önemli komplikasyonların kanama, ses kısıklığı ve kalsiyum düşüklüğü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Kalsiyum düşüklüğü, vücuttaki kalsiyum seviyelerini kontrol eden paratiroid bezlerin cerrahi sırasında etkilenmesinden dolayı ortaya çıkabilir. Tiroid bezinin yakınında bulunan sinirlerin zarar görmesi de geçici veya kalıcı ses kısıklığına neden olabilir ancak bu durum 6 ay içinde normale dönebilir” şeklinde konuştu.
Ameliyattan sonra 10 günde günlük yaşama dönülüyor
Tiroid cerrahisi öncesinde özel bir hazırlığa gerek olmadığını belirten Dr. Emre, “Ancak operasyona girmeden önce özellikle daha önce tiroid bölgesinde cerrahi uygulanmış hastalara, ses teli fonksiyonlarının değerlendirmesi önerilir. Hasta genellikle ameliyattan sonraki 10 gün içinde günlük işleri rahatlıkla yapacak duruma gelir. Cerrahi sonrası yara yerinde iz oluşumunu azaltmak için doğrudan güneş ışınından kaçınmak gerekir. İşlemden 6-8 hafta sonraki kan tahlillerinde her şey yolundaysa yapılabilecek boyun egzersizlerinin uygulanması da hareket serbestliğinin erkenden kazanılmasına yardımcı olur. İlerleyen dönemde ise yıllık ultrason ve kan testleri ile hastanın takip edilmesi gerekir” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Üsküdar Diş Hastanesi Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Sedanur Yavuz, sigara kullanımının ağız ve diş sağlığı üzerindeki etkilerinden bahsetti.
Ağız kanseri riski sigara içenlerde 4-5 kat daha fazla…
Sigaranın genel sağlığa olan zararlı etkilerinin yanında ağız ve diş sağlığı üzerinde de zararlı etkileri bulunduğunu aktaran Dr. Öğr. Üyesi Sedanur Yavuz, “Sigara, içerisinde bulunan nikotin ve diğer maddeler ile ağız içerisinde toksik etkiler oluşturur. Sigara diş yüzeylerinde koyu kahverengi renklenmeler oluşmasına, dişetlerinde pigmentasyona, kötü ağız kokusuna ve ağız kanserlerine neden olabilir.” dedi.
Yapılan araştırmalara göre, sigara içen bireylerin, içmeyenlere kıyasla ağız kanseri geliştirme risklerinin 4-5 kat daha fazla olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Sedanur Yavuz, “Sigara, aynı zamanda damarlarda daralmaya neden olarak dişetlerindeki kanlanmayı azaltır. Buna bağlı olarak dişeti hastalıklarının ilerlemesinin hızlanmasına, dişeti tedavilerinin iyileşmesinin gecikmesine ve yara iyileşmesinin bozulmasına neden olur.” şeklinde konuştu.
2-3 hafta boyunca geçmeyen ağız içi lezyonlara dikkat!
Sigara gibi nargile ve elektronik sigaraların kullanımının da aynı problemlere neden olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Sedanur Yavuz, şöyle devam etti:
“Ağız kanserleri, dudak, dil, ağız tabanı, yanak, sert damak, alveolar mukoza, retromolar bölge, yumuşak damak bölgelerini kapsayan kanserleri tanımlar. Ağız içerisinde 2-3 hafta boyunca geçmeyen bir lezyonun bulunması durumunda, lezyon tedavi eden klinisyenin şüphesini uyandırmalıdır. Diş hekimleri, premalign lezyonların tespitinde, ağız kanserinin erken teşhisinde, ağız kanseri hastalarının diş tedavilerinden önceki ve sonraki süreçlerinin yönetiminde, kanseri tedavi eden uzman ile tekrarlayan veya birincil tümörlerin gözetiminde, protez uzmanıyla birlikte eksik dişlerin rehabilitasyonunda ağız kanserini yönetmek için kritik bir rol oynar.”
Sigara, tedavilerin başarısını olumsuz etkileyebiliyor!
Sigara kullanımının implant başarısını olumsuz yönde etkileyen risk faktörlerinden biri olduğuna değinen Dr. Öğr. Üyesi Sedanur Yavuz, “Sigara, kan damarlarının daralmasına bağlı olarak kanlanmayı ve dokulara kan damarları ile gelen besin ve oksijen miktarını azaltır. İmplantın kemikle olan entegrasyon sürecinin uzamasına veya bozulmasına neden olur. Aynı zamanda ağız içerisindeki bakteriyel yükün artmasına ve enfeksiyon oluşma riskinde artışa sebep olur. Hastanın sigara içtiği süre ve günde tükettiği sigara miktarı iyileşme kapasitesini etkiler. Bu nedenle implant cerrahisi planlanan hastalarda günlük tüketilen sigara miktarının azaltılması veya tamamen bırakılması tavsiye edilir.” uyarısında bulundu.
Sigaranın ağız içerisindeki restoratif materyaller üzerinde de olumsuz etkileri bulunduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Sedanur Yavuz, “Sigara, dişeti problemlerine neden olarak restorasyon ve diş marjinleri arasındaki uyumun bozulmasına, restorasyonlar üzerinde koyu kahverengi renklenmeler oluşmasına neden olabilir. Bununla birlikte yapılan çalışmalar sigara içen bireylerde kompozit dolguların diş yüzeyleri ile olan bağlantısının daha zayıf olduğunu da göstermiştir.” açıklamasını yaptı.
Ağız kokusunu azaltmanın en iyi yolu sigarayı bırakmak…
Sigaranın, ağız kuruluğuna, diş eti hastalığına ve diş çürüklerine yol açtığını ve tüm bu durumların da ağız kokusuna neden olan bakteri üremesine katkıda bulunduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Sedanur Yavuz, “Sigaradan kaynaklanan kötü ağız kokusunu önlemek için hastaya çeşitli tavsiyeler verilebilir. Günlük ağız hijyeninin sağlanması, günde iki defa düzenli bir diş fırçalama ve günde bir defa diş ipi kullanımı kötü ağız kokusunu gidermenin en etkili yollarından biridir. Aynı zamanda fırçalama ve diş ipi kullanımı sonrasında alkolsüz ağız gargaralarının kullanımı da ağız kokusunun giderilmesinde yardımcı olur. Aynı zamanda dil temizleyiciler kullanarak dil temizliği yapılması da ağız kokusunu büyük oranda azaltır. Sigara içmek ağız kuruluğuna neden olduğu için bol su tüketilmesi ve şekersiz sakız çiğnenmesi de ağız kokusunun giderilmesine yardımcı olur. Sigaradan kaynaklanan kötü kokuyu azaltmanın en iyi yolu tabi ki sigarayı bırakmak veya azaltmaktır.” şeklinde konuştu.
Sigarayı bırakmak, diş sağlığının zamanla geri kazanılmasını sağlayabilir…
Sigaranın neden olduğu pek çok sağlık riskini en aza indirgemek için en iyi yolun sigarayı bırakmak olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Sedanur Yavuz, “Sigara içilen süreye bağlı olarak ağız içerisinde kümülatif etkileri söz konusu olduğundan sigara bırakıldığında dokulardaki kanlanma hemen normale dönmez. Fakat zaman içerisinde dokulardaki kanlanma ve beslenme artarak sigaranın ağız içerisindeki ve diş tedavileri üzerindeki olumsuz etkilerini azaltır.” dedi.
Bu süreçte bireyin diş sağlığını tekrar kazanması için detaylı bir ağız içi muayene yapılarak ağız içerisindeki problemlerin teşhis edilmesi gerektiğini de hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Sedanur Yavuz, “Diş eti tedavileri, restoratif ve protetik tedavileri yapılabilir. Aynı zamanda sigara implant başarısını da olumsuz yönde etkilediğinden, implant cerrahisi sigaranın bırakıldığı dönemde rahatlıkla yapılabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.