SÜPER Spor otomobil markaları, otomobil tutkunları ve gösterişsiz ama pahalı gövde kiti üreticileri hatta süper yat üreticileri için kötü haber: Karbon fiberin “tehlikeli madde” ilan edilmesinin ardından yakında yasaklanabileceği konuşuluyor.
AB, şu anda Ömrünü Tamamlamış Araçlar (ELV) yönetmeliğini güncelliyor. Ana amaç kullanım ömürleri sona eren araçların temiz bir şekilde geri dönüştürülmesini sağlamak ve aynı zamanda yeni modellerin üretiminde kurşun ve cıva gibi zararlı maddelerin kullanımından kaçınmak.
Yönergeye eklenen yeni bir değişiklikle, karbon elyafı, yukarıda belirtilen kurşun ve cıva ile kadmiyum ve krom gibi maddelerle birlikte “tehlikeli” olarak sınıflandırılması planlanıyor.
Böyle bir değişiklik aynı zamanda belirli parçalar ve bileşenlerde izin verilen bu tür maddelerin miktarını sınırlamayı da amaçlıyor. Kısa süre sonra bu bileşenlerin tamamen yasaklanması da gündemde.
Karbon fiber, dayanıklılık ve hafiflik arasında eşsiz bir denge sunarken, özellikle atıldığında yayılan partiküller nedeniyle büyük sorunlara yol açabiliyor.
Karbon fiber yasağı, onu üreten endüstri için büyük sonuçlar doğurabilir. Otomotiv sektörü karbon fiber kullanımının yaklaşık yüzde 10-20’sini oluşturuyor ve çoğunluğu Japonya’da üretiliyor. Spor otomobil üreticileri de bundan ağır bir şekilde etkilenebilir ve bu Trump’ın ABD’ye ithalata uyguladığı son tarifelerin ardından endüstriye bir darbe daha indirebilir.
FİBER KARBON’AN ÜRETİLEN SÜPER SPOR OTOMOBİLLER
Aston Martin Valkyrie AMR Pro, Alfa Romeo 4C, Hennessey Venom F5, İtaldesing Zerouno Duerta, Koenifsegg Agera RS, Lexus LFA, McLaren Senna, McLaren Speedatail, W Motors Fenyr, Zenvo TSR-S gibi süper spor otomobil markalara araçlarını tümüyle karbon fiber malzemeden üretiyor.
Karbon fibere yasak gelebilir yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.
Alman otomotiv üreticisi Opel, 20 yıl önce bir çocuğun parlak fikriyle başlayan köpek balığı geleneğini SUV Opel Grandland ile devam ettiriyor. Küçük köpek balıkları tasarım ayrıntılara yeni Grandland’in yanı sıra yeni Frontera ve diğer Opel modellerde de yer alacak. Modelin farklı köşelerinde gizlenmiş sevimli köpek balıklarının yerlerini keşfetmek için kullanıcıların bir dedektif gibi davranması gerekiyor. Kullanıcıların kimi zaman bir kapak açması, saklama alanını incelemesi ya da kablosuz şarj olan telefonunun çevresine farklı bir açıdan bakması gerekiyor.
Tüm versiyonlarında elektrikli seçenekler sunan ve birçok geri dönüştürülmüş malzemeyle üretilen Grandland, Opel’in “Çevre Dostu Yenilik” yaklaşımı doğrultusunda kaynakları koruyor ve böylece ikonik köpek balıklarının araçta kendilerini daha da evlerinde hissetmelerini sağlıyor.
Köpek balıklarının artık Opel ailesinde bir simge haline geldiğini söyleyen Opel Tasarım Direktörü Karim Giordimaina, “Bu küçük detaylar, tasarımcılarımızın en ince ayrıntıya bile ne kadar özen gösterdiğinin canlı bir kanıtı. Birçok müşterimiz, bir sonraki Opel modellerini satın aldıklarında keşfedecekleri köpek balıklarını arama heyecanını şimdiden yaşıyor. Bu eğlenceli köpek balıkları, araçlarımızın nasıl hem detaylarda hem de bütünde duyguları harekete geçirdiğini ve tutku uyandırdığını gösteren canlı bir kanıt” dedi.
Opel köpek balıkları hikayesi 2004’te başladı
Peki bu sevimli yaratıklar nasıl oldu da Opel araçlarının vazgeçilmez bir özelliği haline geldi? Geçmişe hızlı bir bakış atalım: 2004 yılının bir pazar öğleden sonrası, tasarımcı Dietmar Finger evinde, iki yıl sonra piyasaya sürülecek olan Corsa D için bir çizim üzerinde çalışıyordu. Tasarımcı, normalde kapalı yolcu kapısı tarafından gizlendiği için çoğunlukla görünmeyen torpido gözünün dış paneli üzerinde çalışıyordu. Ancak, torpido gözü açıldığında, bu panelin sağlamlığı garantilemesi gerekiyordu ve bunu da plastik yüzeyde bulunan yivlerle sağlıyordu. Finger yivler üzerinde çalışırken oğlu çizime bakıp “Neden sadece bir köpek balığı çizmiyorsun” dedi. “Neden olmasın” diye düşündü tasarımcı ve yivlere karakteristik köpek balığı şeklini verdi! Ertesi gün, köpek balığı profilini o zamanki Corsa Baş Tasarımcısı Niels Loeb’e gösterdi ve o da bu fikre bayıldı. Torpido gözündeki köpek balığı ile seri üretime geçildi ve “Opel köpek balıkları hikayesi” böylece başlamış oldu.
Opel’in vazgeçilmezlerinden oldu!
Ardından Zafira geldi; o dönem iç tasarımdan sorumlu olan Karim Giordimaina, kompakt vanın kokpitine üç köpek balığı gizledi. Sonrasında diğer Opel modellerinde de bu sevimli deniz canlıları boy göstermeye başladı; ilk olarak Opel ADAM’da kendini gösteren köpek balıkları, zamanla günümüz Astra ve Astra Sports Tourer serisine ve şimdi de yeni Grandland’e kadar uzanan bir maceraya atıldı. Böylece zamanla bir gelenek doğdu. 2000’li yılların ortalarından bu yana, her iç tasarım direktörü yeni bir model geliştirirken, final aşamasında mutlaka iç mekâna bir köpek balığı imzası attı ve bu artık bu Opel’in vazgeçilmez bir ritüeli haline geldi. Köpek balıklarının konumları, şirketin üst düzey yöneticilerinden bile sır gibi saklanıyor. Balıklar genellikle aracın tanıtımına kadar gizli kalıyor, böylece köpek balığı arayışı hem şirket çalışanları hem de Opel tutkunları için adeta bir hazine avına dönüşüyor. Böylece Opel’in efsanevi köpek balığı geleneği hep canlı kalıyor. Yeni Grandland’in içinde gizlenen bu minik deniz yaratıkları, aracın dört bir yanında keşfedilmeyi bekliyor.
20 yıllık köpek balığı geleneği sürüyor yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.
Hyundai’nin Mayıs ayında satışa sunacağı ve İzmit fabrikasında üretilmesi planlanan INSTER modeli, WCA – “Dünyada Yılın Elektrikli Otomobili” seçildi. Hyundai INSTER, 2025 Dünya Elektrikli Otomobili unvanına layık görüldü. Bu prestijli ödül, New York Uluslararası Otomobil Fuarı (NYIAS) kapsamında düzenlenen ve tüm dünyada saygı gören 2025 Dünya Otomobil Ödülleri töreninde açıklandı. Dünyada Yılın Otomobili ödüllerinde, 30 ülkeden 96 otomotiv gazetecisinin oylarına yer veriliyor.
Hyundai’nin küçük modeli hızlı şarj özelliği sayesinde %10’dan %80’e şarj yalnızca 30 dakikada tamamlanabiliyor. 49 kWh’lik uzun menzilli model ise 370 km’ye kadar bir menzil sunuyor.
Dünyada yılın elektriklisi seçildi yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.
Castrol’ün Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya (TUCA) organizasyonunda önemli bir atama gerçekleşti. Cansu Taç Ekmekçiler, Castrol TUCA’nın yeni Pazarlama Direktörü olarak göreve başladı.
2012 yılında Castrol’e yeni mezun programı kapsamında katılan Ekmekçiler, bugüne kadar satış, strateji ve pazarlama gibi birçok alanda sorumluluk üstlendi. Kariyeri boyunca Castrol’ün hem global hem de yerel organizasyonlarında görev alan Ekmekçiler; strateji geliştirme, marka ve ürün yönetimi, iletişim, OEM satışları ve segment bazlı teklif geliştirme konularında kapsamlı bir uzmanlık edindi.
Son olarak Veri Merkezi Sıvıları Pazarlama ve Ürün Müdürü olarak görev yapan Ekmekçiler, hızla büyüyen bu alanda Castrol ON markasının sıvı soğutma sistemlerindeki global pazarlama stratejisinin şekillendirilmesinde aktif rol oynadı. Yeni marka kimliği oluşturulmasından B2B pazarlama çalışmalarına, sektörel etkinliklerden sosyal medya girişimlerine kadar birçok alanda katkı sağlayarak Castrol’ün veri merkezi pazarında küresel marka bilinirliğinin artmasına destek oldu.
Yeni pazarlama müdürü yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.
İtalya’daki araç üretimi, 2025’in ilk çeyreğinde 1956’dan bu yana en düşük seviyeye geriledi. İtalyan araç endüstrisi Ocak ve Mart ayları arasında yalnızca 109 bin 900 araç üretti. Bu, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 36’lık dramatik bir düşüş anlamına geliyor.
Fiat tek başına 1960’larda daha fazla araç ürettiği belirtiliyor. Düşüşten hem binek araçlar hem de ticari araçlar etkilenirken sendika yetkilileri, “Hızlı bir iyileşme beklemiyorduk ama bu kadar kötü olacağını da tahmin etmemiştik” açıklaması yaptı.
Sendika temsilcileri, azalan talep, elektrikli araçlara doğru devam eden yönelim ve Avrupa’da üretilen otomobillere uygulanan yeni ABD vergilerinin düşüşün ana nedenleri olduğunu da belirtiyor.
Carlos Tavares’in görevden alınmasının ardından şirketin yönetimini geçici olarak devralan Stellantis CEO’su John Elkann, İtalya için 2 milyar euroluk yatırım planlarına sadık kalırken, artan ticaret engellerinin etkileri konusunda da uyarıda bulunmuştu.
İtalya’daki Stellantis üretim tesislerinden birkaçı, aralarında Torino’daki geleneksel Mirafiori tesislerinin de bulunduğu siparişlerdeki düşüşten etkilendi. Modena tesisindeki üretim rakamlarının düşmesi nedeniyle yönetim, prestijli Maserati GranTurismo ve GranCabrio modellerinin üretimini Mirafiori tesisinden tekrar Modena’ya taşıyor. Modena’daki üretim tesisi, Maserati için uygun görülüyor çünkü Torino fabrikasının aksine, seri üretime uygun olarak tasarlanmamış. Fiat 500e burada montaj hattından çıkıyor.
Üretim 1956 seviyesine geriledi yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2025 yılının mart ayı verilerine göre geçen yılın Ocak- Mart dönemine göre toplam üretim yüzde 9 azalarak 344 bin 120 adet seviyesinde gerçekleşti. Otomobil üretimi aynı dönemde yüzde 7 oranında gerileyerek 220 bin 927 adet olarak kaydedildi. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 352 bin 299 adede ulaştı. Ticari araç grubunda, yılın ilk çeyreğinde üretim yüzde 11 oranında azalırken, bu düşüş ağır ticari araç grubunda yüzde 32, hafif ticari araç grubunda ise yüzde 9 seviyesinde gerçekleşti. 2024 yılının ilk çeyreğine göre ticari araç pazarı 16, ağır ticari araç pazarı yüzde 20, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 16 daraldı. Toplam taşıt pazarında yerli araç payı, geçen yılın ilk çeyreğine göre 2 puan düşerek yüzde 31 oldu.
Yılın ilk üç ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 1, otomobil ihracatı ise yüzde 3 azaldı. Bu dönemde toplam ihracat 254 bin 683 adet, otomobil ihracatı ise 149 bin 843 adet düzeyinde gerçekleşti. 2025’in ilk çeyreğinde toplam pazar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 azalarak 285 bin 818 adet seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde, otomobil pazarı da yüzde 4 oranında azalarak 223 bin 793 adede ulaştı.
PAZAR PAYLARI ARTIYOR
AVRUPALILAR SIRADA
Eroldu “Şarjlı hibrit satış adetlerinde yalnızca Çinli oyuncular yok, şimdi Avrupalı oyuncular da plug-in vergi teşvikinden faydalanmaya çalışıyorlar. Böylece vergi teşviklerinden dolayı pazarda plug-in’lere doğru bir hareket olduğunu görebiliyoruz. Bu teşvik bir yerde tabi yerli yatırım yapacak bir firmayı desteklemek için çıkarıldı. Ama şu anda Avrupalı üreticilerin de bu teşvikten faydalandığını görüyoruz. Mevcut talebin buralara doğru hareket etmesi piyasadaki yerli üreticiler için iyi bir şey değil” açıklaması yaptı.
10 YILDA 10 MİLYAR DOLAR
2024 yılında da 1,2 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdik” diye konuşan Eroldu, “Son 10 yılda da otomotiv sanayisinin Türkiye’de yaptığı yatırımların toplamı 10 milyar dolara ulaştı. Diğer taraftan yine 2024 yılında, 2023 yılına paralel 1 milyonluk ihracat, 37,2 milyar dolarla bugüne kadar yapılmış olan en yüksek ihracat rakamı elde ettiğimiz bir yıl oldu. 2024 yılı sonunda Türkiye’deki otomotiv üretim kapasitesi de 2,2 milyon adede ulaştı. Burada da yüzde 8’lik bir artış oldu üyelerimizin yaptığı yatırımlarla. Tabi bu rakamların içinde yalnızca OSD üyelerinin kapasiteleri var. Buna mevcuttaki 175 bin adetlik Togg’u da ilave ettiğimiz zaman aslında bugün Türkiye’de 2,4 milyona yaklaşan bir kapasite olduğunu görüyoruz” açıklaması yaptı. Eroldu, “2024 yılını 1 milyon 365 binlik bir üretimle kapattık. Bu da bir önceki seneye göre yüzde 7’lik bir azalmaya işaret ediyor.2025 ve sonrasında bu rakamları yukarı doğru çıkartma hedefimiz var” dedi.
Küresel otomobil talebinin 100 milyon adedi geçmeyeceğini vurgulayan Eroldu. “Dünyada bu 90-95 milyonluk talebe karşılık devasa bir kapasite var. Burada çok ciddi bir rekabet çıkacak ortaya. Avrupa pazarı da keza gene 12 milyon adet, 13 milyonun bandında kalacak. Yani bir daha herhalde hiçbir zaman 15 milyonlara çıktığını da görmeyeceğiz. Bu da hem Avrupa hem de Çinlilerin de Avrupa’da yatırım yapmalarıyla beraber Avrupa’daki kapasite kullanımı daha da kötüleşecek. Biz hem ihracatta hem de üretimde 2025 yılının 2024 yılından daha iyi olmasını bekliyoruz” dedi.
AVRUPA ÜÇÜNCÜSÜ
Dünya otomotiv üretiminde ülkemizin şu anda 14’üncü sırada olduğunu vurgulayan Eroldu, “Aslında 12. sıradaydık 13.’üncü olduk. 10.’luğa çıkma hedefimiz var. Kapasitemizi 2.5’e çıkaralım diyorduk onu zaten gerçekleştiriyoruz öyle duruyor. Şu anda zaten 2.2’deyiz. Üyelerimizle Togg’u koyduğumuz zaman 2.4 milyon adetlik kapasiteyi yakaladık. Evet şu da üretim kapasitemizi dolayısıyla birinci hedefi tutuyoruz. Bunları yaptığımız zaman dünyada 10. Avrupa’da 3 olacağız. İhracatımızın da 50 milyar dolara çıktığını göreceğiz” dedi.
Üretim yüzde 9 azaldı yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.
ÜLKEMİZ lastik pazarının büyük oyuncularından Petlas, yeni yüksek performans yaz lastiği Prestige Sport ile premium segmentte iddialı bir giriş yapmaya hazırlanıyor. Islak ve kuru zemin fren performansı, konfor, düşük gürültü seviyesi gibi özellikleriyle premium sınıf kullanıcılarını etkilemeyi planlayan yeni lastik Kırşehir fabrikasındaki test pistinde hünerlerini sergiledi. Geliştirme ve AR-GE çalışmaları 3 yıl süren Prestige Sport’un ölçüleri 17/19 inç arasında değişiyor. Yeni lastik geniş drenaj olukları ve silikalı özel sırt karışımı sayesinde yüksek hızlarda güvenlik ve performans sunuyor. Yeni lastiğin bu ay ortasından itibaren bayilerdeki satışının başlaması planlanıyor.
Türkiye’de lastik üreticisine ait tek test pistine sahip olan Petlas Kırşehir fabrikası, yıllık 240 bin ton üretimi ve 4.500 çalışan sayısıyla dünya çapında da üst sıralarda yer alıyor. Ülkemizde bır yılda yaklaşık 23 milyon adet binek, ticari ve tarım lastikleri satılırken bunun yaklaşık yüzde 25’lik bölümü Petlas tarafından üretiliyor.
Petlas olarak sürdürülebilir büyümeye odaklandıklarını kaydeden Yalnız, “Binek grubunda bir önceki yıla göre adet bazında yüzde 5,4 büyüme kaydederek yurt içi ve yurt dışı pazarlarda toplam 7 milyon 400 bin adede ulaştık. Son üç yıldır binek grubu lastik yenileme pazarında en çok tercih edilen markayız. Bu sonuçlarla adet bazında yüzde 25’e yaklaşan pazar payımızla liderliğimizi pekiştirdik. İhracatta her yıl üzerine koyarak ilerliyoruz. Almanya, Romanya, Hollanda, Mısır, Fas ve Amerika başlıca ihracat yaptığımız ülkeler. 2025’te daha önce Asya ve Afrika’da hiç satış yapmadığımız Moğolistan, Myanmar, Gabon, Zambia, Botswana gibi ülkelere giriş yapmak istiyoruz. Ciromuzun yüzde 44’ünü ihracattan sağlıyoruz. Türkiye’den en çok ülkeye lastik ihracatı yapan üretici pozisyonundayız” şeklinde konuştu.
Petlas Prestige Sport, konfor, performans ve güvenliği bir arada sunuyor
Petlas tarafından yaklaşık 3 yıldır geliştirme çalışmaları devam eden ve nisan ayında pazara sunulan Prestige Sport, birçok özelliği bir arada sunmasıyla dikkat çekiyor. Islak ve kuru zemin yol tutuşu, sessiz sürüş, aşınma direnci, konfor ve viraj performansında rekabette pozitif ayrışan Prestige Sport, sahip olduğu bu özelliklerle Petlas’ın premium segmentteki konumunu güçlendiriyor.
Prestige Sport, Petlas’ın ultra yüksek performans segmentindeki iddiasını ortaya koyan, yenilikçi teknolojilerle donatılmış bir yaz lastiği olarak dikkat çekiyor. Geniş omuz yapısı sayesinde virajlarda üstün yol tutuşu ve yüksek yanal stabilite sunan Prestige Sport, asimetrik desen tasarımıyla da hem kuru hem de ıslak zeminlerde güvenli ve konforlu bir sürüş deneyimi sağlıyor. İç yapısında yer alan geniş drenaj olukları ve silikalı özel sırt karışımı sayesinde ıslak zeminde yüksek güvenlik sağlarken, çevresel merkez blok yapısı ise düz gidişte hassas direksiyon tepkileri sunarak sürüş hakimiyetini artırıyor.
Prestige Sport’un geliştirme sürecinde kullanılan Smart Flex Technology ve Adhesive Filler Technology gibi ileri mühendislik çözümleri, lastiğin hem dayanıklılığını hem de performansını üst seviyeye taşıyor. Motor sporlarından elde edilen bilgi birikimiyle geliştirilen özel sırt karışımı, yüksek sıcaklıklara karşı direnç göstererek daha uzun ömür ve düzenli aşınma sağlarken, hibrit kord teknolojisi sayesinde yol ile temas dinamik olarak optimize edilerek yüksek hızlarda dahi istikrarlı yol tutuşu sunuluyor. Ayrıca, optimize edilmiş taban profili ve düşük desen gürültüsü sayesinde hem konforlu hem de sessiz bir sürüş vadediyor.
Premium sınıfa iddialı girdi yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.
Yaklaşık 20 yıldır Milano Tasarım Haftası’nda yer alan Lexus, bu yıl da farklı kreatif projelerle geleceğin otomobilleri hakkında çalışmalarını paylaştı. Japon kültürünün zarafetini teknolojik yeniliklerle buluşturan Lexus, sıra dışı konsept aracı LF-ZC’den esinlenen projelerini Milano Tasarım Haftası’nda sergiledi. LF-ZC’nin Black Butterfly (Siyah Kelebek) ismi verilen çift arayüzlü kokpitinden ilham alan enstalasyonlar ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Lexus’un Milano’daki varlığı, tasarım, sanat ve teknolojinin bir araya gelerek insanlık için daha iyi bir gelecek yaratabileceğini etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor.
Her zaman insan merkezli felsefeyi benimseyen bir marka olarak Lexus, otomobil kullanıcılarının araçlarla kusursuz bir uyum sağlayacak bir kokpit geliştirdi. Lexus’un Milano Tasarım Haftası’ndaki ana teması da, bu kokpitten ilham alan Japon kreatif ekipler SIX ve STUDEO tarafından hazırlanan “A-Un” adlı enstalasyon oldu. Bu çalışma, Lexus’un kabin teknolojisinden ilhamla geleceğin mobilitesine dair sezgisel ve duygusal bir anlatım sunuyor.
Ziyaretçilerin kalp atışlarına tepki veren, bambu ipliklerle örülmüş dev kelebek ekranı, Lexus’un Black Butterfly (Siyah Kelebek) metaforu üzerinden insan ve toplum arasındaki sezgisel bağlara dikkat çekiyor. Lexus’un gelecekteki mobilite vizyonu, yalnızca komut alan araçlardan ziyade kullanıcılarının niyetlerini sezgisel olarak anlayan, onlarla sezgisel bir bağ kuran çözümler sunmayı hedefliyor. “A-Un”, bu vizyonu sanatsal bir deneyime dönüştürerek Lexus’un duygu, teknoloji ve estetik ekseninde nasıl bir gelecek hayal ettiğini gözler önüne seriyor.
Lexus’un desteklediği genç yetenekler Milano’da
Lexus, geleceğin mobilitesini ifade eden “A-Un” enstalasyonunun yanı sıra Lexus Tasarım Ödülleri’nden doğan üç çalışmadan oluşan Discover Together koleksiyonunu da Milano’da sergiledi.
Genç tasarımcıların oluşturduğu üç enstalasyon, Lexus’un felsefesi ve yeni nesil kokpit teknolojisinden esinlenen bir tema öne çıkıyor. Bunların ilki Japonya’dan Bascule Inc. tarafından geliştirilen ve “Earthspective” adı verilen çalışma oldu. Lexus Design Award’ın projesi olarak sunulan bu interaktif çalışma, insanların dünyayı algılama biçimlerini genişletiyor ve ziyaretçileri yalnızca bireysel bakış açılarıyla değil, uzaydan bir gözlemci gibi değerlendirmeye davet ediyor. Lexus’un teknolojiyle insanı birleştirme vizyonunu yansıtan bu çalışma, insanlık, doğa ve evren arasındaki bağları vurgulayan duygusal ve düşündüren bir deneyim sunuyor.
Discover Together kapsamında ikinci çalışma Northeastern Üniversitesi tarafından geliştirilen “Our Energy Nexus” enstalasyonu oldu. Bir Lexus Design Award projesi olarak bu etkileyici çalışma, hava kirliliğiyle mücadelede bireysel katkıların kolektif dönüşüme nasıl dönüşebileceğini gösteriyor.
Discover Together’ın üçüncü çalışması da Kelebek Etkisi’nden ilham alan Discover your Butterfly (Kelebeğini Keşfet) oldu. Bu enstalasyon, küçük eylemlerin dönüştürücü gücünü ortaya koyuyor.
Moda haftasında yeni konsept yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.
Güney Koreli otomobil üreticisi, Kia CEO Yatırımcı Günü 2025’te ABD pazarı için elektrikli bir pikap kamyonet geliştirme planlarını doğruladı. Henüz ismi açıklanmayan model, elektrikli araçlar için özel bir platform üzerine üretilecek. Modelin hem şehir içi hem de şehir dışı kullanıma uygun olması amaçlanıyor.
Kia yeni elektrikli pickup modelinde orta sınıfı hedeflediğini de açıkladı. Marka bu kısıtlamayla Ford F-150 veya Ram 1500 gibi tam boy kamyonetlerle rekabet etmek istemediklerini, bunun yerine Ford Ranger veya Chevrolet Colorado gibi modelleri rakip olarak seçtiklerini açıkça ortaya koyuyor. Henüz teknik detaylar açıklanmadı ancak Kia pickup’ın yolcu ve kargo için bol miktarda alan sunacağını açıklıyor. Koreliler aynı zamanda gerçek arazi kabiliyetleri ve saygın bir çekme kapasitesi de vadediyor.
ABD için elektrikli pickup üretiyor yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.
Continental, Amerika kıtasındaki liderlik değişimini duyurarak, 30 yılı aşkın süredir şirket bünyesinde görev yapan Dr. Jochen Etzel’in emekliye ayrılacağını ve yerine Tansu Işık’ın 1 Mayıs 2025 itibarıyla CEO olarak atandığı açıkladı. Etzel’in görevini devralacak olan Tansu Işık, Continental’in Amerika Kıtası Lastik Yenileme Grubunun yeni başkanı olacak. Işık, Continental İcra Kurulu Üyesi ve Continental Lastikleri Başkanı Christian Koetz’e doğrudan raporlama yapacak.
Lisans eğitimini 2002 yılında Bilkent Üniversitesi’nde İşletme Bölümü’nde tamamlayan Tansu Işık, 2007 yılında Koç Üniversitesi’nde Executive MBA programını bitirdi. Ardından INSEAD, Duke Üniversitesi ve Ashridge Üniversitesi gibi kurumlarda eğitim aldı. Continental Lastik Grubunda farklı pazarlarda, pazarlama, tedarik zinciri, strateji ve kilit müşteri yönetimi gibi fonksiyonlarda 20 yılı aşkın uluslararası tecrübeye sahip olan Tansu Işık, kariyerine İstanbul ofisinde İş Geliştirme Uzmanı olarak başlamıştı.
Işık, şirkette çeşitli pozisyonlarda görev aldıktan sonra Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Bölgesi Fiyatlandırma Başkanı olarak Continental Lastikleri’nin Almanya Hannover’de bulunan Genel Merkezi’ne atanmıştı. Daha sonra Çin’in Şangay kentinde Çin ve Asya-Pasifik Bölgesi (APAC) Kilit Müşteri Yönetimi (OE) Direktörü ve ardından Başkan Yardımcısı görevlerinde bulundu. 2017 yılından itibaren EMEA Bölgesi Yenileme Lastikleri Pazarlama Müdürü görevini yürüten Tansu Işık, bu görevinin ardından Continental Lastikleri Stratejik İş Geliştirme ve Küresel Pazarlama departmanının başına geçti. Halen EMEA, Güney Bölgesi ve Kanallar Filo ile OE Treyler İş Birimi Başkanı olarak Continental’in kamyon lastiği faaliyetlerine liderlik etmekte ve birden fazla ülkede ticari faaliyetleri denetlemektedir. Aynı bölgede lastik kaplama ve dijital çözümler de sorumluluk alanları arasındadır.
Amerika Kıtası CEO’su oldu yazısı ilk önce Otomobilport üzerinde ortaya çıktı.