Lise zamanlarimda sadece begenerek baktigim kil/porselen/cam tabak canaklar universite yillarimda Pasabahce magazalarinin daimi uyesi ve musterisi olmamla devam etti. Ondan beridir de muptela gibi her ay en az bir parca birsey almazsam rahat edemiyordum. En sonunda baskasinin yaptigini almak yerine kendi kendime yapmaya karar verdim. Henuz kucuk, biraz yamuk ve sadece kilden seyler yapabiliyor olsam da, magazalardan aldiklarimdan cok daha guzel gorunuyorlar bana :) Umarim zamanla tam gonlume gore birsey yapabilirim...
Ernie J. Zelinski'nin mutluluk reçetesi:
* Doyum sağlayacak kadar bir amaç
* Geçinebilecek kadar bir iş
* Temel ihtiyaçlara yetecek kadar zenginlik
* Iş ve eğlenceyi dengeleyecek kadar sağlıklı bir akıl
* Birçok insanı beğenecek, bunlardan birazını da sevecek kadar şefkat
* Kendini sevecek kadar özsaygı
* Muhtaç olanlara verecek kadar iyilik duygusu
* Zorluklarla yüz yüze gelecek kadar cesaret
* Sorunları çözecek kadar yaratıcılık
* Her an gülecek kadar mizah duygusu
* Iyi bir yarını bekleyecek kadar umut
* Hayatı bütün değerleri ile yaşayacak kadar bir sağlık
* Sahip oldukların için şükran duygusu
Not: Bu yazi suradan alinmistir!
Dun gunluk guneslik, 20 derecelik havada tisortle dolasiyorken, bugun lapa lapa yagan kardan donarak kaciyorum. Nedir bu havanin sapitik durumlari? Herkes domuz gribi diye korkuturken hasta olmak istemiyorum! Nerede benim vitaminlerim, cinkom?
Daha sonbahar yasayacaktik, yapraklar biraz daha sararip kizarip dokulecekti, biraz daha yagmur yagacakti...
Gormek istedigim birkac filmden biri de bu. Islerden sikilip asci olma hayalleri kurdugum zamanlar hayallerim sadece havada kaliyor. Ileride birgun gercege donusturebilir miyim bilmiyorum. Simdilik ben de arada bir blogumda yemek tarifi yayinlayarak idare ediyorum :)
Insan gozunu kapayip bambaska bir kariyere atlayip yureginin goturdugu yere gidebilir mi? Giderken yolda karsilasilacak engeller ve sikintilar sonucta ulasilacak tatmin ve mutluluga deger mi? Ilk adim icin neyi bekliyorum? Kendime soruyorum...
Nezle sezonuna girmek uzere oldugumuz su gunlerde, ozellikle domuz gribi salgininin da etkisiyle bircok kisi grip asisi oluyor. Yalniz bu konuda dikkat edilmesi gereken onemli birsey asinin icindeki civa miktari. Ozellikle hamile kadinlarin, bebek ve kucuk cocuklarin grip asisina karar verilirken arastirip icinde civa bulundurmayanlarini secmek gerekiyor. Civa, fetus ve bebeklerin beyinlerinin gelisimlerini etkileyerek ileride zeka geriligine yol acabilir.
Dunyanin binlerce guzelliklerinden biri. Kimya ve fizik kurallarinin birlesiminden ortaya cikmis bir mucize. Rengini icindeki demirden, dengesini de fizik hesaplarindan almis, oylece duruyor cook uzun zamandir. Bana da ona uzun uzun bakip, resmini cekip, sizinle paylasmak dusuyor :)
bugun 1 yasina girdi! Henuz bebek yapmaya cesaret edemedigimizden bununla idare ediyoruz :) 10 aydir bizimle, oldukca sakin olmasina ragmen ne yazik ki pek kucak sevmiyor, zorla evirip ceviriyorum ama :) Olmadi parmagima nutella surup kandiriyorum, ona hic dayanamiyor. Bir ara beni cisiyle isaretlemeye merak salmisti neyse atlattik umarim o devreleri. Bir de o yuvarlak yuzu yuzunden bir kac kez bogulma tehlikesi gecirip cok korkuttu beni. Yine de o tuy yumagi benim bir tanem, nice (saglikli) yaslara oglusum.
Yedigine ictigine dikat etmek lazim kilo almamak icin. Ama bunu sadece kalori hesabi yapmak icin degil temiz olduguna emin olmak icin de yapmak gerek. Yeni hipotezlere gore bazi mikroplar kilo almaya sebep olabiliyormus. Once suyunuzun temiz oluguna sonra da yediklerinizi iyice yikayarak temiz olduklarina emin olun diyorum.
Gecen gun bir Yunan lokantasinda yemege gitik. Bizim yemeklerimizi o kadar cok ozlemistik ki meze, doner, baklava derken biraz fazlaca yedik. Hesabi odeyince kalkmakta zorlandigimizi hissettik. Oylece otururken dedik simdi Turk lokantasinda olsa cay ikram ederler biraz olsun kendimize gelirdik. Derken garson kiz geldi masayi toparlamaya, aramizdaki konusmaya dahil oldu. Acikladik, biz de olsa cay ikrami olur diye, o da gulumsedi. Biraz oturun dansoz gelecek dedi. Sonra da elinde caylarla cika geldi, ardindan da dansoz. Yani gelenegimizi derceklestirmik olduk oracikta :)
Gecenin olayi ise soyle cereyan etti: dansoz kiz israrla masalarda dolasip musterileri dansa kaldirmaya calisirken sira bana geldi, nazlanmadan kalktim ve nasil dansedildigini gosterdim ;) biraz bozuldu ama devam etti.
... ders. Cok ilham verici, etkileyici ve dusundurucu. Arsiv olsun diye burada.
Sucuyum ya boyle seyler cok ilgimi cekiyor :) Yazin sicaklarindan bunalip serinlemek icin magnum yiyerek kizgin kumlardan serin sulara atlayip gobusu buyutmek yerine naneli cikolatali, sifir kalorili suyunuzdan yudumlayiniz efendim. Afiyet olsun.
Isin eglencesi bir tarafa, aromali sulara karsi olmama ragmen gecen gun marketteki sirin teyze elime su dolu bir bardak tutusturup hadi dene demeseydi bu muthis urunle tanisamayacaktim. Once teyzenin onundeki siseleri inceledim, sonra suyu kokladim, en sonunda gozumu yumumup ictim. O da ne! Tam kivaminda naneli cikolata tadi ve beni serinleten su! Eh yaninda kupon da verince teyzeyi kirmadim ben de aldim bir sise naneli su, eve dondum. Sadece naneli cikolatayla kalmamislar 5 cesit daha cikarmislar. Ilgilenirseniz buradan sitelerine bakabilirsiniz.
Cok ozledim blogumu, yazmayi, paylasmayi. Bakalim bununla tekrar baslayacak miyim?
Kurabiye canavarinin ikiz kiz kardesinin bu etkinligi kacirmasi olmazdi, o yuzden ayri kaldigim bloguma gelip bu hem saglikli hem de cook lezzetli kurabiyenin tarifini vermem lazimdi... Malzemeler cok gibi gorunse de yapmasi oldukca basit olan bu tariften yaklasik 45-50 tane kurabiye cikiyor, cok demeyin cunku tadina bakan herkes kesinlikle daha istiyor :)
Malzemeler:
8 corba kasigi tereyagi (oda isisinda)
1 bardak esmer seker
1/2 bardak seker
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1/4 tatli kasigi tuz
1/2 tatli kasigi tarcin
1/2 tatli kasigi kakule
1/4 tatli kasigi karanfil (ogutulmus)
2 yumurta
1 bardak kepekli un
1/2 bardak un
2 bardak yulaf ezmesi
1 bardak kuru uzum
1/2 bardak ceviz (az dovulmus)
Yapilisi:
Firini 190C'ye isitarak basliyoruz. Once yagla sekerleri mikserle krem gibi oluncaya kadar, yaklasik 2 dakika cirpiyoruz. Sonra k.tozunu, vanilyayi, baharatlari, tuzu ekleyip iyice karisana kadar tekrar cirpiyoruz. Yumurtalari da tek tek ekliyoruz. Sonra yavas yavas unlari katiyoruz, bu noktada mikserle cirpmak zorlasinca tahta kasikla karistirmaya basliyoruz. En son olarak yulafi, uzumleri ve cevizleri de ekleyip guzelce karistirdiktan sonra parsomen ya da folyo serili tepsinin ustune yaklasik birer corba kasigi kadar miktarda aralikli olarak diziyoruz. Yumusak bir hamur oldugu icin iki kasik yardimiyla ellemden yapmak daha kolay oluyor. 8-10 dakika pisirdikten sonra 1-2 dakika tepsinin ustunde sonra da sogutma telinde tamamenn soguyuncaya kadar tutuyoruz. Bu arada birkac tanesi yok olabilir ;) Afiyet olsun.
Arastirma konumun yakindan ilgili oldugu icme suyu kalitesi konusu buralarda haber olmus, duyduklarima inanamadim sizinle paylasmak istedim. Incik boncukla suslenmis, sarap sisesini andiran renkli siselerde sununulan "en iyi" kalitedeki sularin litresinin fiyati 25 ila 75 dolar arasinda degisiyormus, ama yaptiklari tatma testlerinde insanlar pek ayiramiyormus musluk suyuyla bu su arasindaki farki :) Eger izlemek isterseniz once buraya tiklayin, sonra da en yukaridaki $75 Bottled Water'a. Kisa bir reklamin ardindan basliyor haber. Bu arada ortalarda bir yerde cikan Mel Suffet (beyaz sacli yasli amca) bu konularin babasi olur kendileri, iyi dalga gecmis bu konuyla. Gercekten aritma tesisi tarafindan litresi 1 cente satilan suyla hemen hemen ayni kalitedeki suyun fiyat farkina bakar misiniz? Ama ne yazik ki reklamlar sayesinde insanlar musluk suyuna guvenlerini yitirip sise suyuna yoneliyor, ama bahsettigimiz ulke Amerika. Ne yazik ki Turkiye'de her sehrin adam gibi aritma tesisi yok malesef. O yuzden musluk suyunu savunuyorum sanmayin, zaten tek aritmayla da bitmiyor is, su borularinin saglamligi, kalitesi, yasi, cinsi, v.s. de cok buyuk rol oynuyor suyun guvenilirligi konusuda. Neyse zaten eglenelim diye actim bu konuyu :) Sizin sectiginiz su afiyet olsun!
Oysa ne planlarim vardi, sevgililer gunu icin, yaptiklarimi anlatmak icin. Ama once dogum gunu kutlamasindan sonra cok yogun bir hafta arkasindan yaklasik 10 gun suren hastalik (5 gununu evde yatarak gecirdim, ne bicim soguk alginligiydi anlamadim), arkasindan yine yogun bir hafta olunca koptum sevgili blogumdan. Neyse boyle seytanin bacagini kiriyorum, Lama'cigimin (son yorumu) sayesinde hizaya giriyorum ve de en azindan bunlari yaziyorum. Geliyorum tariflerle, hikayelerle cumaya (yarini da atlatayim). Kusura bakmayin.
Tam 27 yil once bugun sabah saat 9:30'da ilk nefesimi aldim, ilk defa baktim dunyaya, annem ve babamla tanistim, ilk sutumu ictim, agladim azicik...
Havalar burada bir sogudu ve tam sogudu :( Once 18-20C gunesli bahar gunleri yasarken bir iki gun icinde dondurucu soguklar, buz yagmurlari basladi. Ben once aldirmadim, ilik basladi, gecer bu soguklar diye. Ama yok, ilinmak ne kelime, her gun daha da soguyor hava, ruzgarla ortaklasip donduruyor beni :( Ama yolda yururken gordugum suslu kiz manzaralari acimi biraz olsun azaltiyor. Ben kalin paltomun icinde kafamda bere, paltonun sapkasi, atkim sarili, elimde eldiven, altimda bot ve kalin pantolonlarla eskimo gibi dolasadurayim (zaten ruzgar biraz daha kuvvetli eserse sarip sarmalanmaktan yuvarlak hale gelmis olan ben gidecegim yere yuvarlanarak varicam) yanimdan gecen saclari bozulmasin diye acik kafayla dolasan, incecik ve kisacik montlarinin icine giydikleri suslu gomlek gorunen, dar pantalonlu usuyen kizlardan gozumu alamiyorum. Bunlarin bir de darmadaginik erkek versiyonu var ki sormayin, ustte sweatshirt, altta sort ve parmak arasi terlik. Bacaklar kipkirmizi, ayak parmaklari mor titreyerek dolasiyorlar. Yani bizim annelerimizle alakasi yokmus bunlarin annelerinin :) Insan yavrusunun soguklarda boyle cikmasina nasil izin verir :) Bazen islak sacla gezenleri de goruyorum, ben oyle birsey yapsam sanirim zaturreden kurtulamam :( Eger hasta olmuyorlarsa ne iyi tabii.
Neyse soguklari sikayetten sonra sobeme geceyim :) Cook uzun zamandir sobelenmemistim, sagolsun Cilek'cim beni sobelemis :) Hemen yaziyorum ve ben de Defne'yi, Lama'yi, ve de Morkoyun'u sobeliyorum. Iste benim hakkimda pek bilinmeyen 5 gercek:
1. Hayvanlari ve bebekleri/cocuklari coook severim. Cunku onlar en masum olanlar ve sevgiyi en cok geri yansitanlar. Incitilme sansiniz sifir oldugu icin istediginiz kadar sevebilirsiniz diye dusunuyorum. Bir de saatlerce cocuklar icin olan oyunlardan oynayabilirim, sikilmam ;)
2. Yeni ortamlarda, yeni tanistigim insanlara karsi cok cekingen ve cok utangacimdir. Hemen yuzum kizarir. Ama ortama bir alisayim kimse tutamaz beni. Hele yakin arkadaslarima neler yaptigimi burada yazmasam daha iyi olur :)
3. Insanlari ilk goruste cok iyi taniyamam :( Bazen cok sevdigim birinden iyi bir kazik yerim otururum, bazen de hic sevmedigim biriyle bitmeyecek bir dostluga baslarim.
4. Banyodan 30 dakikanin altinda bir sureden erken cikamam, iyice yikandigima emin olmam lazim :) Ama hergun yikanmasam olur.
5. Simetriye ve (evdeki ve kiyafetlerimdeki) renk uyumuna onem veririm :) Kuaforumu sacimin her yeri ayni uzunlukta olsun diye ugrastirdigim cok olmustur. Ama gittikce azaliyor bu ugrasim vakit kisitlamasi yuzunden.
Iste boyle :) Simdi merakla arkadaslarimin cevaplarini bekliyorum...
Bu donem arastirmamla ilgili oldugu icin adi "deri" olan bir ders aliyorum. Zaten kurumakta olan ellerim ve dudaklarim yeteri kadar ilgi istiyordu, bu dersi almaya baslayinca cildime daha da dikkat eder oldum. Daha iki hafta olmasina ragmen oldukca sey isledik, derinin yapisi, tirnaklar, saclar veee hastaliklar! Kis gunesinden aldigimiz ultraviolet isinlar bile cildin kanser riskini arttiriyormus, ve bakimsiz kuru cilt daha cok kimyasali gecirebiliyormus. Ayrica daha cabuk yaslanma belirtilerini gosterdigini soylememe gerek yok sanirim. Bunlari ogrenince bir dergide okudugum birkac noktayi paylasmak istedim hem daha genc gorunen hem de saglikli bir ciltle yasamak icin. Normal ya da kuru cildiniz varsa ilik dus alin. Dustan hemen sonra havluyla hafif dokunuslarla iyice kurulanin ve 2-3 dakika icinde nemlendirici surun. Eger hava gunesliyse (kis dahil) acikta kalan yerlerinize ve ozellikle yuzunuze koruyucu faktorlu kremler uygulayin. Cantanizda, bas ucunuzda, ofiste cekmecenizde ufak kutularda olan kremlerden bulundurun, boylece ihtiyac duydugunuzda hemen nemelenebilirsiniz :) Bol bol su icin, E vitamini ve doymamis yaglar ceren besinler tuketin (balik, findik fistik, avakado gibi). Uykunuza dikkat edin, ozellikle gece 11 sabah 4 saatleri arasinda, hem cilt hem de vucut icin onemli olan bir hormon sadece karanlik bir ortamda uykudayken salgilanabiliyor. Bir de alkol tuketiminizi ve sigarayi azaltin (eger kullaniyorsaniz).
Eger ikizleriniz olsun istiyorsaniz bol bol sut, peynir ve yogurt tuketin. Sadece kemiklerinizi guclendirmekle kalmayip, ikiz dogurma sansinizi da arttirmis olacaksiniz :) Yeni yapilan bir arastirmanin bulgularina gore bu besinlerin icindeki insuline benzeyen buyume faktoru adli protein ikiz bebek ihtimalini arttiriyormus...
Yeni yilla birlikte ustume bir rehavet coktu, pek birsey yapasim kalmadi. Havalar da sogudu iyice, oysa son 10-15 yilin en ilik kisini geciriyorduk sanirim. Bulutlu karanlik gunlerde yataktan cikmak istemedigim zaman keske okul ve isler iptal olsa, herkes evinde oturup sicak sicak kafa dinlese diyorum. Zaman da yine hizlandi sanki, yetmiyor gunler. Ara sira isaret parmaklarimi birbirine degdiriyorum dizideki kiz gibi :) ama henuz beceremedim zamani durdurmayi. Ara sira eski zamanlara gidiyorum, havanin serinigi, bulutlarin grisi, bir arabanin gurultusu beni farkinda olmadan kaydettigim anlara goturuyor. Bazen burnumun diregi sizliyor o zaman. Sonra dusunuyorum, ileride birgun de bugunu oyle anacagim. Dusuncelerimin arasinda dolasirkan kendimi tanimadigimi farkediyorum gittikce. Hani bazi insanlar vardir rahat rahat soylerler ben hep bunu yaparim, soyle davranirim, bunu isterim, onu severim diye. Ben zamanla iyice anladim ki kendimde belledigim birkac temel sey haric hicbirseye kesin benim ozelligim diyemiyorum. Zevklerim, merak ettiklerim, begendiklerim, denediklerim kocaman bir yelpaze gibi hem hemen hemen herseyi kapsiyor hem de birbiriyle alakasiz, uzak. Mesela hangi tur muzikten hoslanirsin derseniz once pop ve rock diye baslarim, sonra latin, sonra Turk sanat muzigi diye devam ederken arabeske bile dalabilirim. Ve zevkle dinledigimi gorursunuz boyle alakasiz sarkilari arka arkaya. Arabayla yolculuk yaparken yapabildigim en iyi sey muzik dinlemek, kesinlikle birsey okuyamiyorum :( Su Ipod ve benzeri aletler imdadima yetisiyor bu gibi zamanlarda, sadece bir kaset ya da CD'ye bagli kalmadan atlaya atlaya arsivdeki butun muzikleri dinleyebiliyorum. Ve Queen, Tarkan, Sertab, Pastora Solar, Alejandro Fernandez, vb, vb derken denk geldi mi basliyorum Zeki Muren, Orhan Gencebay'a :) Bir de sanirim 10 yil (belki daha uzun zaman) once kesfettigim Onur Akin'a. En sevdigim sarkisi Seviyorum Seni, sozler yani siir Nazim Hikmet'e ait. En iyi bulabildigim klip bir konserinde cekilmis, eger sazli sarkilardan hoslaniyorsaniz tiklayin asagidaki videoya. Ben de dusunmeye devam edeyim biraz daha...
Ailece evde yilbasi kutladigimiz zamanlarda babam bu pastadan alip gelirdi, hem goruntusu hem de tadi cok guzel olan bu pastanin bu kadar kolay yapildigini ve bir gun benim de yapacagimi o zamanlar tahmin etmezdim. Televizyonda yemek kanalinda ve de buradaki bir firinin yilbasina ozel pastalar listesinde gorunce ozendim, kollari sivadim, bir noel icin bir de yilbasi icin iki kere yaptim hatta.
Yukaridaki noel icin, yandaki de ablamizda kutladigimiz yeni yil icin yapilmis olani.
Rulo pasta:
4 yumurta (sarilarla beyazlari ayrilmis)
1 bardak seker
1 bardak un
1/2 paket (1 tatli kasigi) kabartma tozu
1/2 paket (1 tatli kasigi) vanilya
Yumurtalarin sarilari ile beyazlarini iki ayri kaseye ayirip once beyazlari kopuk kopuk olana kadar cirpin, sonra sarilarla sekeri acik sari renk alincaya kadar cirpin, beyazlari ekleyip karistirin. Ustune elenmis un, kabartma tozu ve vanilyayi ekleyip iyice karistirip ustune yagli kagit serilmis dikdortgen tepsiye dokup (yayip) onceden 175C (350F) isitilmis firinda 13-15 dakika hafif pembelesinceye kadar pisirin. Bu noktada fazla pisirmemek kekin kurumayip kolay rulo yapilmasi icin onemli. Pisen keki hafif ilininca altindaki yagli kagidin yardimiyla rulo haline getirin ve soguyuncaya kadar bekleyin. Bu noktada kek soguyunca isterseniz strech film ile sarip buzdolabinda iki gun kadar bekletebilirsiniz. Kek soguyunca acip sutle islatip ustune visne receli surdum, ustune de krema (tarifi asagida) surup tekrar sarip dolapta (yaklasik 1 saat) seklinin sabitlestirmesini sagladim. En son olarak da ince bir kat ganasla (tarifi asagida) kaplayip tekrar 5 dakika dolaba koydum, sonra bir kat daha ganas surup catalla agac kabugu susu verip dolaba kaldirdim. Pasta iyice sogurken suslemek icin seker hamuru (fondant) ile mantar ve kozalak yaptim, kahverengi icin kakao eklemek yeterli, diger renkler icin gida boyasi kullandim. Ayrica marzipan da kullanilabilir seker hamuru yerine. Kozalak icin yumurta sekline sokulan hamuru temiz bir makasla kalindan ince tarafa dogru kese kese yaptim. Noel icin olanda evde olan cikolatali pastadan yuvarlaklar kesip kaya susu verdim. Pastayi servis tabagina koyup suslemelerini tamamlayinca kakao ve toz seker serpip kar ve toprak susu verdim. Ayrica artan ganasi da zemine surup camur yapmayi da ihmal etmedim. Yilbasi icin olan muhtesem susler ise yegenimin eseri, o daha da ileri gidip karinca bile yapti :) Ve de gunun anlamina yakisan 2007 yazisini.
Kremasi:
Iki seferde de acelem oldugu icin kolaya kacip 1 bardak sivi kremayi 1/8 bardak seker ve 2 yemek kasigi kakao ile cirptim. Bunun yerine krem santi de olabilir, ama guzel bir muhallebi daha iyi olur sanirim. Icine cikolata parcalari da ekledim. Boylece visneler ve krema kara orman pastasini andirdi.
Ganas:
1/2 bardak sivi krema
1 yemek kasigi tereyagi
1 yemek kasigi seker
180 gram aci cikolata
Krema, yag ve sekeri bir tencerede 1-2 dakika kaynatin, seker iyice erisin. Kucuk parcalara kirdiginiz cikolatayi (tercihen) metal bir kaseye (yoksa cam da olur) koyun, ustune kremayi dokup 5 dakika bekletin, sonra putursuz oluncaya kadar iyice karistirip oda sicakligina gelmesini bekleyin.
Bu pufidikler kahvalti icin ya da caya gelen misafirler icin birebir. Hem lezzetli hem de coook pratik. Eger kucuk muffin kaplariniz varsa cok sirin de olacaklar. Ben yeni yilin ilk haftasonunda mutlaka deneyin derim.
Malzemeler:
3 yumurta
1 bardak sut
3/4 bardak un
3/4 bardak peynir (asil tarifte parmesan diyor, ben beyaz peynirle yaptim cok guzel oldu, ama kasar olmaz sanirim aklinizda olsun)
1/2 tatli kasigi tuz
1 avuc kiyilmis maydanoz
Isterseniz karabiber ve kekik de guzel olur.
Yapilisi:
Eger varsa blendera hepsini koyup bir guzel karistirin, yoksa mikserle de cirpabilirsiniz. Yaglanmis (spreyler cok ise yariyor) muffin kaplarina dokup (2/3'unu dolduracak kadar), 200C (400F) firinda 20-25 dakika iyicek kabarip pembelesinceye kadar pisirip, ilik ilik servis yapiyoruz. Bu arada onemli bir nokta en azindan 20 dakika firinin kapagini kesinlikle acmamak, yoksa pufidikler sonuveriyor. Afiyet olsun.
Bu sene iki guzel olay ust uste geldi. Hatta uc demeliyim. Yeni yil ve kurban bayraminin yaninda ayni zamanda bir arkadasimin dogum gunu ayni zamanda. Herkese nice mutlu, saglikli, huzurlu ve basarili bir sene diliyorum. Ayni zamanda Kurban Bayraminiz da kutlu olsun. Mert'cim iyi ki dogdun!
Hergun aldigim onlarca e-mailin icinden bazen boyle beni alip goturen, dinlendiren seyler de cikiyor. Asagida izleyeceginiz video Ilana Yahav'in saheserlerinden sadece biri. Bu yetenekli hanim isiklandirilmis cam bir zemin ustunde kum ve parmaklarini kullanarak hikayeler anlatiyor. Daha cok bilgi ve baska klipler icin buraya tiklayin ;)