Öyle minicik ve kırılganlar ki hala salonda hayata tutunma mücadelesi veriyorlar.Balkonun hemen yanında ama camın ardında pembe hanımlarım...Balkonsa aldı başını gidiyor!Yasemin ve limon begonville yaprak yarışında.Hanımelim bu sene biraz keyifsiz sanki ama azıcık yanmış doğal gübre ile ne mucizeler oluyor!Kırmızı laleler dökülmeye başlarken pembeyse yeni yeni çıkıyor.
Tabi bir de malesef kilitli olanlar varmış Mısır Çarsısından geçen sene aldığım ve canımı çok ama çok sıkan!Tüm sene özenle sakla,mevsiminde dik ve sonuç üç tane anlamsız yaprak,ya hiç çiçek yok yada o dolu dolu sümbüller yerine üç kılkuyruk acaip formlu kokmayan anlamsız yaratıklar ve onca emek,para kaybı...Oysa geçen sene alıp ilk diktiğimde tıpkı tezgahtaki resimleri gibi normalin üzerinde iri ve sağlıklı idiler! Nasıl geldim bu tezgaha ben ona yanıyorum!
Neden herkes bir ev sahibi olayım ister???Kim yaşamı boyunca her ay tonlarca kira ödemek ister.Bir kere alıp,ömür boyu kullanacağın bir ev varken mecbur değilsen niye hayat boyu kira ödenir elin adamına?Kim fakirleşmek ister,elin adamının iki dudağının arasından çıkacak bir lafa çoluğunun çocuğunun geleceğini bağımlı kılar?Ya ev sahibi çıkın derse ,ya satarsa yıllarca ailecek oturduğunuz evim sandığınız evini?
Hangi devlet baba/ana evladı vatandaşlarının tüm geleceğini Monsanto vb çok bilmiş kaprisli tekelcilerin avucuna bırakabilir?Hangi çiftçi her ay kira öder gibi,tıkır tıkır,onca zorlukla kazandığı parayı tohumları kilitleyip patentliyenlerin avucuna bırakmak ister???Tarlasını bile kaybederek elleri kolları tamamen bağlanmış,kapitalizmin ezici çarklarına teslim edilir biçare bilge tarım emekçileri???Kim kime niye teslim eder???Neden kısır tohumlar piyada ısrarla satılmak istenir???GDO dayatılır da dayatılır!!!
İki sap sümbül de olsa,bir dal lale de benim canım acıyor dostlar...
Neden tonlarca GDO'lu buğday veya soya veya pirinç veya pamuk bazılarını hiiiiiç acıtmıyor???
Çok çalışıyorum ve bu koca şehirde yorgunluğumu atıp huzur bulduğum en önemli yer evim ve balkonum.
Bu sabah balkona çıktığımda müdahale sonucu kısırlaştırılmış güya lale yada sümbül olacak hilkat garibelerini görünce yine moralim bozuldu,aptallığıma yandım,açgözlülüğüme kızdım...Bu gelecek nesilleri olmayan garibanlarla yaşamaya zorlana insanoğlunun gelecek nesinlerini düşününce hüzünlenmemek elde mi?Onlar da yavaş yavaş her anlamda kısırlaştırılmıyorlar mı???
Bu dipsiz kuyu depresif düşüncelerden,gamlı baykuş edamdan biran sıyrılıp,müdahale edilmemiş pespembe açmaya hazırlanan laleme bakıp ümitle gülümsedim.
Üç sene önce küçücük bir saksıda aldığım papatyanın bu şubat ayında bomboş duran saksısından tekrar yeşerip o kara toprağı bir anda yemyeşil kaplaması bir mucize ama sıçradığı üç saksıdan da bana pırıl pırıl gülümseyen yavrularına bakabilmek mucizenin asıl adı!Sarı beyaz dört saksı papatya ile gözgöze geldiğim an kahkahayı bastım :)Hayata müdahale etmek mi???O bildiğini hep okudu ve okuyor...Biz insanoğluna rağmen!!!
Döndüm camın ardında bana kollarını açıp sevgiyle kucaklayan pembiş kızlarıma uzun uzun keyifle baktım.
Evet ben de bir çoğumuz gibi çok çalışıyorum ve bu balkon,bu güzelim papatyalar ve gelecek nesillere güvenle bırakabileceğim kilitlenmemiş pembe tohumlar ve lezzetli pembe domatesler benim hakkım.
HEPİMİZİN HAKKI!
PDA iyi ki varsın,iyi ki varız dostlar.
Son gülen biz olmamız için çok çalışmamız lazım çooooook :)
Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş

Marketten alınan domatesler neden lezzetsiz?
Florida Üniversitesi Bahçe Bilimleri Bölümü'nde Profesör olan Harry J. KLEE'nin Current Biology dergisinde yayımlanan bir araştırmasına göre domatesin lezzetinin oluşmasında bitkiye kokusunu veren bileşenler büyük rol oynuyor. Prof. Klee, domatese kokusunu veren 20'si baskın olan 400'den fazla bileşen olduğunu keşfetmiş. Bu sonuca varmak için yaptığı genetik ve moleküler çalışmaların yanı sıra 150 civarında farklı domates cinsini 170 gönüllü ile birlikte test etmiş.
Prof. Klee'nin ifadesine göre; domates tüketiminin artması ile birlikte çiftçilerin domatesin lezzetini değil tarladan almaya çalıştıkları domates miktarını önemsiyorlar. Bu da değişen yetiştirme teknikleri, ve gübreleme yöntemleri sebebiyle domatesin lezzetinin bozulmasına neden oluyor. Yetiştirici ile son kullanıcı arasında doğrudan bir ilişkinin olmaması da bu işi kolaylaştırıyor. Çünkü yetiştiren için domates, sandığa yerleştirilen para getiren kırmızı bir şey...
Klee kendisine şunu soruyor "-Acaba bizler gerçek domatesin tadının ne olduğunu bilmeyen bir nesil mi yetiştiriyoruz?" yine kendisi kısa ve net olarak cevaplıyor:"-EVET!"
Klee ve ekibi domateslerin kimyasal analizini yapmak için üç yıl çalışmışlar. Üniversitede kurulan bir serada birbiri ardına yetiştirilen 150'den fazla domates tek tek incelenerek mükemmel domatesin nasıl olacağı genetik çalışmalarla irdelenmiş.
Prof. Klee, bizim PDA'ya (Pembe Domates Ağı) benzer bir şekilde, seçmiş olduğu kaliteli tohumları ücretsiz olarak paylaşmakta ve yaygınlaşması için uğraşmaktaymış.
Kaynaklar:
http://hos.ufl.edu/kleeweb/
http://www.wired.com/wiredscience/2012/05/tomato-chemistry/
http://www.npr.org/2012/05/25/153709184/whats-the-secret-to-great-tomato-flavor
http://gundem.milliyet.com.tr/domatesler-neden-artik-eskisi-gibi-lezzetli-degil-/gundem/gundemdetay/29.07.2012/1573235/default.htm
.

Merhabalar
Bu sezon pembe domates yetiştirmek için epey çalıştım ve sonuçları sizlerle paylaşıyorum.
İstanbul/Kemerburgaz'da,
apartmanın 4. katında, 12 cm toprak derinliği olan saksıda, sıradan
bahçe toprağında, birkaç avuç katı güvercin gübresi, çiçeklenme zamanı
az su verilerek, çiçekler tuttuktan sonra normal suyu verilerek, bol
güneşli balkonda üretilmiştir. Çimlendirme kapalı ortamda değil, tamamen
dış hava şartlarında Mart ayında ypılmıştır. Fotoğrafta gördüğünüz
fidedeki domates sayısı tam 30 adettir. Meyve büyüklüğü : 10 cm boy, 6,5
cm en. İçi tam dolu, çekirdeği çok az. Olgunlaşmış 2 adedi
dilimlendiğinde 1 tabak ediyor. Lezzetini tarif edemem, sadece daha
ötesini görmedim diyorum. Galiba işin sırrı kanatlı hayvan gübresinde.
Çiftçi bir dostum tavsiye etmişti. Fideler güçlü olunca hastalığa
direnmiş olabilirler. Oysa geçen yıl hüsrana uğramıştım.
Çekirdeği az olduğu için sanırım meyve başına bol tohum alamayacağım
ama meyve adedi fazla olduğundan toplamda yeterince alabilirim diye
düşünüyorum. Gelecek sezon imkanlarım ölçüsünde isteyen dostlarla
paylaşabilirim. Posta yoluyla göndermeyi düşünmüyorum, elden
verebilirim. Almak için zahmet eden isteklidir ve gereğini yapar diye
varsayıyorum. Çünkü pembenin düzgün şekilli cinsinin tohumunu bulmak
(Akseki/Antalya köyleri) ve yetiştirmek biraz zahmetli oldu, postada
kaybolması ve ilgisiz kalınması gibi bir durum beni üzer. Zaman
içerisinde elden ele dolaşır, üretilir, çoğalır. O zaman normal özen
düzeyinde dağıtılır, alınır. Beni mazur göreceğinizi, bencillik
yaptığımı düşünmeyeceğinizi ümit ediyorum.
Saygılarımla
Mevlüt Geyikoğlu


Merhaba,
Yerel tohumların paylaşılarak, kaybolmaya başlamış değerlerimizin kazandırılması adına yapılan çalışmaların çoğalması mutluluk verici...
Acıpayamlı duyarlı çiftçimiz ve Denizli Ziraat Odası'nın çalışma haberini ekte paylaştım.
Umut ve sağlık dolu günlere..
Saygılarımla,
Meltem Celikoyan
kaynak : Tarım Aktüel Eylül 2011
Bu sene biraz gecikti benim pembe güzellerim. Pek bir nazlandılar pembe yanaklarını göstermek için...
Zaten köyümden pembe domates (sakarı domatesi) fidesi diye getirip diktiğim fidelerin çoğu "küçük" bir karışıklık sonucu salkım çeri çıkmıştı. Allah'tan kendim çimlendirdiğim
bir kaç tane pembem vardı da onlar durumu kurtardı. Dediğim gibi bu
sene pembe domatesim az olduğu için olanlar da daha bir kıymetli oldu.
Gözüne bakıp duruyorum domateslerin, büyüsünler sonra da pembeleşsinler
diye. Havaların geç ısınmasından dolayı toprağa geç aktardığım pembeler
Eylül ayının ortasına gelmemize rağmen daha yeni yeni kızardılar, daha
doğrusu pembeleştiler.
KüçükBahçem'deki ilk pembeleşen
pembe domatesimi görüyorsunuz aşağıda. Büyüklüğünü gösterebilmek için
ölçek olarak 50TL'yi kullandım. Bu tür işlerde genellikle 1 TL
kullanılır ama bende para af edersiniz "çok" olduğu için cebimdeki en
küçük para ile ölçekledim. Hem demedik mi bu pembeler pek bir kıymetli
diye, şimdi 1 TL kullanmak yakışmaz...

O da olmazsa arabamın anahtarını koyayım ölçek olarak, maksat görgüsüzlük değil mi? (Kıroyum ama para bende)
KüçükBahçem'den topladığım günlük mahsul bir arada.
KüçükBahçem'in ilk pembe güzelleri bir arada. En irisi 511 gr ilk hasat olan 4 tanesi 1223 gr geldi.
Amanın burada 1 TL kullanmışım, gitti karizma.
Pembelerin devamı henüz dalında, toplanmayı bekliyor
Pembe domateslerin tohumlarının nasıl alındığını fotoğraflı anlatımıyla okumak için tıklayınız
--> tam buraya <--
Esen kalın.

Başlık "Pembe
Domateslerden Tohum Alma" ama aşağıda bahsedeceğim yöntemi diğer
domateslerden tohum almak için de kullanabilirsiniz hiç şüphesiz.
Buradaki tohum alma ve saklama işlemi pembe domatese özel bir yöntem
değil. Zaten domatesler biraz saftır, kendisinin pembe olup olmadığını
anlamaz bile. Siz aynı muameleyi tüm domateslere aynen
uygulayabilirsiniz.
Neyse lafı çok uzattık. Şöyle
irice bir domatesi ekvator bölgesinden ikiye ayırıyoruz. Tam ekvatorda
yer alan, bıçağın önüne çıkan bir kaç tohum bu arada kazara telef
olabilir. Dert etmeyin, o kadar da olacak artık. Bir çay kaşığı yardımı
ile tohum odalarındaki tohumları bir süzeğe/eleğe alıyoruz. Bu arada mis
gibi domatesin kokusuna dayanamayıp bir dilim kesip tadına bakmak
serbest.
Tohumları fazla ezmeden, sıkıştırıp zedelemeden hafifçe yıkıyoruz. Bu arada domates parçaları, damarlar vs. temizlenmiş oluyor.
Sonra
bir şişeye ya da kavanoza su koyup tohumları da ilave ediyoruz. Burada
kullanılacak suyun içme suyu ya da dere, kaynak, tulumba suyu olması
daha doğrusu klor içeren çeşme suyu olmaması daha iyi olacaktır kanımca.
Hadi paranoyaklığı biraz daha abartalım, kavanoz da cam olsun. Plastik
pet şişeler kanserojen madde içeriyor, tohumlara bulaşmasınlar.
Kavanozu
bir kenarda, oda sıcaklığında 2-3 gün bekletelim. Dikkat ederseniz bazı
tohumlar suyun içindeyken çimlenmeye başlamış bile. Anlaşılan fazla
gecikmeden kurutmaya geçmek gerekiyor.
Tohumları
kurutmak için bir parça pişirme kâğıdının ya da yağlı kâğıdın üzerine
döküp yayıyoruz. Yayarken tohumları zedelememeye dikkat ediyoruz. Burada
da 2-3 gün iyice kuruyana kadar bekletiyoruz. Kâğıt havlu, bez parçası
gibi bir şeyin üzerinde de kurutmaya bırakılabilir fakat tohumlar
kururken dokulara yapıştığı için daha sonra çıkarması zor oluyor.
Pişirme kâğıdından kurumuş tohumları almak ise çok daha kolay.
Tohumları iyice kuruduktan sonra elimizle nazikçe kazıyarak tohumları kâğıt üzerinden alıyoruz. Bir sonraki sene kullanmak,
Pembe Domates Ağı'ndaki
ya da başka yerlerdeki meraklılarına dağıtmak üzere kapalı, hava
almayacak bir torba içinde güneş ışığından da koruyarak saklıyoruz.
Bu evladiyelik tohumlarla seneye buluşmak, yüksek verimle çimlendirmek ve sonrasında da bol hasat almak dileğiyle...
.







Mehmet Bey'den almış olduğum tohumlardan elde ettiğim domatesler.
( Mehmet Bey'e tohumlar için çok teşekkür ediyorum )
Bizim Denizli ili Bozkurt ilçesi Cumalı köyünde bulunan tarlamızda - hiç bir ilaç kullanılmadan - büyük ve lezzetli domateslere dönüştü.
Zaten daha önceden de kendi tohumlarımızdan kırmızı domates yetiştiriyorduk. Pembe domatesler de lezzet bakımından bizim kırmızı domateslerimiz ile aynı lezzete sahip.
Salatalarda, yemeklerde, kahvaltılarda yanında katkı maddesi olmadan bile lezzetine doyum olmuyor.
Annem şimdi de salçası naıl olacak onu deneyecek.
Biz kendimiz yetiştirip kışlık salçamızı konservelerimizi kendimiz yaptığımız için normalde domates yetiştiriyorduk
Her sene kendimiz tohumlarını alıyoruz ve onlardan domateslerimizi yetiştiriyoruz.
Bunun yanında biberin her çeşidini, salatalık, kabak, kırmızı lahana, beyaz lahan, soğan, patates, beyaz fasulye, bamya ve bir çok bitkiyi kendimiz için yetiştirmeye çalışıyoruz.
Ben çalıştığım için bahçeye sadece hafta sonları gidiyorum. Fakat annem ve babam sürekli orada duruyorlar. Ben her hafta sonu gitmeyi iple çekiyorum.
Umarım doğayı seven herkesin benim gibi hafta sonları gidebilecekleri yerleri olur.
PDA Denizli
Funda ÖZKAN

Hafta sonu köyüme (Mayıslar-Sarıcakaya / ESKİŞEHİR) gittim. Beni gören eş dost eksik olmasınlar, "-Amman benim tarlama git, ne istiyorsan topla. Domates, biber, patlıcan, kavun, vs. ne istersen istediğin kadar al" diye ısrar ediyorlar. Öyle ısrarcılar ve öyle zengin gönüllüler ki biraz pazarlık yapsam üste para bile alırım herhalde.
 |
| Bahçenin genel görünümü |
Bizim oralarda "Sakarı domatesi" deriz. Sanırım bizim
http://www.pembedomates.org/ ağındaki domateslerden. (Fotoğrafları aşağıda, yanılıyorsam lütfen söyleyin, düzelteyim).
Peki "Sakarı" ne demek? Bizim oralarda, Sakarya Nehri'nin kenarındaki köylerde yaşayanlar Sakarya Nehrine köylü ağzıyla "Sakarı" der, kendilerine de "Sakarılıyız" der.
 |
| Eskişehir'li pilotların gözünden Sakarı Deresi |
Biz Sakarılılar, satmak için ayrı kendimiz için ayrı domatesler yetiştirirz. Kendimiz için yetiştirdiklerimiz bu pembe domateslerdir. Tadı, kokusu gerçek domates tadında; rengi pembe, kabuğu ince ve biraz da şekilsiz tipsiz bir şeydir. Şekilsiz ve çirkin! olduğu için maalesef pazarlarda pek rağbet görmez. Artık modern dünyada algılamamamız da değiştiği için böyle domatesleri hastalıklı hormonlu zannederiz de bu yüzden hepsi tornadan çıkmış gibi aynı boy parlak olan ama tatsız tutsuz kıpkırmızı şeyleri domates diye tercih ederiz.
Bizim Sakarı domateslerinin kabuğu da ince olduğundan yolculuğa da pek dayanamaz. Bizim oralardan Antalya'ya, İstanbul'a her gün kamyonlarla domates gider. Bu yolculuğa pembe Sakarı domatesleri dayanamayacağı için satmak için yetiştirilen domatesler hibrit, ithal tohumlardan üretilir.
Yani kısacası ağzının tadını bilen Sakarılılar kendilerine bu pembelerden yetiştirir, diğerini pek tercih etmezler ama şeerlilere satıp bir güzel paralarını alırlar. Cherry domatese de sosyete domatesi derler zaten. Onu da pek yemez; "neymiş o yahu üzüm gibi domates mi olur" derler. Yetiştirdiğini de satar ya da yoldan gelen geçene ikam eder.
İşte kıramadığım sevgili Erten Abimin tarlasında; satmak için değil ha, kendisi ve eş dosta dağıtmak için yetiştirdiklerinden çeşitli fotoğraflar:
 |
| Dalında pembeler |
 |
| Pembe domatesler, biberler ve diğerleri |
 |
| Yeşildi, koparmadım |
 |
| Topladığım pembeler bir arada |
Bu arada köyüm Mayıslar; Eskişehir'in Sarıcakaya ilçesine bağlıdır. Eskişehir'in rakımı 780 iken burası 250'dir. Kendine göre bir iklimi vardır. Coğrafi olarak İç Anadolu ile Karadeniz bölgesi arasında kalır ama iklimi Akdeniz iklimi gibidir. Her şey yetişir desem abartı olmaz. Mesela: Her türlü sebze, neredeyse her türlü meyve, antep fıstığı, pamuk, susam, zeytin, dut, ipekböcekçiliği, üzüm bir anda aklıma geliverenler.
Yukarıdaki bahçe tam olarak şurada :
tıklayınız
Her şey gönlünüzce olsun.




Herkese Merhaba !!!
Daha önce de bahsettiğim gibi bu yaz kızımı Anneannanesinin yanına tatile göndermiştim. Sivas Hafik Çınarlı köyüne. Yanına da bizim Pembe domates tohumlarını vermiştim.
Ablamla kızım tohumları ekmişler.
Ve ben 1 hafta önce kızımı almaya gittiğimde o şeker mi şeker pembe domatesleri gördüm. Benim şansıma bir tanesi de kızarmıştı. Lezzetli mi lezzetli...
Çok ama çok nefis bir tat. İnanın aynı yerde yetişen diğer domateslerin hiç bir tadı yok. Bizim pembelerimizin tadı bambaşkaydı inanın. Ablam hemen o bir tane domatesin tohumlarını ayırdı. Seneye de ekecek. İnşallah aynı mutluluğu gene sizlerle paylaşırım.
Emeği geçen herkese çok ama çok teşekkür ediyorum. Hakkınızı helal edin.
Emeklerinize ve o güzel yüreklerinize sağlık.
Hoşça ve mutlu kalın.
Sağlıcakla Kalın..
Sema Canol adına
Sarıyer Pembeleri
14 Sep 2010 6:11 AM (15 years ago)



Değerli PDA Üyeleri,
Öncelikle iyi günler diliyorum.
Bu sezon bana PDA tarafından ulaştırılan pembe domates tohumlarından yeni ürünler alıyorum.
Sezon sonu da olsa pembelerden bir iki fotoğrafı sizlere sunmak isterim.
Bu nedenle başta Sayın Nalan Cantav, Sayın Ayten Yıldırım olmak üzere tüm PDA üyelerine teşekkür ediyorum.
Yeni sezonda yeni pembelerle buluşmak üzere selamlarımı iletiyorum.
Saygılarımla
Dr. Mustafa Tolay
PDA İstanbul_Sarıyer




Değerli PDA Üyeleri,
Öncelikle iyi günler diliyorum.
Bu sezon bana PDA tarafından ulaştırılan pembe domates tohumlarını usulüne göre İstanbul Uskumruköy’de bulunan Arıköy Sitesi’ndeki sebze bahçeme ektim. Pembe domatesler tüm sezon boyunca inanılmaz bir performans gösterdiler. Ekmiş olduğum diğer üç domates türü ile birlikte pembeler bu yıl çok güzel gelişti ve iyi ürün verdiler. Sebze bahçemde domatesin yanı sıra biber, patlıcan, salatalık, çilek ve karpuzda yetiştiriyorum. Bu sebzelerde iyi mahsul verdiler. Umarım ekmiş olduğum patetes ve yer elmasından da iyi mahsül alırım.
Beni en çok sevindiren pembe domateslerimin görüntüsü ve lezzetleri. İnanılmaz güzel kokuları ve lezzetleri domates yemenin zevkini tattırıyor.
Sezon sonu da olsa pembelerden bir iki fotoğrafı sizlere sunmak isterim.
Bu nedenle başta Sayın Nalan Cantav, Sayın Ayten Yıldırım olmak üzere tüm PDA üyelerine teşekkür ediyorum.
Yeni sezonda yeni pembelerle buluşmak üzere selamlarımı iletiyorum.
Saygılarımla
Dr. Mustafa Tolay







Merhabalar,
Bu pembelerin tohumları Sakarya Yanıkköyü Kenan Ataç bahçesi 2009 ürününden.
Ahmet Ergün Bey tohumları alan.
Ben tohumları alınca havalar çok soğuktu. O nedenle yaklaşık 1 ay bekledim.21 mart 2010 tarihinde ektim tohumları, ancak çıkmaları yine de bayağı uzun zaman aldı yaklaşık 30 gün...
4 adet fideyi 24 Nisan tarihinde şaşırttım, diğerlerini 10 Mayıs tarihinde .
Halen yerinde olanlar var. Onları şaşırtmayı düşünmüyorum, iyice büyüsünler diye.
Manzaraya gelince, burası Artvin ilinin Borçka ilçesi.
Tüm üyelerin yazdıkları mesajları okuyorum. Hani böcek kuş gibi şikayetleri var. Bende öyle bir sorun yok.
Nedeni farkındaysanız hertaraf yemyeşil. Kuş yada böcek balkonda bir saksıya mı kaldı ki uğraşsın.
Toprak konusunu açayım bir az isterseniz. Kendi bahçeme 3 yıl önce attığım hayvan gübresi ile karıştırılmış topraktan yaptım. Daha önce hiçbir şey diklimemiş topraktır.
işte böyle .
Ha bir konu daha ben İstanbul'da 11 sene kaldım. Buraya gelince sandım ki kulaklarım kapandı. Oysa duymada sorunum yoktu alışana kadar bayağı zorlandım.
Mutlaka bu bölgeyi görmenizi öneririm. Böyle bir yer belki de hiç bir ülkede yok.
1.5 km uzaklıkta da Borçka barajı bulunuyor. Oranın da manzarası harikadır.
Kolay gelsin hepimize.
Selamlar
Süleyman Gökdemir
PDA Artvin Borçka